7.1. Türkçedeki Ermenice Unsurlar:

Ermeniceden Türkçeye Geçen Sözler : Bu konu ilk olarak 26 Şubat-5 Mart 1926 tarihlerinde Baku'da toplanan I. Türkoloji Kurultayında dile getirilmiştir. Türklüğün alfabe değişikliği temel konusu için toplanan, bu arada Türklük Bilgisinin başka konularının da görüşülüp tartışıldığı bu kurultaya Ermenicenin Etimolojik Sözlüğünün ve Ermenicedeki Türkçe Unsurlar Sözlüğünün yazarı H. R. Açaryan da katılmış ve bildirisini Türkçe sunmuştur. Bu kurultaya sunulan bildiriler, yine 1926 yılında Rusça yayımlanmış ve Açaryan'ın söz konusu bildirisi Rusçaya özet halinde çevrilmiştir. Türk-Ermeni dil ilişkileri konusunda bir fikir verebilecek düzeyde olan Ermeni bilginin bu bildirisinde, Ermeniceden Türkçeye geçmiş 200 kadar söz açıklanmıştır. Açaryan, Türkçe sunduğu bildirisini şöyle sürdürmektedir: “Türkçe'nin Ermenice üzerindeki etkisi çok büyüktür. Ben, daha 1902'de, bu meseleyi geniş ve özel bir çalışmada ele almıştım... Bu kelimelerin sayısı 4000'e ulaşmaktadır... Genellikle, bir dilden başka bir dile isimler, bazen sadece sıfatlar, çok nadir hallerde ise fiiller geçer. Sayı sıfatları, bağlaçlar ve zarflar ise, başka bir dil tarafından benimsenmezler; fakat Ermenicede bu tür unsurların hepsi aynı ölçüde yaygındır. Birçok vilayette 70, 80 ve 90 rakamları Türkçe adlarıyla kullanılmaktadır. Rodos'ta da 69-99 arasındaki bütün sayı adları Türkçedir... Şimdi ise, konunun ikinci kısmı olan Ermenice'nin Türk-Tatar dili üzerindeki etkileri kısmına geçiyorum. Kopenhaglı bilginlerden Prof. Olger Peterson ve Viyanalı Kraelitz-Grainfenhorst, Türk-Tatarların bir grup kelimeyi Ermenilerden çok eski çağlarda aldıkları tahminini yürütürler. Ben, burada bu meseleye değinmeyeceğim. Sizin dikkatinizi daha eski dönemlere ait çeşitli Türk-Tatar, özellikle Anadolu ağızlarında karşılaşılan dil hadiselerine çekmek istiyorum. Bu kelimelerden bir kısmı edebî dile de geçmiş; bir kısmı ise, sadece halk dilinde yaşamaktadır. Ermeniceden Türkçeye geçen bu kelimelerin toplam sayısı 200'dür.”

Son olarak, yakın zamanlarda, bu konuyu Robert Dankoff ele almış, Ermeniceden Türkçeye geçen sözleri bir sözlük halinde yayımlamıştır. Bu yayında 806 söz yer almaktadır. Dankoff'un bu çalışmasında, Açaryan'ın “toplam 200” dediği bu sayının, hangi amaçla olduğu bilinmez, Ermenicede de yaşamakta olan pek çok Türkçe sözün veya Türkçenin başta Rumca olmak üzere başka dillerden aldıklarının Ermenice gösterilerek dört katına çıkarılmış olduğunu görmekteyiz. Dankoff, bu yayınına, Türkçe mi Ermenice mi olduklarının tartışılması gerektiğine inandığı 309 söz daha ekler ve böylece Türkçedeki Ermenice sözlerin sayısı 1115'e yükselir. Bu sayı, Ermenicenin etimoloji sözlüğünü ve R. Dankoff'un da başlıca kaynağı olan Ermenicedeki Türkçe unsurlar sözlüğünü yazmış bulunan Açaryan'ın verdiği sayının altı katıdır. Dolayısıyla bu çalışma, bizi, Türkçedeki Ermenice sözler konusunda sağlam bir düşünceye götürmekten uzaktır.

Biz tekrar Açaryan'ın çalışmasına dönersek, Türkçedeki Ermenice sözlerin sayısını “toplam 200” olarak kabul edebiliriz. Çoğu ağızlarda yaşamakta olan bu sözlerden 20 kadarı Türk yazı diline de geçmiştir.

7.2. Ermenicedeki Türkçe Unsurlar:

7.2.1. Sözlük Alıntıları: Bilebildiğimiz kadarıyla, Ermenice, M.S. IV. Yüzyılda, Türkçeden en az 23 söz almış bulunuyordu. XI. asrın sonlarına doğru, Türkçeden Ermeniceye geçen sözlük ve gramerlik alıntıların sayısı önemli derecede artmıştır. Bu devirden sonra Türkçe, yalnız Türklerin değil, aynı zamanda Ermeni yazarları ve aydınlarının da kullandığı yazı dili haline gelmiştir. Böylece, bu iki dilin ilişkisi, konuşma dilinin dışına taşarak edebî seviyeye genişlemiştir. V. L. Gukasyan, Türkçenin etimoloji sözlüklerinden birini de yazmış olan E.V. Sevortyan'ın, bu dönemi anlatırken şunları yazdığını ifade etmektedir: “Ermeniler, XII. asır Moğol işgaline kadar Selçuklular ve Türkmenler, daha sonra da Osmanlılar ve şimdiki Azerbaycan Türklerinin atalarıyla bir arada yaşayarak, onlarla devamlı ve çok yönlü ilişkilerde bulunmuşlardı. Orta Çağ Ermeni edebiyatında Güney Türk kökenli kelimelerin bulunma nedenini Oğuz kavimleri ve halkıyla olan günlük ilişkilerle açıklayabiliriz. O dönemin birçok Ermeni yazar, yurttaşları Türkler gibi Türkçe konuşabiliyor, bazen iki dilli olabiliyordu.”

XV.-XX. yüzyıl Ermeni yazılı kaynaklarına dayanarak Ermenicede Türkiye Türkçesi ve Azerbaycan Türkçesine ait kelimelerin her geçen yüzyıl daha da arttığını söyleyebiliriz. Yukarda bahsettiğimiz R. A. Açaryan'ın “Ermenice'deki Türkçe Alıntılar” kitabında 4262 tane Türkçeden alınmış söz yer almaktadır.

Muhtemelen II. Dünya Savaşının kargaşası yüzünden on yıl ara ile yayımlanmış iki yazısında, Eugeniusz Sluszkiewicz, Ermeniceye geçmiş Türkçe sözleri, dilciliğin en dağınık konularından biri olan alıntı sözlerin ses bilgisi açısından değerlendirmiş, Ermenicedeki 276 Türkçe sözü kullanarak, Türkçenin seslerinin Ermenicede nasıl temsil edildiklerini göstermeğe çalışmıştır .

7.2.2. Deyim Alıntıları: Bu iki dil arasında, söz alıntıları yanında, deyimlik alıntılar da söz konusudur.

•  Türkçeden Ermeniceye Değiştirilmeden Alınanlar:

Ay balam, ay canım, ay sağ ol>Ay balam, ay canım, ay sağol (ALŞ 1, 316)

Aslan balası>Aslan balası (HA 1, 57)

Begafil eşge düşdüm, dağıtdım dünya pulu>Begafl eşga düşdım dagıtdum dünya puli (Erm. Aş. 88)

Bilene bir, bilmeyene min>Bilana bir, bilmiyana bin (HA. I, 36)

Dedi eynindeki olan, paltarı sat ver cahıra>Dedi aynindakı olmiş, partali sat, ver cahıra (Erm. Aş. 48)

Düşmenin gözi kor olsun>Dyuşmanı gyozi gyor olsun (ALŞ. I, 354)

Keçi can hayında, gessab piy ahtarır>Keçi can harayında, gesab piya man galis (ALŞ. I, 218)

Keçen güne gün çatmaz, calasan günü güne>Geçan gyuna-gyun çatmaz, calason gyun gyuna (ALŞ. I, 366)

Keşiş bele iş>Keşiş bele iş (EA. I, 96)

Kor üçün hamısı bir, ya burda, ya Bagdat'da>Kor içün hamsi bir, ya burda, ya Bagdat'da (ALŞ. I, 236).

Gorun çatlasın der – der can, gorun>Gyorn çatlası derder can, gyorn (HA. I, 46)

Pah, namerd köpek oğlu>Pah, namard gyopoğli (ALŞ. 1, 269)

Seni doğanın boynu sınsın, bele boynu sınsın, Seyran oğlan>Sani doğanın boyni snsun, bele boyni snsun, Seyran oğlan (ALŞ. I, 308)

Bilene bir, bilmeyene min>bilana bir, bilmiyana bin (HA. I, 36)

Olacağa çare yoh>Olacağa çara yoh (GA. II., 171)

•  Türkçeden Ermeniceye Çevrilerek veya Melezleştirilerek Alınanlar:

Gel gel demek> Gjal-gjal anel

Giç damar> Giz damar

Tike tike etmek> Tikä tikä anel

Gadasını almak> Gadan arnel

Aslan kesilmek>Aslan ktrel

Eh, yaradan Allah>Eh, yaradan asdvaç (ALŞ. I, 361)

Düz danışanın papağı deşik olar>Drusd hosogi papağı çag gıli (HA. I, 37)

İt hürer, kervan keçer>Şunı ghaça, karvanı gkoça (PP. I, 185)

Harada aş, orada baş>Bordeğ aş, endeğ baş (PP. I, 36)

Ahır atadan, babadan bele bilmişik>Ahr atadan, babadan esbes eng imaçel (HA. I, 98)

Oho, baş üste, canım çıhsın>Oho, baş yusda, cans dursga (ALŞ. I, 325).

Saggız kimi yapışır>Sahgzi besa gıpçım (ALŞ. I, 321)

Maral kimi gözeldir>Marali bes gyozale (ALŞ. I, 314)

Gülüm, gülüm, gül çiçek>Gyulım, gyulım, gyul çiçag (GA. II, 211)

Ay arvad, ne karvan keçmeli kecedir>Ay gnig, inç karvan gdrelu gişere (HT. I, 495)

Bir atım barıt kimi şeydir>Mi atum baruti bes bana (PP. I, 79)

Bir neçe tazı-tula meni gerek gorhutsun?>Mi kani tazi tula inc batke nahaç nen? (GA. II, 1939)

Deyirmanı sınıb çah-çah olub>Cağaçi godraç çahçahen darel (PP. I, 70)

Ne var, haneharabın arvadı?>Do inca hani harabi gnig? (PP. I, 68)

Bu deyim alışverişleri yanında geri dönen alıntı deyimler de vardır; yani Türkçe>Ermenice>Türkçe şeklinde geri dönen alıntı deyimler:

Kordu, şildi, gebulumdur> Kores, şiles, gebules (İH. II, 316)

Her şey yavaş yavaş> Her şey gamas gamas (MP. I, 21)

İravan aşından da oldug, Giravan daşından da (İH. II, 322)

7.2.3. Gramerlik Alıntılar: En azından 1600 yıl süren, Ermenicenin tarihteki ve bugünkü çeşitli Türk şiveleriyle ilişkileri sonucu, Yeni Ermenicede bazı yapı değişiklileri de olmuştur. Ermeni edebi dilinin kurucusu Hacatur Abovyan ile ünlü Ermeni dilcileri M. H. Abeğyan ve R. Açaryan, yaptıkları çalışmalar sonunda, bu 1600 yıl süresince Ermenicede görülen büyük değişiklikleri ortaya koymuşlardır. H. Abovyan, M. H. Abeğyan ve R. Açaryan, değişik tarihlerde, benzer ifadelerle şunları yazmışlardır: “Azerbaycan ve Türkiye Türkçelerinin etkisi sonucunda Ermeni dilinin söz dizimi epeyce değişerek, Hint-Avrupa dillerinin söz diziminden uzaklaşmış, Ermenice, eklemeli bir dil haline gelmiştir.” Buna karşılık, şimdiye kadar yapılan çalışmalarda, Türkçede Ermeniceden alınmış herhangi bir gramerlik unsura rastlanmamıştır.

7.2.3.1. Ses Bilgisi Düzleminde: Bilindiği gibi, başka bir dilden yapılan alıntılar iki dillilik çizgisine yaklaşacak kadar çoksa, alındıkları dilin ses, şekil ve söz dizimi yapısını zorlayarak, orada kendilerine hayat alanı bulabilmektedirler: “Eğer başka dilden söz alan halk etkilendiği dille az veya çok derecede tanışıyorsa, yada alıntı sözler yeteri kadar çoksa, bu durumda, ses yapısı olarak etkilenen dile uymayan yabancı sesler, geçtikleri dilin ses yapısını bozsalar bile genelde korunur.”

Türkçe alıntı sözler, bazı ünlü ve ünsüzleri de Ermeniceye taşımıştır. Bu konuda, e, ö, ü ünlüleri ile eski Ermenicede bulunup da orta Ermenicede yer almayan b, d, g kapanma ünsüzlerinin yeni Ermenicede tekrar ortaya çıkışı, Türkçenin ve bilhassa da söz başındaki kapanma seslerinin yumuşak varyantlarını tercih eden Azerbaycan Türkçesinin, yeni Ermenicenin ses yapısına etkisi olarak değerlendirilmektedir.

7.2.3.2. Şekil Bilgisi Düzleminde: Türk şivelerinin, özellikle de Azerbaycan Türkçesinin Ermenicede yapım ekleri vasıtasıyla yeni kelime oluşturulmasına da etkisi olmuştur. Türkçeden Ermeniceye geçen –lık/-lik/-luk/-lük kavram eki, -lı/-li/-lu/-lü sıfat eki, -çı/-çi/-çu/-çü meslek ve – nçı/-nçi>-mzi sıra sayı eki gibi yapım ekleri ve mış/-miš fiil çekim eki, Ermenicenin kendi ekleri kadar işlektirler. Yeni kelime yapan bu ekler, giderek ana dildeki kelimelere de eklenerek girdikleri dile uyum sağlarlar. Türkçeden Ermeniceye geçmiş ekli ve eksiz bazı söz çiftleri, Ermenilerin dil ve düşünce dünyasında oluşturdukları kategorilerle, Ermenicenin morfolojik yapısında parçalanmaya yol açmışlardır:

av: “av” // avçi: “avcı”

ayna: "ayna, şişe" // aynaçi: “aynacı, camcı”

balta: “balta // baltaçi: "baltacı"

bitikçi: "yazar"

bostan: "bostan" // bostançi: “bostancı”

çöp: “çöp, ot” // çöpçi: "otaçı, ot ile sağaltan”"

el: "halk, ülke" // elçi: “elçi, sefir”

ez-: "ez-" // ezilmiş: “ezilmiş”

yapunçi: "kepenek"

ayrı: "ayrı" // ayrılmış: “ayrılmış”

azar: "hastalık" // azarli: “hasta” // azarlamiş: “hastalanmış”

tamga: “damga” // tamgaci: "damgacı"

toz: "toz" // tozlug: “tozlu yer”

meku: “bir” // mekumçi: “birinci”

yerku: “iki” // yerkumçi: “ikinci”

tasu: “üç” // tasumçi: “üçüncü”

7.2.3.3. Söz Dizimi Düzleminde:

M. H. Abeğyan, daha bu yüzyılın başlarında bu konuya dikkat çekmiştir. O, “Yeni Ermenice'nin Sentaksı (Ermenice), Erivan 1912” adlı monografisinde, “Türk şivelerinin (Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesi) etkisi yüzünden, yeni Ermenicenin (Aşharabar) söz dizimi, eski Ermeniceden (Grabar) keskin farklılıklarla ayrılmaktadır” diye yazmaktadır. M. H. Abegyan'ın bu fikri, R. A. Açaryan'ın "Ermeni Dilinin Tarihi (Ermenice), II. cilt, Erivan 1951, s. 287- 291” adlı eserinde kesinlik kazanmıştır. R. A. Açaryan, Ermenicenin söz dizimini genetik olarak bağlı bulunduğu Hint-Avrupa dillerinin söz dizimi ile karşılaştırırken şunları tespit etmiştir:

1. Eski Ermenicede yüklem cümlenin başında (özneden önce) gelirdi. Yeni Ermenicede ise, bunun tam tersi olarak cümle unsurlarının sırası aynen Türk şivelerinde olduğu gibidir:

tesi zthrcunn or jerger i vraj carin “gördüm kuşu öten ağaçta" > cari vra jergoy thrcuny tesa “ağaçta öten kuşu gördüm".

zinc araric vasn ordvoj imoj "ne etmek kendi oğlum için" > tyis hamar inc anem "kendi oğluma (ben) ne yapayım?".

2. Eski Ermenicede asıl unsur, yardımcı unsurun önüne geçer, yeni Ermenicede ise, bunun tam tersi yapılır:

ztunn Petrosi "ev Petro'nun" > Petrosi tuny "Petro'nun evi".

3. Eski Ermenicede diğer Hint-Avrupa dillerinde olduğu gibi zamir isimden sonra, yeni Ermenicede ise, isimden önce gelir:

ajr ajs "adam bu" > ajs (es) mardy "bu adam"; tun im "ev benim" > im tuny “benim evim”; hor imun "babam benim" > im hory "benim babam" vb.

4. Eski Ermenicede sayılardan sonra gelen isimler çokluk, yeni Ermenicede ise, teklik halinde kullanılır:

hing tner "beş evler" > hing tun "beş ev."

5. Eski Ermenicede zarflar isimden önce, yeni Ermenicede ise, isimden sonra gelir:

araci hor imaj “önünde babamın benim” > im hor arac "benim babamın önünde").

İki dil arasındaki bu sözlük ve gramer alıntıları dışında, Türkiye ve Azerbaycan'daki bazı yer adlarının Ermenice olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan, başta kişi ve yer adları olmak üzere, Ermenicede pek çok Türkçe unsurun da özel ad olarak kullanıldığını görmekteyiz.

 

8. Türkçe - Macarca İlişkileri

M.S. 463'lerde Karadeniz kıyılarına inen Ogur kavimlerinden biri olan ve Bizans kaynaklarında yanlışlıkla 'Türk' olarak adlandırılan Macarların dili ile Türk dilinin ilişkilerinin başlangıcı, Türk-Macar ilişkileri gibi tarihin derinliklerinde kaybolmaktadır. Bu devirden, yani M.S. 5. yüzyıldan önceki Türkçe-Macarca ilişkisi üzerinde konuşmak, bugün için hemen hemen imkânsızdır. Bu konuda söylenebilecek şeyler şimdilik sayılıdır: Birkaç zarfın yıpranarak ön ek halini almış şekilleri dışında Macarca, Türkçe gibi sondan eklemeli bir dildir. Diğer taraftan, vokal ve konsonant sisteminde, Türkçe'deki kadar kuvvetli olmasa bile hakim bir benzeşmenin bulunduğu bir dildir. Bugün Macarcanın, hattâ diğer Ural dillerinin sözlüklerinde, kelime kök ve aileleri tesbite çalışılırken, Türkçeden ve diğer Altay dillerinden örnekler verilmekte, sık sık, "Türkçedeki ve diğer Altay dillerindeki paralelleriyle daha ileri bir incelemeyi gerektirmektedir." gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bu ifadelerdeki bilgiyi iki şekilde yorumlamak mümkündür: 1. Bugün başlıca; Fince, Macarca, Samoyedce, Ostyakça, Çeremisçe, Votyokça, Vogulca ve Lapça'nın temsil ettikleri Ural dilleri ile Türkçe, Moğolca, Mançurca, Tunguzca, Korece ve Japoncanın temsil ettikleri Altay dilleri aynı kökten çıkmışlardır, bu diller eski bir geçmişte aynı ve tek bir dil imişler veya; 2. Sözü edilen bütün bu dilleri konuşan halklar, yani Ural ve Altay halkları, çok eski zamanlarda, çok uzun devirler boyunca yan yana veya birlikte yaşamışlar ve dolayısıyla dilleri birbirinin dillerine benzeşmiştir. Bu husus ise, konumuzun sınırları dışındadır.

8.1. Türkçedeki Macarca Unsurlar:

Tarihte birçok Türk kavmini içinde eriterek Türklükten can ve kan alan Macarlık ve Türkçe'den pek çok kelime alan Macarca, Türklere birşey vermekte oldukça cimri davranmış gibidirler. Galibâ, Macarlardan öğrendiklerimiz, Mac. varos "şehir">Tü. varoş "şehirlerin sur dışı mahallesi", Mac. katona "asker">Tü. katana / kadana "asker atı; iri bir at cinsi", Mac. kapocs "kopça, çengel">Tü. kopça "kopça", Mac. szoba "oda">Tü. soba "soba", Mac. soronpo "şarampol">Tü. şarampol "şarampol" kelimelerinin anlamıyla sınırlı kalmıştır.

Açaryan, R. A., 1900, (Ermenice), Moskova- Vagarşapat Vagarşapat.

Açaryan, R. A., 1902, (Ermenice) Moskova-Vagarşapat.

Açaryan, R. A., 1926, Pervıy vsesoyoznıy tyurkologiçeskiy s'ezd, Baku 1926, s. 153.

Dankoff, Robert, 1995, Armenian loanwords in Turkish, Wiesbaden, 217 s .

V. L. Gukasyan 1978, “Znaçeniye Zakavkazskih İstoçnikov v İzuçenii İstorii Azerbaydjanskogo Yazıka Dopismennogo Perioda”, Sovetskaya Tyurkologiya, Baku, No. 2., s. 19-33.

Sluszkiewicz, Eugeniusz: “Remarques sur la langue turque des Arméniens et sur les emprunts turc de l'arménien-I”, RO XIV (1939) ve “Remarques sur la langue turque des Arméniens et sur les emprunts turc de l'arménien-II”, RO XV (1949).

M. İ. Memmedov: “Azerbaycan ve Ermeni Dillerinde Ortaglı Frazeoloji birleşmeler”, Elmi Eserler-Dil ve Edebiyyat Seriyası 6(1979), s. 50-54

Gukasyan. V. L.: “Azerbaycan Dilinin Teşekkül Tarihine Dair Geydler” Azerbaycan Filologiyası Meseleleri, Baku 1983, s. 35-62.

Bloomfield, L. 1968, Language, s. 490.

Sluszkiewicz, E. 1939-1940, “Remarques sur la langue turque des Arméniens et sur les emprunts turs de l'arménien”, I-II, RO XIV (1939), s. 136-153 ve III , RO XV (1940), s. 268-320.

Gukasyan, V. L. 1978, s. 19-20.

Gukasyan, V. L. 1978, s. 32.

Budagova, Z. İ., Gukasyan, V. L. 1979, s. 20.

 

1 2 3 4 5 6

 

 

.....
sayfa başına dön