8.2. Macarcadaki Türkçe Unsurlar:

Karanlık devirlerden sonraki Türkçe-Macarca ilişkilerini iki döneme ayırıyoruz:

8.2.1. Yurt Tutuş Öncesi ve Arpad Devrinde Macarcaya Giren Türkçe Unsurlar:

Yurt tutuş öncesinin kelimeleri, ilk Batı Türkçesi veya Bulgar / Çuvaş tipli Türk dilleri kaynaklıdır. Arpad devri kelimeleri ise Kıpçak / Kuman dilinden alınmadır. Yani Macarca'ya 5-15. yüzyıllar arasında giren Türkçe kelimelerin 5-9. yüzyıllar arasında girenlerinin daha çok Çuvaş tipli Türk şivelerinden, daha sonrakilerin ise, Kıpçak şivesinden alınmış olduklarını kabul ediyoruz. Çuvaş tipli şiveler, bilindiği gibi, Orkon âbidelerinde karşılaştığımız ilk yazılı Türkçenin yanında, ondan epeyce farklılaşmış bir şive olup, tarihte Bulgar ve Hazar Türkçesinin, bugünse Çuvaşça'nın temsil ettikleri kabul edilen Batı Huncasını veya İlk Batı Türkçesini ifade etmektedir.

Macarcadaki Türkçe unsurlar konusunda, son bir buçuk yüz yıl içinde pek çok kitap ve binlerce makale yazılmıştır. Bu makalelerin çoğu kelime biyografileridir. Macarlar kendi dillerinin etimoloji çalışmalarını yaparken, tabii olarak dillerindeki İslav, Türk, Lâtin ve başka dillerden alınmış kelimeleri de incelemişler, bunlar üzerinde bir buçuk yüz yılı aşkın bir süre tartışmışlardır. Bu çalışmaların sonuçları, ilk defa Gombez Zoltan tarafından 1908 yılında, önce Macarca 'Yurt Tutuş Öncesinde Türkçe Alıntı Kelimelerimiz' adıyla, sonra da 1912'de Almanca olarak 'Macarca'daki Bulgar Türk­çesinden Alıntılar' adıyla yayımlanmıştır. G. Zoltan'ın bu eserinde Macarcaya Türkçeden geçmiş 413 kelime müzakere edilmektedir. 1967-1976 yılları arasında yayımlanan Macarcanın etimoloji sözlüğünde değişik devirlerde Macarcaya girmiş 1500 civarında kelime bulunmaktadır.

Bütün bu müzakerelerden sonra, hem Türk-Macar hem de Türkçe- Macarca ilişkilerini işleyen hacimli bir çalışma, 'Yurt Tutuş Öncesinde ve Arpad Devrinde Macarca-Türkçe İlişkileri' adıyla Lajos Ligeti tarafından 1986'da yayımlandı. Bu eserde, bir yandan Karadeniz'in kuzeyindeki ve oradan Orta Avrupa'ya ve Balkanlara sarkmış Türk kavimleri ile bu kavimlerin Macarlarla ilişkileri üzerinde durulmuş, bir yandan da en eski zamanlardan 15. yüzyıla kadar Macarca'ya geçen 485 kelime uzun uzun müzakere edilmiştir.

Macar-Türk ilişkilerinin eskiliği ve canlılığı dolayısıyla, Macarca üzerindeki Türkçe tesiri o kadar kuvvetlidir ki bugün Macarlar'ın yaşattıkları bizim unuttuğumuz Türkçe kelimelerden bile söz açmak mümkündür: Tü. arbagçı / arvışçı 'büyücü, büyücü hekim; doktor' Mac. orvos 'doktor'; Tü. bilig 'iz, işaret, bilgi' Mac. belyeg 'pul'; Tü. bor 'şarap' Mac. bor 'şarap'; Tü. bögüçi 'büyücü, şaman rahip' Mac. bölcs 'irfan', bölcsész 'bilgin, filozof'; Tü. yaruk , çuv. surda 'ışık, mum' Mac. gyertya 'mum'; Tü. çıgıt / çıkıt 'peynir' Mac. sajt 'peynir'; Tü. eke 'pulluk' Mac. eke 'pulluk'; Tü. ışkı / yışkı / yışak 'iki dilli bıçak, rende' kelimesinin muhtemel bir Çuvaş tipli biçimi: yılıg / yılag , Mac. gyalu 'rende'; Tü. yagak / yangak 'ceviz' Mac. dio 'ceviz'; Tü. kabırçak / kaburçuk 'sandık, tabut' Mac. koporso 'tabut'; Tü. yıd yıs 'koku' Mac. szész 'alkol'; Tü. torak 'kaynatılmış ekşi süt, lor' Mac. turo 'lor'; Tü. yumur 'mide' Mac. gyomor 'mide'. Macarca-Türkçe ilişkilerinin derinliğini gösteren bir başka husus da birçok Türkçe fiilin Macarcaya geçmesi yanında, Türkçeden alınan bu kelimelerin Macarların dil ve düşünce dünyasında yeni yeni anlamlar kazanmaları, hattâ birleşik kelimeler oluşturmalarıdır. Macarcadaki Türkçe fiiller, isimler gibi tek tek veya bütün halinde defalarca kaleme alınmışlardır. Son olarak Pallo Margit'in bu konudaki çalışması, 'Eski Türkçe Kaynaklı Fiillerimiz' adıyla 1982'de yayımlandı. Bu eserde, Türkçe kaynaklı 101 fiil vardır. Sayıları yüzü aşan Macarcadaki Türkçe fiillere bir kaç örnek verelim: Tü. boşan- 'boşanmak, kurtulmak' > Mac. bocsan- 'kurtulmak, affedilmek'; Tü. boşut- / boşat- 'kurtarmak, salmak'> Mac. bocsat- 'kurtarmak, günahlarını affetmek'; Tü. çevir- 'çevirmek' > Mac. csavar- 'çevirmek'; Tü. çök- 'çökmek, azalmak'> Mac. csökken- 'azalmak, aşağı inmek'; Tü. yarat- 'yaratmak'> Mac. gyart- 'yaratmak, imal etmek'; Tü. yaz- , Çuv. sir- 'yazmak'> Mac. ir- 'yazmak'; Tü. yun- 'yunmak, yıkanmak'> Mac. gyon- 'günahlardan arınmak'. Dediğimiz gibi Macarcada Türkçe kelimelerle yapılmış birleşik kelimeler de vardır. Bir kaç örnek verelim: Tü. tegre 'çevre'> Mac. tér 'meydan, alan'; Tü. kip 'kalıp' > Mac. kép 'resim', bu iki kelimenin birleşmesiyle: térkép 'harita'; Tü. seki 'kanepe, divan'> Mac. szék 'sandalye'; Tü. kar 'kol', bu iki kelimenin birleşmesiyle: karszék 'koltuk'.

8.2.2. Osmanlılar Döneminde Macarcaya

Giren Türkçe Unsurlar:

Osmanlılar döneminde Macarca'ya giren Türkçe kelimeler hakkında da pek çok biyografi yazılmıştır. Bu dönemin kelimeleri ve haklarında yazılan biyografi ve münakaşaların sonuçları, Zsuzsa Kakuk tarafından, önce, 1973'te '16-17. Yüz- yıllarda Osmanlı Dil Tarihine Dair Araştırmalar: Macar Dilinde Osmanlıca Unsurlar' adıyla yayımlanmıştır. Z. Kakuk'un Fransızca olarak yayımlanan bu 660 sayfalık geniş eserinde, Macarcaya Osmanlı döneminde girmiş 1312 kelime yanında 402 şahıs adı ve 224 yer adı bulunmaktadır. Macarcaya Osmanlı döneminde girmiş kelimelerle daha önceki devirde girmiş kelimeler arasındaki ana fark, Osmanlı döneminde girmiş kelimelerin daha çok kültür kelimeleri; önceki devirde girenlerin ise, daha çok kavram kelimeleri oluşlarıdır. Nitekim, Kakuk Zsuzsa 1977'de, bu yolda 'Macaristan'ın Türk Fethinden Kültür Kelimeleri' adıyla ikinci bir eser yayımladı. Zsuzsa Kakuk, bu eserinde, Macarcaya Osmanlı döneminde girmiş 78 kültür kelimesini seçerek bu kelimeleri daha geniş şekilde tanıtmış ve bunların Macarcadan başka girdikleri diğer Balkan dillerindeki şekillerini de vermiştir. Macar etimoloji sözlüğüne göre, Macarcaya Osmanlı döneminde giren kelimelerin sayısı 501'dir. Bu yayınlar arasında, Macarcadaki Türkçe unsurların sayıları konusunda epeyce farklar görülmektedir. Bu yüzden, bu unsurların sağlıklı bir şekilde tespiti, daha uzun yıllar sürecek gibidir.

9. Türkçe-Fince İlişkileri

Finliler, tarihin her devrinde bir veya birkaç Türk kavminin komşuluğunda yaşamıştır. Bugün Hint-Avrupa dillerinin ortasında kalan Fince ve Macarca yanında, diğer Ural dillerinden birini konuşan halkların hepsi, Türk halklarına komşu olarak yaşamaktadır.

9.1. Türkçedeki Fince Unsurlar

Bu konuda herhangi bir yayına rastlayamadık.

9.2. Fincedeki Türkçe Unsurlar

Fince, Macarca ve Türkçenin çeşitli sözlük ve gramer karşılaştırmaları yapan yayınlar hariç, hakkında yapılmış herhangi bir çalışmayı görmediğimiz bu konuda Mustafa Öner, şunları söylemektedir:

“Dil aileleri şemasında Ural-Altay dil ailesinin Altay kolunda duran Türkçe ile Ural kolunda duran Fincenin ilişkisi ya da bu dillerin konuşurları olan Türklerle Finlilerin komşuluğu konusunda şimdiye kadar yazılmış herhangi bir monografik çalışma yoktur. Coğrafyası dolayısıyla Türkçenin daha çok kuzey koluyla ilişkisi olan Finceden Türkçeye geçmiş herhangi bir söz bilinmezken, Fincenin Etimoloji Sözlüğünde 10 kadar Türkçe kelimenin Finceye alındığı belirtilmektedir.

Bu çalışma Suomen kielen etymologinen sanakirja , “Suomalis-Ugrilainen Seura” Lexica Societatis Fenno-Ugricae XII,1-7, Helsinki, 1981-(SKES) adlı Fincenin etimoloji sözlüğünde belirlenen Türk dili ve diyalektlerinden alınmış sözlere dayanmaktadır.

Bu sözlükte “Türk Dilleri” başlığı altında toplam 118 söze atıf kaydedilmiştir. Bu atıflar diyalektler düzeyinde sınıflandığında çıkan liste şöyle olmaktadır: VII cilt ve 2293 sayfa tutan bu Fince etimoloji sözlüğünde, İngilizce kökenli sadece 128 atıf bulunduğu hesaba katılırsa, Türkçe alıntıların azımsanmayacak düzeyde olduğu anlaşılabilir .

1980 yıllarında yayımlanan bu sözlük de, “Macarcanın Tarihsel Etimolojik Sözlüğü” gibi, yüzelli yıl kadar önce başlayan Fince ve Macarca gibi Ural dilleri ile Türkçenin sözlük ve gramerce karşılaştırılmalarını yasaklayan bir tutum içindedir. Bu sözlük de “Türkçedeki falan söz ile karşılaştırılamaz” gibi ifadelerle doludur; kısacası, bu sözlük de Macarların etimolojik sözlüğü gibi, yalnız Türkçe ile ilişkilerini değil, bu ilişkileri araştırmayı bile reddeden bir doğrultudadır.

İnsan-varlık ilişkilerini gerçekler dünyasındaki biçimleriyle değil de kafamızdaki biçimleriyle kurmağa çalışmanın, yani olgular karşısındaki dini ve ideolojik tutumun, gerçekler dünyasıyla bir ilişkisi yoktur. Hep olanlar ve olmakta olanlar ile değil, olması gerekenler ile ilgilenirler, gerçek olgulara uyumlu görünmek amacıyla hulle yaparlar.

Hrıstiyan olmalarına, yüzyıllar boyunca hrıstiyanlığa hizmet etmelerine rağmen, papalığın gözünde ikinci sınıf hrıstiyan olmaktan bir türlü kurtulamayan bu Fin-Ogur kavimlerinin, bilim soğuk kanlılığından uzak, hazırlıksız ve tamamen politik bir yaklaşımla başlattıkları “Turan Dilleri” görüşü, kolayca hırpalanıvermişti. Yüzelli yıl önce başlayan bu son derece masum bilim şüphesinin yolunun, yine politik endişelerle tıkanması, Budenz tarafından başarılmıştı . Budenz'in bu eseri, Türk Dil Kurumu Kütüphanesi'ne giren ilk kitap olarak “ 1” demirbaş numarasını taşımaktadır.

Türkçe, bu diller ile binlerce yıl aynı coğrafyada yaşamış olmasına rağmen, 6. yüzyıldan bu yana izleyebildiğimiz Türkçe-İslavca komşuluğu yüzünden İslav dilleriyle bile bir ölçüde akraba olmuş iken, nedense, Türkçenin bu dillerle ilişkisinin araştırılması bile, en azından, psikolojik baskı altındadır. Bugün, bir olgu olarak, “Fincenin Hint-Avrupa Unsurları”, “Islavcanın Türkçe Unsurları” adlı kitaplar yayımlanırken, tarih öncesi ve tarihsel devirlerde hep aynı coğrafyayı paylaşmış olmalarına rağmen, Türkçe ile Ural dillerinin akrabalık ölçüsünün araştırılması, dediğimiz gibi en azından psikolojik baskı altındadır. Bu yüzden, bugün, bu diller arasında doğru dürüst sözlük bile yoktur; bugünkü turistik amaçlı sözlükler de eski sözlüklerin altındadır.

10. Türkçe-Romence İlişkileri

Romenler, diğer Latin kavimleri gibi M.S. ilk bin yıl içinde ortaya çıkmış ve Trakyalı ataları olan Hint-Avrupa köklü “Dacia”lılar ile aynı bölgede yaşamışlardır.

Türklerin Romanya coğrafyasındaki tarihleri ise eskilere dayanmaktadır. Eski Türk kavimlerinden olan Uzlar, Peçenekler, Kıpçaklar ve sonra daha birçok Türk boyu Karadeniz'in kuzeyinden geçip gelerek bugünkü Romanya coğrafyasına yerleşmişlerdir. XIII-XIV. yüzyıllarında Altın Ordu ve sonraki yıllarda da Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren bölgede bu sebeple Türk nüfus yoğunluğu fazladır .

10.1. Türkçedeki Romence Unsurlar

Bu konuda herhangi bir yayına rastlamadık.

10.2. Romencedeki Türkçede Unsurlar

Türkçenin Romence ile ilişkisinin ilk araştırılmaları Rusça ile ilişkisinin araştırılmağa başlanmasından çeyrek yüz yıl sonrasına aittir. Bu konuda bilinen en eski çalışma, yukarıda da andığımız Slav dillerinin ilk etimoloji sözlüğünü hazırlayan ve Slavcadaki Türkçe unsurlar üzerindeki çalışmaları başlatan Franz Miklosich tarafından yapılmıştır .

Aynı yıllarda, Lazar Šaineanu, Romen dilindeki Türkçe unsurları incelediği eserini yayımlar. Bu araştırmalar, 1885-1900 yılları arasında, B. F. Hasdeu, F. Rudow ve T. Löbel tarafından sürdürülür. Theophil Löbel'in Romen dilindeki Türkçe, Arapça ve Farsça unsurları incelediği eseri 1894'te yayımlanır. L. Šaineanu, Romen dili ve kültüründeki oryantal etkiyi araştırdığı, özellikle de Türkçenin etkisinin kültür boyutlarını da tartıştığı üç ciltlik muhteşem eserini önce 1900 yılında Romence ve 1902 yılında da Fransızca olarak yayımlar. 3900 civarında Türkçe unsur barındıran bu çalışmalara dayanarak, Romanya dışında da birçok çalışma yapılmıştır ve yeni eserlerin ana kaynağı, Romanya'da yapılan bu çalışmalar olmuştur. 1927 yılında, Karl Lokotsch tarafından yayımlanan etimolojik sözlükte ise 2235 madde başı bulunmaktadır. Bundan sonra 1960 yılında, Heine F. Wendt, Romencedeki Türkçe unsurları incelediği eserini yayımlar . Türkçeden alınan sözlerin alınma devirlerini de açıklamağa çalışan bu eserde, 1541 Türkçe söz irdelenmektedir. Bu çalışmalar dışında iki Türk araştırmacı yaptığı çalışmalarda Romencedeki Türkçe söz sayısının 1700 ile 3000 arasında olduğunu söylemişlerdir. Son olarak 2002'de Muammer Nurlu tarafından yayımlanan Romencede Türk İzleri adlı eserde Osmanlı döneminde Romenceye geçmiş yaklaşık 1200 söz listelenmiştir.

Türkçe-Romence ilişkilerinin araştırılmasına Türkçe-Rusça ilişkilerinin araştırılmağa başlanmasından çeyrek yüz yıl sonra başlanmıştır. Bu konuda bilinen en eski çalışma, İslav dillerinin ilk etimoloji sözlüğünü hazırlayan ve İslavcadaki Türkçe unsurlar üzerindeki çalışmaları başlatan Franz Miklosich tarfından yapılmıştır.

Bu araştırmalara 1984'te Theophil Löbel 'Romen Dilindeki Türkçe, Arapça ve Farsça Unsurlar' adlı eseriyle ve 1900 yılında da L. Saineanu 'Romen Dilindeki ve Kültüründeki Oryantal Tesir' adlı eseriyle katıldılar. Türkçe-Romence ilişkileri konusundaki yayınları temin edemediğimiz için affınızı dileyip Romenceye, Macarcaya ve Rusçaya değişik anlamlarda verdiğimiz bir kelimemizin ilgi çekici macerasından kısaca bahsederek bu konuyu kapamak istiyoruz: Tü. obrak / ofrag 'eski, yıpranmış; eski elbise'> Mac. apró 'ufak', apróság , aprópénz 'bozuk para'; aynı kelime Romence'ye geçer: Rom. oprêg 'sırta alınan saçaklı dokuma' > Mac. oprég 'Romen kadınların bilinen elbisesi' ve yine aynı kelime Rusçaya taşınır: ovrag 'yar, vâdi, dere'.

11.Türkçe-Bulgarca İlişkileri

Bugün ancak adları Türkçe kalan, ama bir zamanlar dilleri de Türkçe olan Bulgar halkı Karadeniz çevresi ve Balkanlarda bir çok yeri adlandırmışlar ve Türkçe konuştukları süre içinde başka kavimlerin boylarını da etkilemişlerdir. Bulgar Türkçesinin Slav dillerine, Romenceye ve Macarcaya yaptığı katkı, küçümsenemeyecek seviyededir. M.S. 1000'li yıllardan itibaren ise tamamen Slav dili konuşan bir halk haline gelen Bulgarların yeni dili olan Bulgar Slavcasından Türkçeye ancak çete, gocuk, kuluçka gibi bir kaç söz geçmiştir .

Slavlaştıkları tarihlerden günümüze kadar sürekli olarak Türk kavimleriyle komşuluk yaşayan ve 14. yy. başlarından 20. yy. başlarına kadar da Osmanlı Devletinin bir parçasını oluşturan Bulgarlar ve Bulgarca, tıpkı diğer Slav dilleri veya Arnavutça ve Ermenice gibi Türkçenin derin etkisi altında kalmıştır. Bu etki, Arnavutça ve Ermenicede olduğu gibi yalnızca sözlük düzleminde kalmamış, gramer düzleminde de olmuştur, dolayısıyla, bugünkü Bulgar grameri, Türkçenin bir çok ekini de barındırmaktadır.

11.1.Türkçedeki Bulgarca Unsurlar

Bulgarların yeni dili olan Bulgar Slavcasından Türkçeye ancak çete , gocuk , kuluçka gibi bir kaç söz geçmiştir.

11.2.Bulgarcadaki Türkçe Unsurlar

Bulgarcadaki Türkçe unsurlarla ilgili olarak, Bulgar yazar İvan Vazov, 1850'lerde şöyle demişti: “şehirlerimizde konuşulan dil neredeyse yarı Türkçe idi” . Bulgarcadaki Türkçe etkisinin son yıllardaki en büyük araştırmacısı olan ve geçen yıl kaybettiğimiz Alf Grannes, bu etkinin derinliği hakkında şunları yazmaktadır: “Büyük Bulgar şair ve yazarı Petko R. Slavejkov'un Bulgarcada kullanılan 10.000 civarında Türkçe sözden oluşan bir sözlük hazırladığını biliyoruz. Ne yazık ki bu sözlük hiç bir zaman basılmadı ve biz, bugün, A. Şkalyic'in hazırladığı, Sırp-Hırvatçadaki 8.742 Türkçe sözü içeren sözlüğüyle karşılaştırılabilecek bir sözlükten mahrumuz” .

1934 yılında Bulgarcadaki - lık , - çı ve - ekli 2000 civarındaki Türkçe sözün listesini yayımlayan B. Conev hakkında ise A. Grannes şunları söylemektedir: “Profesör B. Conev'in Bulgarcadaki Türkçe sözlerin küçük bir bölümünü listelediği açıktır. B. Conev, Bulgarcadaki Türkçe sözleri - lık , - çı ve - eki taşıyanlarla sınırlandırmıştır. Aslında, bu ekleri taşıyan sözlerin tamamını bile listelemiş olsaydı, bu sayı iki katına çıkabilirdi!” .

1998 tarihinde yayımlanan Bulgarcadaki Yabancı Sözler Sözlüğünde 3548 söz, Türkçe olarak gösterilmiştir. Kısacası, Bulgarcada en az 3500 kadar sözün Türkçe olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Arat, Reşit Rahmeti: Türk Şivelerinin Tasnifi, Türkiyat Mecmuası X, İstanbul 1953, 59-139.s.

Yine bu makalede zikredilen: Baskakov, N.A: K voprosu o klassiifakatsii türkskih yazıkov, İzvest. Akad. Nauk SSSR, o td. Literaturı i yazıka, 1952, XI, 121-134.s.

Gombocz, Zoltan: Honfoglalaselötti Török jövevenyszavaink, MNyTK 7, Budapest 1908, 108.s.

Gombocz, Zoltan: Die Bulgarisch-Türkischen Lehnwörter in der Ungarischen Sprache, MSFOu XXX, Helsingfors 1912.

A Magyar-nyelv történeti-etimogai szotara I-IV, Budapest 1984, 2. baskı.

Ligeti, Lajos: A Magyar nyelv Török klapcsolatai a honfoglalas elött és az Arpad-korban, Budapest 1986, 602 s.

K. Pallo, Margit: Régi Török eredetü igéink, Studia Ural o-Altaica, Supplementum 1., Szeged 1982.

Kakuk, Zsuzsa: Recherches sur l'histoire de la langue osmanlie des XVI et XVII . siecles Les elements osmanlis de la langue hongroise, BOH XIX , Budapest 1973.

Kakuk, Zsuzsa: Cultural Words from the Turkish occupation of Hungary , Studia Turco-Hungarica, Tomus IV. Budapest 1977.

Suomen kielen etymologinen sanakirja, “Suomalis-Ugrilainen Seura” Lexica Societatis Fenno-Ugricae XII,1-7, Helsinki , 1981

Öner, Mustafa: “Fincedeki Türkçe Sözler”, Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi, V. Lefke Edebiyat Buluşması, s.?

Budenz, : Finn_ogur öszszehasalito szotar???

, Mihail Guboğlu, Romen Ulusunun Eski Türk Kavimleri İle İlişkileri Hakkında, Ankara 1981.

G. Karaağaç, age., 133.s.'dan naklen: Franz Miklosich, Etymologisches Wörterbuch der Slavischen Sprachen. Wien 1886; Franz Miklosich, Die Frendwörter in den Slavischen Sprachen , Denkschrif ten der Kaiserlichen Akademia der Wissenchaften, Philosophisch - historiche Classe, XV. Wien 1867. 73-140.s.; Franz Miklosich, Die Türkischen Elemente in den südost-und osteuropaischen Sprachen (Griechisch, Albanisch, Rumunisch, Bulgurisch, Serbisch, Klain Russisch, Grobrussisch, Polnisch) . I. Denkschriften der Kaiserlichen Akademie der Wissenschaften, Philosophisch - historische Classe, XXXVII. Wien 1884. 239 - 338 ; XXXV, Wien 1885. 105-192.; "nachtrag" I. XXXVII, Wien 1889, 1-88.s. II XXXVIII, Wien 1890. 1-70.

Lazar Šaineanu, Elemente turceşti in limba romana, Bucureşti 1885.

Theophil Löbel, Elemente turcesti arabeti si persane in limba romana, Leipzig 1894.

L. Šineanu: Influenta orientala asupra limbei ti culturei romane. Bucuresti 1900; L'influence orientale sur la langue et civilsation roumains, Paris 1902.

Karl Lokotsch, Etymologisches Wörterbuch der europaischen (germanischen, romanischen und slavischen) Wörter orientalischen Ursprungs, 1927; tekrar basım 1975.

Heine F. Wendt, Die türkischen Elemente im Rumänischen, Berlin, 1960.

M. Guboğlu, Ru­man­ya Türkolojisi ve Rumen Dilinde Türk Sözleri Hakkın­da Ba­zı A­raş­tır­ma­­lar , XI. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler-1966 , Ankara 1968, 265-272.s.; Kerim Altay, Türkçeden Romence'ye giren sözler-Romence'deki Türkçe Kelimeler , Erciyes, Nisan 1996, 220. S. , 1. s.

Muammer Nurlu, Romencede Türk İzleri, Galati (Romanya), 2002.

Miklosich, Franz: Etymologisches Wörterbuch der Slavischen Sprachen. Wien 1886.

Miklosich, Franz: Die Frendwörter in den Slavischen Sprachen. Denkschrif ten der Kaiserlichen Akademia der Wissenchaften, Philosophisch - historiche Classe, XV. Wien 1867. 73-140.s.

Miklosich, Franz: Die Türkischen Elemente in den südost-und osteuropaischen Sprachen (Griechisch, Albanisch, Rumunisch, Bulgurisch, Serbisch, Klain Russisch, Grobrussisch, Polnisch). I. Denkschriften der Kaiserlichen Akademie der Wissenschaften, Philosophisch - historische Classe, XXXVII. Wien 1884. 239 - 338 ; XXXV, Wien 1885. 105-192.; "nachtrag" I. XXXVII, Wien 1889, 1-88.s. II XXXVIII, Wien 1890. 1-70.

Löbel, Theophil: Elemente, turcesti arabeti si persane in limba romana. Leipzig 1894.

Sineanu. L.: Influenta orientala asupta limbei şi culturei romane. Bucuresti 1900.

Bakos, Ferenc: A Magyar Szokészlet Roman Elemeinek Története, Budapest 1982. 560 s. ve Şipova, E. N. a.g.e.

Hasan Eren, Bulgarlar ve Türk Dili , Türk Dili, S.: 508, Aralık 1985, 393-406.s.

Alf Grannes, Turco-Bulgarica, Articles in English and French concerning Turkish influence on Bulgarian, Wiesbaden 1996, 5.s.

age., 6-7.s.

age., 6.s.

İvan Gaberov, Reçnik na Çujdite Dumi v Bılgarskiy, Sofia , 1998.

 

1 2 3 4 5 6

 

 

.....
sayfa başına dön