Bu albüm için Yunanca ögrendim
Bu albüm için Yunanca ögrendim 7 Ocak 2006 Hürriyet Suat KAVUKLUOGLU
Göç duygusuna ve göçmen sarkilara hep yakin durdu müzik kariyeri boyunca. Trakyali göçmen bir ailenin kizi olmasi, Istanbul’da Galatasaray Lisesi’nde Fransiz kültürüyle egitim almasi, konservatuvarda hayatina giren aryalar kendi içinde göç duygusunu daha da güçlendirmis yillar boyu. Bu farkli kültürleri müzigine özel bir zenginlik olarak katan Candan Erçetin, simdi de Yunanistan ile farkli dillerde paylastigimiz ortak melodileri bulusturdu.
DMC’den çikan Aman Doktor/Göçmen Sarkilar albümünde Hem Türkçe hem Yunanca söyleyen Erçetin, "Bu türküleri tekrar yorumlarken çok yeni bir öneri getirmekten ziyade, hatiralarin tozunu almayi, ortak melodiye sahip bu sarkilari tespit etmeyi, kaynaklar için geride bir belge birakmayi hedefledim" diyor.
Bu türküler, çok iyi bildigimiz türküler. Ve birçok dinleyiciden duydugum ilk sey "A bütün bu sarkilarin Yunancasi da varmis" oldu. Siz çalismaya baslarken bu kadar çok ortak sarkimiz oldugunun farkinda miydiniz?
- Epeyce ortak sarkimiz oldugunu biliyordum ama arastirmaya basladiktan sonra karsimiza çikan kaynak beni de sasirtti. Biz sadece 12 tanesini kullandik, geride kalanlarin sayisi ise 50’nin üzerinde.
Sarkilari iki dilde birden söylemeye nasil karar verdiniz? Proje en basindan iki dil üzerine mi kuruldu?
- Bu is baska türlü olmazdi. Ilk basindan beri her iki dilde söylemem gerektiginin farkindaydim. Yunanca ögrenmeye de sadece bu proje için karar verdim. Hemen kimden ders alabilirim diye ese dosta haber saldim. Yegenim, onlarin üniversitesinde birinden bahsetti. On gün sonra Sophia’yla ayni masanin basinda o ögretmen, ben ögrenci olarak oturuyorduk.
Yunanca hocaniz Sophia Kompotiati ayni zamanda albümün de en kilit isimlerinden biri?
- Sophia daha önce de birçok kez Türkiye’ye gelmis ama esas 2004 yili eylül ayindan bu yana doktora çalismasinin arastirmalarini derinlestirmek için Istanbul’da yasiyor. Müzikoloji doktorasini Atina Üniversitesi’nde sürdürüyor. Henüz 27 yasinda. O, albümün Yunanistan bölümünü üstlendi. Sarkilarin Yunanistan’daki kaynaklarinin arastirilmasinda büyük katkilari var. Bu çalismayi bastan sona omuz omuza yürüttük. Sophia, yazin bizimle beraber turneye bile geldi. En kisa zamanda da beraber Atina’ya gitmek istiyoruz.
Albümle ilgili Yunanistan için yapilan özel bir hazirlik var mi? Albüm orada yayinlanacak mi?
- Ben genelde albüm sözlesmelerimde yurtdisi haklarini bir yere kadar veriyorum. Bu albümün sözlesmesine Yunanistan’i ekledik. Eger sirketim derse ki, biz bu albümü Yunanistan’da çikariyoruz, o zaman tek sartim var. Türkiye’de çikan albüm, Türkçe açilip Rumca devam ediyor. Eger Yunanistan’da çikacaksa bu albüm, o zaman tam tersini yapmak istiyorum.
Nelere dikkat ettiniz bu türküleri yeniden yorumlarken?
- Altyapilari sarkilar elverdigince modernize etmeyi gözettik ama canli enstrüman kayitlari ve vokalde otantik haline çok yakin durduk. Tüm parçalarda yapilan en önemli degisiklik istisnasiz hepsinin çesitli ölçülerde süratlenerek dinamizm kazanmis olmasi bence.
ALBÜMÜ YAPAN EKIBIN YAS ORTALAMASI 26
Albümde altyapilarda çok genç bir ekip görüyoruz. Böylesine köklü bir repertuvari gençlere emanet etmekten korkmadiniz mi? Yeterince altindan kalkabileceklerine nasil inandiniz?
- Vallahi ona bakarsaniz bu sarkilar için ben de genç kaliyorum. Ekibimin genç olmasindan da korkmadim. Çünkü aksini yapmak eski hallerini aynen kullanmayi gerektirirdi. Yeni yorum ve fikirlere kulak vermekte her zaman yarar olduguna inaniyorum. Ortaya çikan sonuçtan da çok memnunum. Tüm albümü yas ortalamasi 26 olan bir ekiple ortaya çikardik, katki bir tarafa, bu çalisma onlara ait, ben sadece gerekli hallerde biraz tecrübe kattim ise, hepsi bu...
Kimdir bu genç ekip?
- Ilk albüm hariç bütün albümlerimi Riza Erekli stüdyolarinda yaptim. Yine Riza’ya bu albümle ilgili ne yapacagiz, dedigim de bana Tolga Görsev’i gösterdi. Tolga, aslinda benim yillardir beraber çalistigim, bizim albümlerimizin ses teknisyeni. Egitimini Türk müzigi üzerine yaptigi ve ilgi alani da bu oldugu için de bu albümün prodüktörü o oldu. Ortaya çok heyecanli ve dogru dürüst bir is çikardi. Bir de düzenlemeleri yapmak üzere genç müzisyenler ariyordum, yine yegenime haber saldim. O da bana üniversite arkadaslarindan Oguz Çetiner ve Ersen Kutluk’u getirdi. Çok da ilginç isler çikardilar. Ada Sahillerinde’nin hip hop yorumu, Kadifeden Kesesi’nin jazzy hali çok hos oldu. Göksun Çavdar da benim duygusunu çok iyi tanidigim müzisyen arkadasim. Ne için bir sey yapmak istiyorsan onu yap dedim ona.
Sarkilarin Türkçe ve Yunanca kayitlarinda kullanilan bütün enstrümanlari kullanmissiniz. Nasil bir sentez içinde bir araya geldi bu enstrümanlar?
- Sarkilarin hepsi Türkçe basliyor ve Rumca devam ediyor. O yüzden önce altyapilarda Türk sazlarini görüyorsunuz. Rumca bölüme geçerken de yavas yavas Türk sazlari yerini Yunan sazlarina birakiyor ve o bölümlerde buzuki öne çikiyor.
Albüme aldiginiz parçalar arasinda sizce daha özel olani var mi?
- Küçük Yasta Aldim Sazi Elime sarkisinin özellikle albümde olmasini istedim. Çünkü bu sarkinin Yunancada sözleri yok. Sözlerini Sophia, bizim sözlerden esinlenerek Yunanca’ya çevirdi ve orada enstrümantal olan bu sarkiya ilk kez söz yazilmis oldu. Duygusunu da çok sevdigim bir sarki bu.
Bu türküler, çok iyi bildigimiz türküler. Ve birçok dinleyiciden duydugum ilk sey "A bütün bu sarkilarin Yunancasi da varmis" oldu. Siz çalismaya baslarken bu kadar çok ortak sarkimiz oldugunun farkinda miydiniz?
- Epeyce ortak sarkimiz oldugunu biliyordum ama arastirmaya basladiktan sonra karsimiza çikan kaynak beni de sasirtti. Biz sadece 12 tanesini kullandik, geride kalanlarin sayisi ise 50’nin üzerinde.
Sarkilari iki dilde birden söylemeye nasil karar verdiniz? Proje en basindan iki dil üzerine mi kuruldu?
- Bu is baska türlü olmazdi. Ilk basindan beri her iki dilde söylemem gerektiginin farkindaydim. Yunanca ögrenmeye de sadece bu proje için karar verdim. Hemen kimden ders alabilirim diye ese dosta haber saldim. Yegenim, onlarin üniversitesinde birinden bahsetti. On gün sonra Sophia’yla ayni masanin basinda o ögretmen, ben ögrenci olarak oturuyorduk.
Yunanca hocaniz Sophia Kompotiati ayni zamanda albümün de en kilit isimlerinden biri?
- Sophia daha önce de birçok kez Türkiye’ye gelmis ama esas 2004 yili eylül ayindan bu yana doktora çalismasinin arastirmalarini derinlestirmek için Istanbul’da yasiyor. Müzikoloji doktorasini Atina Üniversitesi’nde sürdürüyor. Henüz 27 yasinda. O, albümün Yunanistan bölümünü üstlendi. Sarkilarin Yunanistan’daki kaynaklarinin arastirilmasinda büyük katkilari var. Bu çalismayi bastan sona omuz omuza yürüttük. Sophia, yazin bizimle beraber turneye bile geldi. En kisa zamanda da beraber Atina’ya gitmek istiyoruz.
Albümle ilgili Yunanistan için yapilan özel bir hazirlik var mi? Albüm orada yayinlanacak mi?
- Ben genelde albüm sözlesmelerimde yurtdisi haklarini bir yere kadar veriyorum. Bu albümün sözlesmesine Yunanistan’i ekledik. Eger sirketim derse ki, biz bu albümü Yunanistan’da çikariyoruz, o zaman tek sartim var. Türkiye’de çikan albüm, Türkçe açilip Rumca devam ediyor. Eger Yunanistan’da çikacaksa bu albüm, o zaman tam tersini yapmak istiyorum.
Nelere dikkat ettiniz bu türküleri yeniden yorumlarken?
- Altyapilari sarkilar elverdigince modernize etmeyi gözettik ama canli enstrüman kayitlari ve vokalde otantik haline çok yakin durduk. Tüm parçalarda yapilan en önemli degisiklik istisnasiz hepsinin çesitli ölçülerde süratlenerek dinamizm kazanmis olmasi bence.
Siz "göçmen olma" duygusuna hep çok yakin durdunuz. Böylesi göçmen lezzetler hep albümlerinizde yer aldi. Nasil bir parçaniz sizin bu göçmen sarkilar? Göçmen olmak ne hissettiriyor size?
- Göçmenlik illa atli arabaya binip oradan oraya gitmek degil. Hepimizin yasadigi içgöçler de var. Hele Türkiye’nin genel yapisina bakildiginda cografyamiz geregi bir sürü farkli kültüre bulasiyoruz. Geldigimiz aile, egitimini aldigimiz okullar, yasadigimiz sehirler... Bana bakarsaniz ben Trakyaliyim biliyorsunuz. Orada yan komsumuzun Yunanistan göçmeni, karsi komsumuzun Bulgaristan, bizim de Yugoslav göçmeni oldugumuz bir tablo vardi. Istanbul’da Fransiz kültürü üzerine egitim aldim. Önce göçmen türküleri, sonra Fransiz chanson’lari ve konservatuvarda da opera aryalari. Bütün bunlar benim içimde siddetli bir göç duygusu yaratti. Bu da yaptigim müzige yansiyan çok da keyifli bir sey hálá.
MÜZIKTE 10. YIL
Sizin bu yil müzikte 10. yiliniz. Ama Murathan Mungan’in dedigi gibi sanki çok daha fazla olmasi gerekiyormus gibi. Sanki siz yillardir sarki söylüyorsunuz...
- Ben de sanki on yildan daha fazla çalismis gibi yorgunum. Ama bunu "yorgunum, öldüm bittim" gibi algilamayin. Her seyle bu kadar detay detay, ilmek ilmek çalismak böyle bir sey hissettiriyor demek ki, diyorum.
Evet, sizi farkli yapan seylerin basinda bu detayciliginiz ve çaliskanliginiz öne çikiyor...
- O yüzden de simdi bedenim saglikla ilgili ufak ufak sinyaller vermeye basladi. Çevremdekiler bana "Biraz dur, dinlen" diyorlar. Ama nasil durayim! Kafamda bir sürü sey var. Çabuk çabuk, hizli hizli yapmaya devam edeyim, diyorum. Bir gün çok yorulunca bir köseye çekiliriz herhalde.
Müzikte 10 yil... Geriye dönüp baktiginizda ne dersiniz?
- Ben Trakyali demokratik bir ailenin müzik okuyan kiziyim. Ailem kararlarimda beni bu kadar özgür birakmasina ragmen yine de müzik okurken "Bir daha düsün" dediler. Engellemediler ama "Kizim, baska isler de yapabilirsin" demeyi ihmal etmediler. Bugün ben eger sarki söylemek isteyen bir kiz için örnek olabilmissem ve benim varligim onun annesi ve babasinin görüsüne yeni bir bilgi kattiysa, baska bir sey istemem.
Neden Aman Doktor
Bu sarkinin Yunancasinin nakaratinda da doktor geçiyor. ’Aman’ sözcügü de çok doguya ait bir nidadir. Ama Avrupa’da kime söyleseniz bunu algilar. Doktorsa her yerde doktordur. Bu albümün eger bir yurt disi açilimi olacaksa adi kolay anlasilir olsun istedik. Yoksa bu albüm çalismalari arasinda böbrek tasi düsürdügüm için ya da baska özel bir hikayesi oldugu için ’Aman Doktor’ olmadi.
|