Yunan adalari
Yunan adalari 16/08/2006 ERÇEL'in GÖZÜYLE / Gazi Erçel Yunan adalarina daha önce hiç gitmemistim. Bu yil niyet ettim. Pire'den baslayarak, hayli güçlü esen rüzgarin izin verdigi ölçüde, Poros, Aegina, Kytnos, Syros ve Mykonos adalarina gittim. Kuvveti bazen 7 ile 8'e erisen rüzgarin olusturdugu dalgalarla bogusmak zorunda kaldik. Benim gibi amatör bir "tekneci" için bunlar zor saatlerdi.
Bu adalardan "Cyclades" diye adlandirilan bölgede bulunanlarin ünü kendilerini asmis. Yüzyillar önce depremin olusturdugu degisik bir cografyada ortaya çikan bu adalarin iyi bir pazarlama ile dünyaya tanitildigina kusku yok. Erisilmesi güç, çorak ve tarimsal açidan verimli olmayan bu kara parçalarinin Osmanli'nin neden ilgisini çekmedigini de buralari görünce anliyorsunuz. Osmanli 400 yil süren hakimiyeti süresinde, Girit ve Rodos disindaki adalari bir kenara birakmis, ilgilenmemis. Bu adalarla ugrasmamis.
Osmanli öyküleri
Gezi sirasinda satin aldigimiz kitaplardaki öyküler de ilginç. Lonely Planet yayin kurulusunun Paul Hellander ve Kate Amstrong'a hazirlattigi "Greek Islands" adli kitapta, Cyclades'in 1537 yilinda Türk hakimiyetine girdigi, Osmanlilar'in bu adalarla ilgilenmemesi sonucu korsanlarin siginaklari haline geldigi, bu nedenle de sehirlerin tepelerde kuruldugu belirtilerek, daracik ve girintili çikintili yollarin buralara gelen istilacilari zorladigindan bahsediyor. Korsanlarin varligi buradaki nüfusun da yok olmasi sonucunu dogurmus. 1563 yilinda sadece 5 adada yasam sürüyormus.
Kitapta bol bol Türk mezaliminden dem vuruluyor. Yunanlilar'in Mora'da kazandiklari bagimsizlik sirasinda, Türkler'in yaptigi katliamdan kaçanlarin bir kismi bu adalara siginmis. Adalarin bu açidan çok faydasi olmus(!) Ikinci Dünya Savasi sirasinda Italyanlar'in eline geçen adalar, 1970 yillarindan sonra Yunan turizminin merkezi haline dönüsmüs.
Fiyatlar, gerek Euro etkisinden gerekse turisti kaziklama içgüdüsünden dolayi oldukça yüksek. Ancak, YTL'nin diger paralara karsi kazandigi deger, turizm açisindan bizi daha üst düzeye tasiyor. 2002 ile 2005 yillari arasinda Yunanistan'in Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi 112'den 121'e yükselirken, Türkiye'de bu endeks 125,4'den 171.3'e firlamis. Iste size Yunanistan ile aramizdaki rekabet sartlari degisiminin göstergesi.
Yapilasma ilgi çekici. Adalarin bozulmalarina, dogalliklarini kaybetmelerine ve imar mezarligi haline dönüstürülmelerine izin verilmemis. Eskiliklerini ve buna bagli güzelliklerini koruyorlar. Yunan mutfaginin lezzetini ise damaginizdan eksik etmiyorlar.
Ancak, bizim kiyilarin, hele ki mavi yolculugun keyfi bir baska. Güney Ege'nin o civiltisi, karmasasi ve güzellikleri Yunan adalarina pek ugramamis. Ancak Yunanlilar'in pazarlamadaki hünerleri buralari yillardir turist cenneti haline dönüstürmüs.
Ekonomi ne durumda?
Yunanistan ekonomisini denizcilik ve turizm sirtinda tasiyor. Ekonomiye bunlar disinda katki yapan sektörleri oldukça az. Avrupa Birligi'ne girmeleri bir bakima Yunanistan'in yararina olmus ama mevcut sorunlarini çözememisler. Bir çok yapisal sorun da AB'nin sirtina yüklenmis.
Yunan ekonomisinin en basta gelen sorunu verimliligin düsüklügü. Her Avrupali'da gözlenen az çalisma hastaligi burada da geçerli. Italya'dan sonra ikinci verimi düsük isçilik Yunanistan'da. Isgücünün birim maliyeti giderek artiyor.
Büyüme orani yüzde 3'ler civarinda. Issizlik ise yüzde 10. Bütçede azami yüzde 3'lük açiga iliskin Maastrich kriterini tutturmakta zorluk çekiyorlar. Kamu borcu yüksek bir ülke. Kamu borcunun milli gelire orani 2005 yil sonunda yüzde 108 gibi uluslararasi standardin çok üzerinde. Yüzde 6'larda süregiden cari islemler açigini son yillarda yüzde 3'e indirmisler.
Ekonomilerinin yapisi ve rekabet güçlerine bakildiginda, orta ve uzun dönemde dinamik bir ekonomik ortam gözlenmiyor. AB'nin bir parçasi olarak turizm ve denizcilik sektörleri ile varliklarini sürdürecekler. Bankacilikta, Türkiye dahil diger ülkelere yönelmelerinde bu görünümün payi fazla.
Türkiye ise öyle degil. Yapisal sorunlarini çözme yolunda önemli adimlar atti. Verimliligi yüksek, büyümesi yillik yüzde 5'lerin üzerinde olan bir ülke. Bir çok degisik sektör ve faaliyet büyümeye katkida bulunuyor. Türkiye ekonomisi için orta ve uzun dönemli beklentiler olumlu.
|