Kosova'da Türkçe'nin mücadelesi
Cumhuriyet Strateji 02.10.2006 Osmanli'dan sonra bölgede kalan Türklerin haklari korunamiyor...
Kosova'da Türkçe'nin mücadelesi
Kosova'nin nihai statüsünün belirlenmesi arifesinde iç düzenlemeler de hizla yapilmaya çalisiliyor. Bu kapsamda, çogunluk olarak Arnavutlar, azinlik olarak da yalnizca Sirplarin kabul edilmesi gibi bir yaklasim söz konusu.
Balkanlarin diger bölgelerinde oldugu gibi Kosova'da yasayan Türkler de birçok alanda magduriyet yasiyor. Türkçe konusundaki girisimler kismen basarili oldu. Türkçe, yalnizca Türklerin yogunlukla yasadigi bölgelerde resmi dil olabilecek. Gözde KILIÇ YASIN
TUSAM Balkan Arastirmalari Masasi
gyasin@tusam.net
Balkanlar haritasi, Ortadogu'da veya Kuzey Afrika'da oldugu gibi hep Osmanlinin izleriyle dolu. Gittigi her yerde adaleti ile huzur ve baris ortami saglayan Osmanli'nin emanetleri ise içler acisi durumda. Mimari eserler, camiiler bir tarafa, "bir bardaktan bosalmis bilyeler gibi dagilmis bulunan" Balkan Türkleri, bir baska deyimle Evlad-i Fatihân yetim birakilmis çocuklar gibi. Osmanli giderken adalet de, hosgörü de, huzur da kalmamis sanki bu topraklarda. Uluslasma sürecine giren Balkan devletlerinin tamami Osmanliyi, Müslüman'i ve Türkü en belirgin "öteki" olarak belletme yarisina girdiler. Çok sonralari Osmanli özlemi "babadan/dededen" nakledilir olsa da Osmanliya duyulan bagliligin yerini alan nefret bir kere yerlesti ve acisi geride birakilan Türklerden çikarildi. Türk ordusu çekilirken Balkanlarin hemen her yerinde Müslüman ve Türk olanlar için soykirima varan bir trajedi yasandi. Kalanlar önce içinde bulunduklari devlette ikinci sinif vatandas durumuna düsürüldü sonra göçe zorlandi. En çok etkilenenler, en fazla aci çekenler de Balkan Türkleri oldu. Hem Müslüman hem Türk'tü onlar. Uygulanma sekli ve siddeti ülkeden ülkeye degisse de özellikle Türklere ciddi bir asimilasyon uygulandi. Kimliklerini unutup çogunlugun içinde erisinler ya da çekip gitsinler istendi. Nerede yasarlarsa yasasinlar hiç birisi huzur duymadi, rahat etmedi. Çesitli tarihlerdeki göç dalgalarindan sonra günümüzde kimilerine göre 1 milyon 100 bin civarinda kimilerine göre 2 milyon Türk kaldi Balkanlarda. Bugün Türkiye'de bile artik Türk olmak zorken baska yerlerde Türk olmak çok daha zor. Bulgaristan'da isimleri degistirilmis, dini inançlarini yerine getirmeleri yasaklanmis, anadillerinde egitimleri, yayin ve basin olanaklari yok edilmisti. Yunanistan'da bugün bile bir sekilde kimlikleri reddediliyor, mallarina el konuluyor, haklari gasp ediliyor, egitimleri sinirlandiriliyor, Bati Trakya'nin demografisiyle oynaniyor. Belki sayilari orada daha az diye belki iyice daginik yerlesmis olduklarindan göze batmadi ama Türkler eski Yugoslavya'da da zor günler yasadi. Bugün Makedonya'nin geneline yayilmis ekonomik sikintilardan baska Türkçe egitim konusunda da sorunlar yasayan Türkler asil zorlugu milli aidiyet belirleme konusunda yasiyor ve Arnavutlar ile Makedonlar arasinda sikisip kaliyorlar. Politik anlamda ellerini güçlü tutmak isteyen Makedonyali Arnavutlar Türk nüfusu kendi sayilarina dahil etmek isterken benzer bir gerekçeyle ayni egilimi Makedonlar da gösteriyor. Karadag'in bagimsizligini kazanmasindan sonra bir kez daha bölünen Sancak Türkleri ise unutulmus durumda. Kosova'daki Türklere gelince; Osmanlinin hep kayrilan milletlerinden olan Arnavutlara emanet olduklari için veya Arnavutlar da Müslüman oldugu için Kosova Türklerinin huzur dolu yasadiklari düsünülmesin.
KOSOVA'NINÖTEKILERI
Kosova denildiginde dünya, büyük tabloda Sirbistan ile Arnavutlar arasinda süregelen statü anlasmazligini, yakin plan tabloda ise Kosova'daki Sirplarin nihai statü sonrasindaki durumunu görüyor. Halbuki Kosova'da yasanan savas sadece Arnavutlari ya da Kosova'daki Sirplari vurmadi. Ayni sekilde NATO müdahalesi ardindan Kosova'da baslayan yeni dönemden etkilenen de sadece onlar degil. Nihai statü müzakereleri su an için Kosova'nin çogunlugunu olusturan Arnavutlar ile en büyük azinlik olan Sirplarin birbirleri karsisindaki durumunu öncelikli olarak düzenlemeye çalisiyor gibi görünüyor. Halbuki siyasi sürecin sonucundan etkilenecek baska gruplar da var. Kosova, Türkler, Bosnaklar, Goralilar (Gorainler), Torbesler, Romlar, Haskalilar (Askaliler), Egiptliler (Misirlilar) için de vatan. Kosova'daki 2.5 milyon civarindaki nüfusun yüzde 85'ini Arnavutlar, yüzde 8'ini Sirplar, yüzde 3'nü Türkler kalan bölümünü de diger azinliklar olusturuyor. Gerçekte uluslararasi toplum özellikle Balkanlarda giristigi yeni devletçikler modellemesinde -en canli örnegini önce Bosna-Hersek'te sonra Makedonya'da gördügümüz üzere- çok kültürlülügün/çok uluslulugun korunmasina özel bir önem atfediyor. Uluslararasi örgütler vesayetinde olacak bir "bagimsizlik" ülke içerisindeki azinliklara son derece genis kültürel, ekonomik, siyasi haklar verilmesini sart kosuyor. Örnegin Makedonya'da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi araciligiyla azinliklar -pratikte Arnavutlar- nüfus yogunluguna bagli olarak bayrak ve etnik simgelerini kullanilabilme hakkina dahi ulastilar. Kosova'da ise uluslararasi toplum azinlik haklari arayisini Sirplar üzerinde yogunlastirmis, diger azinliklari ise arka plana atmis görünümünde. AGIT tahminlerine göre 15 bin ila 20 bin arasinda gösterilen(1) ancak baska pek çok kaynaga göre 50 bin üzerinde kabul edilen Türk nüfusu Kosova'nin Sirplardan sonra gelen en büyük ikinci azinligi olarak kabul ediliyor. Ancak Kosova Türklerine göre, 1974 Yugoslav Anayasasinin tanidigi "Kosova'nin kurucu üç etnik toplulugundan biri olma" statüsü Türklerin -iadesi gereken- kazanilmis haklarindan sadece birisi. Prizren, Pristine, Gilan, Viçitirin, Ipek, Nobirda, Dragas, Mitroviça gibi yerlesim birimlerinde mukim Türklerin savastan önceki statülerini ve kimi haklarini UNMIK(2) döneminde kaybetmeleri "azinlik haklari" alanindaki seçmeci tutumu açikça ortaya koyuyor.
TÜRKÇE"DILHAKKI"
Kosova'da savasin NATO müdahalesi ile sona erdirilmesinden sonra baslayan nispeten dingin dönemde Kosova Türklerinin en önemli mücadelesi 1974 Kosova Anayasasi'ndan kaynaklanan Türkçe'nin resmi dil statüsünü geri almak alaninda olmustur. Savastan önce Kosova'nin üç resmi dilinden biri olmasina ragmen Türkçe, BM Kosova Yönetimi tarafindan "bölgesel dil" statüsünde tutulmak istenmisti. Hatta garip bir sekilde 1999 düzenlemesiyle Türkçe ile ikame edilircesine Ingilizce, üçüncü resmi dil olarak kabul edildi.(3) Uluslararasi toplumun kültürel haklar bakimindan Türkleri ikinci plana attigi bir gerçekse de UNMIK yetkililerinin açiklamalari bunda Kosova Arnavutlarinin payi oldugunu düsündürür/ düsündürmek ister nitelikteydi. Dönemin UNMIK Basin Sözcüsü Susan Manuel "...buradaki Arnavutlara ve yerel halka sordugunuzda, Türkçe'nin hiçbir zaman resmi bir dil olmadigini söylüyorlar"(4) derken BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi ve UNMIK Baskani Bernard Kouchner de "Arnavutlar Türkçe'nin resmi dil olmasina karsi geliyor"(5) yönünde açiklamada bulunuyordu. Sirplar ve Arnavutlar arasinda kalan Türkler bu kez de UNMIK ve Arnavutlar arasinda kalmisti. Türkiye'nin BM ve ilgili NATO ülkeleri nezdinde Kosovali Türklere özellikle dil konusunda yapilan ayrimciliga karsi yürüttügü diplomatik girisimler neticesindedir ki Kouchner, Türk Demokratik Birligi (KDTP) Baskani Mahir Yagcilar'a UNMIK'in taahhütlerini içeren resmi bir belge gönderdi. Belgede: Kosovali Türklerin dil alanindaki esitligi dahil, Arnavut, Sirp ve diger topluluklarla esit oldugu ilkesinin yasama geçirilecegi ve güvence altina alinacagi, UNMIK tarafindan Kosovali Türklere verilecek kimlik belgelerinin Türkçe olarak da düzenlenecegi, Misyon yönetmeliklerinin Türkçe de yayinlanacagi, Türklere Türkçe egitim görme hakki... saglanacagi taahhüt edildi.(6) UNMIK'in verdigi bu garantilere ragmen Türk dilinin kullanimina iliskin sorunlar çok yakin döneme degin sürdü. Nihayet 22 Eylül 2006'da yani verilen sözden 6 yil sonra ve bundan 10 gün önce Kosova Parlamentosu, çogunlugunu Türklerin olusturdugu Prizren'de Türkçe'nin Arnavutça ve Sirpça ile birlikte resmi dil olarak kabul edilmesini öngören yasal degisikligi oy çokluguyla kabul etti.
ZAFERVEYENILGI
Yasa tasarisinin "Kosova için Standartlar" dokümaniyla baslayan bir tarihi var. Düzenleme sürekli olarak "sonra"ya ertelenmeye çalisilsa da Temas Grubu'nun bu yasayi da "ödevler" arasinda göstermesi Kosova yönetimini birdenbire isi hizlandirmak zorunda birakti. Oldu-bitti yöntemiyle ve o güne dek sürdürülen görüsmeler yok farz edilerek çikarilmak istenen yasaya KDTP'nin tepki göstermesi Türkçe sorununu birden bire bir "parlamento krizine" dönüstürdü. "Kazanilmis haklar geri alinmaz" prensibiyle hareket eden KDTP Türkçe'ye iliskin düzenlemenin önceki kanun ve uygulamalara uygun biçimde düzenlenmesi konusunda ciddi çaba sarf etti. Kosova Hükümeti'nin ise Türklerin taleplerini yerine getirmeye niyeti yoktu ancak müzakere sürecinde yol kat edebilmek için gerçekten de acelesi vardi. KDTP Baskani'nin 3 Agustos 2006'da Kosova Basbakani ve Meclis Baskani ile imzaladigi uzlasi metni bir önceki gibi mecliste reddedildi. Çok geçmeden tasari bir kez daha 22 Eylül'de meclise getirildi. Dillerin Kullanimi Yasasi 59 kabul, 7 red, 3 çekimser oyla kabul edilerek; Arnavutça ve Sirpça dilleri disindaki bir dilin belediyelerde resmi ve esit olmasi için o dili konusanlarin nüfusun yüzde 5'ini olusturmasi ve istisna olarak yüzdeliklere bakilmaksizin Prizren'de Türkçe'nin resmi ve esit bir dil olmasi karara baglandi. Prizren'deki Türkler açisindan bir zafer olarak degerlendirilse de Türk sivil toplum örgütleri degisikligi yeterli bulmadi. "Tek bir Sirp'in bile bulunmadigi yerlerde Sirpça'nin resmi kullanimina onay verilirken Türklerin yasadiklari yerlerde Türkçe'nin resmi kullaniminin sinirlandirilmasi" anti-demokratik bir uygulama olarak nitelendirildi. Kosova Türk Aydinlari Ocagi (KTAO) Baskani Ferhat Dervis de Prizren'deki Türkler kadar Kosova'nin diger bölgelerindeki Türklerin de ayni haktan faydalandirilmasi gerektigini ifade etti.(7)
Arnavutlarin Kosova'da bagimsizlik savasini baslatan Kosova'nin özerkliginin Miloseviç döneminde kaldirilmasi ayni zamanda Kosova'da Türkçe sorununun da baslangici oldu. 1974 tarihli Kosova Anayasasi Türkleri Kosova'nin kurucu unsuru olarak kabul ederken Türkçe'ye de anayasal düzeyde diger dillerle hak esitligi sagliyordu.(8) 1977 Dillerin Kullanimi Yasasi da ayni sekilde Türkçe'yi Arnavutça ve Sirp-Hirvatçayla esit dil olarak kabul eder. Kosova'nin 1999 yilinda UNMIK yönetimine geçmesinden sonra ise kendi yönetmelikleri ile çelisircesine Türkçe yok farz edilmeye baslandi. UNMIK'in 12 Aralik 1999 tarihli ve 1999/24 Sayili Yönetmeligi'nde Madde 1.1.(a)'da Kosova'daki mevzuatin 22 Mart 1989 mevzuatini kapsadigi ifade edilir. UNMIK'in sonraki düzenlemeleriyle birlikte ele alindiginda; "ayrimcilik içeren tüm yasalar" kaldirilirken herhangi bir alani düzenleyen yasanin yeni bir yasa kabul edilinceye kadar yürürlükte kalacagi anlasilir. Yani 1989 yilindan önce kabul edilen ve ayrimcilik yapmayan kanunlar geçerlidir. Bu nedenle Türkçe'ye iliskin düzenlemenin yürürlüge girmesine dek 1977 Dil Kullanimi Yasasinin geçerliligini koruyacaginin da kabul edilmesi gerekir. Öte yandan 15 Mayis 2001 tarihli Kosova Geçici Öz Yönetiminin Anayasal Çerçevesi'ne iliskin 2001/9 sayili yönetmelikte de birey haklarindan ayri olarak topluluklarin ve üyelerinin haklari çagdas insan haklari metinlerine uygun olarak düzenlenmistir. Iste, böylesi hukuki veriler ve UNMIK yazili garantisi söz konusuyken üstelik de Kosova Hükümeti için "zaman" bu denli önemliyken KDTP'nin masaya "yüzdeliksiz esit dil hakki" yerine Türklerin ve Türkçe'nin statüsünü savas öncesi döneme göre geriye götüren bir anlasma için oturmus olmasi anlasilir bulunmuyor. Türk ve Bosnak partilerin olusturdugu "6 arti" grubu ile KDTP, Türkçe'nin anayasal güvenceden yoksun biçimde ve "geleneksel dil" tanimlamasiyla belediye tüzüklerindeki düzenlemelere terk edilmis olmasi nedeniyle suçlaniyorlar. Yine de KDTP'nin yasanin ilk halinde yüzde 20 olan baraji yüzde 5 seviyesine indirme basarisi gösterdigini belirtmek gerekir. Istisna tutulan Prizren'den baska Mamusa'da yüzde 5'lik barajin asilmasi bekleniyor. Ancak Pristine, Gilan, Mitroviça gibi Türkçe egitimin yapildigi sehirlerde ve Yanova, Nobirda, Ipek gibi Türkçe egitim ve ögretimin yapilmadigi yerlesim yerlerinde Türkçe'nin resmi dil olmasi -yüzdelik oranlari öngörülenden düsük oldugu için- mümkün görülmüyor. Üstelik yerlesim yerlerinin demografisinde yapilacak bir oynamayla Türkçe'nin Prizren disinda tamamen yitirilmesi de ihtimal dâhilinde. Türkçe, Prizren'de kazanirken Kosova'da kaybetmis gibi görünüyor.
Dipnotlar:
(1)1999'da Prizrene'e konuslanan Alman birliklerinin yaptigi ilk gayri resmi sayimda ise Türk nüfusu 17.500 olarak belirlenmistir. Yapilan sayimlarin neredeyse tamaminda kimi endiseler sebebiyle Türklerin kendilerini "Arnavut", Bosnaklarin ise "Yugoslav" olarak kaydettirdikleri dile getirilmektedir.
(2) Kosova Birlesmis Milletler Geçici Idare Misyonu
(3) UNMIK/REG/1999/25
(4) Evrensel, Ayhan, "Kosova Türkleri Demokrasi Kurbani", NTV, 11 Agustos 2000
(5) BÜTÜÇ, Mehmet, "Biz Kanadik, UNMIK ve AGIT Kaybetti", Yeni Dönem, S.25, 27 Temmuz 2000,akt TÜRBEDAR, Erhan, "..Kosova Türkleri", Balkan Türkleri, (ed. E. Türbedar), ASAM Yay., Ankara 2003
(6) T.C. Basbakanlik Basin-Yayin ve Enformasyon Genel Müdürlügü Yil:16, Bülten No:39, 6 Ekim 2000, http://www.byegm.gov.tr
(7)http://hakimiyetimilliye.org/?c=128&a=1876
(8)Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi Anayasasi için bkz. MUZBEG, Iskender, "Hukuki Belgeler Çerçevesinde Kosova Türkleri", Balkan Türkleri, (ed. E. Türbedar), ASAM Yay., Ankara 2003
|