Kiskanç bir ’komsi’ yazisi
Ertugrul ÖZKÖK 3 Ocak 2007 Kiskanç bir ’komsi’ yazisi
ACABA sunun farkinda miyiz?1 Ocak gününden itibaren bir Bulgar ve bir Türk için "komsi" kelimesinin anlami tamamen degismistir.
1 Ocak gününden itibaren bir Bulgar’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandasina bakisi da degismeye baslayacaktir.
* * *
Yilin ilk günü Türkiye’nin önde gelen gazetelerine baktigimda, aklimdan su soru geçti:
"Acaba yilbasi ihmalkárligi mi?"
Yoksa, "Hüzünden kaynaklanan bir görmezlik mi?"
Çünkü hiçbirimiz bu tarihi ani mansetlere koymamistik.
Oysa, Türkiye olarak bu yil 1 Ocak gününe, kendi cografyamizda, "tarihi" bir olayla girdik.
Bati sinirimiz, tamamen Avrupa Birligi siniri oldu.
Bulgaristan ve Romanya, 26 ve 27’nci ülkeler olarak Avrupa Birligi’ne girdiler.
Bir Bulgar veya Romanya vatandasi artik Türkiye’ye AB kimlik kartiyla girebilir.
Ilerde bir Türk ise o ülkelere ancak Schengen vizesiyle girebilecektir.
Bu sizin için hiçbir sey ifade etmiyor mu?
Benim için ediyor.
Tanidigim Bulgaristan göçmeni bir aile var.
1980’lerin sonundaki zorla isim degistirme baskisindan bunalip, bir daha hiç geri dönmemek üzere Türkiye’ye geldiler.
Bulgar pasaportlarini tamamen unutmuslardi.
Geçenlerde gidip, yeniden Bulgaristan pasaportlarini aldilar.
Artik ayni zamanda birer AB vatandasi oldular.
Ben, ülkemin o cografyaya ne zaman dahil olacagini düsünüyorum.
* * *
1 Ocak günü önüme bir Avrupa haritasi alip uzun uzun baktim.
Ingiltere’den baslayip bizim sinirimiza dayanan bütün kita Avrupa’si artik mavi bir ortak renk altinda toplanmis.
Sadece ortada bir bosluk var.
Çürük dis gibi duran bir bosluk.
Eski Yugoslavya.
Evet orasinin rengi degisik.
Oysa bir zamanlar orada, Bulgaristan ve Romanya’dan çok daha önce bu cografyaya dahil olmayi hak eden bir devlet vardi.
Ama trajik bir etnik savas o ülkeyi bakin nerelere getirdi.
Içinde farkli etnik guruplari barindiran bütün ülkeler, bu açikhava trajedi müzesini çok iyi anlamaya çalismali.
Etnik sorununu savasla çözmeye çalisan herkes, çürük dis gibi duran bosluktaki tarih dersini iyi çalismali.
Tabii ilk önce de biz...
* * *
Bulgaristan’a son gittigimde birçok insan 100 ile 200 dolar arasinda para kazaniyordu.
Istanbul, Ankara, Izmir, Antalya, Bursa ve daha birçok sehrimiz, Bulgaristan’in sehirleri yaninda gelismis Avrupa metropolleri gibi kaliyordu.
Rahmetli Özal, 1980’li yillarda liberal ekonominin yollarini açarken bu ülkeler komünizmin yikilis dönemini yasiyordu.
Özal AB’ye tam üyelik basvurusu yaptiginda, duvarlar henüz yikilmamisti.
Otoyollari, telekomünikasyon altyapisi, alisveris merkezleri, vitrinleri, fabrikalari ile Türkiye, bölgenin parlayan yildiziydi.
Simdi medeniyetin Araf’indayiz.
Bati sinirimiz tamamen Avrupa Birligi...
Öteki tarafimiz ise malum.
* * *
Hangi tarafa mi bakmaliyiz, ne kadar mi acele etmeliyiz?
Önce önünüze, Saddam’in ipin ucundaki fotograflarini koyun.
Sonra, çocuklarinizin, torunlarinizin fotograflarini.
O an içinizdeki siyasi egoisti kovun; eger inanç, gözlerinizi at gözlügü gibi sarmamissa, cemaat evinizden sokaga çikin, biraz nefes alin, etrafa bakin.
Rehbere falan gerek yok. Nereye gideceginiz o kadar belli ki...
1 Ocak, Bati sinirimizda Balkan Savasi’ndan beri en tarihi gündür.
Elimizi uzatsak, o siniri lastik gibi çekip, gerimize uzatacagiz.
|