Bulgaristan’da vaziyetin durumu
17 Ocak 2007 Özdemir INCE oince@hurriyet.com.tr
Bulgaristan’da vaziyetin durumu
BULGAR dostlarim üzerlerine alinmasinlar. Benim derdim, adaletten nasibini almamis, sahtekár Avrupa Birligi ve onun Türkiye’deki parali askerleri ile. Bulgaristan’dan bekledigim bilgiler geldi. Asagida aktariyorum:
* * *
- Avrupa Birligi, Bulgaristan ile yaptigi müzakere sürecinde, Türk azinligin durumunu hiçbir sekilde kosul haline getirmemis, demokratik, kültürel ve ekonomik haklari konusunda Bulgaristan’a hiçbir uyarida bulunmamistir.
Bulgaristan’daki Türk nüfus, uluslararasi antlasmalara göre "azinlik" olarak tanimlanmasina ragmen, demokrasiye geçisten sonra "seçme ve seçilme" hakki disinda bir hakka sahip olamamistir. Aksine, ekonomik olarak Türk nüfusun durumu daha da kötüye gitmistir. Çünkü, sosyalist sistemde kooperatiflerde isçi durumundaki Türkler, daha önce kamulastirilmis topraklarini geri alinca "donanimsiz çiftçi" olarak yasamini sürdürmek zorunda kalmistir. Traktörü ve komple tarim veya hayvancilik bilgisi olmadigi için, üretim noktasinda yetersiz kalmis ve fakirlige mahkûm edilmistir. Türkler, AB fonlarindan istifade edebilecekleri projelerden de uzak kalmislardir. 1968-78 yillari arasindaki göçler ile 1989 yilindaki "sinir disi" döneminde Türkiye’ye gelenler Bulgaristan’daki egitimli ve aydin kesim oldugu için, Türkler bu konuda önder sikintisi da çekmektedir. Bugün, Bulgar kesimlerinde yüzde 10’lari bulan issizlik orani, Türklerin yasadigi bölgelerde yüzde 70’i asmaktadir. Bu da, Bulgaristan’daki ekonomik dagilimin irkçi temellere oturdugunun göstergesidir.
- Türklerin yogun olarak bulundugu yerlerde özerk yönetim talebi AB tarafindan gündeme getirilmemis, Türk nüfusun da böyle bir talebi tarih boyunca olmamistir. Türk nüfusun, uluslararasi antlasmalardan dogan "azinlik" haklarini kullanmanin ötesinde bir talebi yoktur. (Neuilly Baris Antlasmasi, Istanbul Antlasmasi, Ankara Dostluk Antlasmasi, 1968 Göç Antlasmasi vs.)
- Türkçe, Bulgaristan’in ilk kuruldugu yillarda "egitim dili" iken, daha sonra "yasakli dil" konumuna gelmistir. 1970’li yillardan itibaren de Türkçe egitim tamamen rafa kaldirilmistir. Sosyalist rejimin son bulmasindan itibaren ise önce "talep edildigi takdirde egitimi verilen" bir dil olmus, ancak yeterli ögretmen olmadigi gerekçesiyle bu talebin ancak yüzde 30’u karsilanabilmistir. Daha sonraki yillarda ise "seçmeli dil" statüsüne sokulmustur.
Dolayisiyla Türkler, ne Bulgaristan parlamentosunda, ne belediye meclislerinde, ne de mahkeme salonlarinda Türkçe konusamamakta, Bulgarca tek resmi dil olarak kabul edildigi için bu konuda kati kurallar uygulanmaktadir. Hatta, "Türk Partisi" sayilan Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin genel kurullarinda bile konusmalar Bulgarca yapilmaktadir.
- Bulgaristan’da, Bulgarca disinda hiçbir dilde dilekçe ve mahkemelerde ifade verilemeyecegi gibi, Siyasi Partiler Kanunu’na göre Bulgarca’nin disinda bir dilde propaganda faaliyeti de yapilamamaktadir. Türkçe, sadece halkin ortak kullanim alani olan kahvehanelerde, evlerde ve sokaklarda konusulmaktadir. Türkçe egitim olmadigi için, genç nüfus Türkçe’yi unutma noktasina gelmistir.
|