Bizim bildigimiz Rumeli Anadolu'yla çatismaz
Yeni Safak › Okur Sözcüsü › Okur Sözcüsü YUSUF ZIYA CÖMERT
Bizim bildigimiz Rumeli Anadolu'yla çatismaz Mücahit Bilici'nin 21 Mart'ta 'Yorum' sayfamizda yazdigi, yakin tarihimizdeki iktidar mücadelelerini Anadolu-Rumeli perspektifinden inceleyen yazisi, Rumelili okurlarimizi üzdü. Bu konudaki elestirileri degerlendirmeye deger buluyorum. En Çok Okunanlar • Bizim bildigimiz Rumeli Anadolu'yla çatismaz • Bazilarina göre çig yemek lazim • 'Eski' kelimesi nereye yazilacak? En Çok Gönderilenler • Bizim bildigimiz Rumeli Anadolu'yla çatismaz • Bazilarina göre çig yemek lazim • 'Eski' kelimesi nereye yazilacak? YUSUF ZIYA CÖMERT Önümüzde, 'Türkiye' diye bir gerçek var. Herbirimiz, bu gerçege degisik çerçevelerden, degisik merceklerle, degisik filtrelerle (belki filtresiz, merceksiz baktigini iddia eden de vardir) degisik açilardan bakiyoruz. Bu bakis açilarinin ve edevatin herbiri gerçegin bir boyutunu veya bir veçhesini aydinlatiyor. Kimi zaman, bir tarafi aydinlatirken, bir baska tarafi karartabiliyor. Bizim, sadece bir 'gerçege' bakarken, bakip tanimlamaya, izah etmeye ugrasirken degil bu tanimlari, bu izahlari algilarken de, çogu kez filtrelerimiz, açilarimiz, çerçevelerimiz olur.
Sözkonusu olan bir yaziysa, yani bir yaziyi yazmak ve bir yaziyi anlamak durumundaysak, eger yazarin algisiyla bizimki ters istikametlere bakiyorsa, hem yazar 'tez'ini anlatamamis olur hem de biz yaziyi anlayamamis oluruz.
Bununla, bir yaziyi anlamanin yegane yolu, yazarla ayni görüsü paylasmaktir demiyorum. Ayni görüsü paylasmanin yaziyi anlama konusunda önemli bir etkisi yok.
Diyelim ki, bir çesmeden su akiyor ve biz de bardagimizi doldurmak istiyoruz. Eger su musluktan püskürerek çikiyorsa, alistigimiz usullerle bardagimizi doldurmamiz çok zor olur. Keza, bardagimizi dogru yönde tutmazsak, su dogru bile aksa, bardagimiz dolmaz.
Önceki hafta, Mücahit Bilici, Türkiye'nin yaklasik son yüz yillik tarihindeki iktidar mücadelelerini, 'cografi' (biraz da etnik) menseli kelimelerle anlatmayi denemis.
Bu anlatimda, Anadolu'yu ve Rumeli'yi anahtar terimler olarak kullanmis.
Dogal olarak, Anadolu ile Rumeli arasinda bir tür 'çatisma' tespit etmis. Daha dogrusu, var olan bir olguyu anlatirken, merkeze bu iki cografi (Tabii ki, bir açidan tarihi bir baska açidan sosyolojik, bir baska açidan kultürel vs. vs.) terimi karsi karsiya getirmis.
Ben öyle tahmin ediyorum, varmak istedigi sonuç bu degil ve yine öyle tahmin ediyorum, yaziyi okuyanlarin çogu dogru algiladi.
Ama, yine hakli olarak, özellikle Rumelili okurlarimiz, 'Rumeli'ye biçilen 'menfi' rolü uygun bulmadilar.
Ben Rumeli'yi askla severim. Rumeli sevgisi, hissedenler bilir, gurbette kalmis, aranizda karli daglar olan, manialar olan sevgiliye hasret kalmak gibi, daha bir yangilidir. Bu yüzden, ben de Rumeli'ye toz kondurulmasindan hoslanmam.
Mücahit Bilici'nin yazisindaki Rumeli, soguk, benim Rumeli'me göre biraz tabir caizse 'hormonlu' bir Rumeli'dir. Ben, benim Rumeli'mle, Anadolu arasinda bir fark görmem.
Bilici'nin maksudu nedir bilemem ama, ben o yaziyi okurken, 'bizim Rumeli'ye hiçbir sekilde, Anadolu ile mücadele etme rolü biçmedim.
Bana göre, Rumeli ile Anadolu, yakin tarihimizde ayni seye 'maruz' kalmistir. Rumeli'nin hikayesi, belki Anadolu'nunkinden de acilidir, hüzünlüdür.
Bilici'nin, yazisinin bir yerine, Rumelilileri üzmemek için bu 'nükte'yi koymasini temenni ederdim. Belki o, kendiliginden anlasilacagini düsünmüstür.
Okurlarimizdan, Bilici'nin yazisindaki bazi detaylara da itirazlar geldi. Ama, ana itiraz noktasi, burasiydi. Detaylara ben girmeyecegim.
Bu vesileyle sunun da altini çizmekte fayda görüyorum. Bizim 'Yorum' sayfamiz belli bir görüsü anlatmak, sunmak amacini tasimiyor. Bu sayfa, Yeni Safak okurlari içinde çogunlugu olusturan, bilinçli, Türkiye'yi ve dünyayi iyi izleyen okurlari farkli bakisaçilardan haberdar etmek, bilgi edinme, fikir edinme istegine cevap vermek maksadiyla yayimlaniyor. Dolayisiyla, bu sayfada, farkli fikirleri yansitan yazilarin bulunmasi yadirganmamali.
Insaallah, meramimi anlatabilmisimdir. Görüsünü, itirazini beyan eden, bizi uyaran tüm degerli okurlarimiza tesekkür ediyorum.
02.04.2007
|