YORUM-Karadeniz Ekonomik Isbirligi veya baris mantigi
YORUM-Karadeniz Ekonomik Isbirligi veya baris mantigi Özdem Sanberk-Murat Sungar
Publication: ABHaber Provider: ABHaber Date: June 5, 2007
Türkiye, bölgemizde siyasi bakimdan istikrarli, hukukun üstünlügüne öncelik veren çogulcu, laik ve demokratik bir anayasaya sahip, ekonomik bakimdan sosyal içerikli liberal, diplomatik bakimdan çevresinde baris ve isbirligi kusagi kurmak isteyen, yurtta baris dünyada baris ilkesine bagli tek ülke.
Karadeniz Ekonomik Isbirligi'nin kurulusunun 15. yildönümü münasebetiyle 25 Haziran'da Istanbul'da, örgüt üyelerinin ve gözlemcilerinin devlet ve hükümet baskanlarinin davetli oldugu bir tören yapilacak. Dünya medyasinin projektörleri, bu kez olumlu bir konuda Istanbul üzerine çevrilecek. Örgütün 12 asli üyesi, 13 de gözlemci üyesi var. Karadeniz Ekonomik Isbirligi sirf Karadeniz'e kiyisi olan ülkelerden ibaret degil. Arnavutluk ve Sirbistan'dan Ukrayna ve Rusya'ya, Gürcistan'dan Ermenistan'a kadar uzanan çok genis bir alani ve 370 milyon insani içine aliyor. Yani Güneydogu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya ülkelerini kapsiyor. Ama gözlemci ülkeler arasinda, Misir ve Amerika gibi bölge disi ülkeler de bulunuyor. Sekretaryasi Istanbul'da, Istinye'de.
Olumlu gündem 25 Haziran'da bütün bu ülkelerden kaç tanesinin devlet ve hükümet baskanlarini Istanbul'da görebilecegiz? Acaba içimizden kaç kisi bu örgütten haberdar? KEI yillardan beri bizim kendi medyamizda ne kadar yansima buldu? Hangi politikacimizin bu örgütten söz ettigini duyduk? Biz kendi kamuoyumuzun ilgisini uyandiramamissak, dünya'nin ilgi göstermesini ve kutlama törenlerine çok görkemli bir katilma bekleyebilir miyiz? Ne yazik ki politikacilarimiz olumlu gündemler üzerinden siyaset yapmaktan pek hoslanmiyorlar. Hele içinde bulundugumuz seçim ortaminda korku, gerginlik ve savas söylemleri siyasi yasamimiza egemen. Bu söylemler bizi dünyadaki sorunlu ülkeler kümesine yerlestirmiyor mu? Türkiye'den dünyaya baris, demokrasi, dayanisma ve basari mesajlari yansiyamaz mi?
Sarkozy'ye yanit Oysa KEI tam da böyle bir Türk girisimi. Türk diplomasisinin, bölgesel isbirligi ve dayanismaya öncelik veren bir basarisi. Türk dis politikasinin çok boyutlulugun bir kaniti ve Türkiye'nin Balkanlar'i ve Kafkaslar'i da içeren zengin tarihi ve kültürel kimliginin ispati. Ayni zamanda Türkiye'nin stratejik derinligini Akdeniz'le sinirlamak isteyen yeni Fransa Cumhurbaskani'na da bir yanit. Türkiye sirf Akdeniz'e sigmayacak kadar büyük, ama kimsenin topraginda gözü olmayan, etrafinda baris, demokrasi, ekonomik isbirligi ve dayanisma aglari kurma hedefinden baska emelleri bulunmayan olumlu ve yapici bir ulus-devlet.
KEI'nin bilançosu Türkiye'nin 15 yil önce bölgemizdeki Karadeniz isbirligi girisimi bu söylediklerimizin kaniti. KEI, o zaman Sovyetler Birligi'nin dagilmasi ve NATO ve Avrupa Birligi'nin nüfuzunun henüz Orta ve Dogu Avrupa'ya erismemis oldugu bir dönemde, bölgede dogan stratejik boslugu doldurmak amacina yönelik olarak Türkiye tarafindan ortaya atilan yapici, ama ayni zamanda gerçekçi bir adimdi. Dönemin istikrarsizlik ve belirsizliklerle dolu olan kosullari altinda bölgeye baris ve isbirligi perspektifleri açan yaratici bir girisimdi. Bu niteligiyle aslinda bir nevi geçici karakter tasimakla beraber, birbirleriyle anlasmazlik halinde olan birçok ülkeyi birlikte yasamaya ve beraber çalismaya alistiran bir isbirligi platformu olusturdu. Gerçekten de, aralarinda derin anlasmazlik bulunan, hatta bazen diplomatik iliskileri dahi olmayan, örnegin Türkiye ile Ermenistan gibi, Azerbaycan'la Ermenistan gibi komsulari, birbirlerini tehdit olarak gören Rusya ile Ukrayna ve Gürcistan'la Rusya gibi ülkeleri ayni masa etrafinda beraberce oturtmayi ve beraberce karar aldirmayi basardi. Bu basarinin temel nedeni ise, zamanin Türk hükümetince örgütün yapilanmasinin, ekonomik isbirligi ve dayanismayla sinirli tutulacak, hiçbir ülkenin nüfuzu altinda olmayacak ve beraber yasama ve çalisma arzusunu gösteren hiçbir bölge ülkesine kapali bulunmayacak sekilde kurgulanmis olmasiydi.
KEI dolayisiyla, Karadeniz ve ona komsu bölgeler ülkeleri, Sovyetler Birligi'nin dagilim sürecinin siyasi sokunu daha kolaylikla atlatti. Yeni bagimsizligina kavusan eski komünist ülkelerin ve Varsova Pakti üyelerinin bir bölümünün çogulcu demokrasiye ve serbest pazar ekonomisine yumusak inisle geçis yapmalarina ve aralarindaki anlasmazliklarin daha ciddi çatismalara yol açmamasina katkida bulundu. Karadeniz bölgesi, son 15 yilda KEI sayesinde daha güvenli bir bölge oldu.
Ancak KEI hiçbir zaman Avrupa Birligi gibi ekonomik entegrasyon veya NATO gibi askeri entegrasyon hedefini tasimadi. Aksine bölge ülkelerinin Avrupa ve Atlantik toplumundaki yapilanmalarla bütünlesmelerine yardimci olan, bu süreçleri kolaylastiran bir islev gördü. Aslinda bugüne kadar yasama basarisinin temelinde hedeflerini erisilebilir mütevazi ölçüler içinde tutmasi yatmakta.
NATO Avrupa Konseyi ve Avrupa Birligi: Ilerleyen yillarda Avrupa Birligi ve Atlantik Ittifaki genisledi ve güçlendi. Bu iki dünya örgütünün yarattigi çekim gücü Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin önceliklerini degistirdi. Her ikisi de NATO'ya, Avrupa Konseyi'ne ve AB'ye üye oldu. Anilan iki ülkeye ilaveten, kendilerini tehdit altinda gören Ukrayna ve Güney Kafkasya ülkeleri olan Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan da 'Baris için Ortaklik' semalari çerçevesinde NATO ile iliski kurdular.
Aslinda bu gelismeler tarihin akisina uygun ve olumlu yönde oldu. Çünkü Orta ve Dogu Avrupa ve Bati Karadeniz bölgesi güvenlik, istikrar ve refaha kavustu. Bölgenin büyük bir kisminin da payini aldigi bu istikrar ve refaha, KEI de, yarattigi birliktelik, dostluk ve diyalog platformuyla ciddi katkilarda bulundu. Ama bölgenin simdilik sadece batisinda hissedilen bu güvenlik, refah ve istikrar ne yazik ki halen oldukça kirilgan ve birçok yeni riskleri ve tehditleri barindiriyor.
Donmus ihtilaflar Bölgede müzminlesmis, hatta donmus etnik ihtilaflar, sinir ve toprak anlasmazliklari var. TransDniester, Çeçenistan, Abhazya, Osetya, Acaristan, Yukari Karabag bunlardan sadece en göze batanlari. Bu anlasmazliklarin çözümsüz kalmaya devam etmesi bölgede gerginlikleri ve sicak çatisma olasiliklarini her zaman gündemde tutmakta. Burada Rusya Federasyonu'nun varligi Karadeniz ve etrafindaki genis alana stratejik bir özellik kazandiriyor. Halen kendisi de yapisal dönüsüm içinde olan Rusya, tabii sirf Karadeniz'de degil, bizzat Avrupa kitasinda, hatta küresel düzlemde birçok bakimlardan tayin edici güç niteligini sürdürmekte. Bunlarin basinda enerji geliyor. Avrupa Birligi'nin bilhassa dogalgaz tedarikinde Rusya Federasyonu'na ciddi bagimliligi var. Evet Rusya artik Soguk Savas yillarinda oldugu gibi dünya barisina bir tehdit olarak algilanmiyor. Artik ideoloji ihraç etmiyor. Simdi ideoloji yerine enerji ihraç eden ve çevresiyle ve dünyayla daha fazla ticaret yapmaya önem veren ülke. Ama Avrupa Birligi'nin Rusya'ya dogalgaz alanindaki bu bagimliligi, bazilarina göre, birligin bölgeyi etkileme kapasitesini sekteye ugratiyor ve bölgenin istikrar ve güvenlige kavusma sürecini olumsuz etkiliyor. Enerji alani, diger taraftan, Türk-Rus iliskilerinde hem yakin bir isbirligi yapilan, hem de bir rekabet içinde olunan yeni ve çok önemli bir boyut olusturuyor. Rusya ile enerji rekabetimiz muhakkak ki sürecek. Ama Türkiye bu komsusunu artik bir tehdit olarak görmüyor.
Avrupa'da istikrarin konsolidasyonu: Orta ve Dogu Avrupa'da bugün yasanan istikrar ve güvenligin konsolide edilmesi Karadeniz'in tamaminin istikrar ve güvenligi saglanamadan mümkün olamaz.
Yukarida bahsedilen ihtilaflarin bütün aktörleri Karadeniz ülkeleri. Hemen hepsi KEI üyesi. Karadeniz bölgesinde çogulcu demokrasi, açik toplum ve ekonomik refah saglanamazsa, kendi ülkelerindeki kirilganliklarin üstesinden gelmelerinin zor olacaginin bilincindeler.
Montreux Karadeniz'de simdi bir degil, üç kiyidas NATO üyesi var. Bu gelisme Türkiye'nin Karadeniz politikalarinda Montreux Sözlesmesi'ne taraf olmayan Amerika boyutunu gündeme getirmekte. Montreux Antlasmasi 1936'dan bu yana Bogazlar'dan geçisi güvenceye almakta.
Karadeniz'de hem bölge ülkeleri arasinda, hem de bölgeyle bölge disi güçler arasinda bir çatisma çikmasina meydan vermeyerek mevcut istikrarin devamini sagliyor. Bu nedenle sagladigi dengenin korunmasi küresel baris açisindan önem tasimakta.
Karadeniz artik merkez bölge Yukaridaki karmasik tablonun gösterdigi bir gerçek var: Karadeniz'in güvenlik, refah ve istikrarinin kalici olarak saglanabilmesi ancak Türkiye'nin Avrupa Birligi'ne tam üyeligiyle gerçeklesebilir. Çünkü ancak o zaman bölgede çogulcu demokrasi ve temel özgürlüklerin ve serbest pazar ekonomisinin uygulama alani tedricen ve hazmedilerek kuzeye ve doguya dogru yayginlasabilir ve çevresini dönüstürücü etkisi altina alabilir. Karadeniz, uluslararasi jeopolitik ve jeostratejik bakimlardan, bugün artik bir kanat bölge degil. Türkiye'nin de dahil bulundugu bir merkez bölge olma niteligine sahip. Sarkozy'nin siyasi miyoplugunu kanitlayan ufuksuzluk tam da bu noktada kendini gösteriyor. Çünkü Türkiye'nin birlik içinde yer almasi veya birlik disinda kalmasi bölgenin tüm agirlik merkezinin, güvenli, istikrarli ve müreffeh Orta ve Dogu Avrupa'ya dogru mu, yoksa nispeten güvensiz, yoksul ve istikrarsiz Hazar Havzasi ve ötesine dogru mu kaykilacagini tayin edecek. Bu gözlemler, Avrupa Birligi'nin gelecegini Akdeniz'in degil, genis ölçüde Karadeniz bölgesindeki siyasi ve stratejik gelismelerin belirleyecegini kanitlamakta. Yasadisi göç, insan kaçakçiligi, terör ve organize suçlarin tehdidine bu taraflardan maruz kalan Orta ve Dogu Avrupa ülkeleri ile Baltik ülkeleri ve Nordikler bu gerçegin farkinda.
KEI güncelligini koruyor Bu nedenlerle Karadeniz Ekonomik Isbirligi Örgütü'nün artik zamanini tamamladigi söylenemez. Hiç süphesiz KEI, bugünkü yapisiyla bütün bu gelismelere yön verebilecek veya bu sorunlari çözebilecek bir örgüt degil. Zaten görev talimati böyle bir hedefe müsait degil. Bununla beraber, son yillarda ürettigi somut projelerle genis bir isbirligi zeminini ve siyasi alanda bunun yaratacagi katkiyi saglama yolunda.
Bunun en çarpici örnegi nisan ayinda Belgrad'da 12 ülkenin disisleri bakanlari tarafindan imzalanan 'Çevre Otoyolu (Ring Highway)' projesi. 7 bin 500 kilometrelik bu otoyol, Karadeniz kiyi devletlerinin ve diger KEI ülkelerini birbirine baglayacak ve bölgenin ticaret ve turizm potansiyelini ciddi boyutlarda arttiracak bir proje. Daha simdiden bu projenin olumlu etkileri çerçevesinde birbirleriyle sorunlari olan ülkeler dahi daha anlayisli bir tutum içine girmis görünüyorlar. KEI ayrica Karadeniz limanlari arasinda seyrüseferi kolaylastirici bir mutabakat muhtirasinin imzalanmasindan, kamyon sürücülerinin vize islemlerinin kolaylastirilmasina kadar muhtelif alanlarda yürüttügü çalismalarla bu bölgede bir karsilikli bagimlilik (interdependence) yaratma yolunda. Su muhakkak ki, bu islevini basariyla yerine getirebilmesi ancak Avrupa Birliginin de kendi yeni Karadeniz Politikasini ve iki yil önceki 'Yakin Komsuluk Stratejisi'ni yeniden gözden geçirmesine ve bu politikalarini KEI ile senkronize etme, yani uyumlastirma basiretini göstermesine bagli.
Baris mantigindan uzaklasmayalim: Konuya Türkiye açisindan bakildiginda, Türkiye'nin Karadeniz'in kendisine sagladigi olanaklari degerlendirmesi ve risklerini hesaplamasi gerekli. Ama bunun için Türk politikacilarinin zaman ve enerjilerini biraz da dis dünyaya harcamalari lazim. Simdi seçim vakti de olsa, dikkatlerini biraz da olumlu gündem vaat eden konular üzerinde yogunlastirmalari halinde çok boyutlu, genis ufuklu, yaratici, yapici ve kapsayici politikalar üretebilirler.
Türkiye, bölgemizde siyasi bakimdan istikrarli, hukukun üstünlügüne öncelik veren çogulcu, laik ve demokratik bir anayasaya sahip, ekonomik bakimdan sosyal içerikli liberal, diplomatik bakimdan çevresinde baris ve isbirligi kusagi kurmak isteyen, yurtta baris dünya'da baris ilkesine bagli tek ülke. Son zamanlarda nedense bu niteliklerimizden bahsetmez olduk. Bunlari konusmadikça kendimiz de unutmaya basliyoruz. Baris mantigindan uzaklastikça savas mantigina kayiyoruz. Bu zemin kaymasinin tehlikeleri ise açiklanmaya ihtiyaç göstermeyecek kadar meydanda. Türkiye kendi eseri olan Karadeniz Ekonomik Isbirligi'nin kurucu mantigina ne kadar çabuk avdet ederse, içinde bulundugu gerginlik ve krizden o kadar çabuk kurtulur.
Iste bir kaç hafta sonra örgütün, Istanbul'da uluslararasi törenlerle kutlanacak 15. kurulus yil dönümünün bu kapsamda ve bu anlayisla degerlendirilmesi gerekiyor.
Özdem Sanberk: Emekli büyükelçi
Murat Sungar: KEI Genel Sekreter Yardimcisi, bir önceki AB Genel Sekreteri, büyükelçi
ABHaber 05.06.2007 Radikal
|