YORUM-Hirvatistan AB'de niçin Türkiye'nin önüne geçti?
YORUM-Hirvatistan AB'de niçin Türkiye'nin önüne geçti?
Publication: ABHaber Provider: ABHaber Date: June 2, 2007
Semih Idiz
Hirvatistan'in AB müzakerelerinde Türkiye'nin önüne geçti. Bu ülkenin AB üyesi olmasinin fazla zaman almayacagi kesin. Oysa Türkiye için 20 ile 50 yil arasinda bir zaman biçiliyor.
Hirvatistan "hizli ray"a yerlestirilirken, Türkiye'nin kasitli olarak yavaslatilmis bir raya oturtulmasi haksizlik olarak görülüyor. Zira iki ülke arasindaki müzakereler eszamanli olarak baslamisti. Türkiye'nin üyelik basvurusu ise çok eskilere dayaniyor.
Peki, bu neden böyle? Çünkü bazi temel ekonomik göstergelere baktigimizda iki ülke arasindaki fark zannedildigi kadar büyük degil. Örnegin, satin alma paritesine göre 13 bin dolarlik kisi basina düsen gelir açisindan Hirvatistan Türkiye'nin önünde görünüyor.
Ayrimciligin temel nedeni nüfus Ancak uluslararasi kaynaklar Türkiye için ayni rakamin 9 bin dolara yakin oldugunu belirtiyorlar. Yani burada asilamayacak bir "uçurum" söz konusu degil. Ayni kaynaklara göre Hirvatistan'daki issizlik orani yüzde 17'lerdeyken, Türkiye'deki oran sadece yüzde 10 civarinda. Öte yandan, Hirvatistan'da okuma yazma orani yüzde 98 olarak belirtilirken, Türkiye için ayni oran yüzde 86 olarak gösteriliyor. Burada da bir "uçurum" gözükmüyor. Bu örnekleri çogaltmak da mümkün. Bu arada, söz konusu rakamlar da tartisilabilir tabii. Ancak önemli olan, bunlarin uluslararasi kurumlar tarafindan esas alinmasidir.
O zaman bu ayrimciligin temelinde yatan sorun nedir? Akla ilk etapta "din ve kültür farki" geliyor. Dogrudur. Fakat bundan önce nüfus faktörü var. Türkiye'nin 75 milyonluk nüfusuna karsilik, Hirvatistan'in nüfusu Ankara'nin nüfusundan fazla degil.
Sosyal yasam biçimi ve âdetler Bu durumda, sadece bir örnek verecek olursak, Türkiye'nin yüzde 10 civarindaki issizlik orani karsisinda, Hirvatistan'in yüzde 17'lik issizlik orani farkli bir anlam kazaniyor.
Özetle AB, Türkiye için olusturdugu "hazmetme kapasitesi" kavrami çerçevesinde, Hirvatistan'i "kolay entegre edilebilecek ülke" olarak görüyor.
Çok yönlü sorunlari olan Türkiye'nin büyüklügü ise gözleri korkutuyor. Din ve kültür farki da bu korkuyu besliyor. Avrupa, dini bir yana birakip laiklik perspektifinden baktiginda bile, sosyal yasam biçimi ve âdetler açisindan Hirvatistan'i "Avrupali" sayiliyor.
Türkiye ise bu açilardan karisik sinyaller veriyor. "Avrupali olmanin" Türkiye'nin kolektif bilinçaltinda din, kültür ve kimlik açisindan "sakincali" görülmeye baslandigi da not ediliyor. En önemli AB kriterlerinin ulusal çikar açisindan "tehdit" olarak algilandigi da gözden kaçmiyor.
'Avrupali olup olamama' Bazilari, Lahey'deki Savas Suçlari Mahkemesi'nin taleplerinin, koyu milliyetçi olan Hirvatlarda da yaygin AB karsitligina neden oldugunu hatirlatacaklardir. Dogrudur.
Ancak bu siyasi tepki "aidiyet" ve "kimlik" ile ilgili degildir. Oysa Türkiye'de "Avrupali olup olmama" tartismasi hâlâ sürüyor. Uzun bir süre daha sürecege de benziyor.
Bu siraladiklarimiz, Hirvatistan'in niçin AB tarafindan "hizli ray"a oturtuldugunu, Türkiye'nin ise niçin AB'den uzaklasmaya basladigini ortaya koyan faktörlerden sadece bazilaridir. Ama bunlar bile meseleyi anlamamiz için yetiyor.
ABHaber 02.06.2007 Milliyet
|