Tekboynuz Kara Bogdan Voyvodasi Dimitri Kantemir
Tekboynuz Kara Bogdan Voyvodasi Dimitri Kantemir
T. AKILLIOGLU
Cumhuriyet Kitap 7 Haziran 2007
Tarihsel romanin tarihten ayrildigi nokta, belgelerin konusmadigi yerde tarihçinin susmasina karsin romancinin konusmasidir. Zeynep Sözen, Dimitri Kantemir'in Istanbul yillarini (1687-1710) anlattigi kitabinda yalnizca roman tekniklerini kullanmiyor, siyaset bilim çözümleri de yapiyor. Kitabin en önemli özelligi, Kantemir'in ruh halinin ayrintilariyla, büyük bir sabir ve titizlikle anlatilmis olmasidir. Bagimsizlik hayali kurmanin diyeti öldürülme korkusudur. Kantemir bu korkuyu yogun biçimde yasar, bu korkudan kurtulmak yerine sürekli onu artiran tehlikeli islere girer. Bogdan Prensi olarak bilinen Dimitrie Kantemir daha çok Moldavya'ya mal olmustur. Ama asil aidiyeti Rusya'dir. Babasiyla birlikte Istanbul'a gelir, Fener Patrikhanesi'nde egitim görür. Babasindan sonra beklendigi gibi Bogdan Voyvodaligina atanir. Ancak Rus Çari ile anlasma yaparak Prut Savasinda (1711) Rus tarafinda yer alir ve yenilgiye ugrar. Sonuçta azledilir ve yerine Nicola Mavrocordato getirilir. Daha sonra Mavrocordato soyunun Yunan Isyanini baslattigini biliyoruz. Macriyannis, Mavrocordato dahil kim isyanda yer aldiysa mutlaka sahne gerisinde duran Ingiltere, Fransa, Rusya, Avusturya veya Bavyera gibi ülkelerin çikarlarinin adami oldugunu söylüyor. Kantemir'de bu türden bir uzaktan kumanda etkisi yok, o dogrudan kendi tutkulari ile hareket ediyor ve Osmanli'nin kim daha basarili ise tahti ona vermesini kendi soyu için güvenceli bulmadigindan Rus Çarina hizmet sunuyor. Kantemir'in korkulu rüyasi, "görünüste kusursuz, öfkelenmez, hislerini belli etmez, sarhos olmaz" diye niteledigi baba Alexandre Mavrocordato'dur. Kantemir'in bir bakima Patrikhane Okulundan hocasi oldugu için hayranlik duydugu, bir bakima da siyasal nüfuzu nedeniyle nefret ettigi baba Mavrocordato, "Karlofça Barisi"nin görünmez ama etkili oyuncularindan biridir, Osmanli tarafinda oldugu halde Kutsal Ittifak adina hareket etmistir. Roman bu iki kisilik üzerine kurulmus. Sürekli tutku yogunlasmasi içinde yasayan bu iki kisilik, zamanla gerçege dönüsen büyük hayallerin de sahibidirler. Kitap senaryo teknigiyle yazilmis, yirmi iki bölümden olusuyor. Iki yüz otuz yedi sayfalik toplam içinde bu kadar çok bölüm olmasi yadsinabilir. Ortalama onar sayfa içinde görsel unsurlarin agir bastigi bölümler bunlar. Bütünlügü saglayan temel unsur, her bölümde nakledilen tarihsel olaylarin Kantemir'in bakis açisiyla anlatilmis olmasi ve bu baglamda ölüm korkusuyla iktidar hirsi arasindaki çekim gücünün vurgulanmasi. Buna karsilik roman türünün kaçinilmaz unsurlarindan ask geri düzlemde birakilmis. Kadin oyuncular silik kisilikler halinde belli belirsiz. Bir bakima her seye ömrünü adadigi siyasi amaç açisindan bakan Kantemir'in böyle yasamis oldugu varsayilabilir. Herhalde, bölümlerin görsel zenginligi, bir televizyon dizisine dönüstürmek isteyene yapacak fazla bir sey birakmiyor. Tekboynuz, aslinda bizde pek zengin olmayan tarihsel romanin akici örneklerinden biri. Kitap, elinize aldiginiz andan itibaren Lale Devri'nin hemen öncesindeki Istanbul'a götürüyor, o devrin hazirlayicilarindan sayilabilecek iki oyuncunun ruh haletini siirsel bir üslup içinde anlatiyor. Ama asil önemli olan, bir baskasinin bize iliskin gözlemlerinin bizden biri tarafindan roman biçiminde sunulmasi. Bunu simdiye kadar yabancilardan okumaya alistik. Türkler tarihsel roman yazarsa ne olur? Kendilerini anlamaya baslar, kendi düsünceleri, kuramlari ve tarihleri olur. Tekboynuz asil bu bakimdan önem tasiyor. Tekboynuz, Kara Bogdan Voyvodasi Dimitri Kantemir/ Zeynep Sözen/ Remzi Kitabevi/ Istanbul Ocak 2007/ 237+1 s.
|