Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Balkanlarda Ders Kitaplari

NABI YAGCI  

Barismak, el sikmaya sigacak kadar kolay degil
16.06.2007 / Nabi Yagci / Yorum      

Referans Gazetesi

Bazi sözcükler var ki, dogruyu anlattiklari halde kullanila kullanila sakiz olduklari için insani isaret ettikleri seye çagirma güçlerini tüketiyorlar. Örnegin baris, kardeslik, özgürlük gibi. Ya da sevgi, hosgörü, uzlasma gibi. Bu sözcüklerin güçlerini yitirmeleri yalnizca çok kullanildiklari için olmuyor, ayni zamanda demagojik kullanimlari nedeniyle de böyle oluyor. Zira kimse ben barisa karsiyim, uzlasmaya karsiyim, özgürlüklere karsiyim demiyor, demiyor ama barisa karsi saldiri “baris getirme”, özgürlüklere karsi saldiri “özgürlükleri koruma” demagojik bayragi atinda yapiliyor. Bu gerçege ragmen bu sözcüklerden vazgeçelim demiyorum asla. Savas varsa elbette baristan söz etmek zorunlu. Kavganin oldugu yerde uzlasmadan, nefretin oldugu yerde sevgiden, esaretin oldugu yerde özgürlükten söz etmek boynumuzun borcudur.

Fakat ayni zamanda bu tür büyük sözcüklerin gerçekte bizi hayatin basit gerçeklerini ifade etmekten de alikoydugunu fark etmeye basliyorum. Yalnizca ifade sorunu degil, bu ayni zamanda hayatin basit ama temel gerçeklerini görememe sorunudur. Bir apartmanda iki komsu kavga ettiklerinde baris yapalim degil barisalim derler.

Barisalim. Çok sevdim bu sözcügü. Hayati basit ama basit oldugu kadar gerçek, gerçek oldugu kadar zengin boyutta karsilayan bir sözcük. Iddiasiz, özentisiz. Içinde iktidar/güç, hegemonya çagrisimi, birikintisi olmayan bir sözcük. Önü arkasi belli, saydam, sivil bir sözcük. Gelin barisalim...



Barisma merkezi


Iki yazidir sözünü ettigim sivil toplum kurulusu olan CDRSEE’nin adi nedeniyle “barisma” sözcügü dikkat merkezime girdi. Center for Democracy Reconsiliation in Southeast Europe.

Bu isimde yer alan “reconsiliation” sözcügü uzlasma, barisma anlamina geliyor. Barisma olarak çevrilmis ve iyi de edilmis kanimca. Yani Güneydogu Avrupa Demokrasi ve Barisma Merkezi.

Iki komsu kavga ettikten sonra el sikisip barisabilirler ama savas ve kavgalarin tarih boyu sürmüs oldugu halklar, ülkeler arasinda barismak her halde bir el sikmaya sigacak kadar basit ve kolay degil. Nedeni ise “toplumsal bellek”tir. Yillar yili birbirine karsi kiskirtilmis, düsman belletilmis halklarin barisabilmesi, toplumsal belleklerde yer etmis olan nefret, siddet, düsmanlik tohumlarini ve bu tohumlarin yesermesini saglayan milliyetçi önyargilarin temizlenmesine baglidir. Bu yapilmadan devletler arasi yapilan baris ve dostluk anlasmalarinin, önemsiz degil ama bütün zamanlar için “kalici barisin” garantisi olmadigini da bilmekteyiz. Bunun bir örnegini vermis, Atatürk ve Venizelos arasinda imzalanan Baris ve Dostluk Antlasmasi'nin daha sonra bir gecede nasil yirtilip atildigini ve acimasiz bir düsmanliga dönüstügünü önceki yazilarimda örnekleriyle yeterince anlatmistim.

Toplumsal belleklerin temizlenmesinin en önemli yolu ve yöntemi tarihtir. Toplumsal bellekle “tarihsel akil” aslinda birbirine karsittir. Resmi tarihler yanlis toplumsal bellegi hem insa eder hem de korurlar. Eger okullarda okutulan tarih derslerinde “Türkün Türkten baska dostu yoktur” yanlisi gençlerimizin belleklerine igdis edilmis bir tarihle, yanlis tarihle kazinirsa her zaman bir baska halka karsi ufak bir kiskirtma ile degisik saldirganliklarin ortaya çikmasi sasirtici olmaz. Öyleyse ise, tarih ders kitaplarindaki yanlislari temizlemekle veya gençlerimizin körpe belleklerini düsmanliklardan korumakla baslamak gerek.



Tarihi birlikte yazmak


Geçen yazimda 18-19 Mayis 2007 tarihinde yapilan “Tarihi Birlikte Yazmak; Avrupa’da Tarih Dersleri ve Ders Kitaplari” konulu bir sempozyumdan söz etmistim. Bu sempozyumu bana duyuran sevgili arkadasim Zehra Senoguz o mektubunda bu toplantida sunulan tebligler konusunda da bilgi sunacagini söylüyordu. Simdi verdigi bilgileri özetleyerek aktaracagim:

“Tarihi birlikte yazmak” basligi benim için çok çekiciydi. Üstelik ders kitaplari söz konusuydu. Tarih yalnizca “tarihçi”lerin anlatmasi gereken kronolojik olaylar silsilesi midir, devlet iktidarinin tarih üzerindeki etkileri nasil asilabilir, egitimde tarihin özerkligi saglanabilir mi, tarihi bir olayi hangi kriterlerle irdeleyerek objektif olarak aktarabiliriz, milliyetçiligin zehrinden nasil korunulabilir... gibi.

Toplantida tanitilan, Modern Güneydogu Avrupa tarihi ögretimi, tarih ögretmenleri için alternatif ögretim malzemeleri ("ögretim paketleri") gelistirilmesi projesi çerçevesinde ilk elde yayimladiklari ve bu bölge ülkelerinde ortaögretimde “ortak ders kitabi” olarak önerdikleri yayinlar çok çarpici.

Yayin dört kitaptan olusuyor.

- Osmanli Imparatorlugu

- Güneydogu Avrupa’da uluslar ve devletlerin olusumu

- Balkan savaslari

- I. Dünya Savasi

Bu kitaplarin henüz Türkçeleri yok. Bizim “milli egitim”imiz yardimci kitap olarak bile benimsememis ama sevindirici haber var: Kuzey Kibris ders kitabi olarak kabul etmis, Türkçeleri bu nedenle hazirlaniyor.

Toplantiya dönersem, anlatilanlardan aklimda kalanlar söyle:



Tarih ve tarihçiler


Christina Koulouri’nin konusmasinin basligi; Bölünmüs bir cografyada ortak bir tarih ögretmek: Güneydogu Avrupa’da Barisma ve Demokrasi Merkezi’nin tarih ders kitaplari.

Tarih yalnizca tarihçilere birakilamaz. Tarihi ele alista tek yöntem yok. Hafizanin üretimi olarak ele aldigimizda, ahlaki degerleri göz önüne almazsak, ideolojik yaklasimlarla ele alirsak tarih insanlari böler. Bu nedenle, paralel çalismalar yapiyoruz. Biz ortak bir dille anlatilacak tarihin insanlari birlestirecegini düsünüyoruz. Yargilamadan “tarihin içine yerlesen bir olayi”, insani ve sosyal bütünlükte ele almaliyiz. Bunun için çalismalarimizda, antropologlarin, sosyologlarin çabasi önemli. Belge her sey degildir. Kitap da her sey degildir. Homojen bir ülke yok, dünya da yok. Etnisiteye dikkat etmeliyiz. Tarihi bir sindirme araci olarak degil, bir bütünlesme entegrasyon için dikkatle yeniden ele almaliyiz.

“Yeni ders kitaplari nasil karsilandi ve nasil kullanildi” konulu üçüncü oturumda söz alan

Nikos Sigalas, “Yeni Yunan tarih ders kitabi etrafindaki polemik” baslikli konusmasinda bize hiç de yabanci gelmeyecek bir dizi olayi anlatti. Kitabin egitim müfredatinda yer almasina ilk itiraz kiliseden gelmis. Ikinci büyük itiraz ise ordudan, sonra fasist diyebilecegimiz gruplarin adindan, kendini solda ifade eden “ulusalci”lardan. Sigalas, tarihin kahramanlar ve kurbanlar retorikleriyle ele alinmasinin, milliyetçiligi nasil körükledigini anlatti. Tarihle “milliyetçiligin mesrulastirilmasi”nin yarattigi tehlikelere, tarihin temalarini objektif olarak ele almayinca nasil milliyetçilik için argüman olusturabildiginin örneklerini verdi. Milliyetçilerin Türk-Yunan tarihinin bu sekilde olusturularak, hafizalari yeniden üretmeye çalistiklarini söyledi.



TÜSIAD'in ders kitabi


Fransa örneklerini anlatmayacagim ama Etienne Copeaux’nun benim sorularima yanit verirken yaptigi bir vurguya deginmeden geçemeyecegim.

Copeaux, söz konusu bu yayinlarin Türkiye’de ilgiye mazhar olmamasi yaninda Kibrislilarin kabulü üzerinde düsündügünü, bunu, ögretilen tarihle toplumsal hafizanin kesismemesine bagladigini söyledi. Toplumsal bellegin önemine dikkat çekerek “Kibrislilar için olusturulmus bir ‘Orta Asya’dan geldik’ miti belirleyici degil” dedi.

Tarih Vakfi disinda Türk Sanayicileri ve Isadamlari Dernegi'nin (TÜSIAD) hazirlattigi bir tarih kitabi var. Öylesine direnç var ki, her ikisi de okullarimizda yardimci ders kitabi bile olamiyor ne yazik ki. Tarih ögretmenleri ellerindeki okutmaya zorunlu olduklari yayin ve müfredati kullanarak “tarihi nasil anlatmaliyiz” konusunda sürdürdükleri çalismalari anlattilar. Çabalarini alkislamak gerekir. 1995’te kurduklari Sosyal Bilimler Ögretmenleri Platformu’nu Istanbul disinda da yayginlastirmaya çalisiyorlar. Her ay bir gündemle toplanip, deneyimlerini paylastiklarini anlattilar.

Becerebilirsem TÜSIAD’in tarih kitabi ile ilgili de bilgi geçmeye çalisirim.

Selamlar

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net