Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Bulgar Sair Dimço Debelyanov

Siir Atlasi- 'inancina inanmayan birisiyim ben'
Cevat ÇAPAN
Cumhuriyet Kitap, 14 Haziran 2007

1887 yilinda Koprivstitsa kentinde dünyaya geldi. Velyu Debelyanov ile Tsana Ilieva Stayçina ailesinin sonuncu (altinci) çocugudur. Bebege dedesinin adi verilir: Dinço. 1896 yilinda, babasinin erken ölümünden sonra, aile Plovdiv kentinde oturan en büyük kardes Ivan'in yanina tasinmak zorunda kalir. Orada Dinço'nun kaydini "Sari Okul"a yaptirirlar. Orayi bitirdikten sonra o, "Birinci Aleksandir" Erkek Lisesi' nde iki yil okur. Ilk siir denemelerini de orada yapar. O yillarda gözde olan sair Penço Slaveykov'un hem hayranidir, hem de etkisindedir. Debelyanov'un ailesi 1904'te Sofya'ya yerlesir. Aradan iki yil geçer geçmez, Sivremennost (Çagdaslik) adli dergide "Dimço Debelyanov" imzasini tasiyan "Suskun Gecelerde O Kiz", "Visneler Açtigi Zaman" vb. ilk siirleri yayimlanir. Kisa bir zaman sonra yazdiklari Bilgarska sbirka (Bulgar Derlemesi), Sivremennik (Çagdas), Nov pit (Yeni Yol), Osa (Yabanansi) adli dergilerde de basilmaya baslar. 1907'de Hukuk Fakültesi'ne, daha sonra da Tarih-Filoloji Fakültesi'ne yazilirsa da parasizlik yüzünden okuyamaz ve ögrenimini kesmek zorunda kalir. 1910 yilinda D. Podvirzaçov'la birlikte Bilgarsa sbirka (Bulgar Derlemesi) dergisini yayimlar, Zveno (Halka) dergisinin de ikinci redaktörlügünü yapar. Yedek Astsubay Okulu'nu 1914'te bitirir. Dogu Cephesi'nde savasa katilir ve 2 Ekim 1916'da orada öldürülür. Dimço Debelyanov, Bulgar siirinde simgecilik ve idealizm akiminin en seçkin temsilcilerinden biridir. Onun siirini ilginç kilan sey, bu siirdeki lirik kahramanin kisiligidir. O, yaradilisi bakimindan gerçekçiyse de, ruh yapisi yönünden romantik bir kisidir ve kâh baba ocaginin özlemiyle için için yanmakta, kâh "beyaz çiçekli visneler" üzerinde dolasan uzak anilarin pesinde yarali kanatlariyla yol almakta, kâh kendi umarsizligini unutup "evsiz, umutsuz ve üzgün" sevgilisini gönül sarayinda agirlamaya çalismaktadir. Bu lirik kahraman, yoksulluk zengini gibi bir görüntü sergilese de, bu durumundan asla yakinmaz. Yazgicilik, iyilik ve hosgörü onun essiz erdemleridir. Debelyanov'un siirleri ancak ölümünden sonra (1920) D. Podvirzaçov, N. Liliyev ve K. Konstantinov tarafindan Siirler adiyla yayimlanmistir.

KARA SARKI

Ölüyor ve piril piril doguyorum ben - Çok karisik, düzensiz bir ruhum kendimce, gün boyu yaptiklarimi hiç dinlenmeden, amansizca yikiyorum hemen o gece.


Isteyerek nurlu, sessiz günler çagirsam kapkaranlik denizimi tufan titretir, ne zaman ki firtinaya ihtiyaç duysam - tüm sesler sessizlige gömülür bir bir.


Alev saçan bir safagi özledigimde, o da gelir isigiyla kör eder beni, bahar vakti güzmüs gibi solar, erir de güzün açarim baharin çiçeklerini.


Hiç durmayan akisi bir ruhsuz zamanin yasanmadik bir yasamin bittigi yerdir ve yuvasiz aglayisim engin sahranin üzerinde savrularak can vermektedir.

MEKTUP

Sicak ve susuzluk getiren gündüz Karanlik bir yere gitti sessizce. Sarkitip göklerden çölvari bir yüz issiz kent üstünde agladi gece... Sana adanan bu gecede, gülüm, yagmur 'sip sip'inin ninnileriyle aydinlik içinde uyuyor hüznüm aklinda o senin ilk "Evet"inle.

SABAH

Firtina sonrasi - susku ve huzur, Gecenin ardindan - sinirsiz bir nur. Pürüzsüz ve genis yol üzerinde isiklar coskulu dans söleninde; Kral yolunda kralca kendinden emin bir kartal yüzüyor göklerde engin. Oysa ben, sarhosum sanki büsbütün, ilk isiklarindan baslayan günün, günesle sirdasim ve yürüyorum renk renk tarlalardan geçiyor yolum, bir heyecan teri basiyor beni duydukça sabahin dediklerini, kokusuyla fisildiyor her çiçek: Bugün o gelecek, ah o gelecek.

GECE SAATI

Ormanda umutsuz yatan dallari acep dehsetiyle zorlu bir günün firtina mi sarsti uyku aninda? Acep siyrilarak koynundan gögün kimsesiz simsek mi böyle parladi, bir yolcu mu öldü onun savkinda? Acep uçurumda tas iniltisi duyan o kötücül, haçsiz bir mezar pesinden mi kostu böyle dehsetle? Sen, ey kirletilmis taçlar gecesi, sen, ey kirletilmis yazma yadigâr, yalniz, mutsuz ol da, basimda bekle!

UYUMAKTA KENT

Sessiz karanlikta uyumakta kent. Vefasiz gecenin sadik oglu ben sokaktayim, üstüme hiç dinmeden yagiyor, yagiyor, yagiyor rahmet... Adimlarim ritmiyle bir ölçünün kara duvar diplerinde yitmekte ve gizlice beni takip etmekte geçen günlerime duydugum hüzün. O sevimli yüz ve o sirin gözler önceden evime aydinlik veren canlandikça anilarda yeniden artiyor, artiyor, artiyor keder... Bir çocuktu sanki, o, geldiginde, korlu gülücükle dudaklarinda güzellige susamislik aninda emdim tüm büyüyü o essiz tende. Ah, geçmis, sen ki o kadar yilin hüznüyle buzlasmis karanlik bir yer ve içinde eririm ben kimi sefer niçin niçin? diye soran acimin. Sessiz karanlikta uyumakta kent. Vefasiz gecenin sadik oglu ben sokaktayim, üstüme hiç dinmeden yagiyor, yagiyor, yagiyor rahmet...

* * *

Baba ocagina bir dönebilsen aksamin yavasça sönüs aninda dertli ve mutsuzlar sefkat bulurken o sessiz gecenin sessiz bagrinda. Acili günlerden geriye kalan siyah yorgunlugu silkinsen söyle, özlenen o ürkek adimlarindan neselense avlu ürkek neseyle. Ak saçlin beklese kapida seni basin koyup onun güçsüz omzuna, duyup gülüsünde eridigini tekrarlasan sik sik: ana, ah ana... sonra da o bildik odaya girsen son siginak gibi sevip saydigin sessizlikte bakip, derdini desen, eski ikonaya yorgun ve dalgin; ben, desen, hazirim artik son fecre, ki günesim asti son ufuklari... ................................................. Ey siz, ana ve yurt için bos yere yanan bir garibin son çigliklari!

* * *

Hatirinda mi, hatirinda mi o avlu sessiz, o sessiz ev, ortasinda bembeyaz visnelerin? Ah, uzak kaygilarim ve anilarim gereksiz n'olur hapishanemde art arda dirilmeyin, ben ki kilit altindayim bir hücrede günessiz, gözetimi altinda kirlenmis serefimin uzak kalmis kaygilarim, anilarim gereksiz, geçmisteki günlerimdir kesilmis cezam benim! Hatirinda mi, hatirinda mi o avlu sessiz, beyaz visneler arasindaki samata ve gülüsler? - Ah, sakin uyandirmayin aydinlik koroyu siz, çünkü onun melekleri maziye gömülmüsler, - ben ki kilit altindayim bir hücrede günessiz, uzakta kalmis kaygilarim, anilarim birer birer, bir düsmüs, bir düsmüs o avlu sessiz, ve bir düsmüs megerse o bembeyaz visneler!

* * *

Seni hep böyle anmak istiyorum ben: evsiz barksiz, umutsuz ve sonsuz yilgin, ellerin ellerime kenetlenirken kalbime kapaniyor kederli alnin. Yan tepede agaçlar titriyor tir tir donuk duman içinde kent uzaklarda ve askimiz çok daha kutsal su anda çünkü bizi ayrilik beklemektedir. "Safakta gidecegim, sen safakla gel vedalik bakisini getir göreyim, - onun sadakatini ezberleyeyim, ayrilik saatinde, zafere bedel. - Ah Morna, Morna, benim kirilmis dalim, sakla dualarini, bahara güven, çünkü o bir rüya degil gerçekten ve sen yanima döneceksin sanirim! Gece bizi korkunç bastiriyor göklerden yarasalar ag dokuyor habire, güçsüzlügün benden güç beklese bile inancina inanmayan birisiyim ben. Ve sen çekip elini yanan elimden yürüyorsun, bakisin karanliklarda, aglama gücün bile yitmis su anda, - seni hep böyle anmak istiyorum ben...

ÖLÜNÜN BIRI

O artik bir düsman degil - dirileri düsmanlardan söküp süren sert dalgadan nasiplendi karsi sahil. Orda sinir göçügünde yatiyor o, solgun, sakin... sanki gamli o gözlerin son duragi gökyüzünde. Bu topraksi kiraç yerde, güney günesine âsik, kana batmis, okunmadik son mektuplar titresmede. Kim bu yatan, nerden geldi? Demek kosup cehenneme zafer hayal ede ede yenik ölmeyi ögrendi? Garip anne, iste oglun. Onu zor günlerde bile inanilmaz bir sevgiyle bugün için mi korudun? Gülünç hüzün, garip tasa kiyamet kargasasinda! O, öldürmek karsisinda ölmeyi mi seçti yoksa? O ki, düsmanlara dahil, bize merhamet mi etmis? Eh, kismeti bu demekmis, ölen, bize düsman degil!

PLOVDIV

Çocuklugum gayet üzgündü benim! Gözyaslarim gözlerimde kurudu! Burada karardi ilk kez evrenim ve firtina basucumda savruldu. Burada duydum o emreden sesi: - Inanmak, aramak yasaktir sana, yasaktir askin o haram meyvesi, düslerin sürülmüs daglar ardina. Bugün de bu kentte didiniyorum evsiz kederimin sabit evinde bir avunç aramak biricik zorum - kaybolmus bir gemi gibi enginde. öyle kaygilarla eziliyorum ki istemem dünü düsünmek bile.

GARIBAN TÜRKÜSÜ

Ben savasta ölsem bile hiç kimseyi yakmaz kahrim, - ne annem var, ne aile, ne de gerçek can dostlarim. Üzgün de degilim oysa, garibanlik budur iste - kalbimde tek avuntuysa: ölmek zaferle birlikte. Nesesizdir yasam yolum zenginligim hep benimle: essiz dertlerle doluyum ve olmadik sevinçlerle. Kimsecikler bu dünyadan sezmeyecek gittigimi, hiç gereksiz anilardan arda kalan türkü gibi.

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net