Kibris Rum Imparatorlugu
Radikal 06-09-2005 GÜNDÜZ AKTAN - Kibris Rum Imparatorlugu
Sn. Erdogan ve Sn. Gül'ün AB'ye karsi tepkileri hakli. Türkiye'nin AB üyeligi için bu kadar çaba göstermis olan bu ikilinin sözlerine AB'nin kulak vermesi lazim. Sabrin da bir siniri var. Bakin nereden nereye geldik. 17 Aralik belgesindeki olumsuz unsurlar malum. 'Ucu açik süreç', 'tarim, yapisal politikalar ve serbest dolasim' gibi temel entegrasyon alanlarinda derogasyonlar ile AB'nin bizi 'mas etme kapasitesine' yapilan atif, bize 'sartli üyelik' öngörüyordu. Türkiye, Gümrük Birligi'ni 10 yeni AB üyesine zaten tesmil etmisti. 17 Aralik karari, sirf Kibris Rumlarini tanima sürecini baslatmak için, bu amaçla bir de Ankara Anlasmasi'na ek protokol yapilmasini kararlastirdi. Karar, 3 Ekim 2005'te müzakerelerin baslamasini içermesine ragmen, bu açilardan kamuoyunda sert biçimde elestirildi. Daha sonra müzakere çerçeve belgesinin ilk taslagi çikti. Taslakta, 17 Aralik kararina ilaveten, baska olumsuz unsurlar da vardi. Bu belge de elestirildi ve söz konusu olumsuzluklarin nihai metne girmemesi gerektigi vurgulandi. Geçen hafta yapilan COREPER'de ve Newport AB disisleri bakanlari toplantisi sirasinda bu iki metindeki olumsuzluklar aklimiza geldi mi? Nerede... Ek protokole iliskin deklarasyonumuza karsi AB'nin çikaracagi deklarasyon tüm dikkatimizi adeta karadelik gibi emdi. AB müzakereyi iyi biliyor. Zaten bizimle veya herhangi bir aday ülkeyle kiyaslanamayacak kadar güçlü bir pozisyondan müzakere ediyor. Ayrimci ve acimasiz. Hafizasinda verdigi sözlerin yeri yok. Sonunda hakli olan da hep o. Bizi Kibris'la mesgul ederken, Fransa ve Avusturya müzakere sürecinin ucunun açik olmasi, tam üyeligimizin AB'nin mas etme gücüne baglanmasi ve imtiyazli ortakligin müzakere çerçevesinde açikça telaffuz edilmesini saglamaya çalisiyor. Sürecin ucunun açik olmasi, Türkiye'nin tüm sartlari yerine getirse bile üye olamayabilecegi anlamina geliyor. Yoksa sartlari yerine getirmeyenin üye yapilmamasini metinde ayrica belirmeye gerek yok. Uzun müzakereler sonunda biz tüm sartlari yerine getirsek bile, AB kendi ekonomik durumu iyi olmadigi gerekçesiyle bizi mas edemeyecegini yani tam üye degil de, imtiyazli ortak yapacagini söyleyebilecek. Oysa bizim AB standartlarini uygulamamiz için yeterli mali kaynak veremeyeceklerini yine kendileri itiraf ediyor. Yani biz kendi kaynaklarimizla onlarin standartlarina ulasacaksak, zaten onlarin mas etme yükümlülügü yok demektir. Türkiye bu bahanenin arkasinda din/kültür farki dolayisiyla bizi reddetme egiliminin saklandigini bilmeli. AB Kibris'a iliskin taleplerini 'hayatin gerçekleri' olarak sunuyor. Rumlar Annan Plani'ni reddetmisse ne olmus yani? Onlar üye oldular bir kere. Karsi deklarasyona 'Türkiye anlasmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirir' diye bir hüküm koyarlar. Böylece bizim GB'yi güneye yaymamiz ve bu arada hava ve deniz limanlarimizi Rumlara açmamiz anlasma yükümlülügü olur. Ama onlarin KKTC'nin tecridini kaldirmaya iliskin taahhütleri sifahi oldugu yani anlasmalara geçmedigi için yerine getirilmeyebilir. Harika degil mi? Bütün bunlara itiraz eder, hele sert çikarsaniz, hemen 'Aman yapmayin! Üyeliginize muhalif olanlar bunu sizin aleyhinize kullanir' derler. 'Kibris Rum Imparatorlugu'nun' hariciye naziri bile bizim deklarasyonumuzun imajimizi bozmus olmasindan üzüntü beyan eder, bizi bayagi duygulandirir. 1979'da BM Güvenlik Konseyi toplantisinda Türkiye her zamanki gibi Kibris Rumlarina GKRY diye hitap ediyordu. Rum temsilci Mavromatis buna kizdi. "150 BM üyesi bizi Kibris Cumhuriyeti olarak taniyor. Sizin tanimamaniz önemli degil" dedi. Buna rahmetli büyükelçi Orhan Eralp'in o müthis Ingilizcesiyle verdigi cevap hâlâ kulaklarimda: "Kibris sorunu bir aritmetik toplama islemi degildir. Bir cebir denklemidir. Bu denklemin 'x'i de Türkiye'dir. Tüm dünya sizi tanisa bile Türkiye sizi tanimadikça bu denklem çözülemez. Simdi kendinize isterseniz 'Kibris Rum Imparatorlugu' bile diyebilirsiniz". (Salonda gülüsmeler) Imparatorluk AB'ye kutlu olsun!
|