Yatırım istenen düzeyde değil, ticaret yükseliyor... Balkanlar'daki Türkiye
Yatırım istenen düzeyde değil, ticaret yükseliyor... Balkanlar'daki Türkiye
Cumhuriyet Strateji 27.08.2007
Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle Balkanlar'da başlayan ekonomik yarışta genel anlamda Türkiye pek yol alamadı. Yatırım konusunda yalnızca Romanya ve Bulgaristan'da Türk firmaları varlık gösterebiliyor. Yunanistan ise sorun yaşadığı ülkelere dahi yatırım yapıyor.
Son yıllarda Türkiye'nin Balkanlar'a yönelik ticaretinde ciddi artışlar gündeme gelmeye başladı. Balkanlar'daki Türk varlığı Türkiye'nin bölgesel çıkarlarıyla değil şirket çıkarlarıyla uyumluluk gösteriyor.
Mehmet ŞAHİN
TUSAM Balkan Araştırmaları Masası
Soğuk Savaş yıllarında ekonomik olarak SSCB'ye bağımlı olan Balkan ülkelerinin ekonomilerinde geride bıraktığımız on beş yıl içerisinde büyük değişimler gerçekleşti. Zira bu ülkelerin birçoğunda Rusya ile ticaret hacmi son yıllarda yüzde 10'un bile altına indi. Bugün en önemli ticaret ortakları Almanya ve İtalya olan bu ülkelerdeki en büyük dış yatırımcılar ise Avusturya ve Yunanistan'dır. Bununla birlikte çeşitli çoklu veya ikili anlaşmalar sayesinde birbirleriyle veya komşu ülkelerle çeşitli sektörlerde birlikte faaliyet göstermektedirler. Son yıllarda bölgede özellikle Yunanistan'ın atılımları göze çarparken Balkanların en büyük ekonomisine sahip olan Türkiye birçok alanda faaliyet göstermesine karşın varlığını Balkanlarda beklenilen düzeyde sürdürememektedir. Bölgeyle tarihi, kültürel ve siyasal bağları bulunan Türkiye'nin yerine bölgenin sorun üretici ülkesi Yunanistan'ın Balkanlar'a Türkiye'ye nazaran daha fazla önem vermesi üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Türkiye son yıllarda ticaret hacmini büyük oranda geliştirmesine rağmen, Türk firmalarının bölge ülkelerine yatırımı Romanya ve Bulgaristan hariç diğer bölge ülkelerinde çok düşük miktardadır. Buna karşılık, Yunanistan'ın bölgedeki yatırımları Türkiye'nin kat kat üstündedir.(1)
Türk sermayesinin Balkanlarda en yüksek miktarda olduğu ülke Romanya'dır. Nitekim Romanya, Türkiye'nin ihracatında sekizinci, ithalatında ise on altıncı sırada yer almaktadır. İki ülkenin ticaretinin bu denli ileri düzeyde olmasının en büyük nedeni 2002 yılında sanayi ürünlerinde gümrük vergilerinin kaldırılmasıdır. 2007 yılının OcakMayıs döneminde Romanya'ya ihracat, geçen senenin aynı dönemine oranla yüzde 85,5'lik artış göstererek 1.442.532.000 dolara ulaştı. Bu rakam Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 3,6'lık kısmını oluşturmaktadır. Yine aynı dönemdeki ithalat ise yüzde 19,2'lik artışla 1.211.942.000 dolar olarak gerçekleşti.(2) Böylece ilk defa Romanya ile ticarette Türkiye ticaret fazlası verdi. Benzer ilişki Romanya'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinde de gözükmektedir. Türkiye bugün 9.000 firması ve 391 milyon dolarlık yatırım ile Romanya'daki en büyük dokuzuncu yabancı yatırımcı konumundadır.(3) 3 Aralık 1998 tarihinde dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Efes Pilsen üretim tesisinin açılmasıyla başlayan Türk sermaye akımı kısa sürede büyük şirket ve holdinglerin yatırımlarıyla birlikte özelleştirmelerde birçok kurumun satın alınmasıyla hız kazandı. 2004 yılında yirmi altı müteahhitlik firmasının kırktan fazla ihale aldığı Romanya'da ayrıca Libra Bank ve Garanti Bankası faaliyet yürütmekte. Geçtiğimiz yıl Yunanistan Milli Bankası'na (NBG) satılan Finansbank da 2006 yılına kadar ülkede faaliyet gösteren üçüncü Türk bankasıydı.
NİCELİĞİ ÇOK, NİTELİĞİ AZ
Türkiye'nin, diğer ülkelere nispeten ekonomik bağlamda önemli ölçüde ilişkide bulunduğu diğer ülke, komşu Bulgaristan. Geçtiğimiz yıllarda 200 milyon dolar civarında seyreden ihracat, 2007'nin OcakMayıs dönemi için bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 45,9'luk artış göstererek 762.480.000 dolara ulaştı. Aynı dönemde ithalat ise yine geçen seneki döneme oranla yüzde 23,4'lük artışla 729.155.000 dolara ulaştı.(4) Böylece Romanya ile birlikte Bulgaristan ticaretinde de Türkiye kâr eden taraf oldu. Yabancı yatırımı konusunda ise AB'nin yeni üyesi Bulgaristan, üyelik gereği ekonomisini dış yatırımcılara açarken Türk firmaları beklenen düzeyde faaliyet gösterememektedir. Bugün 6.000 Türk firması ve 114 milyon Avro'luk yatırım ile Türkiye bu ülkedeki on üçüncü dış yatırımcı iken 1.500 firması ile ülkenin ikinci büyük dış sermayesi konumunda bulunan Yunanistan'ın ülkedeki yatırımlarının toplamı 863,7 milyon Avro. Paravan olarak kullandığı Kıbrıs Rum Kesimi menşeli firmaları da eklenince Yunanistan'ın buradaki toplam varlığı 1,4 milyar Avro'ya ulaşıyor. Yani Türkler sayıca Yunanistan'dan dört kat daha fazla olmasına rağmen, ekonomik olarak Yunanistan'ın ancak yedide biri kadar etkililer. Türkiye'de faaliyet gösteren Bulgar firmalarının sayısı ise 30 Haziran 2005 itibariyle 95 olup bunlardan 67 tanesi Haziran 2003'ten sonra kurulmuştur. Bu da gösteriyor ki önümüzdeki yıllarda Bulgar ekonomisi büyüdükçe, Türk pazarında ciddi ölçüde yer almak isteyeceklerdir.
Henüz yeni liberalleşmeye başlayan Arnavutluk ekonomisi büyük ölçüde İtalya'ya bağlı durumda. Yunanistan'ın da son senelerdeki atılımları, özelleşen birkaç kurumun Yunan sermayesine geçmesini sağladı. Türkiye ise 2007'nin Temmuz ayında Çalık Holding'in Albtelecom'u almasıyla, ülkedeki üçüncü büyük yabancı yatırımcı olma durumunu pekiştirdi. 2005 yılında Arnavutluktaki Türk yatırımı 40 milyon dolar olarak tespit edilmişti. Mevcut yasaları gereği özelleştirme veya yabancı sermaye girişinin zor olduğu Arnavutluk'ta önümüzdeki yıllarda, çıkarılacak yasalarla ve özelleştirmelerle beraber Yunanistan'ın büyük atılımlar yapması bekleniyor. Arnavutluk ile derin tarihi ve kültürel bağları bulunan Türkiye'nin de en azından bu ülkeyle ciddi sorunlar yaşayan Yunanistan kadar atılım yapması gerekmektedir. Aksi takdirde uzun vadede Türkiye, dostluk ilişkilerinin son derece sıkı olması lazım gelen Arnavutluk'ta ekonomik ortaklıkla paralel bir şekilde siyasi ortaklığı da Yunanistan'a kaptıracaktır.
BOSNA-HERSEK
Geride bıraktığımız on yıl içinde Bosna-Hersek'e ortalama 30 milyon dolar civarında ihracat yapan Türkiye bu yılın ilk beş ayında geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 190'lık artışla 135 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İthalat ise son yıllarda yükselmesine rağmen hâlâ çok küçük miktarlarda seyrediyor. Ancak ticaret alanındaki bu olumlu gelişmenin yatırımlar söz konusu olduğunda kendisini göstermediğini de eklemek gerekir. Bosna-Hersek'te 285 Türk firması olmasına rağmen bunlardan sadece 60'a yakını faal durumda ve bunlar yalnızca 10 milyon Avro'luk yatırım gerçekleştirmekte. 1997 yılında ülkede faaliyete giren Ziraat Bankası'nın sermayesinin o dönemde 12 milyon Avro olduğu hesaba katılırsa, iş adamlarının yatırımlarının ne kadar az miktarda olduğu anlaşılacaktır. Öyle ki geride bırakılan 10 sene içinde ilerleme yerine gerileme kaydedildiği itiraf edilmelidir.
Türkiye'nin siyasi ve kültürel olarak yakın ilişki içerisinde olduğu Makedonya ile ekonomik ilişkileri beklenen düzeyde değil. Makedon ekonomisi bugün büyük oranda dış piyasalara, özellikle de siyasi sorunlar yaşadığı Yunanistan'a bağlı durumda. İhracat, 2007 yılı OcakMayıs döneminde bir önceki yıla nazaran iki katına çıksa da hâlâ düşük düzeydedir. Buna mukabil ithalat hiçbir zaman ticari ilişkilerin başladığı yıl olan 1995'teki seviyesini yakalayamamıştır. Makedonya ekonomisinde yer alan Türk sermayesi de aynı şekilde beklenen oranda değildir. İnşaat ve telekomünikasyon alanında başlayıp ambalaj, gübre, ayakkabı, gıda vb sanayilerde piyasaya giren Türk firmalarının sayısı resmen 200 olmasına rağmen, Üsküp Büyükelçiliği Ekonomi Müşavirliği tarafından bu sayı 45 olarak bildirilmiştir. Bu şirketlerin Makedon ekonomisine katkıları sadece 20 milyon dolardır. Bu rakam da Üsküp Büyükelçiliğinin verdiği sayıyı doğrulamakta, 150'den fazla şirketin aslında faaliyet göstermemekte olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
ESKİ YUGOSLAVYA
Siyasi kargaşalıklar, ulaşım zorlukları gibi sorunlardan dolayı eski Yugoslavya ülkelerinden Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ ve Slovenya ile ticari ilişkiler ise kısıtlı kalmıştır. Bu yıl söz konusu ülkelerle yapılan ticaret hacmi geçen yıllara nazaran yüzde 100'ün üzerinde artış göstermiş ancak yine de hiçbiri 200 milyon dolara bile ulaşamamıştır. Yine de bu ülkelerle olan ticarette açık vermememiz sevindiricidir. 2004 yılı verilerine göre; bu ülkelerden sadece Sırbistan'da 14, Karadağ'da ise 1 adet Türk faaliyette olup ne kadar yatırım yaptıkları bilinmemektedir. Hırvatistan ile 1994'ten bu yana 12 ticari anlaşma imzalanmış olmasına rağmen bunlardan sadece 4 tanesi resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girebilmiştir. Öte yandan Hırvatistan ve AB ülkesi Slovenya'da hiçbir Türk firması yer almazken Türkiye'de 3 Sloven firması faaliyettedir.
Balkanlar'ın ekonomik anlamda büyüyen ülkesi Yunanistan ile son yıllarda artan ticarette Türkiye'nin lehine gelişen bir durum gözlenirken, yatırım açısından tam tersi göze çarpmaktadır. Ticarette, Türkiye ticaret fazlası vermekteyken, Yunanistan'ın Türkiye'de gerçekleştirdiği çok büyük yatırımlara Türk sermaye sahipleri karşılık verememektedir. 2007 yılının ilk beş aylık döneminde Yunanistan'a yapılan 800 milyon dolarlık ihracat, Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 2'sine karşılık gelmektedir. Bu rakam geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 44 daha fazladır. İthalat ise yüzde 20'lik bir azalma göstermiş ve 350 milyon doların altında düşmüştür. Ancak yatırım açısından durum farklıdır. Bugün Türkiye'de ikisi banka olmak üzere toplam 130 Yunan şirketi faaliyet gösterirken, Yunanistan'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin sayısı 9'dan ibarettir. Bu durum ileriki yıllarda Türk sanayicisini zor durumda bırakarak, uzun vadede siyasi arenada Yunanistan'ın eline pek çok anlamda koz verebilir. Örneğin, Türk bankalarının Yunanlıların eline geçmesi, Türk girişimcilere, Türk yatırımcılarına Yunanistan milli çıkarlarına aykırı olduğu iddiasıyla büyük zorluklar yaşatabilir.
BALKANLARDA AKTÖR OLMAK
Görüldüğü gibi son yıllarda Türkiye, Balkanlarda özellikle Bulgaristan ve Romanya'da ciddi biçimde ekonomik ilerleme göstermiştir. Ancak başta Yunanistan olmak üzere diğer yabancı devletlerin faaliyetleri göz önüne alındığında bu bölgesel bir güç olmak isteyen Türkiye'nin yetinmesi gereken seviye değildir. 1995'te ilk adımları atılan bu ekonomik işbirliklerin ilerleyen yıllarda beklenen seviyede olmadığı gözlemlenmektedir. Ticarette son iki üç yılda ortalama olarak yüzde 80'lere varan artışlar gözlemlenmesine rağmen rakamlar hâlâ çok düşük düzeydedir ve bazılarında 200 milyon doların bile altındadır. Yatırımlarda ise durum daha da kötüdür. Türkiye, bölgenin diğer büyük ülkesi Yunanistan'ın yanında bu konuda âdeta yaya kalmıştır. En büyük açmaz da kayıtlı Türk firma sayısının faal durumda olanlardan oldukça fazla olmasıyla ilgilidir. Daha da önemlisi, diğer büyük ülkelerin aksine Türkiye'de işadamlarının çoğunluğunun devlet politikalarına göre değil, daha ziyade şirket çıkarlarına göre hareket etmeleri, Türkiye'nin ekonomik gücünü siyasi alana taşımasını zorlaştırmaktadır. Türkiye'nin zaten tarihi ve kültürel bağlarının olduğu bölgede bu kozu da kullanması uzun dönemde Balkan siyasetinin belirleyici aktörü olmasını sağlayacakken bu konuya ciddi bir şekilde ilgi gösterilmemesi büyük kayıp olarak değerlendirilmelidir.
Dipnotlar:
1- Türkiye'nin GSMH'sı 393 milyar Dolar iken Yunanistan'ın 300 milyar Dolar'dır.
2- http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=523
3- http://www.oecd.org/dataoecd/49/39/34479020.pdf
4- http://www.deik.org.tr
|