EGE'NIN KARSI KIYISI YÜKSELEN PAZAR
Ommedya - Hedef Ommedya 22 Ocak 2008
EGE'NIN KARSI KIYISI YÜKSELEN PAZAR Son 15-20 yilda ticaret hacmini neredeyse on katina çikarmis iki ülke Yunanistan ve Türkiye. Bunun içerisinde hazir giyim de önemli bir yer tutuyor dogal olarak. Yüzyillarin bir küs bir barisik iki kardesinden 'suyun öteki yanindakini' nasil bilirsiniz peki?
ULAS ATAY
Cumhuriyet sonrasi yillarin siyasi gerginlikleri, tarihsel, kültürel ve sosyal anlamda birbirimize yakinligimizi inkâr etmeye, ortadan kaldirmaya yetmedi Ege'nin karsi kiyisiyla. Sezen Aksu'nun sarkisindaki gibi Ege'de kalan kalplerimiz, 1990'larda karsilikli uzatilan zeytin dallari ile biraz daha birbirine yaklasti. Bu yakinlasma, hayati ayni gözle gören iki Akdenizli ulusu, yani Yunanlari ve Türkleri pek çok alanda isbirligine ve daha sicak iliskiler kurmaya sevk etti haliyle. Bunlarin basinda da ticaret geliyor. Iki ülke arasinda 1990'da 268 milyon dolar olan ticaret hacmi, 2000 yilinda 846 milyon dolara, 2006'da ise 2 milyar 600 milyon dolara yükseldi bu süreçte. Geçen yilin sonunda ortaya çikan bu rakamin yüzde 60'tan fazlasini Yunanistan'a ihracatimiz olusturuyor. Bir baska deyisle, son yillarda Yunanistan'la hem ticaret hacmimiz artmis, hem de bu ikili ticaret iliskisinin daha fazla ihracat yapan tarafi Türkiye.
Tabii bunda, iki ülke arasindaki benzerlikler kadar, özellikle ekonomik anlamda kolaylikla gözlenebilecek farkliliklar da oldukça etkili. Yunanistan, 11 milyon civarinda nüfusu ve 24 bin dolara yaklasan kisi basi GSMH'si ile pek çok yönden oldukça cazip bir pazar öncelikle.
Bu gelirin yüzde 70'in üzerindeki kismini tamamen hizmet sektörü elde ediyor.
Dünya ticaret filolarinin yüzde 26'sina sahip olan Yunanistan, geçen yil deniz tasimaciligindan 18 milyar dolar, turizmden ise 14,5 milyar dolar gelir elde etti. Bu rakamlar olumlu bir tablo çizse de komsu, dikensiz gül bahçesi de degil! Issizligin hâlâ yüzde 9,2 oldugu ülkenin dis ticaret açigi 2001'den bu yana yaklasik 2,5 kat artmis durumda.
Buradan da anlasilacagi gibi ithalatini son yillarda oldukça artiran ülkenin dis aliminda Türkiye'nin önemi de artti. 2000'de Yunanistan'in ithalat yaptigi ülkeler siralamasinda 24. sirada yer alan Türkiye, 2006 yilini 12. sirada kapatti. Buna bagli olarak, Yunanistan 2000 yilinda gerçeklestirdigi toplam ithalatin yüzde 1,3'ünü Türkiye'den yaparken, bu oran 2006'da yüzde 2,61'e yükselmis durumda. Ayrica Koton, Inci Ayakkabi, Ipekyol, Gizia Moda, Home Sweet Home gibi tekstil ve hazir giyim sektöründen firmalar da bu ülkede magazalar açiyor, girisimlerde bulunuyor.
Israrci olunmasi gereken bir pazar
Hem genel anlamda hem de Türkiye'den yaptigi ithalati artiran, cografi olarak oldukça yakin ve iletisim kurmamizin son derece kolay oldugu bu komsu ülke ile ticaret yapmanin incelikleri neler?
Bebek ve çocuk giyimi alaninda uzmanlasmis, yaklasik 10 yildir Yunanistan'a ihracat yapan ve ortaklarindan biri Bati Trakyali oldugu için pazara pek de yabanci olmayan Cenkal Tekstil'in Yönetim Kurulu Baskani Halit Volkan Cengiz bu soruya kendi yasadiklari süreci anlatarak yanit veriyor: "Ortagim Muharrem Bey'le Ingiltere'de tanistim. Ortakligimizin ilk zamanlarinda önce Ingiltere'ye mal sattik. Bunu daha sonra Hollanda, Belçika gibi ülkeler izledi. 1997'de Muharrem Bey Yunanistan'da is kurunca, bu pazara büyük montanli 'private label' is yapmaya karar verdik. Muharrem Bey'in Yunancasinin çok iyi olmasi da bizim için önemli bir artiydi. Ilk zamanlar 6-7 firma ile yaptigimiz görüsmelerden sürekli ret cevabi aldik. Fuarlara gidip orada mal satmaya çalistik. Kartimizi biraktik. Hatta sari sayfalarda gördügümüz firmalari aradik. Bu yolla, Abitto firmasindan Akilya adinda biri ile tanistik. Biz adamin yanina gider gitmez, götürdügümüz numuneleri bir kenara birakmamizi söyledi. Sonra da, 'Ben Istanbul'a gelip sizin neyi yapabileceginizi görecegim. Sizin kapasitenizi gördükten sonra belki biz size mal yaptiracagiz' dedi. Bizi ilk disipline eden, belki de bugün sistematik bir çalisma ortaya koymamizi saglayan Akilya'dir. Üretim sistemimize bakip 'Karisabilir miyim?' diye sordu. Biz de tabii dedik. O zamanlar ilk 30 bin-50 bin marklik büyük ihracatlarimizi onun firmasina yaptik. Su anda 4 milyon dolar olan ihracatimizin yaklasik yüzde 80'ini Yunanistan'a yapiyoruz. Yunanistan her yönüyle bizim için çok özel bir pazar."
Yunanistan'in, milli gelirini son 7-8 yilda iki misline çikarmis, çok ciddi alim gücüne sahip bir ülke oldugunu hatirlatan Cengiz, devlet olarak çok borcu olsa da halkinin çok zengin olduguna dikkat çekiyor. Bu pazarda, israrci ve kalitesine güvenen bir yaklasim göstererek kendilerini kabul ettirdiklerini belirten Halit Volkan Cengiz, sik sik gidip geldikleri ama bir türlü siparis alamadiklari bir firmaya, 'Biz sizden siparis alana kadar buraya gelecegiz' dediklerini ve sonrasinda aldiklari siparisten firmanin son derece memnun kaldigini anlatiyor.
2006'da Türkiye'den Yunanistan'a giden bebek kiyafetlerinin yaklasik yüzde 15'ini üreten Cenkal Tekstil, yogun olarak çalistigi bu pazarda cografi olarak da ciddi de bir yayginliga sahip.
Yunanistan önemli bir distribütör
Yunanistan piyasasinda yer edinmek isteyen bir firmanin, kendi markasiyla nasil bir sansi oldugunu ise su sözlerle dile getiriyor Cengiz: "Tüm Balkan ülkelerine kendi markamizla satis yapmamiza ragmen, bugüne kadar bir tek Yunanistan'a kendi markamizla satis yapmadik. Oradaki müsterilerimize rakip olmak istemedik; onun yerine 'private label' üretim yapmayi tercih ettik. Ama Yunanistan'in oldukça ciddi distribütör özelligine sahip olmasi, son zamanlarda bizi bu piyasaya yönelik farkli planlar yapmaya itiyor. Çünkü Yunanistan tabiri caizse Avrupa'nin simarik çocugu gibidir; ondan mal alinir, is verilir, is yapilir. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Bizim, Yunanistan'daki müsterimize 4 euroya sattigimiz mali, biri Viyana'dan 43 euroya almis ve komsumuzun çocuguna hediye etmis. Biz bunu yasadik. Biz de Atina ve Selanik orijinli iki distribütör firma kurarak, oldukça genis bir dagitim agi olusturabilecegimizi düsünüyoruz. Yunanistan piyasasini Yunanlardan daha iyi biliyoruz. Yunanistan pazarina girmeyi planlayan pek çok firma bizi arayip ülke hakkinda fikir aliyor. Bir de Yunanistan hakkinda su yorumu rahatlikla yapabiliriz, Yunanistan'a is yapan, Avrupa'nin en kuzeyine kadar her yere is yapar. Biz bu düsünce ile Isveç'te kendi markamiz olan Rabitto ile ciddi bir dagitim agi kuracagiz örnegin."
Halit Volkan Cengiz'in Balkan pazari ve genel olarak ihracatçilarin daha rahat çalismasi üzerine, dikkate deger iki de önerisi var: "Türkiye'nin, ITKIB bünyesinde, Yunanistan merkezli bir 'Balkanlar Masasi' kurmasi lazim. Bu masayi kuralim ve biz sanayiciler de burada görev alalim. Bu masa, Balkanlarla ilgili rekabet gücünü artirici çalismalar yapsin. Balkanlar'da mal satmak isteyenlere bunun usulünü, yöntemini, akademik olarak gelistirilmis modelleri sunsun. Kisiler bu bilgilerle, Amerika'yi yeniden kesfetmeye ugrasmadan, belli adimlari bilerek atsin ve hedeflerine daha kisa sürede ulassin. Biz bu konuda her türlü bilgi ve güç paylasimina haziriz. Ikinci önerim ise Türk ihracatçisina, pek çok ülke tarafindan akredite edilmis yurtdisina çikis kartlari verilmesi yönünde. Örnegin bir firma bir ülkeye bir milyon euronun üzerinde ihracat yapiyorsa, o firmadan bir ya da iki kisiye, o ülkeye daha kolay girmesi saglayan bir kart verilmeli bence. Yunanistan'in köyünde yasayan adam Avrupa'nin her yerine vizesiz girip çikarken, yilda 10-20 milyon dolarlik ihracat yapan Türk isadaminin vize kuyruguna girmesi reva degil."
Yunan müsteri ne ister?
Halit Volkan Cengiz'in ortagi Muharrem Kalenci, Bati Trakya'da oturan bir Yunanistan vatandasi oldugu için, her iki ülkeyi de oldukça yakindan taniyan ve degerlendirebilen bir göz.
"Türkiye'deki pek çok hazir giyimci istiyor ki, Yunanistan'dan Costa ya da Petro gelsin, cebindeki 1-2 milyon dolari verip 'Al su isi yap' desin. Ahmet de onlari, müsterinin istedigi gibi degil, kendi istedigi gibi yapsin. Bu mümkün degil! Sadece hazir giyim degil, Yunanistan pazarina hangi sektörden girmek isterseniz isteyin, en az 1-2 sene hiçbir beklentiniz olmamasi lazim. Çünkü hiç kimse -dev dahi olsa- size ne büyük miktarlarda siparis verir, ne de ön ödeme yapar. Bir firma ön ödemeyi yapsa dahi, ödemenin geri kalanini alma konusunda yarattigi güvenle size daha sonra sorun çikarabilir. Paranin geri kalanini uzun süre bekleyebilirsiniz" diyerek, her iki pazarin genel durusunu dile getiren Kalenci sözlerine su sekilde devam ediyor: "Benim gördügüm kadariyla Yunanistan'da her müsteri, üretim yaptiracagi, birlikte çalisacagi firmayi önce test ediyor. Yunanistan pazarindaki müsteriniz kafaniza yatmayacak seyler de istese yapin. Müsterinizin istedigi ürünü özellikle tam olarak yapmaya özen gösterin. 'Bu renkte de yapsak olur ya da bu ton daha iyi gider' gibi yönlendirmelere kesinlikle girmeyin. Kisacasi, ne isteniyorsa onu yapin! Ayrica her adimda onay almaktan da çekinmeyin."
Kuzeydeki ülkelerde önemli olan tek seyin firmalar arasindaki sözlesme oldugunu, ama Yunanistan'da kisisel iliskilerin de etkisinin görüldügünü belirten Muharrem Kalenci, Yunanlarin, çok büyük bir hata yapmadiginiz sürece, makul çerçevede anlasilabilir insanlar oldugunu ifade ediyor ve ekliyor: "Temelde art niyet yoktur. Akdenizli özelliklerini ticari hayatta da görürsünüz kisacasi. Ama her ihtimale karsi, bir sorun çikarsa adli makamlara sunulmak üzere bir belgenin elinizde bulunmasi önemlidir."
Yunanistan'da piyasanin tahmin edilenden daha farkli isledigine de dikkat çeken Kalenci, önce modellerin, koleksiyonlarin yapildigini, bu modeller oradaki temsilcilere dagitilarak, Yunanistan genelindeki perakendecilerden siparislerin toplandigini ve sonra da imalatçilarin topladiklari bu siparisler kadar ya da çok az üzerinde üretim yaptirdigini söylüyor. Yani genel olarak, kimse bir mali numune veya koleksiyon olarak satmadigi sürece siparis vermiyor Yunanistan'da.
Benzerlikler kolaylik sagliyor
Özellikle Avrupa Birligi'nin (AB) eski üyeleri arasinda, kisi basina düsen milli gelir bakimindan çok üst siralarda yer almasa da giyime yaptigi harcama bakimindan adi yukarilarda yazili olan Yunanistan, Türk perakendecileri için de dikkate alinmasi gereken bir pazar. Türkiye'nin taninmis zincir magazalarindan Koton da Yunanistan'in bu özelligini fark ederek yaklasik iki yil kadar önce Atina'da ilk magazasini açmis. Bu girisimlerini, yurtdisinda büyüme stratejilerinin, cografi yakinlik gösteren büyüyen pazarlara dogru olmasi ile açiklayan Koton'un Yönetim Kurulu Baskani Yilmaz Yilmaz, Yunanistan pazari ile ilgilenmeye baslama süreçlerini su sekilde anlatiyor: "Bu strateji baglaminda biz Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Rusya, Birlesik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkelerine önem veriyoruz. Bunun yani sira, gelismis pazarlara yönelik de ayri stratejimiz var. Bu bakis açisi çerçevesinde üç yil önce genel bir Yunanistan arastirmasi yaptik ve sunu gördük ki, Yunanlarin giyim tarzlari, zevkleri, kadin ve erkeklerin kaliplari bize benziyor. Bunlar çok önemli seyler. Ayrica iklim benzerligi ve lojistik kolayliklar da önemli artilar bizim için. Sabah dokuzda uçaga binip aksam yedi-sekiz civari, yani Türkiye içinde mesaiye gider gibi Atina'ya gidip gelebiliyorsunuz. Bunlara ek olarak, zaten bir yatirim planimiz olan Atina'da, Yunanistan'in ilk ciddi alisveris merkezi projesi gündeme gelince, "Bu firsati degerlendirip Yunanistan pazarina girelim" dedik. Böylece yaklasik 2 sene kadar önce ilk magazamizi açtik Atina'da."
Koton bugünlerde ikinci magazasini da tutmus Atina'da. Hâlâ alisveris merkezlerinin pek yaygin olmadigi ülkede açilacak bu ikinci magaza Atina'nin en merkezi caddelerinden biri olan Omonia'da. Yunanistan'da bundan sonra caddelerde büyüme stratejisi izleyecek olan Koton'un neden bu yaklasimi benimsedigini Yilmaz söyle dile getiriyor: "Atina'da ve genel olarak Yunanistan'da Izmir ya da Antalya'daki iklim hâkim. Bu iklimin de etkisiyle insanlar caddelerden alisveris etmeyi, kafelerde oturmayi, gün boyu piyasa yapmayi seviyorlar. Herhalde bu gelenek, alisveris merkezlerine soguk bakmalarina neden olmus. Ama ilk açilan alisveris merkezi basarili olunca yeni projeler de gelistirmisler."
Yunan müsteri profilinin begenisini ve giyim tarzini 'modaya uygun' ve 'Akdenizli-Avrupali' olarak tanimlayan Yilmaz Yilmaz, bu profili, Batili tarzda giyinen Türk tüketiciye paralel buluyor.
Magaza açmak güç istiyor
Yilmaz, Yunan halki ile ilgili su tespitlerde bulunuyor: "Yunanlari bizden ayiran çok belirgin bir özellik var; bizim aksimize oldukça uzun yasamalari. Genel olarak yasamayi çok seviyor, kendilerini gereksiz yormuyorlar ve keyiflerine düskünler. Giyinmeyi çok seviyor ve çok para harciyorlar. Bu da tabii oradaki moda pazarinin oldukça canli olmasini sagliyor. Hem bölgenin kisi basina en yüksek gelirli hem de bu gelirden oransal olarak daha fazla para harcayan ülkesi, bu nedenle de biz bu pazardan memnunuz. Genelde yurtdisinda açilan magazalar, Türkiye'dekilerden daha küçük olur. Ama bizim ilk magazamiz 850 metrekarelik bir alana kuruldu, ikincisi de 950 metrekare olacak. Bunun nedeni, güvendigimiz bu pazarda genel konseptimize uygun magazalar açmayi tercih etmemiz."
Peki, her sey bu kadar güllük gülistanlik mi Ege'nin karsi kiyisinda? Hayir! Yunanistan pazarinda alisveris merkezleri pek yaygin olmadigi için cadde lokasyonlarinin oldukça pahali oldugunu vurgulayan Yilmaz Yilmaz, "Örnegin dört-bes milyon euro gibi oldukça yüksek hava paralari vererek kiymetli yerlerde magaza bulabiliyorsunuz Atina'da. Bunun üzerine bir de ayda 750 bin euro kira vermeniz gerekiyor. Bu da haliyle pazara penetrasyonu zorlastiran bir sey. Lokasyonlarin asiri degerli olmasinin yani sira, Yunanlarin asiri pazarlikçi olmasi da bizim isimizi güçlestiriyor" diyor.
Iki ülke arasindaki iliskilerin gittikçe sicaklastigini, bunun her sektörde her türlü faaliyette etkisini gösterecegini umut ettiklerini ifade eden Yilmaz, kültürel ve cografi anlamda birbirine bu kadar yakin iki ülkenin, iliskilerini ve iletisimini artirmasi gerektigini düsünüyor.
On yildir Yunanistan pazarinda olan Cenkal Tekstil'in Yönetim Kurulu Baskani Halit Volkan Cengiz, kisa sürede basarili olunamayacak, israrcilik ve azim gerektiren bir pazar olarak tanimliyor Yunanistan'i. Ortagi Muharrem Kalenci ise kendilerinden mal alan Yunan müsteri profilinin, çok büyük bir hata yapilmadigi sürece ilimli yaklastigini, ama ayni müsterilerle sorun yasamamak için bir dokümana sahip olmanin faydali olacagini dile getiriyor.
Keyfine düskün bir millet olarak tanimladigi Yunanlarin, AB ülkeleri arasinda giyinmeye en fazla para ayiran milletlerden biri olduguna dikkat çeken Koton'un Yönetim Kurulu Baskani Yilmaz Yilmaz, bunun, ülkedeki moda pazarinin oldukça canli olmasi sonucunu dogurdugunu da belirtiyor.
Aklinizda bulunsun!
> 2000'de Yunanistan'in ithalat yaptigi ülkeler siralamasinda 24. sirada yer alan Türkiye, 2006 yilini 12. sirada kapatti.
> Yunanistan 2000 yilinda gerçeklestirdigi toplam ithalatin yüzde 1,3'ünü Türkiye'den yaparken, bu oran 2006'da yüzde 2,61'e yükseldi.
> Yunanistan, Lübnan'dan Kuzey Avrupa'ya kadar uzanan genis cografyada önemli bir distribütör.
> Yunanlar da bizim gibi Akdenizli. Bunu unutmayarak, sicak ve güven temelli iliskiler kurmak, ticari anlamda basarili olma yolunda atilacak önemli bir adim bu pazarda.
> Firmalar arasindaki sözlesmeler disinda, kisisel iliskilerin de büyük önemi var bu pazarda. Ortada çok büyük bir hata olmadigi sürece ilimli yaklasim gösteriyorlar. Ama herhangi bir sorunla karsilasma riskine karsi iliskilerinizde mürekkep kullanin.
> Yunanistan'da önce modeller oradaki temsilcilere dagitiliyor. Yunanistan genelindeki perakendeciler siparisleri topluyor ve sonra da imalatçilar topladiklari bu siparisler kadar ya da çok az üzerinde üretim yaptiriyor. Yani genel olarak, bir mal numune veya koleksiyon olarak satilmadigi sürece siparis verilmiyor Yunanistan'da.
> Alisveris merkezleri pek yaygin degil. Insanlar daha çok caddelerden alisveris yapiyor. Bu nedenle caddelerdeki dükkân kiralari fahis düzeyde.
> AB üyeleri arasinda, kisi basina düsen milli gelir bakimindan çok yukarilarda yer almasa da giyime yaptigi harcama bakimindan önde gelen ülkelerden biri Yunanistan.
|