Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Fokus: Kosova

Fokus
Kosova bombası Balkanlar'dan Kafkaslara da sıçrar
02.02.2008 | Çilem Yıldız | Analiz

  Sırbistan seçiminin sonucu ne olursa olsun Kosovalılar tek taraflı
bağımsızlık ilan etmesine kesin gözüyle bakılıyor. AB ve ABD destekli
bağımsızlık ilanının Balkanlarda tüm taşları yerinden
oynatmasından korkuluyor. Ancak Kosova rüzgarı Kafkaslara kadar
ulaşabilir.

Tüm Avrupa ve Balkanlar nefesini tutmuş pazar günü Sırbistan'da
yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini bekliyor. Sırbistan'da bile
sembolik bir makam olan cumhurbaşkanlığını kimin kazanacağına bu kadar
önem atfedilmesinin nedeni ise Kosova meselesinin geleceğinin bu
seçimle kurduğu göbek bağı. Zira, Sırbistan'daki seçimlerde Avrupa
Birliği (AB) karşıtı olması ve Rusya'ya yakınlığıyla tanınan aday
Tomislav Nikoliç'in kazanması durumunda Kosova vakit kaybetmeden tek
taraflı olarak bağımsızlığını ilan edecek. Yok eğer seçimi Batı yanlısı
aday Boris Tadiç kazanırsa AB ve ABD'nin desteğiyle hareket eden Kosovalı
Arnavutlar bir karar açıklamadan önce muhtemelen 18 Şubat'taki AB
Dışişleri Bakanları toplantısını bekleyecek. Aslında her 2
durumda da Kosovalıların bağımsızlıktan başka bir seçeneği kabul
etmeyeceği artık herkesin malumu. Seçim sonuçları daha çok bağımsızlık
ilanından sonraki sürece etkisi bakımından kritik.

AB'nin geleceğini etkiler
Kosova meselesini en az zararla ve kansız bir biçimde çözmeyi namus
meselesi haline getiren AB ise   bu mesele üzerinden dış politika aktörü
olarak dünya siyasetindeki gücünü ve yeterliliğini sınıyor. Almanya'nın
eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in bir yazısında AB'nin geleceğini
Kosova'nın statüsüne bağlaması bu konuya verilen önemi net bir biçimde
ortaya koyuyor. Kosova'nın bölünmesi durumunda Kosova içinde başlayıp
tüm Balkanlara sıçraması beklenen çatışmanın AB'yi zor durumda
bırakacağı kesin. Bu nedenle Kosova için bağımsızlık dışında hiçbir
ihtimalin mümkün olmadığına inanan AB, Sırbistan'a Kosova'ya karşılık AB
üyeliğine ilişkin havuçlar sunuyor. AB'nin desteklediği aday Tadiç de
Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesinin hiçbir şartta kabul edilemez
olduğunu savunuyor. Ancak Tadiç, bağımsızlık ilanı durumunda Kosova için
savaşmayacağının da altını çiziyor. Avrupa'nın ortasında yeni bir savaş
çıkmasından ödü kopan AB tam da bu yüzden Tadiç'e elinden gelen
tüm desteği vermeye çalışıyor.

Sırpların  bağımsızlık isteği
Kosova Başbakanı Haşim Taçi'nin geçtiğimiz hafta Wall Street Journal
gazetesinde yayımlanan makalesinde vurguladığı gibi "Kosova bugüne kadar
Birleşmiş Milletler'in (BM) himayesinde varlığını korudu ama bundan
böyle bağımsızlık sürecini ABD ve AB'li dostlarıyla inşa etme"
niyetinde. Ancak Sırbistan'da seçimi Kosova meselesine görece daha esnek
yaklaşan Tadiç'in kazanması durumunda bile Kosova'nın bağımsızlığını
ilan etmesinin ardından yaşanacak sürecin tüm bölge için hiç de kolay
olmayacağı ortada. İlk olarak Kosova içindeki Sırplar sesini yükseltmeye
başladı bile. Kosovalı Sırplar, bağımsızlık ilanı halinde Mitroviça'nın
Sırbistan sınırına kadar olan bölge ile Priştine yakınlarındaki
Garacanica ve Novo Brodo belediyelerinde bağımsızlık ilan edeceklerini
açıkladı.  Bağımsızlık ilan eden küçük Sırp belediyelerine komşu
Arnavutluk'un hiç de sıcak bakmayacağı ortada. Diğer yandan her ne kadar
Tadiç seçilirse Kosova için savaşmayacağını ilan etse de devletin en
önemli kırmızı çizgisi olarak görülen Kosova'dan vazgeçen bir
politikacının Sırbistan'da destek bulması neredeyse olanaksız. Hafta
içinde Makendonya Savunma Bakanı'nın Türkiye ziyareti kapsamında
Balkanlara ilişkin açıklamalarda bulunan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar
Büyükanıt, Balkanlarda güvenliği tehdit edecek bir askeri harekâtın tüm
bölgeye tesir edeceğini söylemişti. Büyükanıt'ın "bir harekâtla"
ifadesiyle işaret ettiği tehdit tabii ki Sırbistan harekâtı.

Rusya'nın AGİT kozu
AB,seçim günü yaklaştıkça Sırbistan'a çatışma ve şiddetten kaçınması
yolunda uyarılar yapadursun Sırbistan, olası her gelişmeyi tek tek hesap
ederek planlar yapıyor. Bu noktada geçen hafta Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin ile onun devlet başkanı adayı Dimitri Medvedev'in Tadiç'i
Kremlin'de kabul etmesi de tesadüf değildi. Bu görüşmede Rusya
uluslararası diplomaside denge aracı olarak gördüğü Balkanlardaki
nüfuzunu korumak için Sırbistan'a çeşitli teklifler sundu. Görüşmenin
açık kısmında Rusya ile Sırbistan arasında büyük bir enerji anlaşması
imzalandığı ifade edilirken, kapalı kapılar ardında ise Kosova
tartışıldı. Görüşmede 2 ülkenin Kosova'nın bağımsızlık ilan
etmesi durumunda Avrupa Günelik ve İşbirliği Teşkilâtı'nın (AGİT) Kosova
misyonunu durdurma yönünde karar aldığı söyleniyor. Aralıktaki AGİT
zirvesinde Rusya ve Sırbistan'ın isteğiyle Kosova misyonunun görev
süresinin devamı konusunda yıllık değil, aylık karar alınması
konusunda anlaşma yapılmıştı. AB'yi Avrupa'nın ortasında yeni bir etnik
temizlik yaşanabileceği konusunda uyaran Rusya, Kosova içerisinde olası
bir çatışma durumunda AB'nin elini zayıflatmayı hedefliyor. Durumun
ciddiyetinin farkındaki AB ise AGİT misyonunun Kosova'dan çıkması
durumunda Kosovalı Sırpların da büyük zarar göreceği konusunda uyarıda
bulunuyor.
Rus ve Sırp yetkililerin söylediği gibi Kosova'nın tek taraflı
bağımsızlık ilanı Makedonya, Sırbistan ile Arnavutluk'u da
kapsayan geniş bir alanda ayrılıkçı hareketlere ve çatışmalara neden
olabilir. Balkanlarda uyuyan devi uyandıracak bu kararın sonucunda
gerçekleşecek şiddet olaylarında AB'nin çok zor durumda kalacağı da
kesin. Üstelik, Balkanlarda kendi aleyhinde gelişen bölünme ve olası
birleşmeler neticesinde Rusya da Kosova meselesini başka coğrafyalara
taşıyabilir. Rusya Kosova'nın bağımsızlığı ve Arnavut
milliyetçiliğinin Balkanlardaki olası hamlelerine karşı,
Kafkasya'da Osetya, Abhazya ve Karabağ meselelerini ortaya atabilir. Bu
durumda Kosova bombasının etkisi sadece Balkanlarda değil, tüm dünyada
hissedilir.

Pandora'nın kutusu açılırsa  Balkan haritası sil baştan çizilir
Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanı Balkanlarda talepleri ve
çıkarları birbirine tamamen zıt halklar arasındaki iplerin iyice
gerilmesine neden olur. Le Monde Diplomatique'in ocak sayında Kosova
meselesini işleyen Balkan uzmanı Jean-Arnault Dérens, Kosova'nın olası
bağımsızlık ilanının bölgede domino etkisi yaratacağını belirterek,
Balkan haritasının yeniden çizilme ihtimalini ele aldı. Dérens'in
bölgedeki tüm kesimlerin toprak taleplerini göz önüne alarakortaya
koyduğu yeni Balkan haritasına ilişkin senaryolar ise şöyle:
* Makedonya: Haritanın yeniden çizilmesi durumunda en çok zarar görecek
ülke olabilir.Makedonya'daki Arnavut azınlık Arnavutluk, Yunan azınlık
ise Yunanistan'a katılmak ister. Bu arada, Karadağ da Shkodra bölgesinde
yaşayan Sırp-Karadağlılar için tazminat talebinde bulunabilir.
* Bosna-Hersek: Bosna'daki Sırplar ana vatana katılmak, Hersek'teki
Hırvatlar da Hırvatistan'a eklenmek istiyor. Bu durumda geriye
Saraybosna, Zenika ve Tuzla'dan oluşan mikro bir Müslüman ülke kalır.
Toprak paylaşımında Bosna-Hersek'in talebi ise Sırbistan ile Karadağ
arasında paylaşılmış durumda olan Sancak Yeni Pazar'ın kendisine
bağlanması olur.
* Karadağ: Paylaşımda zararlı çıkabilecek bir diğer ülke ise Karadağ.
Ülkedeki Arnavut ve Bosnalı azınlıklar ayrılmak ister. Hırvatistan da
Kotor şehrine talip olursa Karadağ 19. yy' daki sınırlarına geri dönmüş
olur.
* Sırbistan: Sırbistan toprak alıp verme konusunda en paradoksal
durumla karşılaşacak ülke olur. Paylaşım durumunda bir taraftan Arnavut
ve Bosnalıların yaşadığı toprakları kaybetmesi beklenen ülke, Karadağ ve
Bosna-Hersek'te Sırpların yaşadığı bölgelerdeki toprakların ana vatana
katılmasıyla topraklarını genişletebilir.
* Slovenya: AB Dönem Başkanı kendiadına Hırvatistan'la arasındaki sınır
sorununu çözmüş durumda. Bölge sorunlarını çözmedeki iyi niyeti
sayesinde Ljubljana yönetimi İtalya'ya bağlı Frioul adası ile Trieste'yi
de topraklarına katabilir.
* Yunanistan: Balkanlarda haritanın yeniden çizilmesi durumunda halen
AB üyesi konumundaki ülkeler de bu durumdan nasibini alır. Yunanistan
için azınlık sorunu Arnavutlarla sınırlı kalmaz. Pomak ve Türkler de
Türkiye ile Bulgaristan'a katılmak isteyebilirler.


Cevdet Aşkın
Arnavut-Sırp Türk-Kürt fark etmez
02.02.2008 | Cevdet Aşkın

  Avrupa Birliği Ortak Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi
Javier Solana, NATO Genel Sekreteri olarak 23 Mart 1999 günü akşam
saatlerinde yaptığı açıklamada "Bayanlar, baylar. Az önce General Wesley
Clark'a Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne hava harekâtına başlama
talimatını verdim" dedi. Böylece NATO, kuruluşunun 50. yılında ilk kez
olarak egemen bir ülkeye karşı savaş açtı. BM Güvenlik Konseyi'nin açık
izni olmadan 24 Mart'ta TSİ 20.56'da başlayan Yugoslavya hava harekâtı
78 gün sürdü. Kosova'da Arnavutlara yönelik "etnik temizlik"in önüne
geçmek için bugünkü Sırbistan'ın tümü; yolları, fabrikaları, elektrik
santralları, TV ve radyo binaları, hastaneleri, köprüleri, başkanlık
konutları, bakanlıklar, yabancı elçilikler ve hatta mülteci konvoyları
lazer güdümlü bombalarla vuruldu. Yugoslav ordusunun Kosova'da harekât
yapma kapasitesinin azaltılması için Avrupa'nın orta yeri kesintisiz
olarak bombalandı.
Sırp birlikleri bombardımana rağmen Kosova'da ayrılıkçı UÇK
gerillalarına karşı operasyonlarına devam etti. CIA tarafından o
zamanın ABD Başkanı Bill Clinton'a böyle bir harekâtın düzenlenmesi
halinde insani felakete yol açılacağı yönünde aylar öncesinde uyarı
yapılmasına rağmen ABD-İngiltere dizaynı olan bombardıman hem Sırplar
hem Arnavutlar için tam bir insanlık trajedisine dönüştü. NATO'nun
bombardımanı sonucunda Sırpların öfkesinden korkan Arnavutlar,
tarihlerinin belki de en büyük göçünü yapmak zorunda kalarak
Makedonya'ya sığındılar.
BM ve G-8 tarafından hazırlanan 13 maddelik anlaşmanın Belgrad
tarafından da kabul edilmesiyle 10 Haziran 1999'da harekât durdu ve
11 gün içinde Sırp birlikleri Kosova'dan çekildi. Televizyon
kameralarıyla izlenen çekilme Sırp ordusunun yaklaşık bin uçakla
yürütülen harekâtta ciddi kaybının olmadığını gösterdi. Anlaşmaya
göre BM Güvenlik Konseyi Kosova'da bir geçiş yönetimi kuracak, bu
yönetim altında Kosova'da yaşayanların özerkliği olacak ve kendi
yönetim ve demokratik kurumlarını oluşturacak; Kosovalı Arnavutlar
ile Belgrad arasında Kosova'yla ilgili kesin siyasi anlaşma için
görüşmelere başlanacak ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ve
bölgedeki diğer devletlerin toprak bütünlüğü tanınacaktı.
Bugün üniversiteyi yeni bitiren bir kişinin televizyon ve yazılı
basından şubat ayının ikinci yarısına kalmadan Kosova'nın
bağımsızlığını ilan edeceğiyle ilgili haberleri izler
ya da okurken daha çocuk yaşlarda olduğu o yıllarda, kendi ulusal
sınırları içinde bir bölgeyi koparmak için silaha sarılan ABD
eğitimli ve destekli Arnavut UÇK gerillalarına Türkiye'den toprak
koparmak isteyen PKK'ya karşı Ankara'nın yaptığından daha fazlasını
yapmayan Belgrad'ın üstüne uluslararası toplumun çullanışının nedenini
ve sürecin ayrıntılarını bilmesi çok zordur.
Miloseviç zulmünden Arnavutları kurtarma temasıyla zihinlere işlenen
20. yüzyılın en son ve en büyük dezenformasyon kampanyasının aslında
Yugoslavya'nın 90'lı yılların başında tetiklenen parçalanmasının son
halkası olduğu göz önüne alındığında, tüm sürecin tarih biliminin
manipülasyondan uzak bir şekilde olgular üzerinde yapılan titiz
çalışmasına muhtaç olduğu ve onu beklediği açıktır.
Silahlı bir örgüte karşı 24 yıldır mücadele yürüten bir ülkenin mütevazı
insanları, işte o zaman, büyük güçlerin uzun vadeli oyun planlarında
Sırp ya da Arnavut, Türk ya da Kürt olmanın öneminin sıfır olduğunu
fark edeceklerdir.

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net