Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Komşularımız ve dış ticaret

Komşularımız ve dış ticaret
04.03.2008 | Bülent Ünal |
Referans Gazetesi

  Sevgili dostlar, son on beş, yirmi yılda dünyada çok şey değişti.
Temel neden; dedikodu gibi olsa da bugünlerde yine gündeme gelen
yıldız savaşları projesi ve uzayda hâkimiyet mücadelesi sonunda oyunu
kaybeden Sovyetler Birliği'nin dağılması, yetmiş yıllık bir sıcak-
soğuk savaş döneminin, iki kutuplu dünyasının bugünün çok tartışılan
tek kutuplu "Abi Amerika" dönemine dönüşmesi.

Bu değişim bizde günlük yaşamın telaşı ve her zaman olduğu gibi yeni
nesillerin de yaşadıklarını olağan kabul eden düşünce yapısı ile fazla
hissedilmedi veya bizler toplum olarak pek duyarlı değiliz. Bizim
dışımızdaki olaylar bizi nasıl etkiliyor pek kafa yormuyoruz.

Bu dönemin dünyasını, değişimi bilmiyorum ne kadarımız yakından takip
etti. Yeni kurulan devletler hakkında ne düşündük; gelin bu yazıda
önce yeni kurulan devletleri bir sıralayalım, sonra sınır
komşularımıza, onlar ile ticarete bir göz atalım. Sıralamaya batıdan
başlarsak, ilk sırada Çekoslovakya var. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya
olarak ikiye bölündü. Mareşal Tito'nun Yugoslavyası artık yok.
Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Karadağ, Makedonya, Bosna Hersek ve
nihayet Kosova. Hepsi Yugoslavya topraklarının yeni bağımsız
devletleri. Özgürlüklerine tam anlamı ile bu dönemde kavuşan Polonya,
Macaristan, Bulgaristan ve Romanya'yı yeni olarak saymayalım. Haritada
biraz yukarıda Estonya, Litvanya, Letonya özgür toplumun yeni
devletleri. Hemen aşağıda Belarus, Moldova, Ukrayna, Kafkaslar'da
Gürcistan, Ermenistan. Asya'nın içlerine doğru Azerbaycan,
Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve
tabiidir ki yeni Rusya. Alt alta yazınca ne çok değil mi? Bir bölümü
Avrupa Birliği'nin üyesi dahi oldu. Soru şu: Biz bu değişim içinde ne
yaptık? Bu kadar yeni devlet ile politikamız ne? Ekonomik, siyasal,
sosyal ve kültürel ne tür politikalar geliştirdik? Ne sonuçlar elde
ettik?

Bu yazıda niyetim, bu değişim sonucu, özellikle sınır komşularımız ile
dış ticaretimizde ne yaptık, yapabildik; bugüne gelen sonuçları ne
oldu sorusuna cevap aramak. Sınır komşuları ile ticaret tüm dünyada
çok önemsenen özel ilişkiler ile yürütülen bir kavram. İyi bir örnek;
Amerika'nın iki komşusu Meksika ve Kanada ile ilişkileri ve bu ticaret
için özel anlaşmaları. Türkiye dünyada sınır komşuları yönünden nadir
zengin ülkelerden biri. Bizim neslimize düşman komşularımız olarak
anlatılan bu ülkeler, genelde enerji zengini ülkeler ve biz onlara
petrol ve doğalgaz için çok ciddi ödemeler yapıyoruz. Ya enerjiyi
vermezlerse diye hakkımızı pek de arayamıyoruz. Yani halimiz gençlik
deyişi ile "ezik". Gelin bir de şimdi sınır komşularımızı sıralayalım
ve onlar ile dış ticaretimizi sorgulayalım. Kara ve deniz sınırımız
olan ülkeler; Suriye, Irak, İran, Ermenistan, Gürcistan, Rusya,
Ukrayna, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan. Önemli bir ekonomik
coğrafya. Türkiye'yi de içine koyarsak kaba bir hesapla dört yüz
milyonluk bir nüfus. Bu bölgede dış ticaretimiz ne, neler
yapabiliyoruz? Bir sorgulamaya değmez mi? Belki harekete geçenler
olur.

2006-2007 yıllarının sınır komşularımız ile ihracat-ithalat
rakamlarını bir tabloda toplamaya çalıştım. Sonuçlar devletin resmi
istatistiklerinden derlendi.

Evet dostlar, sonuç pek iç açıcı değil. Sınır komşularımız ile son iki
yıllık dış ticaretimizde tam kırk milyar dolar açık vermişiz. Çoğu
enerji parası. 2006-2007 yılı mukayesesinde de açık yüzde 25 artıyor.
Hesap Irak'la uzak ara lehimize gibi ama merak etmeyin birbirlerini
öldürmekten vazgeçtiklerinde ve petrolü eskisi gibi çıkardıklarında,
onlardan da büyük miktarda petrol ve gaz alacağız ve fark aleyhimize
hızla değişecek. Rusya ile açığımız muhteşem, doğalgaza nakit fark
otuz üç milyar dolar. 1980'li yıllardaki ilk doğalgaz anlaşmalarını
hatırlıyorum. Rusya'dan alacağımız gazın yüzde seksenini mal olarak
ödeyecektik. Kötü mallar verdik yıllarca. Sonunda yüzde yüzünü nakit
öder olduk faturanın. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Projesi'ni de
gümrük birliği nedeni ile rafa koyduk. İş sadece para verip gaz almaya
dönüştü. İran'a iki yılda neredeyse on milyar, Ukrayna'ya beş milyar
dolar fark ödemişiz. Bu Ukrayna'dan aldıklarımız içinde ne var biliyor
musunuz? Kibar adı ile ayçiçeği küspesi, bildiğiniz "ayçiçeği kabuğu".
Bizde nedense ayçiçeği eken pek yok. Topraklar boş, millet kahvede
oturuyor ama olsun, komşuda var. Önce üretemediğimiz ayçiçeğinin
yağını alıyoruz, sonra ayrı para vererek tavuklar yesin diye
kabuklarını. Nasıl akıllıyız değil mi?

Komşularımıza verdiğimiz paranın çok büyük kısmı enerji faturası. Her
nedense kendi enerji kaynaklarımızı harekete geçirmek yerine, en
pahalı, en riskli, dünyanın genelde terk etmeye çalıştığı nükleer
enerji ile elektrik üretmeye hevesliyiz. Bir santral en erken beş
yılda yapılabiliyor. Hediyesi en az altı milyar dolar. Bu santral ile
ihtiyacımızın ne kadarını karşılayacağımızı, enerji ithal faturamızın
düşüp düşmeyeceğini, aynı para ile değişik kaynaklar kullanarak ne
kadar enerji üretebileceğimizi kimse söylemiyor. İlginçtir ki, hiç
kimse de sormuyor. Bu nükleer lobisi çok mu kuvvetli?

Bizim Rusya'ya, İran'a, Ukrayna'ya satacak malımız, pazarlık edecek
gücümüz, üretim becerimiz yok mu? Satamıyorsak ithalatımızı azaltacak
üretimi yapamaz mıyız? Çözümleri sokaktaki adam mı düşünecek?
Türkiye'yi yönetmeye talip olmak güzel de eğer doğru politikalar
üretemiyor ve bunları uygulayacak doğru kadrolara da sahip değilseniz,
durum hiç de iyi olmuyor. Çoğumuz bilmez "doğu"nun, "güneydoğu"nun
kaçakçılıkta kullanılan "eroinman katırlarını". Komşularımız ile
ticarette çareyi nerede aramalıyız?

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net