Avrupa’nın unutamadığı iki savaş
Avrupa’nın unutamadığı iki savaş KOSOVA NOTLARI Cevdet Akçalı Dünya Gündemi 29-02-2008
Avrupa’nın unutamadığı iki savaş Türklerle Avrupalılar arasında, 1300 yılında başlayıp 1918’e kadar geçen süre içerisinde çeşitli savaşlar olmuştur. Ancak Avrupalıların bu savaşlar içerisinde hafızalarına yer eden ikisi vardır. Bunu unutmaları zordur. Bu savaşlardan birisi İstanbul’un fethi, diğeri Kosova meydan muhabereleridir.
Kosova konusu uzun süre Avrupa Konseyi gündemini işgal etmiştir. Konseyin Hukuk Komisyonu, beni Kosova raportörü olarak seçmiştir. Bu sıfatla çeşitli zamanlarda Kosova’yı ziyaret etmiş ve ondan fazla rapor hazırlamışızdır.
Bu konuda raportör olmamış olsaydım dahi Kosova’ya olan ilgimiz var olacaktı. Kosova’dan Avrupa Konseyi platformlarında dertlerini anlatmak için Strasburg’a gelen heyetlerin ilk işi, Türk delegasyonu üyelerini bulmak olmuştur. Gerek ben ve gerekse Avrupa Konseyinde üye bulunan diğer arkadaşlarımız her defasında Strasburg’a gelen delegelere, ilgi göstermişler, genel kurul salonlarına girebilmeleri için gereken müsaadeyi aldıkları gibi gerek ilgili komisyonlarda ve gerekse siyasi grup toplantılarında konuşma imkânı sağlamışlardır.(*)
Sırpların Kosova’da yaptığı etnik temizlik teşebbüsünün şiddetli olduğu bir dönemde, çatışmaların olduğu hudut kasabalarının birisine birkaç yüz metre yaklaşmış ve oradaki vahşeti görmüşüzdür. Sırpların girdiği köylerde sadece insanları değil hayvanları ve hatta tavukları bile kurşunladığına şahit olmuşuzdur.
NATO’nun müdahalesi Bu vahşet NATO’nun Sırbistan hedeflerini bombalamasıyla son bulmuş ve Kosova’da Birleşmiş Milletler tarafından kurulan UNMİK bu güne kadar Kosova’yı yönetmiştir. Birleşmiş Milletler yönetiminde de facto bağımsız olan Kosovalılarla orada yaşayan Sırplar arasındaki çatışmalar durmamıştır. Yugoslavya bünyesinde azınlık duruda olan Kosovalı Arnavutlar, yarı bağımsız hale geldikten sonra orada yaşayan Sırplar azınlık duruma düşmüşlerdir. Kosova’daki savaşın kökeninde, iki etnik gurup arasındaki çatışmanın yattığını görenler olmuştur. Bununla birlikte, batı medyasında bunun bir intikam savaşı olduğu ve Sırpların Osmanlı’nın yaptıklarının bir cevabı olduğu tezini savunanlar da olmuştur. Yani savaş Sırplarla Arnavutlar arasında değil, Sırplarla Osmanlı arasında cereyan etmektedir.
“Never again” veya “ever again” Yugoslavya Devlet Başkanı, Kosova savaşının yapıldığı sahaya bir abide dikmiş ve orada yaptığı konuşmada, “never again”(hiçbir zaman) deyimini kullanmıştır. Yani “Bir daha Türkler buraya gelemeyeceklerdir” demek istemiştir.
Avrupa Konseyi siyasi Komisyonu ile Kosova’ya yaptığımız bir gezide, Priştine’deki Ortodoks ruhani liderini ziyaret etmiştik. Bu ziyarette, üyelerden birisi, Sırplarla Arnavutlar arasındaki anlaşmazlığın kökenini sordu. Muhatabımız açıkça, bu anlaşmazlığın, Türklerin Kosova’ya gelmesiyle başladığını ve asırlarca bunun canlı kaldığını açık açık söylemiştir.
Yazımızın başlangıcında da söylediğimiz gibi Türk zaferlerinden Avrupalıların unutamadığı iki tanesi vardır: Bunlardan birisi, İstanbul’un fethi, diğeri ise Kosova meydan muharebeleridir. Nitekim Sırpların Arnavutlara karşı etnik temizlik yapmaya çalıştıkları dönemde, Sırplar savaşlarının Arnavutlara karşı değil Osmanlılara karşı olduğunu defalarca söylemişlerdir.
Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden en çok memnun olması gereken bizler olmalıyız. Biz Kosova’ya yeni savaşla değil amma yakın bir dost olarak geri dönmüş bulunuyoruz. Bağımsız Kosova’ya göstereceğimiz yakınlıkla, Yugoslavya devlet Başkanının “never again”(hiçbir zaman) sözünü reddedip “ever again” (her zaman) demenin zamanı gelmiştir.
Cevdet Akçalı (*) Burada, Kosova davasında şehit olan ilim adamı Agani’yi rahmetle anıyoruz
|