Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Kartalların yurdunda kış yolculuğu

18 Şubat 2008 Hürriyet
Kartalların yurdunda kış yolculuğu
Hürriyet Seyahat Eki
Ayfer YAVİ

Kalabalıktan uzak, vize uygulaması olmayan, yakın, bizden ve el
değmemiş bir ülkede sakin tatil yapmak isteyenler için Arnavutluk kış
aylarında bile cazip gezi rotaları sunuyor. Haftanın 5 günü THY’nin
karşılıklı seferleriyle Tiran’a 75 dakikada ulaşmak mümkün.
Osmanlı’nın Adriyatik kıyısında bıraktığı izleri görebilir,
Balkan mutfağının lezzetleriyle tanışabilir, eğer benim gibi Balkan
mübadili bir ailedenseniz köklerinizi keşfedebilirsiniz. Yolculuk
boyunca, doyumsuz dağ, göl ve deniz manzaralarının içinden geçeceksiniz.


Dağlarla kaplı bir ülke Arnavutluk. Arnavutların ülkelerine verdiği
isim Shqiperi, yani Kartalların Yurdu. Topraklarının yüzde 75’i dağ ve
tepelerden oluşan ülkeye ancak böyle isim yakışır. Arnavutluk,
Balkanların en batıdaki parçası, Adriyatik’te 450 kilometre sahili
olan göller ve nehirler ülkesi. Doğa manzaraları muhteşem, ormanlarla
kaplı, sahilleri bakir, halkı sıcakkanlı. Ben bir mübadil çocuğuyum. Bu
geziyi arkadaşım Arzu Kılıçözlü ile beraber Berat doğumlu babam ve
İşkodra’da jandarma komutanlığı yapan dedemin anısına yaptık.
İki kadın, karanlıkta dağ başındaki bir kasabada yalnız dolaşırken
bile güvenlik sorunu yaşamadık.

Enver Hoca rejiminin devrilmesiyle, 16 yıl önce dünyaya kapılarını açan
ülkenin tarihi milattan önce 2000’lere uzanıyor. İlk yerleşimcileri,
İlliryalılar. Toprakları sırasıyla Roma, Bizans İmparatorluğu, İtalya
ve Osmanlıların eline geçmiş. Yaklaşık 500 yıl Osmanlı idaresinde
kalmış. 1912’de bağımsızlığını ilan eden ülkede Enver Hoca’nın
1946’da iktidara gelmesi köklü bir dönüşüme neden olmuş. Sosyalist
devrim sonrasında 45 yıl dünyaya kapılarını kapamışlar. 1991’de çok
partili sisteme geçip, ertesi yıl Komünist Parti iktidardan uzaklaşınca
kapıları dünyaya yeniden açılmış.

NEHİR BOYUNCA UZANAN ŞEHİR: TİRAN

Rinas Havaalanı, Tiran’a 17 kilometre uzaklıkta. Uluslararası uçuşlar
Bodrum Havaalanı büyüklüğündeki terminalden ve tek pistten yürütülüyor.
Yabancılardan 10 Euro ülkeye giriş ücreti alınıyor. Bizi 1990’lı
yıllardan kalma Mercedes marka otomobil karşılıyor. Dışa açıldıktan
sonra ülke ikinci el Mercedes cennetine dönüşmüş. İsmi statü simgesi.
Köylerdeki iki odalı evlerin kapısında bile Mercedes’e rastlanıyor.
Yollarda diğer tüm lüks otomobilleri görmek mümkün.

Tiran, 1617 metre yükseklikteki Dajti dağlarının eteğinde, dümdüz bir
kent. İçinden, doğu-batı yönünde Lana Nehri geçiyor. Açık alanların
büyüklüğü göze çarpıcı. Parklar her saat dolup taşıyor. Kenti
rahatlıkla yürüyerek dolaşabilir, adım başı karşınıza çıkacak kafelerde
soluklanabilirsiniz. İçeğiniz Türk kahvesi pişim ve sunum olarak
bizimkine benziyor; çekirdeği pudra şekeri kıvamında öğütüyorlar. Sabah
saatlerinde kahve eşliğinde votka, konyak içenlere rastlarsanız
şaşırmayın, Arnavutluk’ta yaygın bir alışkanlık.

Tiran, Osmanlı Paşası Süleyman Bey tarafından 1614’de kurulmuş, 1920
yılında ülkenin başkenti olmuş. Son 17 yılda yaşanan nüfus patlamasıyla
çehresi değişmiş. 1990’daki rejim değişikliğinden sonra nüfusu 230
binden 1 milyona ulaşmış.

Geniş cadde ve bulvarlar İskender Bey Meydanı’nda buluşuyor. Meydanın
çevresi resmi binalar, mağazalar, otellerle çevrili. Meydanda ilk göze
çarpan, İskender Bey’in (Gjergj Kastrioti Skanderbeg) heybetli
heykeli. Arnavutluk soylusu İskender Bey ve kardeşleri Edirne sarayına
devşirme olarak getirilmiş. Yetiştirilerek, 1430’dan sonra
Arnavutluk’a yönetici tayin edilmiş. Ölümüne kadar, 25 yıl Osmanlı
hakimiyetine karşı savaşmış.

Meydanın asfalt kaplaması delik deşik, trafik yoğun. Bir başka
köşesindeki Ethem Bey Camisi, İslam sanatını yansıtan kalem işi
duvar resimleriyle süslenmiş. Enver Hoca döneminde ibadete kapalıymış.
Hemen yanında aynı döneme ait Saat Kulesi var. Karşısında İtalyan
mimarlar tarafından yapılan Milli Tarih Müzesi ve Kültür Sarayı’nı
görebilirsiniz.

Tiran Operası, 1966’da Kültür Sarayı olarak yapılan binada. Aynı
yapıda tiyatro, sanat galerisi, kafe, Milli Kütüphane ve Tiran’ın
en büyük kitapçısı Adrion yer alıyor. Burada İngilizce rehberleri, ülke
tarihiyle ilgili kitapları bulabilirsiniz. Operada "Popüler Halk
Şarkıları ve Dansları" gösterisinin galasına gittik. Çocuklarıyla
gelen izleyicilerle, 3 YTL’ye 1.5 saat yerel şarkıları dinledik,
dansları izledik. Otantik giysileri tanıdık.

Milli Tarih Müzesi açık olması gereken günde "yıkama" nedeniyle
kapalıydı. Arnavutluk’ta böyle süprizler olağan. Örneğin, kışın sık
sık elektrikler kesiliyor. Nedeni doğal gazın pahalı olması, evlerde,
kamu kurumlarında elektrik sobaları, klimaların kullanılması ve yetersiz
elektrik şebekesinin iflas etmesi.

Müzenin giriş alınlığındaki dev mozaikte Arnavutluk tarihindeki önemli
kişiler tasvir edilmiş. Broşürlerden anladığımız kadarıyla, içerdeki
galerilerde ülkenin 4000 yıllık tarihi adım adım anlatılıyor. Yeni
açılan bölümde 2. Dünya Savaşı ve direniş hareketleri, bitiş
salonunda ise İşçi Partisi çalışma kamplarının tüyler ürperten
görüntüleriyle birlikte Arnavutluk tarihinin trajedik yaşam
örnekleri sergileniyor.

ENVER HOCA’NIN GRİSİNDEN KURTULAN BİNALAR RENGARENK

Şehrin en geniş caddesi "Bulevardi Deshmoret e Kombit / Şehitler
Bulvarı", İskender Bey heykelinin arkasında, bakanlık binalarıyla
başlıyor. Lana Nehri’ni aşıp 4 kilometre ileride Tiran Üniversitesi
ile sonlanıyor. Şehitler Bulvarı’nın üzerindeki Sanat Galerisi,
sergiye hazırlandığı için kapalıydı. Yapıyı, galeri yöneticisi Nermin
Hanım sayesinde gezdik. Nermin Hanım, evlenerek Tiran’a yerleşen
Beşiktaşlı bir annenin kızı. Türkçesi gayet iyi. Yöneticiliğini yaptığı
galeride, toplumcu gerçekçi sanatın örnekleri sergileniyor.

Lana Nehri’nin diğer yakasında hayat daha canlı. Nehir boyunca ticari
işletmelerin, konutların, yeme-içme ve eğlence mekanlarının, lüks
mağazaların konumlandığı alanda bankaların merkezleri yükseliyor.
Alışveriş merkezlerinden Galeria’da Türkiye’den (Özdilek,
Colins gibi) bazı markaların mağazaları görülüyor. Conad ve EuroMarket,
İtalyan gıdaların, şarapların bulunduğu en ünlü supermarketler. Her
ne kadar çoğunluk 150 dolar aylıkla yetinmek zorunda kalsa da, ülke
zenginleşme yolunda ilerliyor, ünlü markalar az da olsa mevcut.
Restorantların yoğun olduğu bölgede menüler yerel yemeklerin yanı sıra
İtalyan mutfağı ağırlıklı. İki kişi pizza ve şarap dahil 15 YTL’ye
yemek yiyebilirsiniz. Tiran’da Mc Donald’s yok. Kendi yerel fast
food markaları "Kolonat"ı açmışlar, İskender Bey hamburgeri meşhur, dört
kişilik super büyüklükte pizzalar 9 YTL.

Şehitler Bulvarı’ndaki Piramit-Enver Hoca Müzesi’ni liderin kızı
tasarlamış. Günümüzde yerel TV istasyonu ofisleri, bar, disko ve sergi
alanı olarak kullanılıyor. Binanın önündeki Özgürlük Çanı heykeli,
1999’da İşkodralı çocukların topladığı binlerce merminin
eritilmesiyle yapılmış. Şehrin güneyindeki Milli Park ağaçlarla çevrili.
İçinde yapay göl, amfi tiyatro, botanik ve hayvanat bahçesi bulunuyor.
Yazın kentte yaşayanların piknik alanı.

Başkentin caddelerindeki bakımsız binaların yüzleri kırmızı, sarı,
yeşil gibi dikkat çekici renklere boyalı. Eski rejimin gri yüzünden
sıkılan halk, belediye başkanının öncülüğüyle şehri renklendirmiş.
Halkın giysileri de renklenmiş. Özellikle gençler kırmızıyı çok seviyor.
Giysi, ayakkabı ya da aksesuvarda mutlaka kırmızı kullanıyorlar. Yüksek
topuklar, taşlı kemerler, kot pantolon ve abartılı makyaj moda.

Kentin çevresindeki tarım arazilerinde hızlı ve çarpık yapılaşma
dikkati çekiyor. Bir zamanlar çok kıymetli olan naylon poşetlerin her
rengi çevreye saçılmış. Tren garı ve otogar Zogu Bulvarı’nın sonunda.
Arnavutluk’da ulaşım ucuz ama şehirlerarası toplu taşıma araçları eski
ve yavaş. Tiran-Berat arası 200 lek, yani 3 YTL. Minibüsler,
Hindistan’dakileri anımsatıyor. Tiran dışına seyahat etmek için
minibüs veya tren kullanmayın. En iyi seçim otobüsle yolculuk ya da
taksi. Taksi fiyatları makul, Tiran - Berat arası 60-70 Euro. Otobüsle
3.5-4 saatte gidilecek yol, taksiyle 2 saate iniyor. Pazarlık sırasında
işaret dili kullanacaksanız dikkatli olun: Hayır demek istiyorsanız,
başınızı iki yana sallamayın, bu işaret Arnavutluk’da evet
anlamına geliyor.

SABAH KAHVALTISINDA DİLİM DİLİM BÖREK

Avni Rüstemi meydanında her gün kurulan muhteşem pazarda taze sebze,
meyve, balık, et ve süt ürünlerini bir arada görmek mümkün. Deniz
balıkları Durres’den, tatlı su balıkları İşkodra Gölü’nden,
narenciye Tiran civarından geliyor. Tiranlılar sabah kahvaltısında bizim
poğaca veya simit alışkanlığımız gibi kiosklarda dilim dilim satılan
böreklerle güne başlıyor.

Şehirde 5 yıldızlı tek otel Sheraton Tirana, 4 yıldızlı Tirana
Internatinal Hotel ise İskender Bey Meydanı’nda. Biz, merkezdeki üç
odalı Pansiyon Andrea’da kaldık (069 209 49 15). İki kişi, kahvaltı
dahil geceliği 30 Euro ödedik. 80 yaşındaki sahibinin sosyalist
rejimdeki trajik yaşam öyküsünü dinledik, pansiyonda evimizin sıcaklığını
yaşadık. Bu arada baskıcı Enver Hoca rejiminde yaşananların aileler
tarafından kitaplaştırıldığını öğrendik.

Arnavutlukta kumar yaygın. Gelir seviyesi düşük kesimlerde
kumarhanelere daha sık rastlanıyor. Zenginler iki büyük kumarhaneye
gidiyor. Kapalı alanlarda sigara içmek yasak.

Restoranlarda Arnavut ciğerini boşuna aramayın

Arnavutluk mutfağı en çok Türk mutfağından etkilenmiş. Malzeme
kullanımında Türk mutfağıyla paralellik fazla. İtalyan ve Fransız
etkisi de görülüyor. Her bölgenin karakteristik yemeği var. Türk
mutfağındaki Arnavut ciğerini Tiran’da aramayın, bilmiyorlar.
Bizim mutfağımızdaki Elbasan Tava ismini Elbasan şehrindeki "Tava
Elbasani"den almış. En önemli et yemekleri, tabak şeklindeki güveçlerde
pişen et, biber, domates, lor peynirli "Fergese Tirana." Bunu ciğer,
sadece yeşil biber veya beyaz peynirli de yapıyorlar. Bizim salçalı
köfte ve çeşitlerinin Arnavutluk’taki adı "Qofte e ferguar."
Ispanaklı Arnavut böreği tatmak isterseniz "Byrek me Spinaq" isteyin.
Pırasalı ve peynirlisi de yapılıyor. Pilav, paça, patates musakka,
borani, lahana dolma, kokoreç ortak yemeklerimiz. "Qervish" kuzeyde
pişen bir tür tavuk yemeği. Krem karamel en çok tüketilen tatlı.
Şekerpare, tulumba, baklava, hoşaf ve aşureyi mönülerde
bulabilirsiniz. Kabuni ise et suyunda pirinç, şeker, tereyağ, üzüm ve
tarçınla yapılan önemli bir tatlı. Alkollü içkilerden "Permeti" rakısı,
Arnavutluk-Berat şarapları, İskender Bey Konyağı ünlü. İçme suları
lezzetli, pet şişelerde satılıyor.

KRUJA

Kalesinden karlı dağlara bakın çarşısını gezmeyi unutmayın

Tiran’ın 47 kilometre kuzeyindeki kente günü birlik otobüsle
ulaşabilirsiniz. Taksiyle gidecekseniz 2000 lek (30 YTL) ödemeyi göze
almanız lazım. Alışveriş yapabileceğiniz eski çarşısıyla ünlü bir ortaçağ
kasabası burası. Otobüs dönüş saatini sakın kaçırmayın, 15.00’den
sonra başkente sefer yok. Son otobüsü kaçırınca 10 Euro’ya özel
minibüs tutarak dönmek zorunda kaldık. Karanlıkta bir dağ
yerleşiminde bile, iki kadın olarak dolaşırken herhangi bir sorun
yaşamadık. Arnavutluk güvenli ülke. Yine de siz siz olun hava
kararmadan Tiran’a dönün.

Kruja, XV. yy’da 25 yıl Osmanlı İmparatorluğu’na karşı direnen
Arnavut lider Gjergj Kastrioti Skanderbeg’in doğum yeri. Otogarda iner
inmez İskender Bey heykeli tüm heybetiyle karşılıyor bizi. Deniz
seviyesinden 1200 metre yüksekte bir tepede bulunan Kruja’da mistik
bir hava var. Dar asfalt yol sizi Kruja Kalesi’ne ulaştırıyor. Kalenin
arkasındaki dağlara bakınca heyecanlanmamak elde değil: Bir yanda
zirvelerdeki karlar, diğer yanda tarihin kokusu... Kale içindeki Gjergj
Kastrioti Müzesi’ne giriş 200 lek. 09-13 ve 16-19.00 arasında açık.
İskender Bey’in keçi başı şeklindeki miğferi sizi karşılıyor.
Osmanlılarla ikinci savaşını bu kalede zekice bir oyunla kazanmış. Keçi
boynuzlarına koyduğu mumları takip eden askerleri bir geçitte
sıkıştırarak yenilgiye uğratmış. Zaferin anısına keçi başını
ölene kadar miğferinde taşımış. Etnografya Müzesi, geçmişte Tiran’ın
ünlü bir ailelerinden Toptaniler’in konağıymış. Müzeyi gezdiren,
İngilizce bilgi veren yetkili tur sonunda bizden kişi başına 200 lek
talep etti. Rehber istemiyorsanız girişte söylemenizde yarar var. Burada
geleneksel Arnavut evlerinin yapısını, giysileri, günlük hayatta
kullandıkları eşyaları, işleklerini (yağhane, şaraphane, demirci
atölyesi, değirmen, hayvan kesim bölümü) gördük.

Bektaşilik Osmanlılar egemenliğinde Balkanlarda yayılmış ve özellikle
de Arnavutluk’da kuvvetlenmiş. İskender Bey, Tepedelenli Ali Paşa,
Arif Elbasani Paşa gibi birçok ünlü ismin Bektaşi olduğu söylenir.
Arnavutluk’taki tekkeler arasında en güzellerinden biri, Kruja’daki
Dolma Tepe. Süslemeleri etkileyici.

Kaleden çıkınca Eski Çarşı’ya uzun vakit ayırın. Yöresel kostümleri,
yün eğirme tahtaları, ahşap işleri, antika ev eşyaları, geleneksel el
dokuması örtüler, çeşit çeşit hediyelikler göz doldurucu. Eğer otantik
hatıralık eşya almak isterseniz Kruja çarşısını atlamayın. Tiran
civarında ucuz ve bol çeşit görebileceğiniz en zengin yer burası. Eski
Çarşı, dokuma halı ve kilimleri ile ünlü. Renklerde bayraklarını
temsil eden kırmızı, bej, siyah renkler hakim. Arkadaşım 2x3 metre
boyutlarındaki el dokuması kilime 110 Euro ödedi.

BERAT

Evleri bin pencereli, kilisesi ve camisi yan yana

Berat babamın doğum yeri, beni en duygulandıran şehir. Tiran’ın 125
kilometre güneyinde, taksi ile 2 saat sürüyor. Karayolu boyunca düzensiz
tarımsal alanlar, kötü şehirleşmeyi üzülerek izliyorsunuz. Enver Hoca
rejiminin ülkede inşa ettiği her biri 10 asker alabilen 300 bin
sığınaktan bir kısmını, otomobil mezarlıklarını görüyorsunuz.
Etler kasaplarda açıkta satılıyor, buzdolabı yok. Mezarlıklar plastik
çiçeklerle süslenmiş, renk cümbüşü. Kazada ölenler anısına yol
üstünde fotoğraflı minik anıtlar yapılmış. Otoban bitince tek
şerit köy yolundan Berat’a giriliyor. Osumi Nehri şehrin tam
ortasından geçiyor.

Berat üç mahalleden oluşuyor: Kaleiçi, nehir kenarındaki Mangalem, karşı
yakadaki Gorica. Evler 17. yy’da yapılmış, iki katlı geniş pencereli.
"Bin pencereli şehir" ismini de buradan alıyor. Kale 5. yy’da
Bizanslılarca yenilenmiş, Onufri Müzesi’nin fresk ve ikonaları 16.
yüzyıl Arnavutluk ressamlara ait. İkonalardaki Onufri kırmızısı, bizim
İznik kırmızısı gibi formülü hálá keşfedilmemiş bir renk. Bahar
aylarında en çok turist Japonya’dan geliyormuş müzeye. Kalenin
kuzey ucundaki Saint Trinity Kilisesi tüm Berat Ovası’na tepeden
bakıyor. Beyazıt tarafından yaptırılan Kızıl Cami kale içindeki en
eski cami. Evler bakımlı. Bu eski Osmanlı yerleşiminde, Ortodoks
kilisesi ile Kurşuni Cami yan yana, dinlerin kardeşliğini vurguluyor.
Kale inişinde Etnografya Müzesi’ni gezebilir, Osumi Irmağı üzerinde 7
kemerli Gorica Köprüsü’nden karşıya geçerek evler arasında
yürüyebilirsiniz. Tarih içinde yolculuk yaparak fotoğraf
çekebilirsiniz. Gorika mahellesinden 1,5 kilometre sonra tepede
Castle Park isimli restoranda "Berat Bifteği" ile kendinize ziyafet
çekin. İki kişi, içki dahil, en fazla 30 YTL ödeyeceksiniz.

Güneş solgunlaşırken ayrıldık Berat’tan. Arnavutluk’taki son
günümüzde ot yüklü eşek arabalarıyla tarladan dönen çiftçilerin
trafiğine karıştık. Tarih geri gitmiş, 40 yıl öncenin Türkiye’sine
dönmüştük...

DURRES

Çiçero’nun hayran kaldığı liman

Adriyatik sahilindeki Durres otobüsle Tiran’a bir saat uzaklıkta.
Ülkenin ikinci büyük kenti, en büyük limanı. Şehri yürüyerek
dolaşabilirsiniz. Limanın yanında büyük bir meydan ve devamında yazın
plaj olarak kullanılan iskele şeklinde uzun bir platform var. Güneşli
bir günde sakin kıyılarda gezerek, sahilde Adriyatik’e karşı kahvemizi
yudumladık. Şehir, MÖ 627’de kurulmuş. MÖ 230’da Roma hakimiyetine
geçmiş. 1. ile 3. yy. arasında Roma ve İstanbul arasındaki ticaret yolu
üzerindeymiş. Ünlü hatip Çiçero’nun "Hayranlık uyandıran Kent"
olarak isimlendirdiği Durres, 1914-1920 arasında Arnavutluk’a
başkentlik yapmış. 72 kilometre uzağındaki İtalya’ya iltica
edenlerin çokluğundan bugün sahilinde sürat motoru kullanımı yasak.
1975’lerde limana gelen turist gemilerini onlarca silahlı asker
karşılar, gemiye kaçak çıkılmaması için sıkı denetim yaparlarmış.


Limana bakan 5 ve 6’ncı yüzyıllara tarihlenen şehir duvarlarıyla
kulenin yanından yürüyüp, antik kenti dolaşabilirsiniz. Roma hamam
kalıntılarının arkasında, MÖ 2. yy’da inşa edilmiş 18 bin kişilik
Balkanların en büyük amfi tiyatrosunu mutlaka gezin. Bir zamanlar
gladyatörlerin yırtıcı hayvanlarla dövüşleri izlenirmiş burada.
Tiyatronun Bizans dönemi kubbeli galerisinde freskoları göreceksiniz.
"Durres Güzeli" isimli mozaik ise Tiran Milli Tarih müzesinde
sergilenmekte.

Arkeoloji müzesi pazartesi - salı kapalı. Şehrin 5 kilometre uzağında
tatil ve sayfiye yerleşimleri başlıyor. Yeni yapılanma faaliyetleriyle
sayıları hergün artan oteller kıyı boyunca uzanıyor. Sapsarı, incecik
kumlu, temiz sahilde oturup, çayınızı yudumlarken sessiz kumsalda
güneşin sadece size ait olduğu duygusunu yaşayın.


 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net