Kosova Türkleri
Kosova Türkleri Hürriyet 8 Mart 2008 Yorgo KIRBAKİ ykirbaki@hurriyet.com.tr
Müferra Şinik adını hiç duydunuz mu? Kendisi Kosova Parlamentosu’nda Türk milletvekilidir. Aynı zamanda da Türklerin yoğun yaşadığı Prizren şehrinde öğretmen.
Kutsal saydığı mesleğini siyasete feda etmemiş. Parlamentodaki oturumlara katılması gerektiğinde Prizren’den otobüse biniyor ve yaklaşık iki saatlik yolculuktan sonra başkent Priştina’ya geliyor. Dönüş de yine otobüsle. Yani lojmanı, arabası, şoförü filan yok.
Priştina’dan çok daha güzel bulduğum Prizren’in "Şadırvan Meydanı"nda bir Anavutun işlettiği ve lahmacundan Tekirdağ köftesine kadar Türk kebap ve mezeleri bulunan Besimi Lokantası’nda oturup sohbet ettiğimiz Müferra Hanım’a, milletvekili maaşını soruyoruz: "Bilmiyorum. Daha maaş almadık" diyor. Oysa seçimler geçen kasım ayında yapıldı. Anlayın Kosova’nın fakirliğini.
Batı Trakya’daki Türk, ya da İstanbul’daki Rum azınlığı ile kıyaslarsak, daha fazla haklara sahip olan Kosova’daki Türkler’in sorunlarını sorduğumuzda, "Öncelikle eğitim sorunu" diyor. Tabii tüm Kosova için geçerli işsizlik sorununu da ekleyerek.
Priştina’da hemen hemen hiç rastlamadığımız türbanı, Türkçe’nin resmi dil sayıldığı Prizren’de çok seyrek de olsa görüyoruz. Müferra Hanım bu konuda; "Önümüzdeki günlerde bu konu bizde de gündeme gelecek. Başörtüsüne taraftarım, türbana karşıyım. Bu konunun siyasi araç olarak kullanılmasına karşıyım. İlkokullarda türbanlı öğrenci yok. Ama liselerde birkaç öğrenci var" diyor.
Vedalaşıyoruz. İkinci durağımız Derviş Ailesi. Gecekonduya benzeyen iki katlı bir ev. Girişte salon, mutfak bir arada. "Kosova sobası" hem ısıtıyor hem pişiriyor. Baba öğretmen, Türk ve Müslüman. Anne Arnavut ve Katolik. Üç kızları var: Ferda, Feray, Fulin. Sohbete daldığımzda, bir ara dikkatimiz sessizce dinliyormuş gibi yapan Feray’a kaydı. Meğer bilgisayarda chatleşiyormuş. Anne baba bundan hiç rahatsız değil. Sonra gitarını alıyor 15 yaşındaki genç kız ve Türkiye’de sevilen şarkıları sıralıyor. 11 yaşındaki Fulin gelince orgunun başına geçiyor, Feray bu kez flüt çalıyor. Bize küçük bir konser veriyorlar. Derviş Ailesi, bestelediği "Türkiyem" şarkısı ile uğurluyor evlerinden.
Prizren’de konuştuğumuz Türkler’in anavatandan bir istekleri de var. Türkiye’nin kendilerine çifte vatandaşlık hakkı tanıması.
Türkler’in şehir nüfusunun yüzde 85-90’ını oluşturan Arnavutlar’la ilişkileri son derece iyi. Hemşehrilerini seviyorlar. Ancak savaş yıllarında başka yerlerden gelip yerleşen Arnavutlar’a pek iyi gözle bakılmıyor. Prizrenliler kendilerini "kasabalı", diğer yerlerden gelenleri "köylü" diye tanımlıyor.
Priştina’ya döndüğümüzde tiyatro, spor ve edebiyat etkinlikleri olan Türk derneği Gerçek’e misafir oluyoruz. Çocuklar masa tenisi oynuyor. Büyükler sohbet ediyor. Hayat dolu bir yer. Son durağımız ise Kosova’nın başkentinde dört dörtlük binası ile Türk Ekonomi Bankası (TEB). Burada da güleryüzlü yetkililerden Kosova’da faizlerin yüzde 3.5, tüketici kredisinin de yüzde 8 civarında olduğunu öğreniyoruz.
Evlere şenlik Priştina havaalanında, Kosova günlerimi noktalayacak uçağı beklerken, bu ülkede en çok neyi sevdiğimi düşündüm.
Tertemiz, saf ve samimi insanları...
Tabii 20 yıl sonra ne olur bilemem.
|