Balkan açılımı
Sami Kohen Yorum skohen@milliyet.com.tr 29 Mart 2008 Balkan açılımı
Başbakan R.T. Erdoğan’ın Ankara’da siyasi tansiyonun yükseldiği sırada, bir Balkan gezisine çıkması, Türkiye’nin bu bölgeye verdiği önemi gösteriyor. Aslında bu ziyaret, bir süreden beri Türk diplomasisinin Balkanlar’a açılımı çerçevesinde, bölge ülkeleriyle gerçekleştirdiği yoğun temasların bir devamını oluşturuyor. Daha önce çeşitli vesilelerle Balkan ülkeleri liderlerini kendi başkentlerinde ziyaret eden veya Ankara’da ağırlayan Başbakan bu kez de Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Bulgaristan’ı programına aldı. Bir ayağı Balkanlar’da olan ve bölgede aktif bir rol oynamaya çalışan Türkiye’nin, bu coğrafyayla da yakından ilgilenmesi çok doğal. Kaldı ki, Balkanlar son zamanlarda artan jeostratejik değeri ve de olaylar nedeniyle, ABD ve Rusya başta olmak üzere, birçok küresel aktörün aktif ilgi -ve aynı zamanda rekabet- alanı haline gelmiş bulunuyor.
Rekabet alanı Zaman zaman çıkar çatışmalarını öne çıkaran ve gerginlik yaratan bu rekabetin çeşitli nedenleri var. Bu faktörlerden biri, özellikle Yugoslavya’nın parçalanmasından ve o topraklarda yeni bağımsız devletlerin kurulmasından sonra, uyuşmazlıkların ve hatta kanlı çatışmaların çıkmasıdır. Bu durum karşısında dış güçler -ve bu arada büyük devletler- kendi nüfuzlarını yaymak için devreye girmiş, taraflardan birinin yanında yer almış veya onları yönlendirmeye çalışmıştır. Bunu, daha önce Bosna’daki olaylarda gördük. Şimdi de Kosova’da görüyoruz. Bu bağlamda başka bir faktör de, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, bölgedeki siyasal dengelerin değişmesi, eski komünist ülkelerin -ve yeni bağımsız devletlerin- kendi kaderlerini Batı topluluğu, yani NATO ve AB gibi kurumların içinde görmeleridir. Tabii bu denge değişikliği Moskova’yı rahatsız ediyor. Nihayet başka önemli bir faktör de, bölgenin halen hayati bir önem kazanmaya başlayan enerji alanında da dış güçleri yakından ilgilendirmesidir. Balkanlar, Orta Asya’dan ve Kafkasya’dan Batı Avrupa’ya ulaşacak olan enerji koridoru olmak yolunda. Nabucco projesi bu enerji koridorlarından biri. Rusya da Balkanlar yoluyla kendi projesini gerçekleştirmek peşinde.
Türkiye avantajlı Bu rekabet ortamında, Türkiye’nin bazı avantajları var. Bunların başında, bölge insanlarının çoğuyla tarihi, kültürel, sosyal bağları bulunmasıdır. Soğuk Savaş döneminde, hükümetler arası ilişkiler bazında, bir ayrışma ve soğukluk oldu. Ama Demirperde’nin yıkılmasından sonra, durum değişti ve eski derin bağlar, hem halklar hem de hükümetler düzeyinde canlandı, gelişti. Bunda Ankara’nın, zamanında inisiyatifini kullanıp faal bir açılım politikası izlemesinin büyük rolü var. Son yıllarda yoğunlaşan temaslar ve varılan anlaşmalarla, sağlam bir işbirliğinin altyapısı kuruldu. Hem de sadece siyasal alanda değil, ekonomik, kültürel, hatta askeri alanlarda da... Başbakan Erdoğan’ın hafta içinde üç ülkeyi ziyareti işte böyle müsait bir ortamda gerçekleşti. Siyasal alanda ortak anlayış pekiştirildi, ekonomide yeni hamleler hedeflendi. Şunu da belirtmeli ki, Balkan açılımı sadece devlet politikası olarak kalmıyor, özel sektör de kendi alanında buna büyük katkıda bulunuyor. Nitekim gerek ticaret gerekse Türk yatırımcılarıyla ilgili olarak verilen rakamlar, bu açılımın gerçekten baş döndürücü bir hızla gelişmekte olduğunu gösteriyor.
|