Üsküp'ten Bakınca
Cumhuriyet 11.04.2008 KEDİ GÖZÜ
VECDİ SAYAR
Üsküp'ten Bakınca...
Üsküp'te hava bulutlu, sıkıntılı . "Avrupa İçin Bir Ruh" girişiminin Felix Meritis Vakfı, Makedonya Kültür Bakanlığı ve Makedon sivil toplum kuruluşları işbirliği ile düzenlediği " Forum Skopje "nin ( Üsküp Forumu ) ilk gününe damgasını vuran siyasi atmosfere eşlik edercesine... Makedonya, bir gün önceki NATO zirvesinde Yunanistan vetosunu yemiş ve Avrupa kapısının aralanması biraz daha güçleşmişti. Türkiye'den Forum'a davet edilen iki konuşmacı olarak itibarımız yerindeydi doğrusu. Çünkü, Türkiye Makedonya'ya aktif destek veren birkaç ülkeden biri olmuştu zirvede. Türkiye Büyükelçisi Taner Karakaş ve müsteşar Hidayet Bayraktar' dan, Makedonya nüfusunun yaklaşık yüzde 4'ünün ( 78.000 ) Türk olduğunu ( ama Peçenek kökenkli Torbeş'leri, kendilerini Türk hisseden çingeneleri vb. sayarsanız bu oranın çok daha yüksek olduğunu ), iki belediyede Türk bayrağının dalgalandığını öğreniyorum. 1953'teki ' Centilmenlik Anlaşması
ile 120.000 soydaşımız Türkiye'ye dönmüş. Gene de azımsanmayacak bir varlığımız var bu ülkede. Makedonya'da Türk olmak, dezavantajlı bir konum değil. Tam tersine, bir soyluluk işareti. Makedonlar arasında Osmanlı dönemini övücü sözlerle ananların sayısı da hiç az değil. Makedon okullarında yirmi aile isterse, Türkçe eğitim verilebiliyor. Çok kültürlülük özümsenmiş, bazı ülkelerde olduğu gibi lafta kalmıyor. Ama, ülke nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan Arnavutlarla ilişkiler biraz sorunlu. Kosova'nın bağımsızlık ilanını, Üsküp'teki Arnavutlar coşkulu gösterilerle kutlamış. Milliyetçi damarları kabaran Arnavutların, 'Büyük Arnavutluk' hayalini terk etmediğini düşünüyor Makedon halkı .
Makedonya ile ülkemiz arasında yüzyıllar ötesine uzanan tarihsel bağların daha da gelişmesi için tüm olanaklar mevcut. Üsküp'ün dört bir yanında Türk kültürünün izleri var. Bunlardan bir bölümü, restore edilmiş ; "Çifte Hamam" Ulusal Galeri' ye ev sahipliği yapıyor,
"Kapan Han" turistik bir işletme olarak varlığını koruyor. "Kurşunlu Han" ı da Türk Kültür Merkezi olarak kullanmak üzere Türkiye'ye vermeyi önermişler. Tabii, Türkiye'nin de, Makedon Kültür Merkezi olarak bir bina tahsis etmesi karşılığında. Bu projenin çok önemli olduğuna, Dışişleri Bakanlığımızın bu konuyu öncelikli olarak gündemine alması gerektiğine inanıyorum. Bugün Üsküp'te iki ismin önemli rol oynadığı görülüyor. "Ramstore" ile Koç, "Yahya Kemal Okulu" ile Fethullah Gülen ... Türkiye Cumhuriyeti, Üsküp'te bir Kültür Merkezi ile yetinmemeli, Osmanlı döneminde kent merkezi olan, bugünse büyük ölçüde Arnavut tüccarların eline geçen tarihi 'Çarşı
nın onarılıp, kente yeniden kazandırılması için her türlü desteği vermeli. Üsküp'e " Anadolu Ateşi " gelmiş yakınlarda, bir de Senfoni Orkestrasını yönetmek üzere Rengim Gökmen .. Makedon sanatçılar, Türkiye ile ilişkileri çok önemsiyor. İstanbul'u dünyanın en dinamik kültür merkezlerinden biri olarak tanımlıyorlar. Üsküp'te yaşam sakin. Her şey insani ölçülerde, şiddet hissetmiyorsunuz sokaklarda. Belki de, maddi imkânların son derece sınırlı olmasının bir sonucu bu. Kent, 60'lı yıllarda yıkıcı bir deprem yaşamış. Bunun sonucu olarak, geleneksel mimari yerini sevimsiz beton bloklara bırakmış. Kültür yapıları da çok sınırlı. Ulusal Senfoni Orkestrası'nın bile kendine ait bir salonu yok. Ama, sanatçılar hâlâ devletin koruması altında. Bunun olumlu ve olumsuz yanlarını konuşuyoruz. Sorunlarımız birçok noktada benzeşiyor. Özel sektörün -yeterli gücü olmadığından- bizdeki kadar etkin bir sponsorluk yapamadığından yakınıyorlar. Ülkeye yabancı sermaye girişinin birçok şeyi kolaylaştıracağı kanısındalar. Bunun yol açacağı sorunları ise düşünmek bile istemiyorlar. Avrupa, Makedonlar için tartışmasız bir umut kapısı .
"Üsküp Forumu" nda "Avrupa'da Sivil Toplumun Rolü ve Sorumlulukları
üstüne konuşuyorum. Beral Madra da, "Sermaye - Kültür ilişkileri" ni tartışıyor. Forum'da siyaset-kültür ilişkilerinden, kalkınmada kültürün rolüne kadar pek çok konu ele alınıyor. Uluslararası kültür-sanat ağlarının gelişmesinde, ikili ilişkilerin güçlenmesinde bu tür toplantıların önemli bir işlevi olduğu tartışma götürmeyecek bir gerçek. 2010'da
İstanbul Forumu' nda buluşmak üzere ayrılıyoruz Makedon dostlardan. İstanbul'da gündem çok yoğun. Forum'da tartışılan pek çok konu güncel yaşamın bir parçası. Özel sektörün sanat alanında yoğunlaşan etkinlikleri, Avrupa ilişkileri, dış tanıtımda sanatın işlevi
Expo'2015 yenilgisinin yankıları, Kültür ve Turizm Bakanımızın isabetli bir kararı sonucu Fazıl Say' ın " Nâzım Hikmet Oratoryosu " ile açılan Rusya'daki 'Türk Kültür Yılı
ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Brüksel'de açtığı
İstanbul Merkezi'
Önümüzdeki haftalarda bu konulara da değinmek umuduyla
vecdisayar@yahoo.com
|