Rodoslu hâlâ Osmanlı çeşmesinden su içiyor
Haşim Söylemez/Mesut Çevikalp - Sayı: 702 - 19.05.2008 Aksiyon Dergisi Rodoslu hâlâ Osmanlı çeşmesinden su içiyor
Ege’deki Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy adalarında yapılan yeni bir çalışmada Osmanlı sürpriziyle karşılaşıldı. Adalarda kayıtlara geçmeyen 462 adet Osmanlı eserinin varlığı ortaya çıkarıldı. Eserlerin önemli bir kısmı halen ayakta.
--------------------------------------------------------------------------------
Osmanlı’nın cihan mefkûresi emperyalist değildi. Fethedilen her toprak parçası “kutsal bir varlık” gibi görüldü. Bu yüzden yeni bir toprağa ayak basar basmaz hanlar, hamamlar, çeşmeler, köprüler, medreseler inşa etti. Camilerin minaresini bir nişan olarak yükseltti. Bu aynı zamanda Osmanlı’nın mührüydü; silinmesi, yok edilmesi zor bir mühür. Arap Yarımadası’nda, Afrika’da Balkanlarda işleyiş ve felsefe aynıydı hep.
Bugün Osmanlı, devlet olarak artık yok. Ama bıraktığı derin izler tahribatlara rağmen hâlâ ayakta. Bunun son örneği yeni bir çalışma ile ortaya çıktı. Marmara Üniversite Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Neval Konuk Ege’deki Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy adalarında yaptığı çalışmada tam bir Osmanlı sürprizi ile karşılaşır. Konuk, adalara gitmeden önce oralardaki Osmanlı eserlerini çeşitli kaynaklardan inceler. Bir buçuk yıl süren envanter çalışması sonucunda söz konusu adalarda 220 Osmanlı eserinin olduğu tespit edilir. Fakat evdeki hesabın çarşıya uymadığı adalara gidilince anlaşılır. Zira tespit edilen 220 eser yerine 462 Osmanlı eseri ortaya çıkar.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında sanat tarihçisi Neval Konuk, 22 gün boyunca bütün Osmanlı eserlerini tek tek fotoğraflayıp, ölçümlerini yapar. Sonunda ortaya çok güzel bir eser çıkar. “Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy’de Osmanlı Mimarisi” adıyla Türkçe ve İngilizce olarak Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanır. Bakanlık, renkli ve fotoğraflı hazırlanan kitabı, diplomasi alanına taşımaya hazırlanıyor şimdi.
Kitap ilgili ülke makamlarına gönderilecek ve artık adalardaki Türk kültür mirası bu eser üzerinden takip edilecek. Çekilen fotoğraflar ve elde edilen bulgular artık Dışişleri’nin özel arşivinde de kayıtlı. Bakanlık mezkûr kültür varlığının sadece bu kitaba hapsolmasını istemiyor. Bu amaçla Dışişleri, Kültür Bakanlığı ile ortaklaşa turistler için küçük bir kitapçık daha hazırlayacak.
Adalar, Türkiye ile Yunanistan arasında hep siyasi gerilime sebep oldu. Bu yüzden Yunanistan’a ait adalarda resmî bir görevle çalışma yapmak hayli zor. Neval Konuk, çalışmanın büyük bir kısmını ‘turist’ gibi davranarak tamamladığını söylüyor. İlginç olan ise Yunanistan’da yasa gereği 1830 tarihinden sonra yapılan yapıların tarihî eser olarak kabul edilmemesi. Osmanlı’nın bu tarihten sonra yaptığı konaklar, saat kuleleri, çeşmeler ve diğer yapılar tarihî eser statüsünde değerlendirilmediğinden adeta ‘yok’ sayılıyor. Hâl böyle olunca da sağlıklı bir envanterin ortaya çıkarılması neredeyse imkânsız hâle geliyor. Bütün bu zorluklara rağmen Konuk, adalarla ilgili yeni bir Osmanlı envanteri hazırlamayı başardı. Ekrem Ayverdi Yunanistan’da 4 bin Osmanlı eseri olduğunu yazıyor. Eski tarihli bu kayıt günümüzdeki çalışmalar haricinde eldeki tek bilgi hüviyetinde. Envanter konusunda yaşanan diğer bir sıkıntı ise Yunanistan hükümetinin karşılıklı tespit yapılmaması isteğinden kaynaklanıyor. Ne Yunanistan ne de Türkiye, Yunanistan veya adalarda tarihî eser tespitinde bulunmayacaktı. Fakat bu gayriresmi anlaşmada sürecin farklı işlediği 2005 yılında ortaya çıktı. Yunanistan’ın gizliden 2 bin 300 eserlik bir Osmanlı envanteri hazırladığı tespit edildi. Cami, medrese, hamam ve çeşmelerden ibaret bu kayda konaklar ve diğer yapılar eklendiğinde rakam 8 bin 600’e çıkıyor. Konuk Yunanistan’ın adalar ve Yunanistan’daki Osmanlı eserlerini gizliden gizliye sakladığı görüşünde: “Bilinçli bir tahribat yok. Sonuçta turist geliyor ve insanlar bundan para kazanıyor. Ada halkının Türkiye ile bir sorunu yok. Tarihî eserlere dokunmamış. Ancak bu eserlerin hiçbiri haritalarda gösterilmiyor. Yunanistan Osmanlı varlığının üstünü kayıtlarda da olsa örtüyor.”
AB FONUYLA ONARILIYOR
Bütün bu çabalara rağmen Osmanlı eserlerinin gizlenemediğini ve turist rehberleri tarafından anlatıldığını iddia ediyor Konuk. Örneğin Rodos’taki Fethi Paşa Kütüphanesi ziyaretçilere Müslüman Kütüphanesi diye tanıtılıyor. Kütüphanede 350 el yazması eserin yanı sıra çok sayıda kıymetli kitap bulunuyor. Adalarda Osmanlı hamamları da halen başka isimler adı altında kullanılıyor. Rodos’taki Süleymaniye Camii’nin restorasyonu 10 yıl sürmüş ve depremde yıkılan minaresi aslına uygun yeniden inşa edilmiş. Konuk’un yaptığı çalışmada türbeler dışında hasarlı diğer eserlerin de korunduğu tespit edilmiş. Camiler, medreseler, konaklar, hanlar halen ayakta. Adalılar bugün Osmanlı çeşmelerinden su içmeye devam ediyor.
Konuk kısmen adalardaki Türklerin; ama özellikle Rodos Bizans Tarihi Eserler Müzesi Müdürü Maria Mihailidou’nun yardımlarıyla kapalı olan bazı yapıları açtıklarını ve ilk kez yeni tespitler yaptıklarını söylüyor. Depolarda bekleyen çok sayıdaki Osmanlı kitabesi ile mezar taşlarını fotoğraflamış. Bunlar arasında 1579 tarihli Rodos Kalesi kitabesi de yer alıyor. Bu adanın mührü anlamına geldiği için çok önemli.
Rodos, İstanköy ve Sakız adalarındaki incelemede, ayakta olan 450’nin üzerindeki Osmanlı mimari eserinin büyük çoğunluğunun AB fonlarıyla restore edildiği, büyük bir kısmının da amacının dışında kullanıldığını tespit ettiklerini söyleyen Konuk, restorasyonlarda Türk uzmanlardan görüş alınmadığı için bilinçli ya da bilinçsiz Osmanlı üslubunun yok edilebileceğini söylüyor. Bununla birlikte, Rodos’taki Murat Reis külliyesinde bulunan Osmanlı devlet adamları ile Kırım Hanları Şahin Giray ve Canberk Giray Han’a ait türbelerin bakımsız olduğunu, acilen restorasyona ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Yapılan saha çalışması sonucunda dört adada Osmanlı döneminde inşa edilen ve günümüzde ayakta olmayan (arşiv belgeleri ve arşiv fotoğrafları sayesinde) ya da halen ayakta duran eserlerin envanterleri ilk kez gün yüzüne çıkarılıyor. Konuk, çalışmanın gelecek adına önemine değiniyor: “Türkiye’nin elinde ciddi bir çalışma var artık. Bundan sonra kimse adalardaki Osmanlı varlığını tahrip edemez.”
İTALYANLAR MEZARLARI YOK ETMİŞ
Konuk, adalardaki eserlere yönelik asıl bilinçli tahribatı İtalyanların yaptığını söylüyor. Rodos’taki hükümet konağı yıkılmış ve yerine Roma tarzı bir konak inşa edilmiş. İstanköy’deki 9 Osmanlı mezarlığı ortadan kaldırılmış, yerine kemiklerin toplandığı bir çukurun üstüne mezar taşlarından anıt dikilmiş. İtalyanların Roma sevdasının tahribata yol açtığı kanaatinde: “Kartpostallarda var olan mezarlar şimdi yok. Bu tahribat İtalyanlar döneminde yapılmış. Mezarların kitabeleri var ama okunamıyor.”
HER ADIMDA ÇEŞME VE CAMİ VAR
Adalardaki incelemelerinde daha çok çeşme ile karşılaşılmış. Kitapta 30 cami, 28 çeşme, 10 ev-konak, 6 kale, 5 kamu binası, 10 eğitim binası, 6 hamam yer alıyor. Ve bunlarla ilgili detaylı bilgilere yer veriliyor. Ancak kitapta varlığı tespit edilen eserlerin sadece dörtte biri bulunuyor.
|