Tuna kıyısında sabah sisi büyüleyici
Tuna kıyısında sabah sisi büyüleyici 29 Eylül 2008 Hürriyet Seyahat Eki Mesude ERŞAN Kadın doğum uzmanı Çağlayan Aktaş (38), amatör fotoğrafçı ve meraklı gezgin. İskandinavya hariç, Avrupa’da ayak basmadığı ülke kalmamış. Fotoğraflarını diya gösterileri, sergiler düzenleyerek gezi meraklılarıyla paylaşıyor. Dr. Aktaş, yaz sonunda Tuna Nehri kıyısından bisikletle beş günde, Almanya’dan Avusturya’ya ulaştı. 400 kilometrelik rotanın özellikle bağbozumu zamanı büyüleyici manzaralar sunduğunu söylüyor.
Yeni ülkeler, farklı kültürler, tatlar keşfetmeyi, fotoğraf çekip bunları dostlarımla paylaşmayı severim. Çok seyahat etmeme rağmen yeni her yolculuk öncesinde heyecanlanır, merak duyarım. Genellikle çok yer görmek için hızlı gezerim, bir noktada çok kalmam.
Gezi rotalarımı okuduğum kitaplar, gördüğüm fotoğraflar, seyrettiğim film ve belgeseller belirler. Örneğin çocukluğumda TV’de seyrettiğim çizgi film Heidi nedeniyle yıllarca Alpler’e gitmek istedim. İlk fırsatta bu hayalimi gerçekleştirdim. Bremen Mızıkacıları’nı hep merak ettiğim için bir hafta sonu Bremen’e gittim.
BİSİKLETE VİYANA’DA BAŞLADIM
Yaklaşık 15 yıldır fotoğraf çekiyorum. Fotoğrafçı olarak portreler, tarihi yapılar, kapılar, pencereler ilgimi çekiyor. 10 binin üstünde diya var arşivimde. İstanbul ve Viyana’da sergi açtım, diya gösterileri düzenliyorum. Türkiye fotoğraf açısından bir cennet. 2001’den bu yana tatillerimde şehir şehir geziyorum. Yurtdışında ise daha çok tarihi özelliği olan kentleri tercih ediyorum. İskandinavya hariç tüm Avrupa ülkelerini gezdim. Amerika ve Mısır’a gittim. Amin Maalof’un Semerkand kitabı ve Ömer Hayyam hayranlığım nedeniyle şimdilerde Semerkand’ı merak ediyorum. İlk fırsatta fotoğraf makinemi alıp yollara düşeceğim.
Gittiğim ülkelerde öncelikle doğayı keşfederim. Doğaya çıktığımda sorun yaşamam. Hastane nöbetlerinden kalma alışkanlıkla, başımı koyduğum yerde uyuyabilirim. Bu yüzden doğaya çıkarken, yalnız gezmeyi tercih ederim. Geziye çıkamadığım dönemde, hafta sonlarını orman içinde küçük bir bahçede geçirmeyi tercih ederim.
Yurtdışında seyahate çıkarken, öncelikle internetten araştırma yaparım. Göreceğim, konaklayacağım, hatta yemek yiyeceğim yerleri saptarım. Harita üzerinen kaba bir plan yapıp, yola düşerim.
İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, ihtisas için Viyana’ya gittim. Bisikleti çok sevdiğim halde İstanbul’da binemiyordum. Viyana’da günlük ulaşımda bisiklet kullanmaya başladım. Şehir çevresinde çıktığım gezilerden sonra, Avusturya Demiryolları’nın bisikletliler için düzenlediği özel turları keşfettim. Viyana’dan özel bisiklet vagonu eklenmiş trenlerle yola çıkıyor, uzak bir noktada inip geri dönüyorsunuz. Ben ilk gezimde, en uzun rotayı seçtim. Passau’dan Viyana’ya döndüm. Bunu başarınca Avusturya’da daha uzun gezilere çıktım. Neusiedlersee’de göl çevresini dolaştım, Bruck an der Mur ile Graz arasında nehir turu yaptım.
GEYİKLER ÖNÜMDEN GEÇTİ
Passau - Viyana rotası doğayı ve bisikleti sevenler için özel olarak oluşturulmuş. Tuna Nehri boyunca uzanan özel bir bisiklet yolunda yapılıyor. Nehir kenarından muhteşem bir doğa içinde ilerlerken çok güzel tarihi köy ve kasabalardan geçiyorsunuz. Dilediğinizde durup fotoğraf çekiyor, küçük köylerde konaklıyorsunuz. Otomobil kullanmaktan çok daha güzel doğanın içinde olmak.
Bu yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde İtalyan yapımı bir bisiklet satın aldım. Ağustos ayının son günlerinde, Viyana’dan Almanya’ya giden trene binip, bisikletimi bisiklet vagonuna bıraktım. Pedal çevirmeye sınırdaki Pasau’dan başladım. Sabah saat 7.00’de yola çıkıp, birkaç saatte bir mola veriyordum. Akşam 18.00’te kadar pedal çeviriyordum. Tek başıma çıktığım 400 kilometrelik yolculuğun ilk akşamını hiç unutmuyorum. Saatlerce seleye oturmaktan altım uyuşmuştu, ağrısı sabaha kadar geçmedi.
Sabah erken saatlerinde genelde Tuna üzerinde sis oluyor, tepelerde sisler arasında rüya gibi kaleler görüyorsunuz. Popüler bir yol olduğu için bisikletle seyahat eden çok kişiyle karşılaşıyorsunuz. Yol boyunca çok güzel restoranlar, kafeler var. Öğle yemeklerimi, nehir kenarında, birbirinden güzel manzarası olan restoranlarda yedim. Akşama kadar keyifle pedal çevirdim.
Yol ormanların arasından geçerken, önünüzden geyikler koşuyor. Elma, erik ağaçlarından, üzüm bağlarından taze meyve koparıp yeme şansınız var. Rota üstünde Linz, Melk, Mathausen gibi şehirler ve bir çok köy yer alıyor. Mathausen’daki II. Dünya Savaşı’nda Nazilerin kurduğu büyük toplama kampı, mutlaka uğranması gereken bir vahşet anıtı. Fakat, anladığım kadarıyla şehirdekiler bu anıttan ders almamış. Irkçılığın hálá yaşadığını, akşam gittiğim restoranda fark ettim. Türk olduğumu öğrenince, kötü davrandılar. İnsanların tarihten ders almaması çok acı...
Nehir kıyısında bir köyden geçerken yol kenarında evin önünde okey oynayan bir grup gördüm. Hemen Türk olduklarını anladım. Demleme çayı çok özlemiştim. Konuşmak ve bir çay içebilmek isteğiyle yanlarına gittim. Türkçe konuştuğumu görünce şaşırdılar. Türk müsün, diye sordular. Almanya’dan bisikletle yalnız geldiğimi duyunca daha da şaşırdılar. Sonra mesleğimi, doğduğum kenti öğrenmek istediler. Doktorluğum, Karslı olmam onları tam şaşırttı. İşin ilginç tarafı onlar da Karslıydı. Yemeğe davet ettiler. Gece de misafir etmek istediler, fakat yola devam etmem gerekiyordu.
İyi bir arkadaş grubuyla, sonbaharda yapılabilecek muhteşem bir tur bu. Viyana’ya gidip oradan trenle Passau’ya ulaşılabilir. İnternetten "Donauradweg" sözcüğüyle arama yapınca, ayrıntılı bilgi edinmek mümkün. Birçok turizm firması tur düzenliyor. Türkiye’den bisiklet götürmek gerekmiyor.
EN SEVDİĞİ BEŞ YER
á İstanbul á Kekova á Kapodokyaá Roma á New York
neyle seyahat ediyor
Uçak, otomobil, bisiklet
seyahatte ne okuyor
Rehber kitaplar
ne yiyor ne içiyor
Yerel lezzetler, uzun gezilerde Türk restoranları
ne giyiniyor
Rahat giysiler, ayakkabılar
nerede kalıyor
Küçük otel, pansiyonlarda
çantasının vazgeçilmezleri
Fotoğraf makinesi, harita
kimle seyahat ediyor
Bazen yalnız, çoğunlukla eşi, arkadaşlarıyla
ne alıyor
Hediyelik eşyalar
|