Kosova: Balkanların kilometre taşı
Balkanların kilometre taşı Cumhuriyet Gezi 22 Ekim 2008
Mustafa İsen
1999’da çıkan savaşla Kosova bölgesi de tıpkı Bosna-Hersek gibi kanlı bir biçimde ve NATO müdahalesi ile Yugoslavya’dan koptu. O tarihten bu yana Birleşmiş Milletler’in koruması altındaki Kosova’nın geçen günlerde Karadağ ve Makedonya tarafından bağımsızlığı tanındı.
Kosovada Balkanlar’a özgü karmaşık bir etnik yapı varsa da ağırlıklı unsur Arnavutlar. Onların yanında Türkler, Çingeneler, Boşnaklar, Sırplar gibi başka etnik gruplar da yaşıyor. Dolayısıyla bu sosyal yapı yaşanan hayata da yansıtıyor. Kosova, eski Yugoslavya’da da kişi başına düşen milli gelir bakımından en fakir, bununla bağlantılı olarak da işsizlik oranı en fazla yöreydi. Yeni dönemde bu sorunlar savaşın da etkisiyle kat kat artmış görünüyor.
Başkent Priştine, Kosova Ovası’na kurulmuş. Diğer Balkan kentleri gibi dağlarla iç içe değil. Kosova Ovası bizim için önemli. Çünkü Balkanlar’la ilişkilerde bir kilometre taşı. Bir başka ifade ile bize Rumeli ve Orta Avrupa’nın kapılarını açan Kosova Meydan Savaşı’nın yapıldığı geniş düzlük.
Priştine yakın yıllara kadar Türk uygarlığının önemli bir parçası, sonra da Müslüman nüfusunun ağırlıklı olarak yaşadığı bir yörenin başkenti olduğu için klasik bir Türk kentine ait bir çok iz taşıyor. Sadece yer ve mahalle adlarına bakmak bile bu konuda bize bir fikir verebilir. Mimari eserlerden örneğin Saat Kulesi, Balkan kentlerinin çoğunda olduğu gibi burada da sizi karşılayacaktır. Aslında burada nereye baksanız Türk uygarlığını hatırlatan örneklere rastlamak mümkün. İşte bir konak! Bina ve geniş bahçesi mevsimine göre rengarenk çiçeklerle karşılayıp uğurlayacaktır sizi... Kosova Özerk Bölgesi’nde soydaşlarımız da yaşıyor. Sayıları 30 bin kadar. Televizyon ve radyo belli saatlerde Türkçe yayın yapıyor. Kosova’nın başkenti dışında kalan belli başlı kentleri ve önemli kasabalarında da Türk uygarlığını hatırlatan pek çok eser ve görüntü var. İpek, bu kentlerin önemlilerinden biri. Muhteşem dağların eteklerinde kurulmuş hoş bir görüntü ile karşılıyor sizi. İpek’e girer girmez sizi şirin bir çarşı karşılayacaktır. İşportada süpürge satanlardan tutun da şadırvanın serinliğine sığınmış saraçlar, bıçakçılar ve aklınıza gelebilecek diğer satıcılarla bir Anadolu kasabasındaki merkez çarşı ile hasret gidereceksiniz. İpek’ten dönüşte yolunuz bizim kültürümüz açısından önemli bir kent olan Yakova’ya düşecektir. Kentin klasik Türk yerleşmelerinin özelliklerini taşıyan mimari görüntüsü 1999 yılındaki savaşta yok olmuş. Buna rağmen genel görüntüsü itibariyle ana yapı korunuyor. Artık Balkanlar’ın kültürümüz açısından en hareketli yörelerinden biri olan Prizren’e yönelme zamanı. Yolda, Drim üzerindeki Terzi Köprüsü görülmeye değer. On bir gözlü bu ata yadigârını incelemeden geçip gitmeyin. Prizren dün olduğu gibi bugün de Türk kültürünün Balkanlar’da atan kalbi. Bir tarafını kaleye, bir tarafını ünlü Şar Dağı’na dayamış olan kent daha ilk bakışta Türk uygarlığına ait özellikleriyle dikkati çekiyor. Prizren için uzun uzun söze gerek yok, Türkiye dışında sadece Türkçe konuşarak bütün ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz az bulunan kentlerden biri.
Türkçe eğitim, Türkçe yayın organları, radyo-televizyon yayınları ve daha önemlisi çarşı pazarda kullanılan dil, burayı Türkiye’deki herhangi bir kentle aynı kıldı. Benzer durum bugün de devam ediyor. Prizren’de de sizi dağlar ve kentin içinden geçen ırmak karşılayacaktır. Ünlü Bistritsa Irmağı ve onu inci bir gerdanlık gibi saran Osmanlı köprüleri... Sonra tanıdık manzaralar... İşte meydan ve bu meydanın bir kenarında tezgahını açmaya hazırlanan bir esnaf. Sonra kalenin eteklerinde mekân tutmuş aşı boyalı evler, Arnavut kaldırımlı daracık sokaklar ve kapı tokmaklarına kadar müşterekliğin mimari boyutunun yansımaları.
Prizrenlilerin Maraş’ı
Su sesinin bülbül sesine karıştığı bu güzel manzaralı semtin adı Maraş. Sadece Türkiye’nin ve Kıbrıslıların değil, Prizrenlilerin de bir Maraş’ı var. Eski Prizren’de hemen her evin avlusundan su geçiyormuş. Evliya Çelebi’nin Bursa’nın sularını anlatırken kullandığı “Velhasıl Bursa sudan ibarettir” sözü aynen Prizren için de geçerli. Bu yüzden Prizren tarihi çeşmeleriyle de ünlü bir kent. Maraş bu örneklerden biri sadece. Aşık Çelebi “Tezkire”sinde kendisinin de doğum yeri olan Prizren’den söz ederken “Burada doğan çocuğa adından önce “mahlasını” koyarlar. Çünkü burası şair kaynağıdır”diyor. Prizren tasavvuf kültürü açısından da oldukça zengin. Çok sayıda şair günümüzde de Türkçe’nin ses bayrağını buralarda taşımaya devam ediyorlar.
Nasıl Gidilir?
İstanbul ile Kosova arasında pazartesi, çarşamba ve cuma günleri THY’nin seferleri var. Otobüs seferleri de bulunuyor. Bazı firmalarla Prizren’e kadar gitmek mümkün. Bulgaristan girişinde transit vize almak gerekli.
|