Eylül 4, 2008  
Filibe'deki Muradiye Camii ibadete açılıyor

Osmanlı eserlerinin Balkanlar'daki en önemli camilerinden birisi olan ve onarımı tamamlanan Filibe Muradiye Camii yarın ibadete açılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin maddi desteğiyle orjinaline sadık kalınarak restore edilen Muradiye Camii, Türkiye ve Bulgaristan'dan katılacak heyetler huzurunda yeniden ibadete açılacak. Camiin açılışına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bakanlar, milletvekilleri ve birçok özel davetliyi içeren 50 kişilik bir heyetin katılması bekleniyor. Türk heyet havaalanında Filibe Büyükşehir Belediye Başkanı Slavço Atanasov tarafından karşılanarak kardeş şehir olan İstanbul ve Filibe arasındaki ikili görüşmeler masaya yatırılacak. Filibe Belediye Başkanı Slavço Atanasov modernizasyonu başlayan Filibe havaalanını tanıtarak Topbaş'tan iki şehir arasında charter uçuşların başlatılması için destek talep edecek. Anlaşma sağlandığı takdirde Filibe-İstanbul charter uçuşları başlayarak iki şehir arasındaki mesafe 15 dakikada alınacak. İki yıllık kapsamlı bir restorasyon geçiren Muradiye Camii için yaklaşık 3 milyon dolar harcandı. Restorasyon ve onarım sırasında, çatıdaki kurşunlar tamamen yenilendi, kubbelerin güçlenmesi, iç süslemelerin orjinaline uygun yapılması, zemin ve duvarların güçlendirilmesi, minarenin yenilenmesi, yeni mahfil, abdesthane, cemaat odası, doğu ve batı taraflarında kapılar açılması gibi işlemlerden geçti. Restorasyon esnasında Türkiye'den ve Bulgaristan'dan birçok kalifiyeli mimar, mühendis, restoratör ve işçi görev yaptı. Muradiye Camiinin tarihi Muradiye Camii, Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigar'ın emriyle (1364 - 1385) yaptırılmış olup mimarı bilinmemektedir. Erken dönem Osmanlı mimarisinin karekteristik özelliği olan çok kubbeli bir yapı olup yığma tekniği ile yapılmıştır. Külliye şeklinde inşa edilen cami; Muradiye, Cuma, Hüdavendigar ve Ulu camii olarak değişik adlarla anılmaktadır. 1200 m2 kapalı alana sahip caminin günümüzde kullanılan en yaygın isimleri Muradiye ve Cuma'dır. Şehrin ticari ve sosyal alanları etrafında geliştiği için halk tarafından o bölgeye 'Cumayata' denmektedir. Süslemeleri ve hat yazıları ile kendine özgü bir yapıdır. Şimdiye kadar en kapsamlı onarımı 1785 ve 1815 yılında görmüştür. Eser 1928'de 7.0 şiddetindeki depremde ve 1985 yılındaki kazı çalışmalarında ciddi zarar görmüş ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. (CİHAN)