Balkanlar'da is yapmak
KENAN MORTAN - Balkanlar'da is yapmak GLOBUS / Kenan Mortan Dünya Gazetesi, 06-12-2005
Balkan dünyasi Türkiye'nin son 10 yillik arka bahçesi. Kaba istatistikler yaklasik 6.000 sirketimizin bu 10 Balkan ülkesinde varoldugunu söylüyor. Ama yasayan ve dogru dürüst is yapan sirket derseniz, sayi 1.000'e düsüverir. Ama dogru dürüst k‰r edenini ariyorsaniz bu onun da yarisi ancak 500'dür. Kolay bir sav, sirketlerin ciddi olmadigindan battigini söyler. Bu sav dogru olsa bile, bence olayin ancak yarisini anlatiyor. Çünkü, bu ülkelerin hemen tamaminda yabanci sermaye ilke olarak kabul görüyor. Ama buna karsilik bu ülkelerin bürokrasisi yerinde yapilmis bir benzetmeyle disi yesil ama içi h‰l‰ kipkirmizi... Bunu asmak mümkün mü? Özellikle, Balkan dünyasini KOBI'ler için nasil bir "arka bahçe" yapabiliriz?
Önce Balkan dünyasinin Türkiye açisindan önemini bir kez daha özetleyeyim:
1- Türk is dünyasi bu bölgede bilinçli hareket etmiyor, popüler basliklara göre davraniyor (Bulgaristan'a 90'li yillarda gidildi, ücretler yükselince, Moldova gözde ülke haline geldi).
2- Is dünyasi bu ülkelere giderken, fizibilite ve çevre arastirmasi yapmadigi gözleniyor/anlasiliyor.
3- Balkan ülkelerinin Türkiye'nin KOBI dünyasi için verecegi antreman ve dis saha deneyi göz ardi ediliyor.
4- Balkan dünyasinda NATO, BM-OHR ve AB'nin bu ülkelerin yeniden yapilanmasindaki özel islevi degerlendirilmiyor.
5- Balkan cografyasi bakis ve degerlendirme genellikle "Türk dünyasi" kavramiyla sinirlandiriyor. Öyle bile olsa bu dünyanin anlamli sinerjisinden yararlanilmiyor (iyi bir örnek Bulgaristan ve Moldova). Üstelik dis Türkler'in siyasi olusumlarina genelde iyi komsuluk iliskisi ya da içislerine karismama saviyla yabanci duruluyor (Örnek, Yunanistan'daki Türk hareketine resmi devlet tavri).
6- Bulgaristan ve Romanya'nin 2007'de ve Hirvatistan'in da 2010'da AB üyesi olmasi sonrasi, bunun Türkiye çikisli sirketlerin kurulusu için getirdigi zorluklar göz ardi ediliyor.
7- Balkan ülkelerindeki özellestirme potansiyelinden yeterince yararlanilmiyor. Bu ülkelerin çogunda özellestirme en geç 2006 sonunda tamamlanmis olacak (Çok iyi bir örnek Bosnak-Hersek'deki Kastamonu Entegre'nin natron özellestirmesidir).
8- Bu ülkelerde Istanbul metropol is dünyasindan çok tasra is dünyasinin ilgi ve yönelimi dikkat çekici (tüm Trakya TSO'lari ve Bursa is dünyasi Balkan dünyasinda kümelenmis).
9- Günes Kibris (AB adiyla Kibris Cumhuriyeti) yoluyla mafia ekonomisinin bu bölgede yayilimi var.Bunun disinda Sirbistan halen kaçak sigara üretiminin önemli dünya merkezlerinden biri durumunda.
10- Bu bölge, Türkiye'nin oldugu kadar Yunanistan'in arka bahçesi durumunda. Yunanistan Balkan ülkeleri üzerinde Makedonya "fikri hakimi" islevini oynamak istiyor. Ekonomik anlamdaki yayilimi ise Türkiye'ye hem daha bilinçli ve hem de çok büyük rakamlara ulasiyor.
11- TC'nin elçilikleri hemen bütün ülkelerde çok etkin. Sirbistan dahil her ülkede is konseyi var. TOBB-DEIK gelistirdigi bir orta çözümle KOBI'leri bilgi ve iliski sistem altyapisindan yararlandiriyor. Vize hemen hiç yok ya da kolay aliniyor (çok zorlanilan Bulgaristan'dan 30 saatlik transit vizesi alarak sorunu çözmek mümkün, ancak girilen sinir kapisi disindaki bir kapidan çikis yapmak gerek). Ancak tüm ülkelerin çesitli adlarla uyguladigi giris harçlari (aslinda bir haraç) çok fazla.
12- 2005'i izleyen 5 yillik sürede özellikle AB fonlariyla yol yapim ihaleleri var (bunlar arasinda Burgaz-Köstence-Varna yolu öne çikiyor). Ayrica Durres-Istanbul arasi Bati-Dogu koridoru türünden, Türkiye'nin inisiyatif kullanmasiyla gelistirilecek karayollari için de benzeri finansman destegi alinmasi mümkün.
13- Bankacilik genelde iyi çalisiyor. Zerbank hemen tüm ülkelerde var. Ancak Bosna'daki özel statüsü nedeniyle çok farkli ve özel basarisi var. Garanti Bankasi, Bulgaristan ve Romanya'da mevcut. Bayindir'i ismen Finansbank üstlenmis durumda. Ülkeden ülkeye degisen akreditif ve transfer sorunlari yine de var. Ancak bu sorunlar çözümsüz degil. Bu arada Türk -Eximbank'in ülkeden ülkeye degisen ülke kredileri, büyük oranda kullanilmiyor. Bunlarin islerlik kazanmasi için, özel çözüm gelistirilmesi gerek.
14- Türkiye hep OGÜ (orta büyüklükte ülke) konumunda kaliyor. Politika gelistirmiyor, belirlenen politikalarin da ancak kötü bir takipçisi oluyor. Oysa Mostar'daki onarim etkinlikleri sonrasi, Türkiye'nin bu ülkedeki degisen konumu ve edindigi is hacmini hatta bu ülkeden Eurovizyon -50. yil töreninde aldigi puani unutmamak gerek.
15- Balkan dünyasindan gelme, Türkiye'de olup gönül bagi olan insanlar bunu is bagina dönüstürmekte eksikli kaliyor. Ruder Vakfi'nin geleneksel iftar davetine 500 kisi katilirken, bu STK'nin bu ülkelerle ilgili bir tespit ve arama konferansi çalismasina ancak 25 kisi katiliyor.
Özetlediklerim, asagi-yukari bu ülkelerin Türkiye açisindan durumunu söylüyor. Ama aldigimiz yakinmalardan bu ülkelerin bürokrasisi halen en önemli engel. Ülkelerin potansiyeliyle, bürokrasi adeta ters düzlemlerde çalisiyor.
Görünen o ki, iyi çalisan TC elçilikleri sorunun çözümünde çok önemli katki sagliyorlar. Ama bütün bunlar süreç ve sorunlarla ilgili. Hatta daha ötesi tanimli sorunlarla ilgili. Oysa, Balkan ülkelerinde garip kosul ve dayatmalar var. Istihdam neredeyse yatirimin öncesi bir kosula getirilmis durumda. Böylesi bir durumda, Türkiye'nin bir elçilik mensubunun ya da ticaret müsavirinin sorunu çözmesini beklemeyelim. Mayis ayinda devlet bakani Tüzmen'in Moldavya ziyaret grubundaydim. Çikan bazi sorunlar üzerine Tüzmen'in, "Bu sorunlar çözümlenene dek bu ülkeden ayrilmiyorum" dedi. Iyi ki de demis! sorun tatliya baglandi, bakan ülkeden ayrildi. Ama sonrasi? Onu ancak oradaki yatirimcilar bilir. Tika'yi yurtdisinda organize ettigimiz mantiga uygun bir organizasyona ihtiyacimiz var. Isin kolayi, disislerinin daha fazla devreye girmesi olacak. Ama gerek is yükleri gerek sinirli personel sayisini abartmak istemiyorum. Bildigim özellikle KOBI agirlikli isletmelerin balkan dünyasindaki yogun sorunlari. Bunu klasik enstrümanlarla ve "ya sabir" çekerek çözmemiz mümkün gözükmüyor. TOBB acaba bu konuda ne düsünüyor?
|