Psirri tavernalarında sirtaki coşkusu sokaklarda ışık cümbüşü sizi bekliyor
Hürriyet 28 Aralık 2008

Yorgo KIRBAKİ

Baştan söyleyeyim. Eğer 24 ve 25 Aralık’daki Noel bayramında şöyle etrafı dolaşıp havayı koklamasam, eğer üç hafta önceki şiddet olayları ile akabindeki gösteriler 9 Ocak’a kadar "bayram tatiline" girmese ve eğer bu olaylar insanların yılbaşı heyecanını silip süpürecek kadar keyfini kaçırsaydı "hadi Atina’ya gelin" demezdim. Etrafı dolaştım, havayı kokladım, gereken tespitleri teftişleri yaptım ve evet.. Haydi, Atina’ya gelin..

Adını bilge tanrıçası Athena’dan alan, mitolojide yılın 300 gününün güneşli olduğu söylenen Atina, yılbaşı tatiliniz için diğer Avrupa başkentlerine kıyasla sayısız avantaja sahip.

Her şeyden önce göreceğiniz her yer size ya İstanbul’u ya İzmir’i hatırlatacak. Her şeyden önce, Avrupa’nın başka hiçbir şehrinin sakinleri ile kıyaslanmayacak kadar size yakın, size benzeyen insanlarla karşılaşacaksınız. Her şeyden önce eşsiz geceleri, eşsiz lezzetleri tadacaksınız.

Buraya gidin, buraya da, diyecek yerde, 30 Aralık sabahı başlayıp 2 Ocak akşamı sona erecek bir yılbaşı programı önermeyi yeğledim.

İstanbul’dan sadece 55 dakika sürecek uçak yolculuğunuzdan sonra Atina Elefterios Venizelos havaalanına indiğinizde şehir merkezine gelişiniz taksi ile 40, otobüsle 60 dakikanızı alır.

Şiddet olaylarını hatırlatan pek birşey kalmadığından şehir merkezinde kalmanızı tavsiye ederim. Hem pek çok yere yakın, hem de her keseye uygun oteller burada.

GARSONA "ENA KEBAP, MİA HORİATİKİ" DEYİN

Otelinize yerleştikten sonra adetleriniz hemen değişmesin diye, şehir merkezindeki Sintagma Meydanı’ndan sağa sapıp Metropoleos Caddesi’nin sonundaki Yunan usulü kebapçılarda alın soluğu. Ermeni "Savas", İstanbullu Rum "Tanasis" ve Yunanlı "Bayraktaris" yanyana. Favorim, hemşehrim Tanasis ama "Bayraktaris" de sosyetik, geceleri canlı müziği de var.

"Ena kebap, mia horiatiki, patates, caciki" deyin garsona. Masanıza bir sürahi su, ekmek ve sepetinin içinde çatal bıçaklar gelecek önce. Birkaç dakika sonra da Adana kebabından kıskanacak bir şeyi olmayan altında pidesi, yanında soğanı, domatesi koskoca bir porsiyon et, iri kesilmiş domates, salatalık, biber, soğan ve koskoca bir dil beyaz peynir (feta) ve bol zeytinyağlı kekikli salata, nar gibi kızarmış patates ve süzme yoğurttan yapılmış su katılmamış cacık...

Yemek faslından sonra tekrar şehir merkezine dönen yolu yayan yürüyün. Yoldan geçenlere "Plaka"yı sorun. Eski Osmanlı mahallesini. Dalıverin Plaka’nın daracık sokaklarına. Bugünün tüm gereksinimlerini içerip dünü yaşar Plaka. Tek, haydi bilemediniz iki katlı neoklasik mimamirin hükmettiği evleri görün. Minnacık meydanlarda kafeler. Mevsim kış diye buzlu fredocino’yu, frappe’yi tatmadan geçmeyin.

BUZUKİ’NİN HOPERLORSUZU UZO’NUN AROMALISI

Eğer açıksalar o saatte, tarihin hangi dönemine aşıksanız onu canlandıran müzeler sizi bekliyor.

Karanlık çöktüğünde noel ışıkları yandığında Sintagma Meydanı’nı ve bu şehrin üç ana caddesi Stadiu, Panemistimiu ve Akademias’ı dolaşın. Onbinlerce, yüzbinlerce küçücük lamba ağaçları, direkleri sarmış. Yılbaşında her meydan, her cadde ve hemen hemen her sokak süslüdür. Dükkanlar da evler de öyle. Buyurun ışık çümbüşüne.

Yılbaşı gecesi dolayısıyla şehrin biraz tenha olmasını sakın yanlış yorumlamayın. Herkes birgün sonrasındaki taaruza hazırlanıyor. Psirri Mahallesi’ne yönelin. Mutlaka eğlenceli bir köşe vardır. Hem küçük tabaklarda mezeler, hem aromalı uzo hem de mikrofonsuz, hoparlörsüz buzuki ve tabii de sirtaki. Eskiden Psirri sokaklarında dolaşmaktan korkardık. Şimdi, herhalde taverna ve barların sayısı 100’ü bulmuştur.

KOLONAKİ BİTEN YILI ŞAMPANYAYLA UĞURLAR

Perşembe sabahı kahvaltıdan sonra yine merkezdeki Ermu caddesini dolaşın. Birbirinden güzel dükkanların olduğu yaya yolunu. Yolda seyyar çalgıcıları, yeni yıla uğur getirsin diye "gi" çiçekleri satan satıcıları, her biri ilginç amatör sanatçıların etkinliklerini izleyin. "Laterna" denen kurmalı müzik aletinin nameleri bırakın kulaklarınızı fethetsin. Ve onca kalabalık kuru gürültüsüz, uğultusuz olur mu sorusuna burada "evet" cevabı verin.

Öğlen saat 2-3 gibi birkaç dakika ötedeki Kolonaki’ye gelin. Bu diyarın Nişantaşı’dır bu mahalle. Yılbaşı burada erken kutlanır. Daha doğrusu "yeni yıla merhaba" yerine "giden yıla güle güle" partisi düzenlenir. Şık sosyete kafelerinden Peros, Da Capo ya da Jackson’a uğrayın. Sahnedeki grubun müziği eşliğinde şampanyanızı yudumlayın, yanında ikram edilen füme somonu tadın. Kolonaki adeti..

Eğer saatlerin nasıl geçtiğini anlarsanız, İskandinav ülkelerini soğuk vatandaşları gibi olayım!..

Akşam yemeğinizi eğlence ile karıştırmayın... O başka, öteki başka... Atina’da kalburüstü eğlence yerlerinde yemek pek o kadar rağbet görmez. Zaten mutfaklarında soğuk meze tabağı ve bonfileden başka bir şey yoktur. Bu yüzden Kolonaki’de hafif bir akşam yemeği önenirim. Favorilerim: İtalyan lokantası "La Pasteria" ve Akdeniz mutfağını sunan "Pritanion".

YILBAŞI AKŞAMININ ADRESİ İERA ODOS YA DA SİNGRU

Cıvıl cıvıl Yunan müziği eşliğinde onlarca müzikhollerden birinde karşılayın yeni yılı. Yılbaşı partisi için eğer önceden rezervasyon yaptırmadıysanız, ayakta kalırsanız, bunun sorumlusu ben değilim... Şehir merkezine 10 dakika mesafedeki İera Odos’da ve aksi istikamette bir o kadar mesafede bulunan Singru Caddeleri üzerinde neredeyse yan yana sıralanmış müzikhollerin işi sizi eğlendirmek. Favorilerim bu sezon için "Botanikos" ile "Fever". Kişi başına yılbaşı eğlencesine 60 - 100 Euro arasında ödersiniz. İki kişilik masaya getirilen yarım şişe viski ya da bir şişe şarap, meyve veya kuruyemiş, meşrubat hesaba dahil.

Kimi bin, kimi iki bin kişilik müzikhollerde sabahın 6’sına kadar insanın etinin, kemiğinin nasıl müziğe büründüğüne tanık olursunuz. Benden size tavsiye, eğer bu mekanlardan geçmemişseniz eğlencenin tanımını yaparken cümlelerinize "sanırım" ya da "bence" diye başlayın.

Sahne bir yana, masaların üstünde kaç kişi aynı anda dansedebilir rekoru kırılırken olayı yerinde izleyin. İddia ediyorum Atina’da gece hayatı Avrupa’nın hiçbir şehrinde yok. Sadece müzikli eğlence yerlerinin kapasitesi 45 bin sandalyeli desem inanır mısınız? Yunanistan’da eğlence sektörü Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar büyük. Neredeyse bu ülkenin yarısı şarkı söyler yarısı da onları dinler....

Saatler ne derse desin bize ne? Yılbaşı gecesi bitmedi. Doğru şehir merkezindeki et pazarına, "Papandreu işkembeci"sine. Müzik ve dans orada da devam ediyor. Tuzlamanın, paçanın, haşlamanın eşliğinde.

1 Ocak yeni yıl. Aynı zamanda yeni umutlar demek. Haa bir de güneş tepedeyse, bir günlüğüne kiralayacağınız otomobille bu şehrin sahilini gezin. Az buz değil 80 kilometrelik sahil şeridi. Şehir merkezinden sadece 7 kilometre ötede sola saparsanız 60, sağa saparsanız 20 kilometre boyunca denizle başbaşasınız. Şehirlerin denizi insanların bedenlerine, gözlerine kapatılmadığında yaşanan mutluluğu bir kez daha keşfedin. Sahilde denizi göremeyeceğiniz, yaklaşamayacağınız yerler yok denecek kadar az.

Öğle yemeğinizi ya Pire’de eski adıyla Turkolimano yeni adıyla da Mikrolimano’da ya da Nea Foçia (yeni Foçca) da yiyin. Canım balıklar... Üstelik iri, açık deniz çuprasının tam zamanı şimdi... Canım karidesler, ahtapotlar, kalamarlar. Favori restoranlarım Turkolimano’dan "Artisti Thallasa" , Nea Foçia’da "Kima".

Sahilde Glifada semtinin sokaklarını dolaşın. Zisimopulu, kafeler sokağıdır. Müzik non stop.

Akşam sizi şehrin kuzeyindeki Kifisia semtinde bulsun. Aristokrasinin semti. Hani memleket hasreti çektiyseniz İstanbul’daki Tike’nin bile şubesi var burada.

Son gününüzü Atina’da valiz toplamakla geçirmeyeceksiniz elbet. Perikles denen bir kralın hayat kadını sevgilisi Aspasia uğruna inşa ettirdiği Akropolis mabedini ve eteklerindeki Agora’yı dolaşın.

Velhasıl, Atina doğası, mimarisi çok mükemmel bir şehir değil. Müzeleri de Avrupa’daki benzerleri ile kıyaslanamaz. Ancak bu dişi şehirde hayatın nabzını tutabilirsiniz. Hayatı sevenler içindir Atina... Ellerinde harita ile dolaşıp, lokantaların kapılarında fiyat listelerine bakan turistler için değil...

Onlar pekala başka bir yere de gidebilir.

BAŞKA NELER YAPABİLİRSİNİZ

Singru Caddesi’nde eşine kolay rastlamayacağınız striptiz barları var.

İki casino’dan Mon Parnes merkezden 30, Luraki ise 80 kilometre mesafede. Belki bu yıl şeytanın bacağını Atina’da kırarsınız...

Alışveriş merkezleri The Mall, Golden Hall’u gezmeye değer.

Çocuklarınız varsa ya da çocuklaşmak istiyorsanız şehrin batısındaki "Alou" muhteşem bir lunapark.

Sintagma’daki Kraliyet Bahçesi, Paleon Faliron’daki marina yürüyüş için ideal.

Hava iyiyse 08.00 - 22.00 arasında ada turları düzenleniyor. Egina, Poros ve Hidra kışın da çok turist çekiyor. Hareket yeri Paleon Faliron’daki Trokantero marinası.

HANGİ RAKIYI İÇMELİ, TATLIYI NEREDE YEMELİ

Atina’da birbirinden güzel şarapları tereddüt etmeden tadın. Süpermarket fiyatları Türkiye’den ucuz. Kaliteli şarabın fiyatı 10 euro. Favorilerim "Hacımihalis", "Lazaridis", "Antonopulos" markaları.

Rakı benzeri uzo’yu balıkla, susuz, sadece buz katarak için. Favorilerim: "Plomari", "Barbayani", "Mini" ve "12".

Türkçe isimlerine aldanmayın. İmambayıldı, musakka midenize ağır gelebilir. Denizin nimetlerini, etleri tercih edin. Et restoranları için tavsiyem "Vari", "Hasia" ve "Parnitha" semtleri.

Tatlılara gelince. İştahınızı Türkiye’ye dönüşünüze saklayın bence.

SAHİLDEKİ KÜÇÜK İSTANBUL

Atina’nın güzelliği, başkent olmasına rağmen koskoca bir tatil köyünü andırması. Güneşi hep cömert. Ne gözü yoruyor ne de göğü kapatıyor binalar. Halkı güleryüzlü. Temiz pak giyimli. Temel İngilizce ile derdinizi anlatabileceksiniz. Türkçe bilen pek çok kişiye rastlamak mümkün. Dedeleri, nineleri Ege ya da Anadolu göçmeni. İstanbul göçmeni Rumlar, sahildeki Paleon Falion semtini "istila" etmiş durumda. Küçük bir İstanbul yaratmışlar sanki.