Türk isimlerini değiştiren Bulgaristan'ın eski diktatörü Todor Jivkov'un torunu modacı - milletvekili Evgenia Jivkova'dan sıcak mesajlar:
Cumhuriyet 11.01.2009
Türk isimlerini değiştiren Bulgaristan'ın eski diktatörü Todor Jivkov'un torunu modacı - milletvekili Evgenia Jivkova'dan sıcak mesajlar:
PORTRE EVGENİA JİVKOVA Bulgaristan'ın komünist diktatörü Todor Jivkov'un torunu. Annesi Jivkov'un kızı ve Bulgaristan'ın bir dönem Kültür Bakanlığı'nı yapan, Türk azınlığın isminin değiştirilip asimile edilmesi politikasının ikinci mimarı Ludmilla Jivkova. Sofya Üniversitesi'nde tarih ve ekonomi okuduktan sonra Kültür Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. Bakanlığın çeşitli kademelerinde görev aldı. 1990'da ülkede rejim değişikliği olunca moda tasarımcılığı yapmaya karar verdi. Çünkü kendi deyimiyle "yaptığı işten fena halde sıkılmıştı". 1991'de Jeni Style adını verdiği butiğini kurdu. Kısa zamanda Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerinin en ünlü moda tasarımcılarından birisi oldu. 2001 seçimlerinde Bulgaristan Koalisyonu'ndan milletvekili seçildi. İki dönemdir milletvekili. Ayrıca Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi'ndeki Bulgaristan heyeti üyesi. Asamblede Azerbaycan raportörü.
Türkiye kesinlikle AB üyesi olmalı
Laiklik çok önemli. Bulgaristan da laik bir ülke. Laiklikten neden vazgeçilsin. Ben Türkiyede insanların İslam köktendinciliğine fazla prim vermediklerini düşünüyorum. 1980'li yıllarda Türk azınlığıyla yaşanan sorunlar 1990'ların başıyla birlikte bitti. Şimdi Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) hükümet ortağı, üstelik sadece Türklerden değil Bulgarlardan da oy alıyor. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Sofya'nın alışveriş ve eğlence merkezi Patriarh Eftimi Caddesi üzerinde kapı numarası 12 olan bir butik. Vitrinde çok şık kadın giysileri. Burası Bulgaristan'ın eski diktatörü Todor Jivkov'un torunu Evgenia Jivkova'ya ait. Moda dünyasında Jeni adıyla tanınan Jivkova, Balkanlar ve Doğu Avrupa'nın en ünlü kadın giyim tasarımcılarından. Ufak tefek bir kadın. Pek de şık. Kendi tasarımı kıyafetleri giyiyor. Evgenia Jivkova aynı zamanda Bulgaristan Koalisyonu'ndan milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi'nde de Bulgaristan heyeti üyesi. Dört yıl önce tanıştığımızda dedesi Todor Jivkov'un iktidardan devrilmesi ve onun evinde geçirdiği ev hapsi günlerinin travmasını hâlâ üzerinden atamamış görünüyordu. Bu kez ise karşımda bambaşka bir Evgenia Jivkova buldum. Üzerindeki gerginlikleri atmış, dünyaya daha iyimser gözlerle bakan bir kadın vardı. Evgenia Jivkova'yla kendi el emeği giysilere baktıktan sonra butikteki ayrı bir bölmede konuşuyoruz. Sorularıma son derece politik yanıtlar veriyor. Geçmişle ilgili herhangi bir söz söylemekten özenle kaçınıyor. - Soğuk Savaş döneminin Bulgaristan'ıyla bugün AB ve NATO'ya tam üye olan Bulgaristan arasında bir kıyaslama yapar mısınız? - Bulgaristan'ın 1970'li yıllarda Avrupalı turistler için çok gözde bir tatil ülkesi haline geldiğini anımsıyorum. Ülkem son yıllarda da bu özelliğini koruduğu gibi geliştiriyor da. Bulgar halkının sanat ve müzik öğrenmedeki yeteneği, spor alanında sağladığı başarılar çok önemli özellikleri olarak ortaya çıkmıştır. Siyasi olarak konuşmam gerekirse Varşova Paktı dönemindeki Bulgaristan'la bugün NATO ve AB üyesi olan Bulgaristan, Bulgar Devleti'nin yaşamında birbirinden apayrı iki dönemdir. - Bulgaristan bir zamanlar NATO'nun hasmı olan Varşova Paktı üyesiydi. Bugün ise NATO'ya üye olması ülkeniz için çelişkili bir durum yaratmıyor mu? - Varşova Paktı'ndan NATO üyeliğine geçiş ulusal doktrin, uygulama, savunma siyasetinde yeniden yapılanma, becerilerimizi geliştirmede çok radikal değişimler gerektirdi. O nedenle de çelişkili bir durum yaşamadık. Biz sonuçta eskisinden çok farklı bir demokratik değerler ve ilkeler sistemini seçtik. Bulgaristan'da yolsuzluklar artıyor - Bulgaristan'da, özellikle de demokratik sisteme geçildikten sonra yolsuzlukların arttığı haberleri var. Bunların doğruluk derecesi nedir? - Yolsuzluklar, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde çoğulcu demokratik sistemlerin olgunlaşamadığı ülkelerde sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bir sistemden, tamamıyla farklı bir sisteme geçen Bulgaristan da aynı deneyimi yaşamak zorunda kaldı. Bizi en çok şaşırtan bu kabul edilemez yolsuzlukların bu denli yaygınlaşmasıdır. Ama ben Bulgar halkının gelenek ve görenekleri ve temel değerlerinin bu kötülüklerin üstesinden gelmemize yardımcı olacağına inanıyorum. Bizler de bu ülkenin siyasetçileri olarak bu mücadelede yardımcı olabilmek için doğru bir hukuksal ve toplumsal çerçeve hazırlamamız gerektiğini düşünüyorum. - Biraz da ülkenizin iç siyasetinden söz edersek… Burada aşırı milliyetçi Ataka adlı bir parti var. Özellikle Bulgar Türklerine karşı tutumları katı. Hatta Türklerin Bulgaristan'dan temizlenmesi gerektiğini söylemeye kadar vardırıyorlar işi. Bu Ataka'nın neler yapmayı hedeflediğini düşünüyorsunuz? - Evet. Zaman zaman siyasi söylemleri çok sert. Ama kuruldukları ilk zamanlara kıyasla biraz daha söylemlerini farklılaştırdılar. Biraz daha ılımlı oldular. Ama hâlâ onlara aşırı milliyetçi diyebiliriz. Evet. Türkler hakkında söyledikleri çok kötü. Ama bunların kuruluş ve siyaset yapma nedenlerini görebiliyorum. Öbür siyasi partilerden farklı olmak için bu tür bir siyasi çizgi izliyorlar. - İyi de AB kriterleri bu tür aşırı milliyetçi söylemlerle çelişiyor. AB çokkültürlülüğe özen gösteriyor. O zaman Bulgaristan gibi AB üyesi olan bir ülkede böyle aşırı milliyetçi bir siyasi parti nasıl yaşamını sürdürebiliyor? - Bu demokrasi. Ama şunu belirteyim ki 1980'li yıllarda Türk azınlığıyla yaşanan sorunlar 1990'ların başından sonra bitti. 1990'ların başında bir grup azınlık Türk tarafından kurulan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) şu anda hükümet ortağı. Üstelik sadece azınlık Türklerden değil, bütün Bulgar seçmeninden de oy alıyor. Evet, Türklerin Ataka'yla sorunları var. Sofya'da pek değil, ama öbür küçük kentlerde zaman zaman sorunlar olduğunu duyuyoruz. Ama bunlar fiili saldırı değil, sözlü saldırı biçiminde oluyor. Son olarak da Ataka'nın lideri Sofya'ya yeni bir cami yapılmasına karşı çıktı. Hep konuşuyor. Ama yine söylüyorum. Bu Ataka'nın siyaseti. Farklı bir siyaset izlemek zorunda olduklarını düşünüyorlar. Dediğiniz gibi, siyasetleri AB kriterlerine aykırı. Ama bütün Avrupa ülkelerinde benzer aşırı milliyetçi partiler de var. Ama Bulgaristan'da çok iyi bir model geliştirdik. HÖH Partisi koalisyon hükümetinin ortağı. Bu yapıyı yok etmeye çalışmak çok tehlikelidir. İkili ilişkilerimiz mükemmel - Bulgaristan'da oldukça kalabalık bir Roman toplumu yaşadığını biliyoruz. Ataka bunları da hedef alıyor mu? - Açıkça söylemek gerekirse aslında Ataka azınlıkları hedef almıyor. Hedef aldıkları HÖH gibi siyasi partiler. Ama Bulgaristan'da Roman azınlıkla ilgili kimi sorunlar var. Kimi Romanlar çocuklarını okula göndermek istemiyorlar. Bunun da nedeni çocukları sokağa salmak ve dilencilik ettirmek. Bir de Roman ailelerinin çok sayıda çocuğu oluyor. Bunlara bakacak güçleri yok. Ama bu sadece Bulgaristan'ın sorunu değil. Bütün Avrupa'da bu sorun var. Avrupa Komisyonu'nun Roman azınlığa yardım için geliştirdiği bir proje var. Bizim hükümet çocukların okula gitmelerini sağlamak için ailelere para, gıda ve giyecek yardımı önerdi. Sanıyorum yavaş yavaş bu sorunu halletmeyi başaracağız. Ayrıca azınlıkların refah durumlarını geliştirmek için sivil toplum örgütleriyle ortaklaşa sosyal programlar da yürütülüyor. -Balkan bölgesinde son 20 yıla yakın süredir meydana gelen değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? - AB değerleri ve standartlarını temel alan bölgesel birlik çalışmaları zaman içinde gelişecektir. Ancak AB'nin Balkanlar'la daha stratejik bir yaklaşımla ilgilenmesi arzu edilir. Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya bölgenin siyasi süreçlerini ortaklaşa etkileyebilme potansiyeline sahip olduklarını er ya da geç algılayacaklardır. Sırbistan ve Türkiye'nin de bu çalışmalara katılmaları gerekecektir. - Kosova'nın bağımsızlık ilanı konusunda neler düşünüyorsunuz? - Bulgaristan açısından bakarsak, istikrarlı, barışçı, demokratik ve çokkültürlü bir Kosova Batı Balkanlar'ın ve Avrupa'nın güvenlik yapısı için yaşamsal önemdedir. Kosova'nın karşı karşıya bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunların ele alınmasına öncelik verilmelidir. Avrupa Komisyonu'nun 4 Kasım 2008 tarihli Kosova İlerleme Raporu, "İstikrar ve Ortaklık Süreci" Kosova'nın yerini garantileyecek ve Batı Balkanlar'a Avrupa'nın yolunu açacaktır. Bulgaristan 20 Mart 2008 tarihli bakanlar kurulu kararıyla Kosova'nın bağımsızlığını tanımıştır. Kosova'nın bağımsızlığı bugüne kadar BM üyesi 53 ülke tarafından tanındı. Ayrıca da BM Genel Sekreteri'nin Kosova'daki uluslararası sivil varlığını yeniden yapılandırma planını da destekliyoruz. - Türkiye-Bulgaristan ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Son yıllarda ikili ilişkilerimiz hem güç kazandı hem de karşılıklı anlayış arttı. İki ülke de çok iyi komşuluk ilişkilerini sürdürüyor ve uluslararası alanda birbirlerine yardımcı oluyorlar. Her iki ülke başbakanının birbirlerini ziyaretleri, özellikle de Cumhurbaşkanımız Georgi Paravanov'un bir süre önce Türkiye'ye yaptığı resmi gezi ilişkilerin verimliliğinin en iyi kanıtlarıdır. - Bulgaristan'ın bakış açısına göre Türkiye günün birinde AB'ye tam üye olabilir mi? - Evet. Bulgaristan buna inanmaktadır. Türkiye'nin AB'ye tam üye olması Bulgar halkı tarafından sevinçle karşılanacaktır. AB'ye tam üyelik sürecinin onuruna düşkün ve hırslı Türk halkına zaman zaman zor geleceğinin farkındayım. Ama bizler de o süreçlerden geçtik. Ama şunu özellikle belirtmeden geçmek istemiyorum. AB'yle bütünleşme modeli ve Avrupa değerleri Güney Doğu Avrupa ülkeleri için en iyi tarihsel seçeneklerdir. - Ama özellikle Fransa ve Almanya, Türkiye'nin Avrupalı kültürü olmadığını dolayısıyla Avrupa'nın içinde yer almasının söz konusu olmadığını beyan ettiler. AB'nin bu iki lider ülkesinin Türkiye'yi tam üyeliğe istemediğine göre ne olacak? - Raportörün ve İzleme Komitesi Başkanı'nın bana söylediğine göre Türkiye AB üyeliğine hazırlık konusunda yükümlülüklerini doğru biçimde yerine getiriyor. Hatta öbür aday ülkelerden daha iyi durumda olduğunu anlattılar. Almanya ve Fransa'nın Türkiye'nin Avrupalı geleneği olmadığı için tam üye olamayacağında ısrar ettiğini söylediniz. Evet bunu söylüyorlar. Ama Türkiye'nin sadece bir bölümü onların söyledikleri gibi. Öbür bölgelerinde böyle bir şey söz konusu değil.
Laik sisteminizi mutlaka koruyun - Dışardan bakan birisi olarak Türkiye'de günün birinde laik sistem çöküp İslam köktendinciliği yerleşebilir mi? - Laiklik çok önemli. Bulgaristan da laik bir ülke. Laiklikten neden vazgeçilsin ki? Ben Türkiye'de herkesin İslam köktendinciliğine prim verdiğini düşünmüyorum. Böyle olmayanların Türkiye'nin laik sistemini sonuna kadar koruyacaklarından kuşkum yok. Ayrıca 21. yüzyılda laik sistemle yaşamak hiç de kötü bir durum değil. Hıristiyanlıkta, Müslümanlıkta ya da başka bir dinde köktendincilik kabul edilebilir bir durum değil. Bizim okullarda zorunlu ders değil. Ama başka dinleri de öğrenme seçeneğiniz var. Böylece başka dinler hakkında da bilgi sahibi olabiliyorsunuz. - Bulgaristan'ın AB'ye üyelik sürecini anlatır mısınız? Zor bir süreç mi oldu? - Kolay olmadı. Fiyatlar aniden arttı. İnsanlar ekonomik sıkıntılar çektiler. Ama tam üyeliğin artıları eksilerinden fazla. Bir kere tam üye olduktan sonra Avrupa içinde serbest dolaşımımız sağlandı. AB ülkeleriyle ticaretimiz büyük ölçüde arttı. İhracatımız yükseldi. Ama tabii ki şu anda küresel bir ekonomik kriz AB ülkelerini de sıkıntıya soktuğu için bizim de ondan etkilenmememiz mümkün değil. Bizim malları satın alan çeşitli Avrupa ülkelerinin şirketleri mal alımlarını durdurdular. Bu olunca bizim Bulgar şirketleri de zorlanmaya başladı. Yeni çıkış yolları aranıyor. - Bütünüyle siyasi bir ailenin üyesi olmanıza rağmen kadın giyim tasarımcısı olmayı seçtiniz. Neden? - Sanatçı ruhu ve yaratıcılık ailemizde var. Ülkemde farklı kültürler ve geleneklerle bir arada yaşayan bir insan olarak geleneksel Bulgar giysilerini uluslararası modaya uyarladım. Böylece ortaya ülkenin en popüler kadın giyim butiklerinden birisi çıktı. Politikaya devam etsem de etmesem de giysi tasarımı konusunda gelecek için geliştirdiğim projelerim var. Modayla uğraşmak ve tasarımcılık bana özgüven ve canlılık sağlıyor.
|