Anasayfa   İletişim  
Reklam  
-->
   
 
 
   
Google
   
   
    
 
 
 

 
 
 
 
 

Hirvatistan Cumhurbaskani Stefan Mesiç ile Söylesi

Nur Batur Hürriyet
11 Aralik 2005

Yugoslavya mi Zanzibar cumhurbaskanligi mi, deselerdi aman Zanzibar olsun, derdimNur BATUR71 yasinda ama delikanli gibi. Heyecanli, dinamik, hayat dolu... Bir dönemin efsanevi lideri Josip Broz Tito’ya karsi Hirvat milliyetçilik bayragini eline aldigi günleri anlatirken yeniden heyecanlaniyor. Hirvat Bahari’nin genç militanlarindan biri o. ya da dostlarinin deyisiyle Stipe Mesiç’le, Çankaya Köskü’nün bahçesindeki Camli Kösk’te konustuk. Dile kolay tam 41 yil.Mesiç’in hayati, insanlarin acimazsizca birbirini katlettigi, Hirvat’in Sirp’a, Müslüman’in Ortodoks’a, komsunun komsuya düsman oldugu, kan gölüne dönen Balkanlar’in yakin tarihi gibi.Savas bulutlari Avrupa’nin üstüne çöktügü zaman Stipe Mesiç, 5 yasinda.Alman direnisine katilan bir aile ortaminda büyüyor. Zor yillar.Hayatindaki dönüm noktalarini soruyorum.Hiç düsünmeden, 18 yasinda Fransa’ya ilk gidisindeki duygularini anlatmaya basliyor: ‘Ikinci Dünya Savasi’ndan önce bütün aile fertlerim komünistti. Kraliyete karsi muhalefet yapiyorlardi. 1941’de herkes partizanlara katildi. Ailemden 11 kisi hayatini kaybetti. Amcalarim akrabalarim... Babam hayatta kaldi. Çocuklugum komünizm ortaminda geçti. Ama ablam Fransa’da yasiyordu, onun yanina gittim. O sirada Zagreb Üniversitesi’nde hukuk okuyorum. Birinci siniftayim. Baktim komünistler, sosyalistler, liberal cumhuriyetçiler ayni masayi paylasip, tartisiyorlar. Farkli fikirleri savunuyorlar ama düsman degiller. Bu nasil olabiliyor? Açikça fikirlerini söylüyorlardi. Polisten de korkmuyorlardi. Sasirdim. Iste hayata bakisim o zaman degismeye basladi. Dönünce madem Fransa’da oluyor neden bizde de olmasin diye düsündüm ve 1960’ta bu idealle siyasete atildim.‘SEÇILDIGIM GÜN KORKTUM 1960’lar. Siyasetteki ilk yillari.Dogdugu Orihova Sehri’nde belediye meclisine bagimsiz aday oluyor:‘O günlerde kimse Komünist Parti’nin disinda seçimlere bagimsiz girmeye cesaret edemiyordu. 100 cesur insanin imzasini topladim ve seçimlere katildim. Ve tek muhalif ses olarak Hirvat Parlamentosu’na girdim.’‘Yalniz kalmaktan ve sert elestirilerden korkmadiniz mi’ diyorum.Gülüyor: ‘Evet korktum ama seçildikten sonra. Simdi ne yapacagim diye kara kara düsünmeye basladim. O zaman hem gizli servis ajanlari hem de siyasi polis var. Iki örgüt de çok güçlü. Sürekli izliyorlardi ama pek dokunmuyorlardi.’ HAPISHANE GÜNLERIYil 1975. Mesiç, 37 yasinda. Ve Stara Gradiska Hapishanesi.Avukat Stipe Mesiç, Hirvat milliyetçilik hareketine katildigi için hapse atiliyor.‘Demir parmakliklarin ardindaki hayaliniz bagimsiz Hirvatistan miydi?’ Hayir, diyor, Mesiç o günlerdeki hayallerini anlatirken:’Tam bagimsizlik hayal etmiyorduk. Buna imkan yoktu. Dünyadaki güç dagiliminin farkindaydim. Istegimiz sadece siyasi, ekonomik ve kültürel esitlikti. Hirvatistan Ilkbahari böyle dogdu. Ama hareketin gücünü kirdilar ve sonumuz hapishane oldu. Hapishanede çok düsündüm. Anladim ki, Tito yasadikça Yugoslavya da var olacak. Nitekim, Tito’nun ölümüyle Yugoslavya dagilmaya basladi. Bagimsizlik hayalinin güçlenmesi de ancak Berlin Duvari’nin yikilmasiyla basladi. Aslinda ögrencilik yillarimda Yugoslavya idealine inaniyordum. Yugoslavya diger Dogu Bloku ülkelerinden biraz farkliydi. Yurttas haklari, medya daha üst düzeydeydi. Yugoslavlar serbestçe dolasabiliyordu. Ama herkes kendi cumhuriyetinde daha etkili olmak istedi. Bizim istedigimiz tek bir sey vardi, esitlikti, olmadi.’Demir parmakliklarin ardinda, bir gün cumhurbaskani olacaginiz akliniza geldi mi, diye soruyorum.Muzip bir çocuk gibi gözlerimin içine bakip ‘Hapisteyken birisi bana, önünde iki seçenegin var, Yugoslavya mi yoksa Zanzibar cumhurbaskanligi mi, deseydi, aman Zanzibar olsun derdim‘ deyip, kahkahayi patlatiyor.Hapisten çiktiktan sonraki yillar zor geçti Mesiç Ailesi için.‘Hem siyaset hem de kamu görevleri yasakti. Yurtdisina da çikamiyordum. Pasaport vermiyorlardi. Esim ve iki kizima bakmak zorundaydim ama bir yandan da Tudjman ve arkadaslariyla bulusmaya basladim.’1990’li yillarin basi, Mesiç’le Hirvatistan’in ilk Cumhurbaskani Franco Tudjman’in ittifak yillari. Ama savas sirasinda iki liderin yollari ayrilmaya basliyor.Mesiç, bagimsizliktan sonraki yillarda Tudjman’in ülkeyi demir yumrukla yönetmesine karsi çikiyor. Savas sirasinda körüklenen Hirvat milliyetçiligine, katliamlara ve islenen savas suçlarina da...1999’da Tudjman’in ölümüyle birlikte Hirvatistan’da degisim basliyor. Mesiç de zirveye tirmaniyor. 41 yil içinde, hiç keske bu ise girmeseydim dedigi an oldu mu?‘Demedim ama karim hep sikayet etti, hatta ikinci dönem cumhurbaskanligina aday oldugum zaman, yeter artik dedi’ diye anlatip, dertli dertli gülümsüyor. Bazilari için siyaset bir yasam biçimi. Bir yasam keyfi...Onlar emekli olunca küçük bahçelerinde domates ve patlican yetistirmeyi hiç hayal edemiyorlar. Belli ki Stepi Mesiç de bunlardan biri.SUÇLULARIN CEZALANDIRILMASI BÜTÜN HIRVAT HALKINI SUÇLANMAKTAN KURTARACAKStipe Mesiç güçlü bir NATO ve Avrupa Birligi savunucusu. Hedefi Hirvatistan’i degistirmek. Bati’nin bu iki kurulusuna sokmak. Ne pahasina olursa olsun. Birkaç yil önce, savas sirasinda milli kahraman olarak görülen generalleri, Lahey’de kurulan Uluslararasi Savas Suçlulari Mahkemesi’ne teslim etmeyi bile göze alacak kadar: ‘Savas sirasinda bir Hirvat’in kendi milli çikarlari için bir Sirp çocugunu öldürmesine nasil göz yumariz? Suçu isleyenlerin cezalandirilmasi bütün Hirvat halkini suçlanmaktan kurtaracak. Sirplar da çok soykirim yapti ama hepsi degil. Bütün Sirplari soykirim suçlamasindan kurtarmanin tek yolu var. O da yapanlarin cezalandirilmasi. Eger onlar cezalandirilirsa Hirvatlarla Sirplar arasindaki isbirligi daha kolay olacak.’YUGOSLAVYA PARÇALANMAYA MAHKÛMDUYugoslavya parçalanmaya mahkûmdu. Çünkü büyük güçler istedigi için kuruldu. Sirp Krali’nin basinda oldugu bir devletti. Ikinci Dünya Savasi’nda Tito ve komünistlerin baslattigi direnise tüm halklar ve azinliklar katildi ve Yugoslavya, savastan üniter devlet olarak degil, federe devlet olarak çikti. Aslinda Tito, farkliliklari ve Yugoslavya’yi birlestiren unsurun kendisi oldugunu biliyordu. Tito’nun ölümüyle parti dagildi. Ordusu da Miloseviç’e yani Sirbistan’a katildi. Miloseviç, orduya Yugoslavya’nin kalintilari üstünde büyük Sirbistan’i insa etme sözü verdi. Aslinda biz savas istemiyorduk. Biz siyasi çözüm, konfederasyon istiyorduk. Ama Miloseviç durmak istemedi. Ordu Miloseviç’e dayandi ve Hirvatistan’la Bosna Hersek’i isgal ettiler. Biz 400 bin kisilik, Bosna Hersek de 350 bin kisilik ordular kurduk. Ve savastik. Miloseviç hem savas ilani suçu hem de soykirim suçu isledi. Simdi Lahey Mahkemesi’nde yaptiklarinin hesabini vermesi gerekiyor.DAMARLARINDAN KAN YERINE SIYASET AKIYORSöylesimizin sonunda devletin soguk ceketini tümüyle sirtindan çikartiyor ve koluma girip Fahir Arikan’a poz veriyor Hirvat Cumhurbaskani... Bir yandan da ‘Bakin siz gelmeden Süleyman Demirel’le birlikteydik. Neye karar verdik biliyor musunuz’ diye soruyor. ‘Neye‘ diyorum. ‘Siyasete giris kapisi var da çikis kapisi yok‘ deyip bir kez daha patlatiyor kahkahayi. Demirel gibi. Sanki damarlarindan kan yerine siyaset akiyor.

 

 
Nutuk (Sesli ve Görsel)
 
Etkinlik Takvimi
Kasım , 2024
PzrPztSalÇrşPrşCumCts
1 2
3 4 5 6 7 8 9
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
 
 
 
 
 
Copyright Aralık 2002 © balkanpazar.org
tasarım ve uygulama Artgrafi.net