DIŞ TÜRKLER BAKANLIĞI’NIN KURULMASI
Geçen hafta Izmir Çeşme’de Yurt Dışında Yaşayan vatandaşlar Danışma kurulu toplantısı yapıldı.Toplantıya katılan Devlet bakanı Prof.Dr.Mehmet Aydın, “yurt dışında yaşayan vatandaşların sorunlarının çözümü konusunda yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu konuda ilk akla gelen “Dış Türkler Bakanlığı’nın “ kurulmasıdır” dedi.Sayın bakana kesinlikle katılıyorum. Aslında geç kalınmış bir olaydır.Zira, sayın bakan Türkiye dışında 5 milyon Türk var, desede bu rakam 6 milyonun üzerindedir ve Orta Asya,Irak ve Balkan ülkelerindeki soydaşlarla sayı 50 milyonu geçer. Bu son derece önemli bir rakamdır.Yurt dışında bu kadar büyük bir kitlesi olan ulus sayılıdır.Bu gün Türkçe dünyada en çok konuşulan dillerden biri haline gelmiştir.Bu yüzden geç te olsa, “Dış Türkler Bakanlığının” acilen kurulması gerekir.
DIŞ TÜRKLER’DE KOORDINASYON EKSIKLIĞI
Türkiye’de Dış Türklerle ilgili üç bakanlık farklı çalışmalar yapıyor. Bunlar sn.Abdullah Gül’ün Dışişleri bakanlığı, sn.Mehmet Aydın’ın Devlet bakanlığı ve sn.Beşir Atalay’ın Devlet bakanlığı.İlgili bakanlıklar arasında koordinasyon eksikleri var.Bazı konularda Dış Türklerle ilgili eksikliler de yaşanabiliyor.Örneğin Mehmet Aydın beyin bakanlığı bu konuda çok yetkilendirilmemiş.Oysa ki bu alanda sayın Aydın daha etkili olabilir..Kanaatimce Sn.Mehmet Aydin’in bakanlığı üretken olunabilecek bir bakanlıktır.Bu bakanlığa, Başbakanlığa bağlı TIKA kurumu ile birlikte BCTP (Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi) de bağlanmalıdır.Hatta Türkiye’de faaliyette olan Yurt dışındaki Türk dünyası ve soydaş sivil toplum kuruluşları da bu bakanlıkla koordineli çalışmalıdır.Böyle bir bakanlık ilgili tüm dernek, federasyon,konfederasyon ve vakıfları bünyesinde organize edebilir.Böylece çok yararlı hizmetler ortaya çıkar.Özelliklede yurt dışı Türkler ve soydaşların oluşturduğu STK’ların bir platformda birleştirilmesi ve ortak istişarelerin yapılması sağlanacaktır.
VALILIK TURK DUNYASI KOORDINATORLUKLERI
İlgili bir başka konu, İzmir,Ankara,İstanbul ve Bursa’da valilikler bünyesinde kurulmuş olan “Valilik Türk Dünyası Koordinatörlükleri” de unutulmamalıdır.Bu Koordinatörlüklerin sayısı artırılmalı ve sağlam bir bütçeyle desteklenmelidirler.Kurulması düşünülen Dış Türkler Bakanlığı bu koordinatörlükleri kendi bünyesine almalıdır.Bilindiği gibi bu koordinatörlükler, Orta Asya ve Balkanlar’dan Türkiye’ye okumaya gelen Türk ve soydaş öğrenciler için kurulmuşlardır.Örneğin Izmir’de bu kapsamda 1800 kadar öğrenci vardır.Türkiye’de okuyan bu öğrenciler, ülkelerinde çok önemli konumlara gelmektedir ki; bu bizim için son derece güzel ve stratejik öneme sahiptir.
TURK DIASPORASI
Birkaç ay önce Azerbaycanda Başbakan sayın Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı ve ilk kez gerçekleştirilen Dünya Türk Diasporası toplantısı yapılmıştı.Dünyadaki tüm Türklerin ve akraba ve soydaş toplulukların ortak hareket etmesi ve dayanışma içinde olması bizlere önemli fayda sağlar.Böyle bir çalışmayı Dış Türkler bakanlığı ile yapabiliriz. Dış Türkler Bakanlığı’nın kurulmasını sabısızlıkla bekliyoruz.Türkiye’deki ilgili sivil Toplum kuruluşları buna çok sıcak bakacaklardır.Gerektiğinde sivil toplum olarak buna ciddi bir destek verilir.Böyle bir bakanlığın kurulmasıyla birlikte, hızla projeler üretilmeli ve bu projelerde mutlaka Sivil Toplum da olmalıdır.Bakanlık bünyesinde her ilde danışma kurulları oluşturulmalıdır.Ortak yapılacak çalışmalardan büyük yararlar alınacaktır.
BULGARISTAN'DA ANTIDEMOKRATIK KARAR
16 Şubat 2007
Rifat Sait
Balkan Federasyonu Genel sekreteri
Bulgaristan parlementosu, Turkiye'deki cift pasaportlu Bulgaristan vatandasi
olan soydaslarimizin , Bulgaristanin Avrupa Parlementosunda gorev yapacak olan
milletvekilligi secimlerinde oy kullanamiyacagi kararini aldi.Bu karar kuskusuz
Turkiye'yi ve Turkiyede yaşayan Bulgaristan vatandası soydaslarimizi derinden
etkiledi.Bulgaristan'daki ırkçı Ataka partisinin etkisiyle alınan bu karar
Bulgaristanı olumsuz etkiliyebilir.Zira, kooalisyon hukumetinde yer alan üçüncü
parti Halkl ve Ozgurlukler (HOH) bu kararla birlikte koalisyonda
çekilebilirler.Kararın alınmasıyla birlikte meclis salonunu terk eden HOH
milletvekilleri bu ayrılığın mesajını verdiler.Bu durumda Bulgaristanda siyasi
bir kriz yaşanabilir.Hukumetin bozulması ile Bulgar ekonomisinde dalgalanmalar
da yaşanacaktır.Avrupa Birliği hemen öncesindeki yaşanan bu gelişmeler
Bulgaristan'ı ciddi olarak etkiliyecek görünüyor.
Herseyden önce alınan bu karar antidemokratiktir.Bulgaristan vatandasi oldugu
halde Türkiye'de yaşadiklari için oy kullanmalari ellerinden alinan Türkler
büyük bir haksizliga ugramislardir.Alinan bu sonucun , Avrupa Birliğinde nasıl
bir etki yapacağı merak konusudur. Turkiye'de alınan bazı kararları eleştiren ve
etkilemeye çalışan AB insan haklari mahkemesi alınan bu antidemokratik karar
karşısında bakalım nasıl bir karar alacak? Merakla bekliyoruz.
Bulgaristan meclisindeki karar karşısında Türk Dışişleri derhal harekete
geçmelidir.Aslında Türkiye'nin çok daha önce Bulgaristana ciddi bir baskı
yapması gerekirdi.Şimdi AB ülkeleri nezdinde görüşmeler yapılıp kararın gözden
geçirilmesi ve iptal ettirilmesi hususunda çalışmalar başlatılmalıdır.Komşu
Bulgaristan'ın Türkiye aleyhine alınan bu kararı bu kadar kolay almaması
gerekirdi.Bulgarların Türkleri cok fazla sevdikleri soylenemez.Ancak sonunda
yaşanacak gelişmeleri hiç düşünmeden böylesine bir karar almaları
Bulgaristandaki ırkçılığın ne boyutalarda olduğunu gösteriyor.Bu da yeni AB
üklesi olan Bulgaristana hiç yakışmamaktadır.
Bulgaristanın Avrupa Birliğine girmesi ile birlikte Türkiye ile olan ilişkileri
olumsuz etkileniyor.Bilindiği gibi bir süredir Bulgaristan -Türkiye sınırında
vize sorunu yaşanıyor.Türk vatandaşlarına uygulanan vize diğer Balkan ülkelerine
transit geçiş yapan vatandaşlarımızıda ciddi olartak etkilemiş
durumda.Bulgaristanda son zamanlarda yaşanan Türkiye aleyhtari gelişmeler
Bulgaristan ile olan ilişkilerimizi zedeleyebilir.Todor Jivkov döneminde yaşanan
çirkin anıları Buzdolabına koyup, donduran Bulgarlar, şimdi tekrar oradan alıp
masaya koymaya çalışırlırsa, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar.Bulgarlar
şunu iyi bilmelidir ki; şimdi artık çok farklı bir Türkiye var. Kuzey Irak gibi
büyük azmanlarla boğuşulurken , gereksiz yere havlayan arkadaki finolara yazık
olur doğrusu.
KOSOVA CUMHURİYETİ
5 Şubat 2007
izbaldef@gmail.com
Balkan’larda yeni bir devlet doğuyor.Statüsü bugüne kadar netleşmemiş olan Kosova, yakında Balkan’ların ve Birleşmiş Milletler’in yeni bir üye devleti olmaya
hazırlanıyor.Yanlış hatırlamıyorsam dünyadaki 232.ülke olacak.Öncelikle hayırlısı
olsun diyelim.
Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari Kosova’nın nihai statüsü ile ilgili önerisini Sırp yönetimine resmen sundu. Öneri, Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç tarafından reddedildi ancak, bu zaten beklenen bir şeydi.Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Kosova’yı tam bir bağımsız devlet gibi olmasa da, ona yakın bir statüde tanımaya hazırlanıyor.Bağımsız bir devlette olması gereken milli marş, bayrak, dışişleri bakanlığı, küçükte olsa bir askeri birlik gibi tüm kurumlar Kosova’da olacak.Türkiye dahil birçok devlette Kosova’nın büyük elçilikleri açılabilecek.Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti de bugüne kadar Kosova’da T.C. Eşgüdüm Bürosu ismiyle faaliyette olan büroyu, Elçilik olarak değiştirecek.Kısa bir süre önce bu büronun olduğu yerin Türkiye tarafından satın alınması bunun bir
göstergesiydi.
Dışişleri bakanı Abdullah Gül’ün geçen hafta iki günlük Arnavutluk ziyareti ve orada Kosova hakkında yaptığı açıklamalar oldukça ilginçti.Bu aynı zamanda Türkiye’nin Kosova’ya olan yakın ilgisini gösteriyor.Nüfusu’nun % 95’i Arnavut olan Kosova hakkında komşu ve soydaş ülke Arnavutluk’ta, Arnavutluk başbakanı ve dışişleri bakanı ile birlikte yapılan açıklamalar özel bir yorum gerektiriyor.Nitekim önümüzdeki günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Arnavutluk gezisi de bu bakımdan önem taşıyor.Kosova’nın bağımsızlığını ilanı ile birlikte bu ülkeyi ilk tanıyan ülke Türkiye olabilir.Bütün bunlar Türkiye’nin Balkanlarda etkin bir politika izleyeceğini gösteriyor.Bu durum aslında Türk dışişlerinde Kıbrıs hariç pek görülmemiş gelişmeler.Aynı şekilde yakında Kuzey Irak’ta da aktif bir Türkiye görebiliriz.Balkanlar, Irak,Kıbrıs ve Ermenistan dışişlerimize fazla mesayi yaptıracak bölgeler.
Türkiye’nin Kosova için aktif olması Türkiye’deki Kosovalı göçmenleri ve KosovadakiTürkleri sevindiriyor. Türkiye dışında Avrupa’da sadece Kosova’da Türkçe’nin resmi dil kabul edilmesi ve 3 Türk milletvekili ve iki Türk bakan yardımcısının görev yapması Kosova’nın Türkiye ile olan yakınlığını göstermekte.Türkiye,Balkanlarda Arnavutluk ve Kosova’yı stratejik ortak kabul edebilir.Beşyüz yıllık tarihi ilişkilerimiz olan Arnavutlarla akrabalık ve dini yönden ortak bağlarımız var.Osmanlı devletine 36 vezir vermiş olan Arnavutlar’ın Türkiye ile ortak bir yanı daha var.Arnavutlar, büyük bir soykırım sonucu katledilen ve asimilasyona uğrayan Yunanistandaki Çamriya (Yanya vilayeti çevresi) Arnavutları yüzünden Yunanistan ile problem yaşıyorlar.Tıpkı bizim Batı Trakya’da yaşadığımız problemler gibi.Yunanistan’ın, isminden dolayı Makedonya ile de problemleri var.Makedonya’nın da % 40’ını Arnavutlar oluşturuyor.Balkanlar’da Arnavutluk, Makedonya ve Kosova’nın ileriki dönemlerde birleşerek Büyük Arnavutluk devletini kurmasından endişe edenler az değil.
İşte tam bu meyanda, Kosova’nın bağımsızlığa gidiyor olması ve Türkiye’nin desteği, Sırbistanı,Yunanistanı ve tıpkı bunlar gibi ortodoks olan hamileri Rusya’yi endişelendiriyor.Tabi ayrıca Kosovadaki dünyanın en zengin uranyum madenlerini çıkarmakta olduğu söylenen ve buraya Avrupa’nın en büyük askeri üssünü kurmuş Amerikanın da gelişmelerden memnun olmadığını söyleyebiliriz.Onlar kuşkusuz birtakım planlar yapmışlardır.Bizim de onların üstünde planlarımızın olması şarttır.Türkiye bulunduğu stratejik konum nedeniyle Balkanlarda ve Irakta akıllı ve dikkatli bir dış politika izlemek zorundadır.Zira önümüzdeki günler sıcak olacağa benzer.
BALKAN ÜLKELERİNE YATIRIM IMKANLARI
14 Ocak 2007
Kosova'da özelleştirmeden sorumlu BM yönetimindeki merci olan Kosova Tröst Dairesi yaptığı açıklamada, 23 kuruluş için özelleştirme prosedürlerini başlattığını
duyurdu. Satışa sunulan envanter arasında bir tuğla imalat fabrikası, 20 fabrika,
depolar, bir veterinerlik işletmesi ve eyaletin tümünü kapsayan arazi planları yer
alıyor. Daire, satışlar tamamlandığında 28 yeni şirket kurmayı hedeflediğini
açıkladı. Daha yüksek teklifler, yatırım planlarının uygunluğu ve mevcut kadro
seviyelerini koruma sözleri yeni mal sahiplerine yönelik başlıca kriterler olacak.
Kosova*daki özelleştirme çalışmalarına Yunan ve Rus firmalari ilgi gösterirken, Türk firmalarının ilgisiz kalması üzücüdür.Zira başta Kosova olmak üzere çeşitli Balkan ülkelerinde yapılacak Türk yatırımları, sadece ticari olarak dikkate alınmamalıdır.Balkan ülkelerindeki bu tür yatırımların önemli bir stratejik yönü
vardır.Türkiye için son derece önemli olan Balkan ülkeleri, boş bırakılmamalıdır.Kaldı ki; Balkan ülkelerinde yapılacak ticari çalışmaların, Türk yatırımcısı açısından bir takım avantajlar getireceği unutulmamalıdır.
Bu avantajların en başında, dış ticarette en büyük maliyet unsuru olan mesafeye
paralel olarak nakliye ve navlun giderlerinin düşük olmasıdır.Balkan ülkelerindeki
işçi maliyetleri ülkemizdekine oranla daha düşüktür.Avrupaya daha yakın olması
nedeniyle ihracat daha kolay ve daha ucuzdur.Üstelik Avrupa Birliği tarafından
Balkan ülkelerine bir takım kolaylıklar sağlanmaktadır. Romanya ve Bulgaristan,2007 yılına girmemizle birlikte AB ülkesi olmuşlardır.Hırvatistan aday ülkedir.Yunanistan ve Slovenya ise zaten AB ülkesidir.
Balkan ülkelerinden Kosova ve Makedonya*da yeni yatirim imkanları ve
özelleştirme çalışmaları vardır.Örneğin Makedonya, ülkesine yapılacak
dış yatırımlara karşılık 10 yıllığına bedelsiz araziler vermekte ve vergi muhafiyetleri uygulamaktadır.Türkiyedeki Ticaret ve Sanayi odalari bu çalışmaları üyelerine duyurmak ve yardimci olmak hususunda yararlı çalışamalar yapabilirler.Dış Ticaret müsteşarlığı, Balkan Ticareti Geliştirme merkezi (BCTP) İgeme, TİKA gibi ilgili resmi kurumlarımıza büyük iş düşmektedir.
BALKANLAR’DA SEÇİM RÜZGARI
28 Ekim 2006
Ekim ay’ında Balkanlar’da seçim rüzgarı esti. Önce Bosna’da 1 Ekim’de Genel seçimler
yapıldı. 36 partinin yarıştığı Bosna seçimlerinde Haris SILAYCIC başarılı
oldu.Ardından, Yunanistan’da ilk turu 15 Ekimde, ikinci turu 22 Ekimde olmak üzere
yerel seçimler yapıldı. Burada iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi (YDP) yarışı önde
götürdü.
BATI TRAKYA’DA GELİŞMELER
Yunanistan seçimlerinin bizim dışpolitikamız açısından iki önemli tarafı
vardı. Birincisi, Türk-Yunan ilişkileri, diğeri ise Türklerin yoğun olarak yaşadığı
Batı Trakya’daki Türk azınlığın durumu.Seçimler sonucunda, Türkler Gümülcine
belediyesine 4 ve İskeçe’de belediyesinde 4 meclis üyeliği, Rodop ve İskeçe’deki 15
belediyeden dördünü ve 7 nahiyede başkanlık seçimlerini aldılar.Ayrıca Rodop il
meclisinde 10, İskeçe il meclisinde 7 üyelik kazandılar. Yunanistan, Batı Trakya
Türk azınlığın temsil haklarını yok etmek amacıyla başta ülke barajı olmak üzere
birçok yasal düzenleme yaptı. Bunun sonuçları parlamentoda Türk azınlığın temsil
edilememesi olarak ortaya çıktı.
Balkanlar’daki bir diğer seçim, bizleri de çok yakından ilgilendiren Bulgaristan
Cumhurbaşkanlığı seçimleriydi.İlk turu 22 Ekim’de yapılan seçimlerde seçmen
katılımının düşük olması nedeniyle ikinci turu 29 Ekim’de yapıldı.Bulgaristan’daki
Türklerin de desteklediği aday Georgi Pırvanov, ırkçı ve aşırı milliyetçi
görüşleriyle tanınan ATAKA partisinin lideri Volen Siderov’a karşı açık ara ile
kazandı.Bu, Türkiye ve Bulgaristan’daki Türkler için iyi bir sonuç oldu.
SIRBISTAN REFERANDUMU VE KOSOVA
Balkanlar’daki seçim rüzgarı 29 Ekim’de Sırbistan’da yeni anayasası ile ilgili
olarak yapılan referandum seçimi ile devam etti. Sırbistan’ın yeni anayasasında
pek çok değişiklik yapıldı.Ama en önemli değişiklik Kosova ile ilgili madde oldu.
Yeni anayasa Kosova’yı Sırbistan’ın ayrılmaz bir parçası olarak tanımlıyor.
Sırpların amacı bu referendum ile olayları karıştırıp zaman kazanmak. Ancak
referendum Sonucu ne olursa olsun, Kosova’nın 2007 de bağımsız olmasını
engelleyemiyecek. Aslında Sırplar da bunu çok iyi biliyorlar ama Kosova’dan 12
belediye kopartmak istiyorlar.Özellikle de Altın madenlerinin de olduğu Mitrovica
bölgesi Sırpların iştahını kabartıyor.Buna karşılık Kosovalı Arnavutların Kosova’dan
birkarış toprak vermeye niyetleri yok.Hatta Sırbistan toprakları içinde olan, ama
Arnavutların yoğun olarak yaşadığı Presheva bölgesine özerklik verilmesini
istiyorlar.
Balkanlar’da seçimler,önümüzdeki aylarda Arnavutluk’ta devamedecek. Arnavut
hükümeti ve Merkez Seçim Komisyonu (MSK) arasında, yaklaşmakta olan yerel seçimlerde
işbirliği konulu bir mutabakat anlaşması imzalandı.Ne diyelim hayırlısı olsun.
Türkiye-Arnavutluk Iliskileri
Eylül 2006
5 Eylul sali günü, Arnavutluk basbakani Dr.Salih Berisha Türkiye’ye geliyor.Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşecek olan Berisha, Erdoğan ile ortak bir basin toplantisi düzenliyecekler.Başbakan Berisha’nin Türkiye’ye gelmesi, son dönemde bozulan iki ülke iliskileri icin oldukça önemli. Zira 15 şubat 2005 tarihinde Arnavutluk’u ziyaret eden başbakan Erdoğan, o tarihte ana muhalefet lideri olan Salih Berisha’ya randevü vermemişti.Bu yüzden, Erdoğan’in Arnavutluk parlementosundaki konuşmasını protesto etmek için, Salih Berisha’nin partisine bagli milletvekilleri salonu terk etmişlerdi.Oysa ki; 1992-1997 yılları arasında iktidarda olan Salih Berisha, Arnavutluk’un Yunanistan ile olan sorunları yüzünden Türkiye’yi müttefiki olarak seçmişti. O dönemde Berişa’nın Türkiye’yle geliştirdiği yakın ilişkiler yüzünden, kendisinin geleneksel rakibi ve “Sosyalist Parti” (PS), Türkiye’yi “Berişa yanlısı” olarak görmekteydi. PS’nin 1997’de iktidara geçmesiyle birlikte Arnavutluk’un Yunanistan’la yakınlaşma politikası izlemeye başlamış olmasında, bu durumun da katkısı olduğu belirtilmektedir.Bu arada Arnavutluk’un önceki başbakanı olan Sosyalist parti lideri ortodoks Fatos Nano, Başbakan Erdoğan’in çocuğunun evlilik törenine gelmiş ve nikah şahidi olmuştu.
6 Eylül Çarşamba günü, Salih Berisha ile bizim de randevümüz var.Kendisinden İzmir’de bir konsolosluk açılması yönünde bir ricamız olacak.Zira, İzmir’de faaliyette olan Arnavutluk fahri konsolosluğu bu görevi yeterince yerine getiremiyor.
TÜRKİYE-ARNAVUTLUK ARASINDA TİCARET
2004 yılında Arnavutluk’a ihracatımız, 2003 yılı ihracatı olan 114.4 milyon Dolar'dan yüzde 40.6’lık
bir artışla 160.9 milyon Dolar’a çıkmıştır. Aynı dönemde ithalat 4.6 milyon Dolar’dan 15.5 milyon Dolar’a yüzde 239 oranında artmıştır ve 2004 yılı ticaret hacmi yüzde 48 oranında büyüme kaydetmiştir.
Türkiye - Arnavutluk arasındaki ikili ekonomik ilişkiler ticaret ağırlıklıdır. Arnavutluk ile ticaretinin büyük bir bölümünü Türkiye’nin ihracatı oluşturmaktadır. Türkiye çeşitli gıda, demir çelik, kimyasallar, temizlik, dokuma ve sanayi ürünleri ihraç etmektedir.2004 yılı sonu itibariyle Arnavutluk'ta Türk firmaları toplam 35 milyon Dolarlık yatırım yapmıştır.
GEZİNİN ÖNEMİ
Türkiye’de yaşayan Arnavut kökenli Türk vatandaşlari açısından da bu gezi çok önemli. Zira Arnavutluk ve Arnavutlar’in Türkiye’ye olan dostluk ve kardeşlik bağları çok eskilere dayanıyor.Son dönemlerde iki kardeş millet arasında ara bozucu kişilerin oluşturdukları suni problemler, bu vesileyle sona erecek ümidindeyiz.
Balkan Ülkeleri İle Yakinlaşmada STK
Avrupa Birliği ile birlikte ülkemizde Sivil Toplum örgütlerinin de önemi ve etkileri artmıştır.Özellikle uluslar arası ilişkilerde Sivil Topluma giderek daha fazla ihtiyac duyulmaktadir.Uluslarararası ilişkiler kavramı ise bizlere üç ayrı koldan ulaşıyor: Ticari, Kültürel ve Siyasi…Şimdi artık Sivil Toplum örgütleri bu üç konuyu ciddi manada ele alıyor ve hizmetler veriyorlar.
NEDEN BALKAN ÜLKELERİ?
Balkan ülkelerinin Türkiye açısından önemi gerçekten büyüktür.Yukarda bahsettigimiz üç konu üzerinden yani, Ticari, Kültürel ve siyasi açılardan bakıp inceleyelim
1-Balkan ülkeleri bulundukları konum itibarı ile önemli bir jeopolitik öneme sahipler.Geçmişteki iki dünya savaşının buralarda patlak vermesi tesadüf değildir.Diğer yandan Balkanlar Türkiyenin Avrupaya açılan kapısıdır ve daha da önemlisi komşusudurlar.
2-Türkiyenin Balkan ülkeleri ile 600 yıllık bir ortak tarihi kültürü vardır.Daha da önemlisi akrabalıklarımız dahi mevcuttur.
3-Ticarette ise potansiyel vardır, bu potansiyel icin ciddi avantajlar mevcuttur.
Balkan ülkelerinin toplam nüfusu 67 milyondur. Bu da nerdeyse bir Türkiye anlamina geliyor.Yani yepyeni bir Türkiye pazarı daha diye düşünebilirsiniz.Ülkemizde son günlerde daralan iç pazarı düşündüğünüzde sanırım ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.
Diğer taraftan, Yunanistanın AB ülkesi olması, Bulgaristan ve Romanya nın önümüzdeki sene AB ülkeleri olacak olmaları, Hırvatistanın AB adaylığının kesinleşmesi de bize potansiyel açıdan bir takım ipuçları veriyor.
Rakamlara baktığınızda, 2005 yılı itibarıyla 9 Balkan ülkesiyle toplam ticaret hacmimiz 10 milyar doları aşıyor.Oysaki Balkan ülkelerinin kendi aralarındaki toplam ticaret hacmi 400 milyar doların üzerinde.Balkan ülkelerinin yıllık ithalatları ise 100 milyar dolar seviyelerinde.
BALKAN KÖKENLİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
Türkiye’de 30 milyon kadar Balkanli vatandaşımız yaşıyor ve bunları temsilen yüzlerce dernek var.Son günlerde bu dernekler birleşerek Federasyonlar oluşturmaya başladılar.Hatta Bursa’da Balkan ülkeleri ile ilgili bir Konfedarasyon da kuruldu.
Bu derneklerin pek çoğu verdikleri güzel hizmetlerle Türkiye ile Balkan ülkeleri arasında köprü vazifesi görüyorlar.
Balkanlarin Fahri Kenti İzmir
İzmir Balkan coğrafyası içinde olmasa da, bir fahri Balkan kentidir kanaatindeyim.Neden böyle düşündüğümü açıklayayım:
İzmir’in tarihi M.Ö.3000’li yıllara dayanır.Bu eski tarih izmir’e zengin bir kültür kazandırmıştır.Bu kültür zenginliği içinde Balkanların çok büyük etkisi olmuştur.
İzmir, bir Balkan Denizi olan Ege’nin incisi kabul edilir, ve zaten öyledir de.
Yapılan araştırmalarda İzmir ve çevresinde kabaca yaklaşık 1,7 milyon Balkan göçmeni yaşıyor.Öyle ki; İzmir’de bazı semtlerde ağırlıklı Balkan göçmeni vardır: Altındağ, Çamdibi ,Şemikler ,Horozgidik,Buca Yaylacık, Seyrek,Gerenköy, Görece, Koşukavak….gibi…Bunun en büyük nedeni İzmir’in Balkanlardan çok göç almış olmasıdır.
İzmir’de bugüne kadar seçilen belediye başkanlarına baktığınızda ortak bir benzerlik görürsünüz..Rahmetli Ahmet Priştina, rahmetli Osman Kibar (Asfalt Osman) ,Burhan Özfatura, İhsan Alyanak , Kemal Baysak, Işılay Saygın, Hakkı Ülkü, Tahir Şahin, Abdül Batur, Şebnem Tabak, Adnan Yüksel,Cemil Şeboy,Cengiz Bulut…Hepsinin ortak özelliği Balkanlı olmalarıdır. Ve bu tesadüf değildir.
İzmir’i Atatürk’ün doğduğu kent olan Selanik’e benzetirler. Tıpkı onun ikiz kardeşidir.Bundan mıdır ki; İzmir’de binlerce Selanikli yaşar.
Giritliler, Batı Trakyalılar, Kosovalılar,Makedon göçmenleri,Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Bulgaristan göçmenleri, Romanya Tuna boyları,Selanikliler…..Hepsi birden İzmir’in Balkan nüfusunu oluştururlar.Her iki İzmirliden biri Balkanlıdır desek abartmış olmayız.
Balkan göçmenlerinin kurduğu 12 Balkan derneği ve iki Balkan Federasyonu vardır İzmirde..Bu Federasyonlardan biri,Genel Sekreterliğini nacizane benim yaptığım ve başkanlığını sn.Vahap Savaşan’ın yürüttüğü İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu (İzbaldef) diğeri başkanlığını sn.Kemal Baysak’ın yaptığı Boşnak Dernekleri Federasyonudur.
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu İzmir’deki 8, Salihli ve Aydındaki 2 dernek ile birlikte 10 Balkan derneğinin birleşmesinden oluşur.
İzmirdeki Balkan sivil toplum kuruluşları Konfederasyon kurma çalısması yapmaktadırlar.
İzmir’de Balkan ülkelerinden gelen ve İzmir’in çeşitli üniversitelerinde okuyan 200 kadar Balkanlı öğrenci bulunuyor.Balkan derneklerimiz ile birlikte İzmir Valiliği Türk dünyası koordinatörlüğü bünyesinde bu öğrencilere hizmet veriliyor.Buradan mezun olan öğrenci kardeşlerimiz çeşitli Balkan ülkelerinde Türkiye’nin ve İzmir’in fahri birer elçisi oluyorlar.
Bugün Bulgaristan Razgrag belediye başkanı ve Arnavutluk’un Dünya bankası temsilcisi İzmir’de okuyan öğrencilerden.
Ankara dışında İzmir’de faaliyette olan Romanya,Bosna-Hersek, Arnavutluk,Bulgaristan,Yunanistan konsoloslukları ,İzmir’deki Balkan ağırlığının bir göstegesidir.Bosna-Hersek’in Dünyadaki tek fahri konsolosu İzmir’dedir.Arnavutluğun da İzmir’de fahri konsolosluğu bulunuyor.
Bu arada Konak ile Kosova Prizren şehirlerinin kardeş şehir anlaşması yaptıklarını unutmayalım.
İzmir ve Balkanlar arasında ticari, kültürel ve tarihi köprüler vardır.Bu vesileyle 08.04.2006 tarihinde İzmirde yapılacak olan 3.uluslararası Türkiye-Balkan ülkeleri Turizm ve Ticaret ilişkileri panelini de sizlere duyurmuş olalım.Dokuz Balkan ulkesinden 5 tanesi bakan,20 tanesi basın mensubu toplam 45 kisi katilacak.Aynı tarihlerde İzmir cesmede, uluslar arası Turk kurultayi da toplaniyor.Bunlar hep birer koprudur.
İşte bütün bu köprüler İzmir’i bir Balkan kenti yapar.Onun için İzmir bir Fahri Balkan kentidir diyorum.Üstelik Balkanların en güzel kenti.
Balkanlara Ticaret
Uluslar arası ticaret, yani ihracat ve ithalat işlemleri, ülkelerin ödemeler bilançosunu oluştururlar.Ödemeler dengesindeki pozitiflik ekonomik büyüme ve paralelinde de milli gelirin de artmasına neden olur.Diğer taraftan da İç piyasada oluşan talep darlığını bu şekilde aşabiliyorsunuz. Uluslar arası ticarette en önemli avantaj ise lojistik,navlun ve nakliye giderlerinin düşük olmasıdır.
İşte bu yüzden uluslar arası ticaret için Balkanlar tercih edilebilir.Çünkü Türkiye’ye mesafe olarak yakınlıkları, bir avantajdır.Bu konudaki en güzel örnek izmir’in çeşme ilçesinden yapılan Ro-Ro seferleri ve Yunanistan adalarına yapılan ihracattır.Oldukça enteresandır ki; bir malın örneğin bir Midilli adasına Atina’dan gelmesi, Çeşme’den gelmesinden daha pahalıdır.
Yunanistan’ın bir diğer özelliği pek çok üründe Re-Export yapmasıdır.Yani,başta Türkiye’den olmak üzere pek çok ülkeden ithal ettiği bir çok ürünü, kendi ambalajı ile paketleyip Yunan malı ismiyle ihraç ediyor. Yunanistan ile ticarette , ticari ortaklarınızı dikkatli seçmeniz gerekiyor, zira büyük zararlar edilebilir.
Balkanlar ile Ticarette bir diğer avantaj, pek çok Balkan ülkesinde Türk kökenli hemşerilerimizin yaşaması ve pek çoğunda da milletvekili,Belediye başkanı ve hatta bakan olan insanlarımızın olması.AB’ne girecek olan Bulgaristan’da bir başbakan yardımcısı ve iki de bakanımız var. Bulgaristan’da Türklerin Ülke genelindeki Meclis üyesi sayısı Bulgarlardan fazla.Keza, Kosova’da 3 milletvekilimiz iki bakan yardımcımız, Makedonya’da ve Batı Trakya’da, milletvekillerimiz var. Bu bazı prosüdürlerin kolaylaşması demek.Ayrıca buralardaki Türk nüfusu, Türk mallarına talep oluşturabilir.
Balkan ülkeleri ile tarihi bağlarımızın olması, buralardan Türkiye’ye dostluk ve sinerji oluşturuyor. Bunun da iyi değerlendirilmesi gerekir.Ancak bu güzel ilişkilerin, aramızdaki bazı kötü niyetli kişilerce bozulmasına müsaade etmemeliyiz.Balkanlara yaptığımız gezilerde görüyoruz ki;Türk ürünleri tercih ediliyor.Ancak dediğimiz gibi, marka olmuş Türk ürünleri tercih ediliyor.Second name yada merdiven altı ürünleri bu piyasalara sokmamak gerekir.
Son günlerde Makedonya ve Kosova’da başlayan Kamu işletmelerinin özelleştirilmesi çalışmasına Türk işadamlarının da katılması menfaatlerine olacaktır.Zira oldukça ucuza satılan fabrika ve müesseseler var.Kosova Tröst Dairesi zaman zaman bu konuda bilgiler veriyor.Bu arada Kosovada 3-8 mayis tarihleri arasinda otomotiv fuari ve 9-12 mayis tarihleri arasinda Turizm fuari gerceklesecek.Bulgaristan ile birlikte AB girmeye hazırlanan Romanya’da da bir takım avantajlar var.Bir çok Türk firması özellikle de Tekstil alanında Romanya’da işletmeler açmış.Bu firmalar,Romanya’nın AB’ne girmesi ile oldukça avantaj sağlayacaklar. Başta Balkan ülkeleri olmak üzere, Dış Ticaretle ilginenen tüm ilgililere Dış Ticaret müsteşarlığına bağlı İGEME'nin ve Kosgeb'in sayısız destek ve yardımları olduğunu ve bunlardan yararlanmak konusunda bizlerle temasa geçmelerini öneriyorum.
Balkan ülkeleri ile Ticari , kültürel ve siyasi alanlarda Genel sekreteri olduğum İzmir Balkan Dernekleri federasyonu’na temasa geçebilirsiniz.
İzmir Balkan Dernekleri federasyonu, 08-10/ 04-2006 tarihlerinde ,izmir Sabancı Kültür merkezinde 3.uluslararası“Türkiye-Balkan ülkeleri Turizm,Tarım ve Ticaret ilişkileri” konulu paneli başarı ile gerçekleştirdi.Bu panelde emeği gecen herkese tesekkur ederiz. Şimdilik hoşça kalın…..
Batinin Balkanlara İlgisi
AB’NİN EKONOMİK TAARUZU
Avrupa Balkanlara ekonomik yönden taarruza geçerken, ABD ise, askeri yayilmacilığını gösteriyor.
Bildiğiniz gibi, Makedonya’ya 17 aralık’ta yapılan AB. Avrupa Komisyonu toplantısında, aday ülke statüsü verildi.
Hırvatistan, AB üyelik müzakerelerine geçen ay başladı. Bulgaristan ve Romanya 2007 yılında AB ülkesi olacaklar.Slovenya geçen yıl AB’ne üye olmuştu.
Bir Balkan ülkesi sayılan Türkiye de müzakerelere başladı.Yunanistan ise zaten AB üyesi.
ABD’NİN ASKERİ PLANLARI
Geriye Arnavutluk,Kosova,Sirbistan-Karadağ (Karadağ yakında bu birlikten ayrılmayı planlıyor) , Bosna-Hersek kalıyor.Sırbistan zaten Balkanların yaramaz çocuğu.Onun dışındaki ülkeler, yani Kosova,Bosna ve Arnavutluk’un ortak özellikleri var.Müslüman olmaları ve Türkiye’ye yakınlıkları.
Bu ülkeleri de başta Amerika olmak üzere askeri bakımdan ilgi alanına almış.Nasıl mı?
Kosova’yı Amerikalıların komutasındaki Birleşmiş milletler (UNMİK) gücü yönetiyor. Amerika, Kosova’da Avrupanın en büyük askeri üssünü kurdu.
Keza Bosna-Hersek’te de Birleşmiş milletler askerleri ve ABD askerleri görev yapıyor.Arnavutluk ise Nato ile yakın temasta.Yakında Nato’ya girecek.Bunun bedeli olarak ta Irak ve Afganistana Arnavutluk asker gönderdi.Diğer taraftan Arnavutluk’un Vlora kıyılarında Türk askerlerinin de katıldığı Nato’nun "Eşgüdümlü Müdahale 2005" askeri tatbikatı yapıldı.Hatırlatayım Makedonyada da görev yapan Amerikan askerleri var.
BU İLGİ NEDEN?
Demek oluyor ki; Balkanlar stratejik açıdan çok önemliler.Şöyle bir eski tarihe bakacak olursanız, iki dünya savaşının da Balkanlar da patlak verdiğini göreceksiniz.
Ve ne kadar gariptir ki; bir okadar önemli bölge olan Orta Doğu’ya da, Balkanlara da sınır ülkeyiz.Tabi bir de Orta Asya var..
Balkanlara Batının ilgisi ve iştahı büyük.
Türkiye’nin bu aşamada her zaman ki gibi çok dikkatli olması gerektiğini söylemek, biraz klasik olacak ama biz yine adettendir,söyleyelim.
…………..
İZMİR’DE BALKAN PAPARAZİSİ
Geçtiğimiz bir ay içinde izmir’de Balkanlarla ilgili bazı gelişmeler oldu:
*Merkezi izmir’de olan Kıbrıs,Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Derneği (KIBATEK) 17.uluslararası toplantısını izmirde gerçekleştirdi.Bu toplantıya Balkan ülkeleri dahil 22 ülkeden Şair ve yazar katıldılar.
*İzmir’in üye sayısı en fazla olan (onbine yakın) Balkan Göçmenleri Derneği (Bal-Göç) yeni başkanını seçti: Süleyman Pehlivanoğlu.
Kendisini yürekten kutluyor ve başarılar diliyoruz.
*İzmir’in en eski Balkan Derneklerinden olan Kosova Rumeli Derneği, Balkan Dilleri kurslarını açıyor.Ayrıca Balkan folklor ekibi kurulması çalışmalarını da başlattılar.
*Genel sekreterliğini yaptığım İzmir Balkan Dernekleri federasyonu , 8 Nisan 2006’da yapacağı 3.uluslararası Balkan paneli için startı verdi.
*Nacizane bendeniz, Dokuzeylül üniversitesi bünyesinde kurulan, izmir ili stratejik planlama yönetişim,araştırma ve uygulama merkezi (IZISYOM) danışma kurulu üyeliğine seçildim.Merkez,ilk toplantısını 23 Aralıkta yapacak.
Sevgili dostlar,her zaman olduğu gibi, fikirlerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Bana rifatsait@superonline.com mail adresimden ulaşabilirsiniz.
Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalınız….
Kosovada Turkce Konuşmak
Kosova meclisi gecen hafta aldigi bir kararla Kosova’da Turkceyi resmi dil olarak kabul etti.Boylece Turkce, Turkiye’nin disinda, bir Avrupa ulkesinde ilk kez resmi dil oluyor.Kosova’da 20-25 bin kadar Turk yasiyor.Burada 3 Turk milletvekilimiz ve 2 bakan yardimcimiz var.
Kosova’da Turkcenin resmilesmesi cok onem arz ediyor.Zira Balkanlarda yasayan bir milyon Turk icin bazi seylerin baslangici olacak.Ozellikle de Turklerin yogun olarak yasadigi Bulgaristan icin umuyoruz ki bu bir ornek olacaktir.Bulgaristanda hukumeti kuran koalisyonda Turk partisi Halk ve ozgurlukler (HOH) de var.Turk partisinin 3 bakani ve 34 milletvekili gorev yapiyor. Bulgaristanda Turklerin belediye meclis uyeleri sayisi Bulgarlardan fazla.Diger yandan Yunanistan (Bati Trakya) ve Makedonya’ da da Turklerin yasadigi ve Turkcenin buralarda konusuldugu unutulmamali.
Daha onemlisi, Almanya’da simdilerde ucuncu kusagi bulan Turklerin sayisi giderek artiyor.Ulkede Almanlardan sonra en kalabalik ulus Turkler.
Bir gun Turkce, Almanya da da resmilesirse sasirmamak gerek.Hatta birgun AB ulkelerinde de Turkce olacak.
Orta Asya, Balkanlar ve Avrupa’da Turkcenin konusuluyor olmasi gurur verici.
Guzel Turkcemiz, umuyoruz ki, bir dunya dili olacak.Tabi bizler oncesinde, yabanci ve argo kelimelerle dilimizi bozmamamiz gerekiyor.Oysa ki Balkanlarda, ozellikle Kosova’da oylesine yalin ve temiz bir Turkce kullaniliyor ki….Gidip Kosovayi gezmenizi ve Kosova Turkcesini dinlemenizi isterim.Kosovaya gittiginizde Prizren’de oranin meshur koftesini Turkce olarak isteyin.Artik Turkce konusulan Kosovadaki Turk eserlerini bir gun mutlaka ziyaret edin.Tafsiye ederim.
Bulgaristan'da cumhurbaşkanlığı seçimleri
20 Ekim 2006, Dünya Gazetesi
Rifat Sait / İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
Bu hafta sonu, 22 Ekim Pazar günü Bulgaristan'da cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak.
Bulgaristan'da Türkiye'nin aksine cumhurbaşkanını halk seçiyor. Toplam yedi adayın
yarışacağı seçimlerde, Türk partisi Halk ve Özgürlükler'in (HÖH) ve dolayısıyla da
Türkler'in desteklediği aday, şu andaki mevcut Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov. Diğer
adaylar Nedelcho Beronov, Volen Siderov, Petar Beron, Grigor Velev, Lyuben Petrov ve
Georgi Markov'dan oluşuyor. Bu seçim Bulgaristan'daki Türkler için çok önem taşıyor. Bulgaristan'da iktidardaki
koalisyon hükümetinde yer alan Türkler, mevcut istikrarın bozulmasını istemiyorlar.
Diğer taraftan Bulgarlar'ın aşırı uç olan Ataka Partisi, Türkler'e pek sıcak
bakmıyor. Ataka taraftarlarının Türkler'e fanatik saldırılarında artış var.
Bulgaristan'da yaklaşık bir milyon Türk yaşıyor. Avrupa Birliği'ne 2007'de girecek
olan Bulgarista'ın bu durumu Türkiye açısından da çok önemli. En son yapılan belediye
seçimlerinde Türkler, büyük bir başarı gösterip Bulgarlar'dan daha fazla meclis üyesi
kazanmışlardı. Milletvekilliği seçimlerinde ise Türkler 34 milletvekilliğini aldılar.
İzmir'de 7 sandık kurulacak
Türkiye'de ikamet eden yaklaşık 300 bin civarında Türk asıllı Bulgaristan
vatandaşının 22 Ekim'de gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy
kullanabilmesi için göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Bursa, İzmir, İstanbul ve
Edirne gibi şehirlerde seçim sandıkları kurulacak. İzmir'de 7 sandık kurulacak ve
bunlar Bornova, Sarnıç, Görece, Altındağ gibi Bulgaristan göçmenlerinin yoğun
yaşadığı bölgeler olacak. Seçimler çerçevesinde 49 ülkede toplam 144 seçim sandığı
kurulacağı kaydedilirken, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı, en çok seçim sandığının
Türkiye'de kurulacağını açıkladı. Kanuna göre, yurtdışındaki herhangi bir yerleşim
merkezinde seçim sandığı kurulması için o bölgede ikamet eden seçmenlerden en az 100
dilekçe gelmesi gerekiyor.
Bulgaristan'daki Türkler
1980'li yıllardaki zorla isim değiştirme kampanyası sırasında yaklaşık 500 bin Türk
zorla göçe tabi tutulmuş, bunların daha sonraki yıllarda tekrar Bulgaristan'a
dönmelerine ya izin verilmiş ya da çifte vatandaşlık hakları tanınmıştı. Bunda,
Türkiye'nin diplomatik girişimlerinin yanı sıra Bulgaristan'daki Bulgar nüfusunun
düşüş kaydetmesi ve ayrıca iki ülke arasında hızla gelişen diplomatik ilişkiler rol
oynamıştı. Geçmişte de bazı dönemlerde Türkiye'ye göçeden çok sayıda Bulgaristan
Türk'ü bulunuyor ve bunların bazıları Bulgaristan vatandaşlığını koruyabildi.
Bulgaristan'daki gözlemciler, halkın politikaya ilgisizliği ya da mesefeli duruşu
nedeniyle, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının düşük olmasından endişe
ediyor. Bu yüzden de özellikle Türkler'in eksiksiz bu seçimde oy kullanmaları çok
önem arz ediyor. Diğer taraftan, önümüzdeki aylarda, Batı Trakya'da da seçimlerin
olacağını hatırlatalım.
İzmir Kalkınma Ajansı
4 Ekim 2006, Dünya Gazetesi
Rifat Sait / İzmir Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu üyesi
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
Türkiye'de pilot bölge olarak Adana-Mersin ve İzmir'de iki kalkınma ajansı kuruldu.
Ajansın kurulmasının ardından önce 100 kişilik kalkınma kurulu üyeleri belirlendi. Bu
üyelerden biri de naçizane benim. Kalkınma kurulu üyeleri aralarından 3 yönetim
kurulu üyesini seçtiler. Daha önce kanun tarafından belirlenen 5 yönetim kurulu üyesi
ile birlikte 8 yönetim kurulu üyesi belirlenmiş oldu. Son olarak genel sekreterliğe
Dr. Ergüder Can'ın atanmasıyla son aşamaya gelindi. Önümüzdeki günlerde verilecek
ilanla, uzman personel de alınacak. Yani İzmir Kalkınma Ajansı hemen hemen hazır.
Artık İzmir için, projeler bekleyecek ve uygun projelere yüzde 80 oranında maddi
destek verecek. Peki ama prosedür nasıl işleyecek?
Birinci aşamada İzmir'in öncelikleri, sorunları ve önemli konularının olacağı bir
strateji dokümanı dışardan bir firmaya ya da üniversiteye hazırlatılacak.
Hazırlanacak bu strateji planı kalkınma kurulunda görüşülecek ve yönetim kurulunca
son haline getirilecek. Daha sonra proje hazırlamaya ilgi duyan yatırımcılara, sivil
toplum kurumlarına, kamu kurumlarına proje hazırlama konusunda eğitimler verilecek.
Bunun için ihale yapılacak ve bir eğitim firması ile anlaşma yapılacak. Diğer
taraftan verilecek başka bir ilanla 100 kadar bağımsız denetçi bulunacak. Türkiye'nin
tüm illerinden olabilecek bu bağımsız denetçiler projelerin seçilmesinde etkili
olacaklar. Kalkınma ajansı tarafından ihale edilen konularda İzmir için hazırlanan
projeler, farklı iki bağımsız denetçiye gönderilecek ve iki denetçinin verdiği not
ortalaması projenin notu olacak. En yüksek notu alan projeler maddi olarak
desteklenecek. Kurulacak kalkınma destek ofisleri bu işleyişi organize edip takip
edecekler. Olayın özeti bu.
DPT Müsteşar Yardımcısı Lütfü Elvan, İzmir Kalkınma Ajansı bütçesi için ilk aşamada
100 milyar YTL ayrılacağını belirtti. Lütfü Elvan'a göre, ne yazık bu paralar
kullanılamayacak. Zira yeterli proje gelmemesinden endişe duyuyor ve keşke daha fazla
para isteseniz diye ekliyor. Artık biz İzmirliler'e düşen, bol miktarda güzel proje
hazırlamak. Böylece Sn. müsteşar yardımcısını yanıltmış ve İzmir'in kalkınmasında
önemli rol almış oluruz. İzmir Kalkınma Ajansı ve projeleri hakkında sorularınızı,
varsa eleştiri veya fikirlerinizi rifatsait@superonline.com mail adresine
gönderebilirsiniz. Muhabbetle kalınız.
Kosova'da Türkçe'nin resmi dil olması, Türk devriminin başlangıcıdır
25 Eylül 2006 -TÜRKİYE / İZMİR
Kosova'da Türkçe'nin resmî dil olmasını yorumlayan Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait, "Bu olay, Balkanlar'da bir Türk devriminin başlangıcıdır." dedi.
Geçen hafta Kosova Parlementosu, Türkçe'yi Türkiye dışında Avrupa'da ilk defa bir ülkenin resmî dili olarak kabul etti.
Daha önce 2 defa reddedilen Türkçe'nin resmî dil olmasıyla ilgili tasarı, oy çokluğuyla kabul edildi. 1974 yılında Kosova'da resmi dil olarak kabul edilen Türkçe, savaşın bitmesinden sonra yönetimi devralan Birleşmiş Milletler(BM) tarafindan 1999'da bu dil statüden çıkarılmıştı. BM, Kosovalı Türklerin Türkçe'nin resmi dil olması yönündeki çağrılarını cevapsız bırakmıştı. Bir yıl önce Türklerin yoğun olarak yaşadığı Prizren bölgesinde hastane sevk kayıtlarına Türkçe ibareler eklendi.
Geçen yılın sonlarında da Kültür Bakanlığı'nın bazı tabelalarında Türkçe ifadelere yer verildi. Ağustosta ise Prizren'de Türkçe yeniden resmi dil oldu. Kosova'daki yaklaşık 2.5 milyon nüfusun yüzde 85'ini Arnavutlar, yüzde 5'ini Sırplar, kalan bölümünü ise Türk, Boşnak ve Romanlar oluşturuyor.
Ülkede Türkçe konuşanların sayısının 200 bin olduğunun tahmin edildiğini belirten Sait, "Bu karar, Türklerin yaşadığı Balkan ülkelerinde ve hattâ Almanya'da önemli etki yapacak. Balkan ülkelerinde yaklaşık 1 milyon 500 bin Türk yaşıyor. En çok bulundukları Balkan ülkesiyse Bulgaristan. Bu ülkede Türkler, Bulgarlar'dan daha fazla meclis üyeliği kazandı. Kosova'da Türkçe'nin resmi dil olması, Türklerin yaşadığı diğer ülkelerde de Türkçe'yi ön plana çıkarabilir." şeklinde konuştu.
'Turkiye Cumhuriyeti' isimli eposta grubu faaliyete geçti
25 Eylül 2006 -TÜRKİYE / İZMİR
Balkan Dernekleri İzmir Federasyonu tarafından oluşturulan "Turkiye Cumhuriyeti" isimli eposta grubu faaliyete geçti. Dünyanın en çok üyelisi olması hedeflenen eposta grubu faaliyete geçti.
Konu ile ilgili bilgi veren Balkan Dernekleri İzmir Federasyonu Başkan Vahap Savaşan "Turkiye Cumhuriyeti ismi ile büyük bir eposta grubu oluşturmak, böylece Türkiye'nin güzel bir reklamını yapmak ve Türkçe büyük bir sanal iletişim merkezi oluşturmak amacındayız. Dünyanın neresinde olursa olsun Türk vatandaşları, kendini Türk gören ve Türk akraba topluluklarından olanlar burada buluşacak. Balkanlar, Avrupa, Orta Asya ve Ortadoğu, Turkiye Cumhuriyeti eposta grubunda biraraya gelecek." dedi.
Balkan Dernekleri İzmir Federasyonu Genel Sekreteri Rifat Sait ise "Böylece Türkiye'nin güzel bir reklamını yapmak ve Türkçe büyük bir sanal iletişim merkezi oluşturmak istedik. Gelin, en büyük eposta gurubunu birlikte kuralım." şeklinde konuştu.
Eposta grubuna katılmak için, "Turkiye-Cumhuriyeti-subscribe@yahoogroups.com adresine boş bir eposta yollanıyor. Konu ve mesaj bölümlerine hiçbir şey yazılmıyor. Daha sonra adresinize gelecek epostayı onaylamanız gerekiyor. Turkiye Cumhuriyeti eposta grubunun internet adresi ise "http://groups.yahoo.com/group/Turkiye-Cumhuriyeti" olarak belirlendi.
Balkan üniversitelerinin kurulması
1 Eylül 2006 Dünya Gazetesi
Balkan sözcüğü çoğul bir kelimedir. Bu yüzden, aslında pek çok kez yapılan, bu
sözcüğe (lar) eki, konulmaması gerekir. Balkan'ın çoğul olması, içinde taşıdığı
kültürel mirasın zenginliğini de ifade eder. Moldovayı da sayarsak tam 12 devlet
vardır bu dar bölgede. Her tarafta nüfus yoğunluğundan bahsederler, Balkan diyarında
ülke yoğunluğu vardır. Ve bu yoğunluğun içinde çok farklı diler, dinler ve insanlar
vardır. Adeta kültürel bir mozayiktir. Bu mozayik, Balkan ülkelerinin bayraklarında
da rengarenk bir cümbüş olur, tıpkı gökkuşağına benzer.
Aslında değişik çiçeklerden oluşmuş rengarenk bir bahçedir Balkan ülkeleri. Ah birde savaşları olmasa. Güzelliğinin nazarından mı yoksa kıymetinin
paylaşılamamasından mı, bilmiyorum, hep çatışmalar ve savaşlar görmüştür. Ne kadar acıdır ki; iki düya savaşı da buralarda patlak vermiştir. Balkan savaşları,
Kosova ve Bosna Bavaşı da... Bu da bir yandan, bölgenin siyasi tarihinin de zenginleşmesine neden olmuştur. Diğer taraftan, verimli arazileri tarım ve hayvancılığa büyük olanaklar verir. Çevre
olarak cenneti andırır. Turizm için gerçekten ideal bölgedir. Bütün bunları neden yazıyorum? Bu kadar zengin bir malzeme, bir üniversiteye ihtiyaç
duyar: Balkan Üniversitesi'ne...
Balkan Üniversitesi'nde, tüm Balkan dillerinin öğretileceği bir dil bilim kürsüsü,
Balkan hayvancılık ve ziraati için, ziraat fakülteleri, Balkan folklor ve kültürü
için, edebiyat fakülteleri ve bölgeye özel konservatuvarlar, Balkan turizm
fakulteleri, Balkan siyasi bilimler fakültesi ve hatta Balkan DNA'sını inceleyecek
kimya fakülteleri kurulabilir. Balkan ülkeleri ile ticareti geliştirmek için Balkan
İktisadi ve Ticari Bilimler kurulabilir. Balkan Üniversitesi, tek bir Balkan ülkesine ait olmamalıdır. Her Balkan ülkesinde
bir adet bulunması gerekir. Ama gönül isterki ilk Balkan Üniversitesi Türkiye'de
kurulsun. Balkan Üniversitesi'nin ilk temel gayesi, Balkanlar'da barışı sağlamak olmalıdır. Bu kadar zengin bir kültüre, doğal güzelliğe, çevreye, tarihe...sahip bölgenin
ihtiyaç duyduğu en önemli şey barıştır. Bir Balkan insanı olan Ataturk'ün de dediği gibi: "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"
Kosova'daki ABD madenleri
Rifat Sait / İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
Dünya Gazetesi, 2 Ağustos 2006
Kosova'nın zengin linyit madenleri var. Ayrıca, Mitrovica şehrindeki Trepça
madenlerinde Avrupa'nın ikinci en büyük gümüş madenleri bulunuyor. Buralardan altın
da çıkartılıyor. Bu madenleri Osmanlı devrinde Almanlar işletirdi. Bunlar bilinen
şeyler. Asıl önemli iddia, Kosova'da bulunan zengin uranyum yatakları. Kosova'da
uranyum olduğunu bir süre önce ölen Kosova ilk Cumhurbaşkanı İbrahim Rugova da birkaç
kez söylemişti. Hatta Rugova, evinin bir bölümünde Kosova'daki madenlerden bir
bölümünü sergiliyordu. Bu madenler arasında uranyumun da olabileceği ve yaydığı
radyosyonla Rugova'nın kanser olmasına neden olabileceğini düşünenler var.
Şimdi Kosova'daki uranyum madenlerine dönelim. Var olduğu söylenen uranyum nerede? Bu
soruyu cevaplamazdan önce, Amerika'nın, hiçbir yere menfaati olmadan kesinlikle
gitmiyeceği herkesçe bilinmesi gerekir. Amerika'nın, Kosova'ya, Kosova halkını
Sırplar'ın zulmünden kurtarmak için gittiğini düşünenler çok yanılıyor. Ama Kosova'da
uranyum olmasa, tıpkı Bosna'daki gibi katliamları Kosova'da görebilirdik. Uranyum,
Kosovalılar'ı Sırplar'dan kurtardı belki ama, başka bir belayı sardı başlarına.
Amerika insanlık için girmedi Kosova'ya. Eğer öyle olsaydı, Sırplar, Srebtenitsa'da
katliam yaparken neredeydiler? Tıpkı Iraklı insanları değil, Irak'taki petrolü
düşündüğü gibi. Şimdi bir şey geliyor aklıma. Bir zamanlar Türkiye'nin güneydoğusunda
"Çekiç Güç" denilen bir birliği vardı yankilerin. Çekiç Güç birliğinin olduğu
yerlerde maden aramakta yarar var.
Amerikalılar, Kosova'ya Avrupa'nın en büyük askeri üssünü neden kurdular? Amerika'nın
kurduğu askeri üssün, tam olarak bu uranyum madenlerinin üstünde olduğu iddaları var.
Zira Kosova'daki Birlesmiş Milletler merkez karargahına girerken uygulanan
prosedürler bile, Amerika'nın bu üssüne girerken uygulanan arama-tarama ve
kontrollerin yanında hiç kalır. Zaten içeriye de kimseyi almıyorlar. Bu askeri üssün
kurulu olduğu yerlerde arazileri olan Arnavutlar'ın yerleri zorla alındı. Bazı arazi
sahipleri olayı İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürecek olsalar da, ben bir şeyin
değişmiyeceğine eminim. Bu açıkça zorla alıkoyma ve günümüzün modern sömürgesidir.
Kosova'da ciddi manada, işsizlik, ekonomik sıkıntı ve fakirlik yaşanırken, maddi
değeri çok yüksek madenlerini alacaksınız, geriye radyasyon ve kanseri
bırakacaksınız. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.
Yine bir başka iddia ise, bu üsten her gün kamyonlar girip çıkıyor ve bir şeyler
taşıyor. Kamyonlar geçtikten sonra da her gün başkent Priştine sokakları deterjanlı
suyla temizleniyormuş. Amaç, yollara dağılan kamyon tekerleklerindeki uranyum
artıklarının temizlenmesi. Bunlar hepsi iddia olabilir. Ancak son günlerde Kosova'da
kanser vakalarının artması ve de Kosova'dan Türkiye'ye tedavi için gelenlerin yüzde
60'ının kanser olduğunu bilmemiz şüpheleri artırıyor. Tüm bunları çözmenin tek yolu
var. Bu bölgede ciddi bir radyasyon ölçümlerinin yapılması. Ancak ne yazık, böyle bir
ölçüme Kosova'daki Birleşmiş Milletler yetkilileri izin vermiyor. Ne olursa olsun,
Kosova'daki çevre kuruluşlarının duruma el koyması gerekir. En azından gizli ölçümler
yapılsın.
Bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecek. Ancak tarihten çok iyi
biliyorum ki, Amerikan kovboyları, Amerika'daki Kızıldereliler'e sözde yardım
yapıyoruz diyerek, havadan öldürücü mikrop bulaştırdıkları battaniyeler
dağıtmışlardı. Kosovalılar'a hiç acıyacaklarını zannetmiyorum. Ama Allah korusun,
böyle bir şey doğruysa, bunun hesabını çok kötü verirler. Hatırlatalım, Kosova'da 15
bin Türk de yaşıyor.
TÜRKİYE BALKAN GÖÇMENLERİ BİRLEŞİYOR
İZMİR BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU,
24 Temmuz 2006
-TÜRKİYE BALKAN GÖÇMENLERİ BİRLEŞİYOR
-İZMİR BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU,
GENEL MERKEZİ BURSA'DA OLAN BALKAN RUMELİ
GÖÇMENLERİ KONFEDERASYONUNA KATILMA KARARI ALDI
İZMİR (A.A) - 24.07.2006 - İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu,
genel merkezi Bursa'da olan Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonuna
katılma kararı aldı.
Katılım toplantısı için İzmir'e gelen Balkan Rumeli Göçmenleri
Konfederasyonu heyetiyle İzmir Balkan Dernekleri Federasyonunu
oluşturan 10 Balkan derneğinin başkan ve yöneticileri bir araya geldi.
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait,
açıklamasında, ''Balkan göçmenleri çalışkan, güvenilir ve vatansever
insanlardır. Bu değerli insanları bir araya getirip Türkiye için daha
güzel hizmetler yapacağız. Politika yapmayacağız ama politikayı
yönlendireceğiz. Balkan Türklerinin gücünü herkes biliyor. Ancak
kontrolsüz güç, güç değildir'' diye konuştu.
BALKAN ÜLKELERİNDEN İŞBİRLİĞİ TEKLİFİ
10 Nisan 2006
İZMİR (İHA) - İzmir Ticaret Odası'nı ziyaret eden Balkan ülkeleri heyeti, Türkiye ile uzun vadeli işbirliği geliştirmek istediklerini açıkladı.
Heyetin ziyareti sırasında bir konuşma yapan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanvekili Akın Kazançoğlu, yeniden şekillenen dünyada Balkan ülkelerinin cazibe merkezi durumuna geldiğini söyledi. Kazançoğlu, "Politik istikrarın sağlanmasından sonra AB üyeliği yönünde önemli adımlar atmış olan bölge ülkelerinin ekonomileri de önemli ölçüde iyileşmekte. Türkiye günümüzde böyle önemli hale gelen Balkanlar ile ortak bir coğrafya ve tarihi paylaşma avantajına sahip. Bu ülkelerle ilişkilerimiz her geçen gün gelişiyor. Biz de oda olarak özellikle Yunanistan ile ilişkilerin gelişmesine her zaman öncülük ettik" diye konuştu.
Önümüzdeki yıl AB üyesi olması beklenen Romanya ve Bulgaristan ile Türkiye'nin iyi ilişkiler içinde olduğuna dikkat çeken Kazançoğlu, "İzmir'de açılan Hırvatistan fahri konsolosluğu odamızla bu ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olacak. Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan-Karadağ ve Makedonya ile dış ticaret rakamlarımız olması gerekenin çok altında. Oda olarak çalışma programımıza Balkan ülkeleriyle ilişkileri geliştirme amaçlı projeleri koyduk. Bu amaç doğrultusunda elimizden geleni yapacağız" dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu 3. Uluslararası Türkiye Balkan Ülkeleri Ticaret ve Turizm Paneli'ni gerçekleştirdiklerini anlatan İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rifat Sait, "Panele 8 ülkeden 98 misyon şefi katıldı. Bu etkinliğin 4.'sünü Romanya, 5.'sini Kosova'da gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
Makedonya'nın Prilepe Belediye Başkanı Marjan Risteski, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki tek ortak noktanın kültür olmadığını belirterek, "Buraya başta turizm olmak üzere çeşitli konularda bağlantı kurmaya geldik. Hayat standartlarını ancak ekonomimizi geliştirerek düzeltebiliriz. Bunun için iş dünyasıyla ortak hareket etmemiz gerekir" dedi.
Prilepe Ticaret Odası Genel Sekreteri Risto Naydoski de, İzmir Ticaret Odası ile işbirliği protokolü imzalamak istediklerini, hatta bunun için yanlarında hazır bir protokol metni getirdiklerini dile getirdi. Kosova Ştimyo Belediye Başkanı Fatmiir Raşidi ise, Türkiye ile Kosova arasında en kısa zamanda serbest ticaret anlaşması imzalanmasını beklediklerini anlattı. Kosova'da altyapı yatırımlarının tamamlanmak üzere olduğunu vurgulayan Raşidi, "Bu yatırımlar bitince ülkemiz cazibe merkezi olacak. Yabancı yatırımları güvence altına alacak yasal düzenlemeler de son aşamada" bilgilerini verdi.
İzmir, Uluslararası Balkan Paneli'ne ev sahipliği yapacak
Rıfat Sait / İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
20 Mart 2006
8-10 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir'de yapılacak olan ve bu yıl 3.sü gerçekleştirilecek Uluslararası Balkan Paneli'ne 9 Balkan ülkesinden 22'si panelist, 22'si basın mensubu olmak üzere toplam 44 davetli katılacak.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Esnaf Odaları Birliği, İzmir Narlıdere Belediyesi, İstanbul Bayrampaşa Belediyesi, Ege İhracatçı Birlikleri, Salihli Ticaret Odası ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nin maddi destekleri, İzmir Valiliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin himayelerinde yapılacak paneli, İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu organize ediyor.
Geleneksel hale gelen panellerin ilki 2003 yılında, ikincisi 2004 yılında İzmir'de gerçekleşmişti. Amaç, bu panellerin her sene bir Balkan ülkesinde geleneksel olarak yapılması.
Türkiye'nin Balkan ülkeleri ile ticari, turizm ilişkilerinin artırılmasını ve işbirliği sağlanmasını amaçlayan panel organizasyonunda konu ile ilgili bildiriler de sunulacak. Panelle ilgili her türlü bilgi Balkan Federasyonu'nun http://izbaldef.sitemynet.com web adresinden öğrenilebilir.
Balkan ülkeleri ile çok yakın tarihi, siyasi, ticari ve kültürel bağlarımız var. Bu yüzden de Balkan ülkeleri Türkiye için çok önem arz ediyor. Uluslararası ticarette en önemli avantaj lojistik, navlun ve nakliye giderlerinin düşük olması. İşte bu yüzden uluslararası ticaret için Balkanlar biçilmiş kaftandır. Çünkü Türkiye'ye mesafe olarak yakınlıkları bir avantajdır. Balkanlar ile ticarette bir diğer avantaj, pek çok Balkan ülkesinde Türk kökenli hemşehrilerimizin yaşaması, milletvekili, belediye başkanı ve hatta bakan olması. AB'ye girecek olan Bulgaristan'da bir başbakan yardımcısı ve iki de bakanımız var. Bulgaristan'da Türkler'in ülke genelindeki meclis üyesi sayısı Bulgarlar'dan fazla. Keza, Kosova'da 3 milletvekilimiz, bir bakan yardımcımız, Makedonya'da ve Batı Trakya'da milletvekillerimiz var. Bu, bazı prosedürlerin kolaylaşması demek. Ayrıca buralardaki Türk nüfusu, Türk mallarına talep oluşturabilir.
Balkan ülkelerinin genel dış ticaret yapılarına baktığımızda; özellikle 1990'lı yıllardan sonra Balkan ülkelerinin Türkiye için cazip pazarlar olduğunu görüyoruz. 2001 yılında uygulanmaya başlayan "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi" neticesinde komşu ülkelerle olan ihracatımız 2003 yılı sonu itibarı ile yüzde 60.4 arttı. Balkan ülkelerindeki toplam nüfus 67 milyon kişi. Bu da bizim için 67 milyonluk bir pazar demek oluyor. Yıllık büyüme hızları yüzde 5 civarında olan Balkan ülkelerinin toplam GSYİH'si 315 milyon dolar seviyelerinde. Balkan ülkelerinin ortalama kişi başına milli gelirleri ise 4.463 dolar. Balkan ülkelerinin toplam ithalatı 100 milyar dolar civarında. Toplam ihracatları ise 50 milyar dolar seviyesinde. Türkiye'nin Balkan ülkelerine yaptığı yıllık ihracat 3 milyar dolar düzeyindedir. İthalatımız ise 2.2 milyar dolar. Balkan ülkelerinden en fazla ihracat yaptığımız ülkeler Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan olarak gözükmektedir.
8 Nisan Cumartesi günü İzmir-Konak Sabancı Kültür Merkezi'nde başlayacak panelin İzmir ve Türkiye için olumlu sonuçlar doğurmasını bekliyor, Balkan ülkelerinde iş yapmak isteyen işadamı ve sanayicilerimizi aramızda görmek istiyoruz.
67 milyonluk Balkan pazarı ilgi bekliyor
Dünya Gazetesi, 14 Mart 2006
İZMİR - İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu'nun 8-10 Nisan 2006 tarihleri arasında İzmir'de düzenleyeceği '3. Uluslararası Türkiye-Balkan Ülkeleri Ticaret ve Turizm Paneli'nde Türkiye ve Balkan ülkeleri arasında karşılıklı iş fırsatları imkanları araştırılacak.
Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenecek panele 5'i bakan düzeyinde temsil edilen 9 Balkan ülkesinden davetlinin katılacağını belirten İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait, Balkan ülkeleri ile ticari ve ekonomik işbirliğinin artırılması ve karşılıklı yatırımların desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Sait, panelde başta özelleştirmeler olmak üzere çeşitli yatırım fırsatlarının değerlendirileceğini ifade ederek şunları söyledi:
Türkiye büyüklüğünde yeni bir pazar
"Türkiye'nin dış ticaret hacmini artırmak amacıyla 2001 yılında uygulamaya konulan 'Komşu ve Çevre Ülkelerde Ticareti Geliştirme Stratejisi' kapsamında komşu ülkelerle olan ticaret hacmimiz büyük oranda arttı. Balkan ülkelerindeki toplam nüfus 67 milyon kişi. Bu da bizim için Türkiye büyüklüğünde yeni bir pazar anlamına geliyor. Yıllık büyüme hızları yüzde 5 civarında olan Balkan ülkelerinin toplam gayri safi yurtiçi hasılası 315 milyar dolar seviyelerinde. Kişi başına düşen milli gelir ise 4 bin 463 dolara kadar yükseldi. Balkan ülkelerinin toplam ithalatı 100 milyar dolar civarında. Toplam ihracatları ise 50 milyar dolar seviyesinde. Türkiye'nin Balkan ülkelerine yaptığı yıllık ihracat ise 3 milyar, ithalatımız ise 2.2 milyar dolar. Balkan ülkelerinden en fazla ihracat yaptığımız ülkeler Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan."
3. ULUSLARARASI TÜRKİYE-BALKAN ÜLKELERİ TURİZM VE TİCARET PANELİ...
- PANEL İZBALDEF TARAFINDAN 8 NİSAN 2006 TARİHİNDE SABANCI KÜLTÜR MERKEZİ'NDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK - PANELE, 9 BALKAN ÜLKESİNDEN BAKAN VE MİLLETVEKİLİ DÜZEYİNDE PANELİSTLER KATILACAK
FATİH HAYTA
18 Şubat 2006
İZMİR (İHA) - İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu (İZBALDEF) tarafından organize edilen 3. Uluslararası Türkiye-Balkan Ülkeleri Turizm ve Ticaret Paneli'nin 8 Nisan 2006 tarihinde İzmir'de gerçekleştirileceği bildirildi.
İZBALDEF Başkanı Vahap Savaşan, İZBALDEF Genel Sekreteri Rıfat Sait, İZBALDEF Yönetim Kurulu üyesi Adnan Taşar, Buca Rumeli Göçmenleri Derneği Başkanı Ekrem Selimler, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şube Başkanı Aydın Özcan, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şube Genel Sekreteri Alattin Ali, İzmir Lozan Mubadilleri Derneği Başkanı Selim Yıldıran; İhlas Haber Ajansı İzmir Bölge Müdürlüğü'nü ziyaret etti. Heyet üyeleri, Bölge Müdürü Necati Bahçeci'ye Balkan dernekleri ve panel hakkında bilgi verdi. Edinilen bilgiye göre, panele İzmir'deki 16 Balkan derneği ev sahipliği yaparken, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Sanayi Odası (EBSO) gibi kurumlar da destek veriyor. 2 bölümde tertiplenen panelin ilk bölümünde "turizm", ikinci bölümde ise "ticaret ve tarım" konuları ele alınacak. Panele 9 Balkan ülkesinden bakan ve milletvekili seviyesinde panelistler katılacak.
Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenecek panelin amacının Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki turizm ve ticari ilişkileri geliştirmek olduğunu belirten İZBALDEF Yönetim Kurulu üyesi ve Panel Komisyonu Başkanı Avukat Adnan Taşar, "Bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz ve her geçen yıl ilginin arttığı panele tüm İzmirlileri davet ediyoruz. Panelde Balkan ülkelerinde yaşayan soydaşlarımızın sorunlarını tartışırken, Türkiye ile Balkan ülkeleri arasında turizm ve ticareti geliştirme yolları arayacağız" dedi.
İZMİR'DE BALKAN PANELİ HAZIRLIĞI...
- 3. ULUSLARARASI TÜRKİYE-BALKAN ÜLKELERİ TİCARET VE TURİZM PANELİ, 8-10 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA 9 BALKAN ÜLKESİNDEN 22 PANELİST VE 22 BASIN MENSUBUNUN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLECEK
12 Şubat 2006
İZMİR (İHA) - İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu'nun organize ettiği "3. Uluslararası Türkiye-Balkan Ülkeleri Ticaret ve Turizm Paneli", 8-10 Nisan tarihlerinde İzmir'de yapılacak. Panele 9 Balkan ülkesinden 22 panelist ile 22 basın mensubu olmak üzere toplam 44 davetli katılacağı bildirildi. İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait, panel için Balkan ülkelerinden bakan, müsteşar, belediye başkanı, ticaret odası başkanı, büyükelçi ve uzman statüsünde kişilerin davet edildiğini belirterek, "3 gün sürecek olan uluslararası panelimizi Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı ve Tanıtma Genel Müdürlüğü, İzmir Valiliği, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Esnaf Odaları Birliği ve İzmir Ticaret Odası destekliyor. Panelin organizasyonunda İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu'na bağlı Kosova Rumeli Derneği, Buca Rumeli Derneği, İzmir Trakya Muhacirleri Derneği, İzmir Valiliği Türk Dünyası Akraba Toplulukları Derneği, Avrasya Türkleri Derneği, Trakya Muhacirleri Derneği, Buca Yaylacık Selanikliler Derneği, Salihli Kosovalılar Derneği, Lozan Mubadilleri Derneği ile birlikte, federasyonumuz dışındaki Bosna-Sancak Derneği, Makedonya Göçmenleri Derneği, Sancak Kosova Derneği, Batı Trakya Göçmenleri Derneği İzmir Şubesi, İzmir Bal-Göç ve Aydın İli Rumeli Derneği görev aldı" dedi.
Geleneksel hale gelen panellerin ilkinin 2003, ikincisinin 2004 yılında İzmir'de gerçekleştirildiğini hatırlatan Sait, "Amacımız bu panellerin her sene bir Balkan ülkesinde geleneksel olarak yapılmasıdır. Hedefimiz ise Türkiye'nin Balkan ülkeleriyle ticari ve turistik ilişkilerinin artırılması ve işbirliğinin sağlanmasıdır. İzmir'in en büyük seminer ve sergi salonlarından olan 600 kişilik DEU Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenleyeceğimiz panelimize sayın Başbakan ve ilgili bakanları davet için önümüzdeki günlerde bir heyetle Ankara'ya gideceğiz" diye konuştu.
Dışişlerimizde Balkan politikamız
Ekonomik Çözüm Gazetesi, 23 Ocak 2006
Türk tarihine baktığınızda, 4 önemli yer görürsünüz: Orta Asya, Anadolu, Kutsal Topraklar ve Balkanlar... Balkanlar, tarihi ilişkilerimiz, stratejik ve jeopolitik konumu, enerji kaynağı ve madenleri yönünden zengin oluşu ve dahası içinde bir milyondan fazla Türk yaşayan en yakın komşumuz olduğundan Türkiye Cumhuriyeti açısından son derece önemli bir yerdir. Bugün Balkan ülkelerinde yaşayanlar arasında en fazla sıkıntı çeken ve zulüme uğrayan 3 millet vardır. Türkler, Arnavutlar ve Boşnaklar.... Bu üç milletin 3 önemli ortak özelliği vardır: Müslüman olmaları, Osmanlı olmaları , dost ve kardeş olmaları. İşte bu yüzden Türkiye, buradaki soydaşlarına ve dostlarına sahip çıkma hakkına ve sorumluluğuna sahiptir. Peki Dış işlerimiz Balkanlara gerekli ve yeterli ilgiyi gösteriyor mu?
Bu soruyu sorarken Dışişlerimizin bölge için hiçbir şey yapmadığını söylemiyorum. Ancak, benim bahsetmek istediğim farklı. Eskiler "Teşbihte hata olmaz" derlerdi. Yani örnek verecek olursak, ABD'nin İsrail'e verdiği önem gibi, Çin'in K.Kore'ye verdiği önem gibi, Pakistan'ın Keşmir'e, Fransa'nın Ermenilere, Rusya'nın Orta Asya'ya verdiği önem gibi ,hatta bizim Kuzey Kıbrıs'a verdiğimiz önem gibi. İşte böyle bir önem veriliyor mu Balkanlara? Balkanlara yapılan yanlışlıklar 1880 yıllarında başlar. Hatalar devam eder durur. Eskileri çok konuştuk, yenilerden örnekler vermek istiyorum.
* Batı Trakya Türklerinin lideri rahmetli Dr.Sadık Ahmet bir konuşmasında, Türkiye'ye her geldigimde Dışişleri yetkililerine Batı Trakya meselesini tekrardan anlatmak zorunda kalıyorum, zira muhataplar hep değişiyor demişti. Gerçektende Dışişlerinde her siyasi değişimde, nedendir bilinmez uzmanlar da değişir. Batı Trakya meselesinde, Yunanistanın , Batı Trakya Türkleri'ne yaptığı eziyet ve baskılar hat safhaya ulaşmıştır. Yunanistan, imzaladığı anlaşmaları hiçe sayarak bu baskıları yapmaktadır. Batı Trakya'da Türk müftüsünün yetkilerini elinden alan Yunanistan'a karşı , İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi kozu hala neden kullanılamıyor?
*Kosova savaşı öncesi, bölgeyi ziyaret etmeye hazırlanan dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i Kosovalı Türkler ve Arnavutlar büyük bir heyecan içinde beklerken, kendisi önce Belgrad'a gidip, orada Sırp Dışişleri ile görüştükten sonra Kosova'ya gitmiş ve bu hareketi Kosova'da tepki almıştı. Bir kaç gün sonrasında, Rusyanın dışişleri bakanı İgor İgonov, direk Kosova'ya gitmiş ve oradaki Sırplar'la görüşüp nispet yapmıştı.
*Eski Yugoslavya döneminde Belgrad yönetimi,Türkiye'ye gönderdiği Büyükelçileri seçerken, daha iyi ilişkiler kurarlar düşüncesiyle özellikle Kosovalı Arnavutları ve Boşnakları seçerdi. Yugoslavya'nın Ankara büyükelçisi Ramadan Vraniçi ve hatta şu andaki Makedonya büyükelçisi Arnavut asıllı Muhiddin Rustemi gibi. Balkan ülkelerine biz büyük elçi gönderirken, mesela Bulgaristan'a, Bulgaristan Türklerinden , Yunanistan'a Selanik göçmeni bir elçi ya da Arnavutluk'a Kosovalı bir Türk elçi gönderilemez mi? En azından gittiği Balkan ülkesinin dilini bilen, o kültürü tanıyan ve hisseden diplomatlarımız seçilse daha iyi olmaz mı? İç siyaseti dış siyasetle karıştırmasak nasıl olur?
*Yunanistan Dışişleri bakan yardımcısı Evripidis Stiliyadis yaptığı açıklamada Sırbistan-Karadağ , Yunanistan'ın Balkanlardaki stratejik ortağıdır, diyor.Bunu alenen ve çekinmeden söylüyor. Avusturya Hırvatistan'ın AB üyeliği için yapmadığını bırakmıyor. Almanya, Slovenya için her türlü desteği veriyor.Peki ya biz? Bizim Balkanlarda stratejik ortağımız kim? Dışişleri çıkıpta resmi bir açıklama yapabilir mi?
*Geçenlerde , Avrupa Yerel Yönetimler Birliği Başkanı ve Gelibolu AKP meclis üyesi Yavuz Mildon'dan bizzat dinledim: "Başbakan Erdoğan'ın son Arnavutluk ziyaretinde o dönemde Arnavutluk Başbakanı olan Ortadoks Yunan asıllı Fatos Nano'yu ki; kendisi Başbakan Erdoğan'ın oğlunun, İtalya Başbakanı ile birlikte nikah şahidi olmuştur, ziyaret eder ve gayet samimi görüşmeler olur. Ancak o dönemde muhalefet lideri olan şimdiki başbakan Dr. Salih Berişa ile görüşülmez ve muhatap alınmaz. Başbakan Erdoğan Arnavutluk meclisinde konuşma yapacağı sırada Salih Berişa'nın milletvekilleri salonu terk ederler. Yavuz Mildon, Salih Berişa'ya sorar, Başbakan Erdoğan sizlerle görüşecek mi? diye, Berişa'nın cevabı anlamlıdır:
Çok kısa bir sure sonra ben başbakan olacağım ve o zaman görüşeceğiz!!!
Nitekim şimdi başbakandır."
Ayrıca biliyor musunuz, Arnavutluk Telekom'u bir Türk şirketi olan Çalık Enerji satın almıştı. Fatos Nano döneminde yapılan satın almayı, şimdi Salih Berişa hükümeti tanımak istemedi. Sıkıntı devam ediyor. Arnavutluk'ta Kürüm Demir-Çelik'in ve Hes Kablo'nun yatırımları da var.
*Türkiyede yaşayan milyonlarca Balkan göçmeni var. Bunların kurdukları dernekler, federasyonlar ve hatta konfederasyonlar var. Dışişleri bakanlığımız bu STK'ları karşısına alıp bilgi alışverişinde bulunur mu? İstişare yaparlar mı ? Balkanlarda , kimlerle görüşsek iyi olur, sizing önerileriniz nedir diye sorulsa yanlış mı olurdu? Sorsalardı çok şey anlatırdık.Ama muhakkak büyüklerimiz herşeyi tam olarak biliyorlar.
Ne diyelim, her şey doğru gittiğine göre ! doğru yoldasınız, devam ediniz.!!!!!
Sırplara verilen hak, Kosovalılara da verilmeli
14 Ocak 2006 -TÜRKİYE / İZMİR
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu, yaklaşan Kosova seçimlerinde Sırplara verilen mektupla ve sınırdaki sandıklarda oy kulanma hakkının Kosovalılara da verilmesini istiyor.
Federasyon tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'de hem Türkiye hem de Kosova vatandaşı (Unmik Travel Document) olan çifte pasaportlular olduğuna dikkat çekildi.
Şu anki uygulamaya göre Kosova'da seçimler olduğunda, vatandaşların oy kullanabilmek için oraya gitmeleri şart koşuluyor. Kosova'da yaşamış fakat şimdi Sırbistan'da olan Sırplar içinse bu zorunluluk yok. Onlara mektupla oy kullanabilme hakkı verilmiş. Bunun bir haksızlık olduğunu belirten İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Rıfat Sait, "Eğer onlara bu hak veriliyorsa, Kosova dışında yaşayan Arnavutlara ve Türklere de verilmelidir. Zira ekonomik veya diğer sebeplerle birçok kişi Kosova'ya oy kullanmaya gidemiyor. Oysa herhangi bir ülkenin seçimlerinde, o ülkenin büyükelçiliklerinde veya temsilciliklerinde seçim sandıkları kurulabiliyor. Kosova'nın diğer ülkelerde temsilcilikleri yok. Bu sene ülkenin bağımsız olması bekleniyor. Bağımsız olunca, Türkiye'de büyükelçiliği olacaktır. Şu anda ise Türkiye'nin, Kosova'da eşgüdüm bürosu var. Kosova hükümeti de Türkiye'de böyle bir eşgüdüm bürosu veya temsilciliği açabilir." dedi.
Seçim döneminde Birleşmiş Milletler (BM) denetiminde Türkiye'de de böyle seçim sandıkları kurulabileceğine dikkat çeken Sait, şunları söyledi: "Mesela son Bulgaristan milletvekili seçimlerinde İzmir, Ankara, Bursa ve İstanbul'da sandıklar açıldı ve Türkiye'deki Bulgaristan vatandaşı soydaşlarımız oy kullandı. Kosova'da yakında seçimler ve nüfus sayımı olacak. Bunun için şimdiden önlem alınmalı."
Bilindiği üzere Balkanlar, asırlar boyunca Doğu-Batı veya Roma-Bizans
arasında, daha
sonraki dönemlerde de İslam dünyası ile Batı arasında köprü vazifesi
görmüşlerdir. Bu
konumu gereği, göçlerin yoğun olduğu bu coğrafya çok dinli ve çok
kültürlü bir
demografik yapıya sahiptir. M.S. 565 yıllarında, Balkanlar'da yaşayan
kavimler
şunlardı:
Balkanlar'daki Kimlikler ve Balkanlar'ın Türkiye ile İlişkisi
Dünya Gazetesi 17 Kasım 2006
Dalmatia, Frevalitana, Mesia, Dardania, Dacia, Scytia, Tracia,
Makedonya
(Yugoslavya-Bulgaristan), Epirus (Arnavutluk), Haemimontus (Doğu
Trakya), Europa
(İstanbul), Rodop (Batı Trakya) Tesalya, Attika, Mora, Creta (Girit),
İnsulae (Ege
Adaları)
Balkanlar'da en eski kavim olarak Epirler'i ve İliryalılar'ı görüyoruz
ki bunlar
bugünkü Arnavutlar'ın atalarıdır. M.Ö. 3 yıllarında İlirya Kralı
Agron'un
hükümdarlığı biliniyor.
Güney İtalya, Sicilya ve Girit adalarında bulunan Müslüman Arap
donanmalarının
Adriyatik'e inerek Dubrovnik Cumhuriyeti ile dostluk ve ticari
ilişkiler kurması
Balkanlar'ın İslam'la ilk tanışmasıdır. Türkler ise, Osmanlı'dan önce
Hunlar ve
Avarlar ile bölgeye gelmişler ve beraberinde M.S. 700'lü yıllarda
Slavlar da
Balkanlar'a girmişlerdir. Balkanlar'da yaşayan ilk Türk kavimleri
Kumanlar,
Peçenekler ve Vardariotlar'dır. Bugünkü Makedonya'daki Vardar bölgesi
ile Kumonova
bölgesi isimlerini bu Türk boylarından alırlar.
Balkanlar heterojen bir mozaik bölgedir. Pomaklar, Tatarlar, Gitanlar
(Çingeneler),
Torbeşler, Vardaroitler, Kumanlar, Çerkezler, Arnavutlar, Araplar,
İranlılar,
Voyvodino bölgesindeki Macarlar, Almanlar, Ulahlar, Bulgarlar (ki eski
Türk
boylarından oldukları iddası vardır), Türkler, Lipovanlar, Yahudiler,
Ermeniler,
Yunanlılar, Slavlar (ki Sırplar-Hırvatlar-Karadağlılar , Makedonlar
anlaşılıyor, ancak
Hırvatlar'ın Macarlar'la da akrabalıkları var), Kazak Türkleri,
Boşnaklar, Slovenler
(Germen ırkından geldikleri iddia ediliyor), Rumlar ve Valahlar,
Balkanlar'da yaşayan
değişik insan manzaralarıdır.
Balkanlar'daki ülkelere baktığımızda, Türkiye, Arnavutluk, Kosova,
Makedonya,
Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Karadağ,
Slovenya,
Bosna-Hersek ile Sancak ve Voyvodina özerk bölgelerini görüyoruz.
Toplam 12 ülke ve
iki özerk bölge.
Tüm Balkanlar'a baktığımızda 70 milyon insan...
Osmanlı döneminde Balkanlar
Yüzölçümü 20 milyon metrekareye ulaşan, 34 vilayet ve 377 sancağı
içerisine alan
Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar'daki hükümdarlığı 34 padişah, 219
sadrazam ve 129
şehh-ü İslam'la 623 yıl sürmüştür. Osmanlı yönetiminin Makedonya'daki
hükümdarlığı
519 yıl, Bulgaristan'da 485, Arnavutluk'ta 433, Arabistan'da 401, Bosna
Hersek'te
415, Irak'ta 386, Aljir'de 296, Sırbistan'da 419, Romanya'da 340,
Mısır'da 365,
Suriye'de 404, Yunanistan'da 453, Kıbrıs'ta 307 yıl sürmüştür.
Osmanlı yönetimi boyunca başlıca merkez şehirler şunlardı: Prizren,
Üsküp, İşkodra,
Gümülcine, Selanik, Kavala, Kalkandelen, Priştine, Sofya, Köstendil,
Vidim, Rusçuk,
Şumnu, Köstence, Plevne, Nibolu, Silistre, Kırcali, Hasköy ve
Filibe'ydi. Osmanlı
yönetimi boyunca inşa edilen 15.699 ibadethaneden bugün sadece 2600'ü
geriye
kalmıştır. Oysa kimi kesimlerce hala suçlanan Osmanlı yönetimi Bogomil
ve Bogoslaviya
gibi dini yapıların korunmasına özen göstermiş, birçoğunun da inşasına
müsaade
etmiştir.
Neden Balkan ülkeleri?
Balkan ülkelerinin Türkiye açısından önemi gerçekten büyüktür. Balkan
ülkeleri ile
ilişkilerimizi üç konu üzerinden yani, ticari, kültürel ve siyasi
açılardan bakıp
inceleyelim.
1-Balkan ülkeleri bulundukları konum itibarı ile önemli bir jeopolitik
öneme
sahipler. Geçmişteki iki dünya savaşının buralarda patlak vermesi
tesadüf değildir.
Diğer yandan Balkanlar, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısıdır ve daha
da önemlisi
komşusudurlar.
2-Türkiye'nin Balkan ülkeleri ile 600 yıllık bir ortak tarihi kültürü
vardır. Daha da
önemlisi, akrabalıklarımız dahi mevcuttur. Türkiye'de yaklaşık 25
milyon kadar Balkan
göçmeni ve Balkanlar'da 1,5 milyon Türk yaşamaktadır. Örneğin İzmir'de
1.5 milyon
Balkan Türk göçmeni yaşamaktadır.
3-Ticarette ise potansiyel vardır, bu potansiyel için ciddi avantajlar
mevcuttur.
Balkan ülkelerinin toplam nüfusu 70 milyon kadardır. Bu da nerdeyse bir
Türkiye
anlamına geliyor. Yani yepyeni bir Türkiye pazarı daha diye
düşünebilirsiniz.
Ülkemizde son günlerde daralan iç pazarı düşündüğünüzde sanırım ne
kadar önemli
olduğu anlaşılacaktır.
Diğer taraftan, Yunanistan'ın AB ülkesi olması, Bulgaristan ve
Romanya'nın önümüzdeki
sene AB ülkeleri olacak olmaları, Hırvatistan'ın AB adaylığının
kesinleşmesi de bize
potansiyel açıdan birtakım ipuçları veriyor.
Rakamlara baktığınızda, 2005 yılı itibarıyla Balkan ülkeleriyle toplam
ticaret
hacmimiz 10 milyar doları aşıyor. Oysaki Balkan ülkelerinin kendi
aralarındaki toplam
ticaret hacmi 400 milyar doların üzerinde. Balkan ülkelerinin yıllık
ithalatları ise
100 milyar dolar seviyelerinde.
Uluslararası ticarette en önemli avantaj ise lojistik, navlun ve
nakliye giderlerinin
düşük olmasıdır. İşte bu yüzden uluslararası ticaret için Balkanlar
tercih
edilebilir. Çünkü Türkiye'ye mesafe olarak yakınlıkları, bir
avantajdır. Bu konudaki
en güzel örnek İzmir'in çeşme ilçesinden yapılan Ro-Ro seferleri ve
Yunanistan
adalarına yapılan ihracattır. Oldukça enteresandır ki; bir malın
örneğin bir Sakız
adasına Atina'dan gelmesi, Çeşme'den gelmesinden daha pahalıdır.
Yunanistan'ın bir diğer özelliği pek çok üründe Re-Export yapmasıdır.
Yani, başta
Türkiye'den olmak üzere ithal ettiği birçok ürünü, kendi ambalajı ile
paketleyip
Yunan malı ismiyle ihraç ediyor. Balkanlar ile ticarette bir diğer
avantaj, pek çok
Balkan ülkesinde Türk kökenli hemşerilerimizin yaşaması ve pek çoğunda
da
milletvekili, belediye başkanı ve hatta bakan olan insanlarımızın
olması. AB'ye
girecek olan Bulgaristan'da bir başbakan yardımcısı ve iki de bakanımız
var.
Bulgaristan'da Türkler'in ülke genelindeki meclis üyesi sayısı
Bulgarlar'dan fazla.
Keza, Kosova'da 3 milletvekilimiz, bir bakan yardımcımız, Makedonya'da
ve Batı
Trakya'da milletvekillerimiz var. Bu, bazı prosüdürlerin kolaylaşması
demek. Ayrıca
buralardaki Türk nüfusu, Türk mallarına talep oluşturabilir.
Balkan ülkeleri ile tarihi bağlarımızın olması, buralardan Türkiye'ye
dostluk ve
sinerji oluşturuyor. Bunun da iyi değerlendirilmesi gerekir. Ancak bu
güzel
ilişkilerin, aramızdaki bazı kötü niyetli kişilerce bozulmasına müsaade
etmemeliyiz.
Balkanlar'a yaptığımız gezilerde görüyoruz ki; Türk ürünleri tercih
ediliyor. Ancak
dediğimiz gibi, marka olmuş Türk ürünleri tercih ediliyor. No name ya
da merdiven
altı ürünleri bu piyasalara sokmamak gerekir.
Son günlerde Makedonya ve Kosova'da başlayan kamu işletmelerinin
özelleştirilmesi
çalışmasına Türk işadamlarının da katılması menfaatlerine olacaktır.
Zira oldukça
ucuza satılan fabrika ve müesseseler var. Kosova Tröst Dairesi, 30
Kasım Çarşamba
günü yaptığı duyuruda, 11. özelleştirme turu kapsamında 15 kuruluşu
özel sektörden
teklif veren firmalara satışa sunacağını bildirdi. Firmalar arasında
eyaletin tek
ayçiçek yağı üreticisi, bir tuğla üreticisi, bir boru fabrikası ve iki
otel de
bulunuyor. Bu konuda bizler de danışmanlık yapmaya hazırız.
Bulgaristan ile birlikte AB girmeye hazırlanan Romanya'da da birtakım
avantajlar var.
Birçok Türk firması özellikle de tekstil alanında Romanya'da işletmeler
açmış. Bu
firmalar, Romanya'nın AB'ye girmesi ile oldukça avantaj sağlayacaklar.
Balkan ülkelerinin ortak özelliği, 1989'daki durumlarına kıyasla refah
düzeylerinin
gerilemiş olması ve dış ticaretlerinin sürekli büyük açıklar
vermesidir. Bölgedeki
ülkelerin refah seviyesinin ne kadar düşük olduğunu gösteren çarpıcı
bir örnek,
Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde milli geliri sadece Portekiz'den
daha yüksek olan
Yunanistan'ın, 2001'deki 124,6 milyar dolarlık brüt milli gelirinin,
yaklaşık geri
kalan bütün Balkan ülkelerinin brüt milli gelirlerinin toplamı kadar
olmasıdır. Düşük
milli gelirler ekonomik kalkınmanın finansmanında yetersiz
kalmaktadır.
Türkiye'de 20 milyon kadar Balkanlı vatandaşımız yaşıyor ve bunları
temsilen yüzlerce
dernek var. Son günlerde bu dernekler birleşerek federasyonlar
oluşturmaya
başladılar. Bursa'da Balkan ülkeleri ile ilgili bir konfederasyon da
kuruldu.
Bu derneklerin pek çoğu verdikleri güzel hizmetlerle Türkiye ile Balkan
ülkeleri
arasında köprü vazifesi görüyorlar. Ayrıca güzel hizmetler veren Balkan
vakıflarımızı
da unutmamak gerek.
Balkan ülkeleri ile ilişkilerimizden bahsederken, Balkan ülkelerinden
Türkiye'ye
okumaya gelen soydaş öğrencilerinden de bahsetmemiz gerekiyor. Örneğin
İzmir'de 200
kadar Balkanlar'dan gelen öğrenci kardeşimiz var. İstanbul'da,
Ankara'da, Sakarya'da,
Bursa'da ve Samsun'da okumakta olan binin üzerinde Balkanlı öğrenci
kardeşimiz bizler
için çok önemli. Bunlar bizim birer fahri elçilerimiz olacaklar.
Burslarla
desteklememiz gerekiyor.
KOBI’LERE HABERLER
Bir süredir İstanbuldayım.Buranın aktif hayatından yararlanmaya çalışıyorum.Geçen hafta 3.KOBİ ve Verimlilik kongresine katıldım.Istanbul Kültür üniversitesi’nin düzenlediği kongre oldukça başarılıydı.Böylesine verimli bir kongreye büyük bir kalabalık izleyici kitlesi beklerken, ilgisizlik beni hem şaşırttı hemde üzdü.Öyle ya, Türkiye Ekonomisi’nin %98’ni oluşturan KOBİ’lerin sahipleri ve yöneticileri buraya akın ederler diye düşünmüştüm.
KOBİ’lerimizin en büyük problemi finansman problemleri ve yatirim desteklerini yeteri kadar alamamaları.Kongrede en çok konuşulan konulardan biride buydu.Finansman ihtiyacının AB projeleri ve hibe programları ile aşılabileceği söylendi.Ama gelin görün ki, AB bütçelerinden yararlanabilmek için proje hazırlamak gerekiyor.Özellikle de 7.Çerçeve planında 2007 yılından itibaren büyük kaynaklar olacak.Ancak bizim KOBİ’lerimizin ve Sivil Toplum örgütlerimizin proje hazirlama konusunda ürkek davrandıkları yada bilgisiz oldukları görülüyor.Başta KOSGEB, AB Genel sekreterliği, DPT gibi ilgili kurumların bu konuda detaylı eğitimler vermeleri ve bu eğitimlerde örnek projeler yaptırmaları gerekiyor.Bu görev izmir ve Adana’da kurulmuş olan Kalkınma Ajanslarına da düşmektedir.Ayrıca daha önce de belirttiğimiz gibi Üniversitelerde, Belediyelerde,STK’larda herkese açık olacak AB proje uygulama ve Eğitim merkezleri’nin (ABPUM) kurulması gerekmektedir.
Hükümetin bazı politikalarını zaman zaman eleştirebiliyoruz.Ancak geçen hafta KOBİ’lerle ilgili Anadolu Yaklaşımı’nı hayata geçirmeleri ve bu kapsamda KOBİ’lerin mevcut borçlarına çözüm getirme çalışmalarından ötürü ilgilileri tebrik etmek istiyorum.KOBİ’lere yönelik her türlü çalışma Türkiye’ye büyük yararlar sağlayacaktır. Anadolu'da, bankalara borcunu ödeyemedikleri için güç durumda olan yaklaşık 45.000 kadar KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme) var. Bu KOBİ'lerin bankalara "sorunlu" borçlarının toplamının 1.7 milyar YTL (1.2 milyar dolar dolayında) olduğu söyleniyor.Anadolu yaklaşımı bu KOBİ’lere çözüm bulmayı hedefliyor.İstanbul’da aktiviteler devam ediyor. İtalya- İspanya - Türkiye KOBİ´ler Arası İşbirliği Projesi kapsamında 4 Aralık’ta İstanbul Sanayi odası’nın düzenlediği ve AB tarafından desteklenen toplantılar yapılacak. Görüşmeler, öncelikli olarak Makine, İnşaat ve İnşaat Malzemeleri, Gıda, Plastik-Kauçuk ve Elektronik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalara yönelik olacak.Bu organizasyona İtalya ve İspanya’dan önemli KOBİ’ler katılacaklar.Böylesine güzel toplantıların ve kongrelerin İzmir’dede yapılmasını arzu ediyoruz.Ayrıca Balkan ülkeleri KOBİ’leri arasında da yakın bölgeler olması nedeniyle ve sahip olunan bir takım avantajlar nedeniyle işbirliği yapılması husunda düşüncelemiz vardır.Bu konudaki çalışmalara destek vermeye hazır olduğumu belirtmek istiyorum.
BALKANLAR’IN BARUT FIÇISI: KOSOVA !
Balkan’lar tarih boyunca dünya’nın potansiyel bir patlama noktası olmuştur. Bulunduğu konum itibarıyla stratejik önemi hayli yüksek olan Balkan ülkeleri aslında çokta büyük sayılmayan coğrafyası içinde 12 devlet ve otuza yakın değişik millete ev sahipliği yapmaktadır.Balkanlar, kimilerine göre heterojen kozmopolitik yapıdır, kimilerine göre de çok renkli bir mozayik. Çeşitli çiçeklerin oluşturduğu bir bahçeyi düşünün.Ama bu bahçede çok dikenli bitkilerde yaşamaktadır.
Balkanlar yıllarca dünya üzerindeki gerginliğin hatırı sayılır bir bölümünü bünyesine şarj etmektedir.Zaman zaman bu birikim, bölgedeki savaşlarla dejarj olmaktadır.Birinci ve ikinci dünya savaşları bu bölgede başlamış, yine bizim için çok önemli olan Balkan savaşları burada meydana gelerek adeta oluşan birikime topraklama görevi görmüştür.Bugünlerde görünen odur ki; bölge şarj olmuştur ve korkarım dejarj için gün saymaktadır.Balkanları potansiyel bir patlama noktası kabul edersek, Kosova da bu bölgenin müstakbel barut fıçısıdır.Son günlerde Kosova’da tırmanan olaylar, Kosovadaki Arnavutları çileden çıkartmıştır.Zira 2006 yılında verileceği söylenen bağımsızlık kararı, Sırbistan’ın ocaktaki seçimleri bahane gösterilerek 2007 sonlarına ertelenmiştir.Bu ertelemede Amerikanın bölgedeki çıkarları gözetilmektedir.Zira Kosovadaki zengin uranyum madenlerinin ABD tarafından boşaltılma işlemi daha bitmemiştir.Amerikan askerlerinin, “Türkler burada 500 yıl kaldılar, biz onlardan az kalacak değiliz” demeleri ilginçtir.Zaten Amerikanın, Avrupadaki en büyük askeri üssünü Kosovada kurması boşuna değildir.Bu şekilde, büyük ortadoğu projesi kapsamında, Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olan Balkanlar kontrol edilmek istenmektedir.Ayrıca Balkanlar içindeki en büyük müslüman millet olan Arnavutlar da denetim edilmektedir.Çünkü, Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Çamriya ve Preşeva bölgelerindeki yaşayan 10 milyona yakın Arnavut’un birleşerek büyük bir Arnavut devleti kurmasından endişe edilmektedir.Ancak unutulan bir şey vardır.Arnavutlar tıpkı biz Türkler gibi özgürlüğe çok düşkün millettirler.
Kosovada geçen hafta binlerce Arnavut, Kosovadaki Birleşmiş milletler binalarına saldırarak bağımsızlıklarının ertelenemeyeceğini haykırdılar.Çıkan çatışmalarda yaralananlar oldu.Bunlar daha ilk kıvılcımlar.İleriki günlerde çok daha ciddi kıvılcımlar büyük patlamalara neden olabilir.Kosovadaki bir patlama, bölgenin barut fıçısı olan Kosovayı,Balkanların artık zamanı gelen deşarj (Topraklama) işlemine götürebilir.Böyle bir gelişmede Balkanların kronik bölgeleri olan Türkiye ile Yunanistan arasında Batı Trakya, Yunanistan ile Makedonya arasındaki Makedonya isim sorunu, Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki Çamriya sorunu, Başta Kosova olmak üzere Voyvodina, Sancak ve Preşava bölgelerinin hassasiyeti ve Bosna’nın henüz daha bitmemiş ama tıpkı heran patlamaya hazır bir yanardağ gibi bekleyişi bizlere ilerisi için pek güzel şeyler söylememektedir.Umuyorum ki ben yanılıyorumdur. Rifat Sait
İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
izbaldef@gmail.com
http://izbaldef.sitemynet.com/Balkan
İzmir'de Büyük Balkan Buluşması
Izmir ve cevresinde yaklaşık Birbucuk milyon Balkan Gocmeni Turk ve
Balkanlar?dan Anadoluya goc eden Turk akraba topluluklari
(Arnavut,Boşnak,Torbeş ve Pomak) yasiyor.Balkan Gocmenlerinin genel
itibariyle iki ortak ozelligi: Vatansever ve Caliskan olmaları. Eski
izmir milletvekili Cengiz Bulut?un guzel bir sozu var: Suyun oteki
tarafindan her turlu insan cikar, ama devlete silah ceken vatan haini
asla cikmaz? diyor.
İzmir'in Balkanlı Başkanları
Izmir'deki bu Balkan potansiyeli cesitli siyasi partilerin de dikkatini
cekmiyor degil.Bugune kadar Izmir'de secilmis belediye baskanlarinin
neredeyse tamami (% 95) Balkan gocmeni: Kemal Baysak,Burhan Ozfatura,
Isilay Saygin, Sebnem Tabak, Cemil Seboy, Osman Kibar,Ahmet Priştina,
Abdul Batur, Ertan Avkiran, Cengiz Bulut, Behcet Uz,Haci Mehmet
Evliyazade, Rebii Başol, Tansu Kaya, Ihsan Alyanak, Tefik Alyanak,Tahir
Sahin , Muzaffer Tuncag, İsmail Acar???.
Balkan Müzik Şöleni
Dedik ki Izmi'?de Balkan gocmenleri bir potansiyel olusturuyor.Ancak bu
potansiyel , organize ve homojen olmadigindan bir sey ifade
etmiyordu. 'Kontrolsuz guc, Guc degildir' prensibinden yola cikan
Izmir'deki 15 Balkan dernegi, secimler oncesi buyuk bir platform olusturma
karari aldilar.16 Ocak Sali aksami saat 19.00 da, Izmirdeki Balkan
dernekleri, Izmir Konak vapur iskelesinin ustundeki Konak Life'ta Arif
Senturk, İbrahim Sengoz ve Mehmet Serbest gibi sanatcilarin katilacagi ve
ozel bir ulusal TV kanalinin da canli yayinliyacagi Balkan Solenini
yapacaklar.Vardar ovasi, Alisimin kaslari, Deryalar, Kirmizi gulun alı
var?..Sevenler icin guzel bir gece olacak.
|