Demirel: BALKANLAR AB'ye girmeden barış olmaz -Milliyet--01.12.2002

YORGO KIRBAKİ Atina

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaklaşık yarım yüzyıl sonra geldiği Atina'da, BALKANLAR'ın AB dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı" uyarısında bulundu.
Atina'daki "Balkan Siyasi Kulübü" toplantısında konuşan Demirel, AB'yi tarihin en büyük barış projesi olarak niteleyerek, BALKANLAR'ı da içine alan bir birleşmiş Avrupa vizyonu sundu.
BALKANLAR'ın AB'nin dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı uyarısında bulunan Demirel, "Bunu söylerken hiç kimseyi tehdit etmiyorum, yalnızca doğruyu söylüyorum" dedi. Demirel, " Türkiye, umuyoruz ki 10 - 12 Aralık'ta belirlenecek tarihte müzakerelere başlayacak ve 2010'u geçmemek üzere de Birlik'in tam üyesi olacak. Yakın gelecekte, Makedonya, Hırvatistan, Bosna - Hersek, Yugoslavya ve Arnavutluk AB üyesi olacaklar. BALKANLARı içine almayan bir Avrupa barış projesi düşünülemez" diye konuştu.

Balkan Siyasi Kulübü, Kopenhag'da Türkiye'ye tarih verilmesi tavsiyesinde bulundu-Zaman 01.12.2002

Balkan Siyasi Kulübü, AB'ye Kopenhhag zirvesinde Türkiye'ye üyelik müzakereleri için tarih belirlemesi tavsiyesinde bulundu.
Atina'da yapılan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısı, bugün kapalı kapılar ardında geçen görüşmelerin ardından bir sonuç bildirisi yayınlanarak son buldu.
Türkiye'nin AB'ye dahil olmasının stratejik önemi vurgulanan ve Balkan Siyasi Kulübü'nün üyelik müzakerelerine tam destek verdiği belirtilen bildiride, AB'ye Kopenhag zirvesinde Türkiye'ye müzakereler için sabit bir tarih belirlemesi tavsiyesinde bulunuldu.
Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Yugoslavya ve Kosova'nın önde gelen devlet adamları ve şahsiyetleri tarafından 2001 yılında kurulan Balkan Siyasi Kulübü'nün Atina toplantısına, Türkiye'den Demirel'in yanı sıra eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın, eski milletvekili Hayati Korkmaz, Prof. Dr. Yahya Tezel, Marmara Grubu Direktörü Akkan Süver ve Arı Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Ülgen katıldı.

AB'ye hodri meydan Nur BATUR/ATİNA, 01.12.2002, Hürrıyet Gazetesi

Balkan Siyasi Kulübü toplantısı dolayısıyla 45 yıl sonra ilk kez Atina'ya giden eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı. Demirel, ‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28'inci üye olarak Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini bulamaz'' dedi. ROMANYA, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya, Arnavutluk ve Yunanistan'dan eski ve yeni başbakanlar, dışişleri bakanları ve siyasetçilerin katıldığı Atina'daki Balkan Siyasi Kulübü toplantısına katılan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı.

‘‘Türkiye'siz bir Avrupa düşünülemez'' diyen Demirel, AB'ye ve BALKAN ülkelerine ‘‘Gelin güçlerimizi birleştirelim. Gerçek manada birleşmiş bir Avrupa'yı elbirliğiyle kuralım '' diye seslendi. Demirel, Türkiye'nin AB üyeliği, yeni Avrupa oluşturma idealine katkıda bulunacağını belirterek şöyle konuştu : ‘‘Demokrasinin, laikliğin ve İslamın uyumunu ispatlayabilen bir ülke olarak AB'nin çoğulcu yapısını daha da zengileştirecektir. Türkiye bunun ispatlayabilen tek ülkedir. Türkiye demokrasi, laiklik ve piyasa ekonomisinin İslam'la birlikte büyüyebildiği tek ülkedir.''Türkiye'nin Avrupalı olmayı evrensel değerleri için istediğini bildiren Demirel, ‘‘Avrupa Birliği bizim için hem evrensel uygarlıkla, hem de zenginlikle buluşma noktasıdır'' dedi. Eski cumhurbaşkanı Türk halkının yüzde 70'den fazlasının Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istediğini de hatırlattığı konuşmasını şöyle tamamladı:

‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28. üye olarak, Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini Avrupa bulamaz. AB ulusal vatandaşlık kimliğinin Avrupa vatandaşlığı kimliğiyle zenginleşmesi için altın bir fırsat yaratmaktadır. Bu altın fırsat ancak AB kültürel farklılıkları zenginlik kaynağı olarak gördüğü takdirde hayata geçirilebilir. AB'ye giden yol bir süreçtir. Türkiye 40 yıldır bu yoldadır.'' Demirel, 12 Aralık'ta Türkiye'ye müzakerelere başlamak için tarih verilmemesinin Türk halkında sadece hayalkırıklığı değil büyük bir haksızlığa uğradığı duygusunu da yaratacağı uyarısını da yaptı. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı döneminde, Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihi kararların altına imzasını atan Demirel'in Atina'ya gelişi büyük yankı yarattı. Yunanlı gazeteciler Demirel'le görüşebilmek için sıraya girdiler. Demirel, Yunanlı gazetecilerin sorularını yanıtlarken de Kıbrıs sorununu çözmek için BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu plana destek verdi, ‘‘planın müzakere edilmesi'' gerektiğini söyledi. BALKAN siyasi kulubü toplantısına Demirel'in yanısıra eski başbakan yardımcısı Murat Karayalçın'la eski Dışişleri bakanı Hikmet Çetin de katıldı.

AVRUPA'NIN BALKAN KANADI- Süleyman Demirel

RADİKAL- Balkan Siyasi Kulübü, Bulgaristan Cumhurbaşkanı (1990-1997) sayın Dr. Zhelyu Zhelev'in inisiyatifiyle; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nden 40 kurucu üyenin katılımıyla 26-27 Mayıs 2001 tarihinde Sofya'da yapılan toplantılar sonunda kurulmuştur. Kulübün ana hedefi, 'BALKANLAR'da barış ve işbirliğinin tesisine hizmet'tir. Sloganı, 'BALKANLAR'ın barış, adalet ve kalkınma için Avrupalılaştırılması'dır. Geçen bir sene zarfında; biri 22 Kasım 2001 Brüksel'de, diğeri de 30-31 Mart 2002'de Makedonya-Üsküp'te olmak üzere kuruluş toplantısı dahil çok başarılı üç toplantı yapılmıştır. Bu esnada kulüp, kuruluşunun hukuki icaplarını yerine getirmiştir. Kulübün kuruluşunun üzerinden henüz 14 ay geçmeden Bükreş'te dördüncü toplantıyı yapmak başarının bir kanıtı; bu nedenle kulübün değerli başkanı sayın Dr. Zhelyu Zhelev'e ve yardımcılarına teşekkür ediyorum.

Bükreş toplantısında tartışma konuları:
1 'Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınmasına ve önemli sorunların çözülmesine
yardımcı olacak altyapı projeleri,
2 Bölgesel kalkınmada yeni bir anlayış ve
3 Ortak yatırım politikası ve bölgesel yatırım iklimini düzeltme.
Toplantıda ayrıca, gelecek iki yılın etkinlikleriyle ilgili program teklifleri üzerinde de duruldu. Bütün bu konularda, katılımcılar değerli katkılarda bulundu.

Avrupa'ya mesajlar
Brüksel toplantısında, Avrupa'yı yönetenlere ve Avrupa halklarına, "BALKANLAR, Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Avrupa entegrasyonunun dışında tutulamaz" mesajını verdik. BALKAN halklarına da; "Zengin olmanın da, çağdaş olmanın da kapısı, Avrupa'dır. Barışı, güvenliği, kalkınmayı, Avrupa ile beraberlikte arayacağız" mesajını verdik. Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınması, Avrupa ile yapacağımız işbirliğiyle çok yakından ilgilidir. Avrupa'daki son gelişmeler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Avrupa Birliği; 1997'de Lüksemburg, 1999'da Helsinki'de aldığı kararlarla 'genişleme yolu'na girdi. Böylece 15 ülkeden 28 ülkeye çıkacak. Geçen 50 sene zarfında 15 ülke, ekonomik birliğini, para birliğini, gümrük birliğini gerçekleştirdi. Böylece, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbestçe dolaşabildiği bir durum hasıl oldu. Bu büyük olayı gerçekleştiren 15 ülkenin dahil olduğu birlik, ABD'den sonra dünyada en zengin ikinci devletler topluluğudur. Yani, 50 sene zarfında, birliğe üye olan ülkelerin hemen hepsi kalkınmış, zenginleşmiştir. 2010 yılına kadar da üye sayısı 28'e çıkacak. Bir taraftan da siyasi birliğin nasıl kurulacağı, yönetimin nasıl yapılacağı üzerinde, Mart 2002'de başlatılan konvansiyon toplantıları sürdürülüyor. İstikamet, 'demokratik, bölünmemiş, barışçı ve zengin' AB'nin kurulmasıdır. Avrupa'da 'güvenlik' çerçevesindeki gelişmeler ise 1975 Helsinki Şartı'yla başladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra NATO, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile özel antlaşmalar yaptı. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti NATO üyesi oldu. 28 Mayıs 2002 tarihinde Roma'da yapılan toplantıda;

'NATO-Rusya Konseyi' kuruldu
NATO Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla BALKANLAR'a da işbirliği elini uzattı. NATO, BALKANLAR'da barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olup, SFOR, KFOR ve Kehribar Tilki gibi önemli operasyonların öncülüğünü de üstlendi. Tarihte ilk defa 'hür, barış içinde yaşayan, bir bütün olarak' Avrupa kuruluyor. Eski düşmanlar, 50 yıllık bölünmeyi ve 10 yıllık belirsizlik dönemini kapatarak, büyük bir ittifakı gerçekleştiriyor. Böylece, barış ve dostluk ruhu içerisinde, müşterek tehdide karşı özgürlükleri savunmak için işbirliğine giriliyor. Bu da bütün ülkelerin ortak güvenliğini güçlendiriyor ve dünyaya daha ümit dolu bir çağın kapısını açıyor.

NATO genişlerken Yukarıda anlatılan çerçevede NATO'nun, bu yıl Prag'da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine BALKAN ülkelerinin de dahil edilmesinin önemini göz ardı etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bölge ülkelerinin NATO'ya üyeliği, Avrupa'daki istikrar ve barışa katkı sağlayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etti. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemli olacak. Bölgemizdeki işbirliği kuruluşları da gayretlerini sürdürmekte. Karadeniz Ekonomik İşbirliği doruk toplantısı, 25 Haziran 2002'de İstanbul'da yapıldı. 25 Haziran 1992'de kurulan ve 10. yılını tamamlayan bu teşkilat, bölgesel işbirliğine çok iyi bir örnek. Bu toplantının sonuç bildirgesinde şu ifadeler bulunuyor: "Ülkelerimizin doğal kaynakları, sağlam, bilimsel ve teknolojik temelleri, zengin kültürleri ve gelenekleri, iyi eğitimli, becerili ve yaratıcı halkları, Karadeniz Ekonomik İşbirliği bölgesinin başarısının araçları olacaktır. Avrupa'daki siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına ilişkin gelişmeler, kıtadaki barışın, bölgelerdeki istikrara ve gönence bağlı olduğunu açıkça göstermektedir."

Çeşme toplantısı
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye cumhurbaşkanlarının, 15 Mayıs 2002'de İzmir Çeşme'de yaptıkları toplantı, yine iyi bir işbirliği örneği oluşturdu. Bu toplantının ortak bildirisinde,
1 Pan-Avrupa ulaştırma koridorlarının tamamlanmasının hızlandırılması,
2 Avrupa, Kafkasya, Asya ulaştırma koridorunun geliştirilmesi,
3 Tuna üzerindeki seyrüsefer serbestiyesinin yeniden tesisi,
4 Bölgesel elektrik piyasası oluşturulması,
5 Yatırımların teşviki,
6 Serbest dolaşımın artırılması,gibi,
fevkalade önemli işbirliği hedefleri
ortaya konuldu.

Güneydoğu Avrupa'da iktisadi kalkınmanın önemine ve bu hususta yapılacak işbirliğine dikkat çekilmiş olması, çok değerli bir hizmet. BALKANLAR'daki bir diğer önemli işbirliği çerçevesiyse, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) işbirliği sürecidir. Bölgenin kendi içinden çıkan yegâne girişim olan bu işbirliği çerçevesi, bölge ülkelerini ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldi. GDAÜ işbirliği süreci, bölge ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini geliştirme ve Güneydoğu Avrupa'ya kalıcı istikrar getirme konusundaki ortak hedeflerinin bir göstergesi. En başından bu yana olduğu gibi, bundan sonra da bu süreci desteklemeye devam edeceğiz. Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı ve Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi'nin (SECI) önemine de değinmek gerekiyor. Bu iki bölgesel girişim, arkalarındaki bölge dışı destek vasıtasıyla bölgemizdeki kalkınma ve istikrara katkı sağlıyor. Ancak, bu türden çok sayıda önemli işbirliği girişimlerinin mevcut olduğu bir ortamda koordinasyonun ne denli önem taşıdığı unutulmamalı. Bu süreçlerde ortaya konulan çabalar koordine edilemediği takdirde, faaliyetlerinden azami faydanın sağlanması mümkün olamaz. Özetleyecek olursak, 'koordinasyon', bölgemiz açısından en az 'işbirliği' kadar önemli bir anahtar kelime haline gelmiş bulunuyor.

'Köktenci' bakışlar

Değinmek istediğim bir diğer önemli husus ise terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan 'köktencilik'tir. BALKANLAR'daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerek. Yakın geçmişte BALKANLAR'daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların tekrarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemizde yerleşmek için uygun bir ortam bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerli. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramalıyız. Dünya, 'fakirler' ve 'zenginler' dünyası olmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Dünya nüfusunun 1 milyardan fazlası, günde 1 dolar ancak kazanabiliyor. Dünya nüfusunun yarısıysa, günde 2 dolardan daha az kazanıyor. Dünyadaki gelirin yüzde 82'si, nüfusun yüzde 20'si tarafından meydana getiriliyor. İçecek temiz sudan, ticari elektrikten mahrum, milyonlarca insan var. Sağlık ve eğitim hizmetleriyse, dünyanın pek çok ülkesinde kifayetsiz.

Bu durum: 'Birleşmiş Milletler Milenyum Deklarasyonu'nda, hedef olarak dünyanın dikkatine getirildi. Bu belgenin, 'Kalkınma ve Yoksullukla Mücadele' başlıklı bölümünde şöyle deniliyor: "Kadın, erkek, çocuk, tüm kardeşlerimizi, bugün bir milyarı aşkın kişiyi pençesine almış olan koyu ve kişiyi insanlıktan uzaklaştıran yoksulluktan kurtarmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Kalkınma hakkını herkes için bir gerçek haline getirmeye ve insanoğlunu muhtaçlıktan kurtarmaya kararlıyız. Dolayısıyla, kalkınmaya ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına elverişli bir ortamın-hem ulusal, hem küresel düzeyde-yaratılmasına kararlıyız.

Sınırlar anlamsızlaşırken

Bu hedeflere ulaşmadaki başarı, öteki faktörlerin yanı sıra her ülkede iyi yönetişime bağlıdır. Ayrıca uluslararası düzeyde iyi yönetişime ve mali, parasal ve ticari sistemlerde saydamlığa bağlıdır. Açık, adil, kurallara bağlı, öngörülebilir ve ayrım yapmayan çok taraflı bir ticari ve mali sistem için kararlıyız." Kalkınma ve zenginleşme, her ülkenin evvela kendi sorunudur. İçine girmeye çalıştığımız zengin Avrupa'nın kalkınma için ortaya koyduğu üç ana prensip üzerinde durmak istiyorum. Bunlar:
1 Demokrasi,
2 İnsan hakları ve
3 Pazar ekonomisidir.

Bu prensipleri kabul eden ve uygulayan ülkeler, zenginleşme yolunda olacak. Hiçbir ülkenin kendi kaynakları, kalkınma için yetmez. Ancak, ülkeler evvela kendi kaynaklarını mobilize edecekler, sonra da uluslararası imkânlardan yararlanacaklardır. Bu politika, devletin fonksiyonunu değiştirmiştir. Devlet, ekonominin, ticaretin, sanayinin, finansın içinden çıkacak; adaletin tevzii, huzur ve güvenin sağlanması, savunma, eğitim, sağlık, çevrenin korunması, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması gibi asli hizmetlere dönecek. Bütün faaliyetlerde, rasyonalite artık daha ön planda. Sınırlar, rekabet karşısında dayanamaz durumda. 'Etkinlik' ve 'verimlilik' gibi, iki büyük kavram, zenginleşmenin ve iyi yönetimin,-olmazsa olmaz-şartı haline geldi. 'Avrupalılaşma veya Avrupalı olma' kendi elimizde. Giscard d'Estaing'in, Mart 2001 tarihinde 'Avrupa'nın Geleceği İçin Konvansiyon'un başkanlığını üstlendiğinde söylediklerini dile getirmek istiyorum: "Biz Avrupa olarak insanlığa akılcılığı ve bilimi, hürriyeti ve adaleti sunduk. Şimdi, güvenliği, beraberliği ve zenginliği sunuyoruz." Bu tepsinin içerisinden, isteyenin istediğini alması serbesttir. Bu iyi anlaşılırsa, Avrupa iyi anlaşılmış olur. Avrupa, bir değerler manzumesidir. Bir coğrafya değildir. Bu değerler manzumesi, kimsenin tekelinde olmamalıdır. Buna sahip çıkmak isteyen halklar, kucaklanmalıdır.

21. Yüzyılın en büyük barış ve uygarlık projesi olan Avrupa Birliği içinde kendimizi bulabilmeliyiz. Bunu, her ülke için ve her halk için, büyük bir fırsat sayıyorum. O, BALKANLAR'daki barışı ve beraberliği de sağlayacaktır.
http://www.diplomatikgozlem.com/turkish/BALKANLAR/20020814_01.html

`BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-``BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BÖLGE ÜLKELERİNİN NATO`YA ÜYELİĞİ, AVRUPA`DAKİ BARIŞ VE İSTİKRARA KATKI SAĞLAYACAKTIR``


BÜKREŞ (A.A) - 12.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, NATO`nun ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemine dikkati çekerek, ``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki barış ve istikrara katkı sağlayacaktır`` dedi. Demirel, Romanya`nın başkenti Bükreş`te, üyesi olduğu ``Balkan Siyasi Klübü``nün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, İttifak`ın, bu yıl Prag`da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemini gözardı etmemesi gerektiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki istikrar ve barışa katkı sağlayacaktır. Meclisimiz, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya`nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etmiştir. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemlidir.`` NATO`nun, Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla Balkanlar`a işbirliği elini uzattığını ifade eden Demirel, İttifak`ın bu bölgede barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olduğunu ve çeşitli barışı koruma operasyonlarının öncülüğünü yaptığını anımsattı.
Bölgesel işbirliğine en iyi örneğin Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) teşkilatı olduğuna dikkat çeken Demirel, Balkanlar`daki diğer önemli işbirliği çerçevesinin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci olduğunu belirtti. Demirel, bölgenin kendi içinden çıkan yegane girişim olan bu işbirliği çerçevesinin, bölge ülkelerinin ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldiğini söyledi.

-KÖKTENCİLİK-

``Terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan köktencilik`` konusuna da değinen Demirel, şunları söyledi: ``Balkanlar`daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerekir. Yakın geçmişte Balkanlar`daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların terarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemize yerleşmek için uygun bir ortam
bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerlidir. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik
aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramak gereklidir.``
Bükreş`te bugün başlayan Balkan Siyasi Kulübü toplantısı yarın sona erecek. Toplantının açılış konuşmaları Kulüp Başkanı eski
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev ile Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu tarafından yapıldı.
Toplantıda, altyapı projeleri, bölgesel işbirliği ve ortak yatırım politikası gibi konular tartışılıyor.


DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI`NA KATILMAK ÜZERE YARIN BÜKREŞ`E GİDECEK


ANKARA (A.A) - 11.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`na katılmak üzere yarın Bükreş`e gidecek. Romanya Cumhurbaşkanı Ion İliescu ve Romanya Başbakanı Andia Nastase`nin açılış konuşmalarıyla yarın başlayacak toplantıda, Demirel de bir konuşma yapacak.
Toplantıda, ``Altyapı Projeleri-Güneydpa`nın ekonomik refahı ve Balkanlar`daki belli başlı sorunların kalıcı çözümü için bir yöntem`, ``Bölgesel İşbirliği-Yeni Bir Anlayış. Güneydoğu Avrupa`da ekonomik işbirliğinin usulleri, formatları ve kaynakları. Bölgenin kaynaklarını geliştirme. Serbest Ticaret. Ekonomik işbirliği``, ``Ortak Yatırım Politikası: Bölgesel finansal pazar, ortak yatırım projelerinin teşviki, bölgesel yatırım ortamını geliştirme`` konuları ele alınacak.
13 Temmuz Cumartesi günü sona erecek toplantıda, ``Güneydoğu Avrupa`da ekonominin canlandırılmasına`` ilişkin bir deklarasyon yayınlanacak. Süleyman Demirel, Cumartesi günü yurda dönecek.
Balkan Siyasi Kulübü 25 Mayıs 2001 tarihinde Balkanlar`da barışın gelişmesine yardımcı olma amacıyla Sofya`da kuruldu.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``SADECE DEMOKRATİK VE LAİK BİR ORTAMDA YAŞATILABİLECEK ETNİK UYUMUN, KARŞILIKLI SAYGININ VE HOŞGÖRÜNÜN VE BARIŞ İÇİNDE BERABER YAŞAMA İSTEĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ``


ÜSKÜP - 30.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandığını belirterek, ``sadece demokratik ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için çaba göstermeliyiz`` dedi. Demirel, Makedonya`nın başkenti Üsküp`te düzenlenen ve açılış konuşmasını Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski`nin yaptığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısında konuştu. Demirel, Balkan Siyasi Kulubü`nün son toplantısında, bu tür toplantıların düzenli tekrarlanması önerisinin hayata geçtiğini görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Demirel, ``Bu sayede, Balkan Siyasi Kulubü`ne içerik kazandırabileceğimiz ve sadece bölgemiz değil, tüm Avrupa için bilge ve etkin bir ses haline gelme yönündeki kararlılığımızı sergileme şansını bulabileceğimize inanıyorum`` diye konuştu.
Türkiye`nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın ilgisi bulunduğunu, bir Balkan kimliği sağlayan tarihi, kültürel ve sosyal bağların yanında, bölgede önemli büyüklükte Türk azınlığı yaşadığını vurgulayan Demirel, ``Buna ek olarak, Türkiye`de Balkan kökenli ve son derece aktif bir kamuoyu bulunmaktadır. Bu nedenle Balkanlar`daki her gelişmenin, bizim güvenliğimiz ve esenliğimiz üzerinde doğrudan etkisi olmaktadır`` dedi.
Demirel, şunları söyledi: ``Bu gerçeklerin ışığında, pek çok kere, Balkanlar`da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları destekledik.
ve bunların içinde yer aldık. Esasen, yakın tarihimizde, bu coğrafyanın nefret ve inanılması güç bir vahşet dalgasıyla kavrulduğunu gördük. Bölgenin ister dışından, ister içinden kaynaklansın, bu dalga, kan, gözyaşı ve üzüntüye yol açtı. Ancak, bu karanlık ve üzüntü verici tablo yavaş yavaş değişmekte. Bölgemizde olumlu gelişmeler olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru şekilde yönlendirilebildiği taktirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil edecektir.``
Bir diğer ümit verici gelişmenin, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme konusunda bölgede mevcut genel eğilim olduğuna işaret eden Demirel, ``Bulgaristan ve Romanya, NATO üyeliği için de başvuruda bulunmuşlar ve bu yönde çok başarılı bir çalışma başlatmışlardır. Türkiye ve Yunanistan bu girişimi kuvvetle desteklemektedir`` dedi. ``Biz Avrupa`da güvenliğin bölünmezliğine inanıyoruz`` diyen Demirel, diğer Balkan ülkelerinin de ortak Atlantik ideallerini paylaşma konusundaki kararlı çabalarını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti.
Süleyman Demirel, NATO`nun stratejik genişleme sürecinde Balkanlar`ı gözardı edemeyeceğini kaydederek, NATO`nun güneye doğru genişlemesinin İttifak`ın güney kanadının güvenliği açısından kritik önem taşıdığını ve bu nedenle genişlemenin sadece orta ve kuzey Avrupa ile sınırlı kalamayacağını söyledi.

-BALKAN ÜLKELERİNİN AB ÜYELİĞİ KARARLILIĞI-

Bütün Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğunu kaydeden Demirel, Avrupa`daki ve Atlantik`in diğer tarafındaki liderlerin de bölgenin Avrupa`nın güvenliği ve istikrarı açısından sahip olduğu önemi anlamış olmalarını görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Demirel, Balkan ülkelerinin işbirliğini sadece ekonomik boyutta bırakmayarak, siyasi ve güvenlik işbirliğinin gereklerini de omuzlayacaklarına inandığını ve birleşmeye yönelik kuvvetlerin ayrılıkçı rüzgarlara galip geleceğinden emin olduğunu ifade etti. 9. Cumhurbaşkanı, gerçekte AB`nin ortak insan hakları idealleri ve çoğulcu demokrasi değerleri üzerine oturmuş bir kültürler karışımı olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
``Bunların ışığında Balkan halkları olarak bizler, Avrupa`nın geleceğini tanımlayacağımız ve belirleyeceğimiz bu yeni süreçten geçerken, kendimize Avrupa`nın bizden ne beklediğini sormalıyız. Balkanlar`ın katkısı, bu çetin Avrupa Konvansiyonu sürecinde büyük önem taşımaktadır. Ortak ideallerimiz ve beklentilerimiz konusunda temel noktalarda mutabakat sağlamalıyız.
Bu çerçevede Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandım. Zira bunun alternatifi sizin de bildiğiniz gibi daima üzüntü ve Balkanlar`ın ekonomik zenginliklerinin kaybı olmuştur. Bu nedenle sadece demokratik
ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için
çaba göstermeliyiz.``

-TERÖRİZMLE SAVAŞ-

Daima organize suçlarla bağlantısı olan terörizmle savaşmak gerektiğinin altını çizen Demirel, dünyanın başına bela olan bu olguyu
hoş gösterebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını, bu yapılmadığı taktirde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı
için bir koridor haline geleceğini, bunun da muhakkak suç ve yolsuzluk oranını arttıracağına işaret etti.
Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için bölgedeki sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemek gerektiğini belirten Demirel, etnik temizliğin her ne pahasına olursa olsun engellenmesi, düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmak gerektiğini kaydetti.
Demirel, her şeyden önce çok taraflı bir karşılıklı bağımlılık yaratılmasını sağlayacak kalıcı ve sağlam bir ekonomik temel oluşturmak gerektiğini vurgulayarak, bunun karşılıklı güvenlik ve uyumu mümkün kılacak gerçek ortamı sağlayacağına inandığını belirtti.
9. Cumhurbaşkanı Demirel, şunları kaydetti: ``Bütün bunların ışığında Balkan siyasi Kulübü`nden nasıl görevler üstlenmesini bekleyebiliriz? Balkan Siyasi Kulübü diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde,
tecrübe birikimimizin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk
adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız.``
Demirel, tarafsız müdahalelerin ülke kamuoyunun yönlendirilmesine olumlu katkıda bulunacağını belirterek, ``Belki arabulucu olamayız ama
uluslararası bağlantılarımız ve engin tecrübelerimizle barış ve istikrarın sağlanmasında kolaylaştırıcı bir rol üstlenebiliriz`` dedi.
Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
``İkinci önerim, Balkan Siyasi Kulübü`nün, bölgemizin, Avrupa`nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini
vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir.
Bölgesel barışı sağlama konusundaki çabalarımızda, sadece hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan değil, kamuoyundan da
küresel boyutta bir destek göreceğimizden eminim.``
Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski de toplantının açılış konuşmasında, Balkan ülkelerinde son zamanlarda organize suç
eylemleriyle rüşvet ve yolsuzluğun çok büyük boyutlar aldığını, bunlara karşı önlem alınması gerektiğini söyledi.
Balkan Siyasi Kulübü toplantısının ikinci bölümüne, eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın başkanlık yapıyor.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI -9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BALKANLARDA ESKİ ULUSLAR YAŞAMAKTADIR``
ÜSKÜP - 31.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlarda daimi barış ve istikrarın sağlanması için ortak çaba
harcanması gerektiğini söyledi.
Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`nın sona ermesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, ``Balkanlar`da yaşayan her
ulus eskidir ve aynı haklara sahip olması gereklidir`` diyerek, Balkan uluslarının yakınlaşmaları ve mevcut sorunları birlikte çözmeleri
gerektiğini bildirdi.
Toplantıdan sonra Türkiye`nin Üsküp Büyükelçiliği`nde gazetecilerle görüşen Demirel, daha sonra Tefeyyüz Türk okulu
öğrencilerinin müsameresini izledi.
Müsamere sırasında duygulanan ve göz yaşlarını tutamayan Süleyman Demirel, öğrencilerle hatıra fotografı çektirdi, okul kütüphanesine
kitap, öğrencilere kalem ve defter hediye etti.
Makedonya`da iki Türk partisinin başkanlarıyla da görüşen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu iki partinin birleşerek,
Makedonya`da çerçeve anlaşmasından yararlanmaları tavsiyesinde bulundu.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ve Manisa
Milletvekili Ali Serdengeçti akşam saatlerinde Üsküp`ten ayrıldı.

-ORTAK BİLDİRİ-

Bu arada, toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride, Balkanlar`da demokratik yollarla seçilen temsilcilerin yönetime geldikleri belirtilerek, demokratik kurumların oluşması ve güçlenmesi gerektiği bildirildi.
Bildiride, kulüpteki tek NATO üyesi ülke Türkiye`nin, Balkanlar`da istikrar ve güvenliğin sağlanması için Balkan ülkelerinin NATO`ya üye
olmaları yolunda Kasım ayında Prag`da yapılacak NATO zirvesinde otoritesini kullanması talep edildi.
Balkan Siyasi Kulüp üyeleri, Balkanlar`da mevcut etnik sorunların demokratik yollarla çözümleneceği görüşünü de savundular.

DEMİREL BALKAN SİYASİ KULÜBÜ DAHA AKTİF OLMALI
-9'UNCU CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ'NÜN, BÖLGENİN, AVRUPA'NIN GELECEKTEKİ YAPISI İÇİNDEKİ YERİNİ BELİRLEME KONUSUNDA DAHA AKTİF BİR TUTUM SERGİLEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.

ANKARA(ANKA)-9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgenin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı
içindeki yerini belirleme konusunda daha aktif bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.
Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün Üsküp'te bugün yapılan toplantısında bir konuşma yaptı. Türkiye'nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın bir ilgisi bulunduğunu kaydeden Demirel, bölgede önemli büyüklükte bir Türk azınlığın yaşadığını ayrıca da Türkiye'de Balkan kökenli çok sayıda aktif bir kamuoyunun bulunduğunu belirtti. Bu kapsamda Türkiye'nin, Balkanlar'da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları desteklediğini belirten Demirel, son dönemde bölgede olumlu gelişmeler yaşandığını kaydederken, "Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru bir şekilde yönlendirilebildiği takdirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil
edecektir" dedi.
Balkanlar'ın, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşme isteğini de önemli bir gelişme olarak değerlendiren Demirel, Türkiye'nin Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği için yaptığı girişimi desteklediğini bildirdi. Ayrıca Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğuna dikkat çeken Demirel, "Esasen birleşik bir Avrupa ideali, aydınlık geleceğimiz üzerinde parlayan bir
ışıktır" dedi.
Terörizme karşı savaşın sürdürülmesi gerektiğini, dünyanın başına bela olan bu olguyu hoş gösterilebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını vurgulayan Demirel, bunun yapılamaması halinde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı için bir koridor haline geleceğini, suç ve yolsuzluk oranının artacağını söyledi.
"Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemeliyiz. Etnik temizliği her ne pahasına olursa olsun engellemeliyiz. Düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmalıyız" diyen Demirel, bu kapsamda Balkan Siyasi Kulübü'nün yeni görevler üstlenmesi gerektiğini söyledi. Demirel, şöyle
devam etti: "Balkan Siyasi Kulübü, diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde, tecrübe birikimimin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız. İkinci önerim ise Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgemizin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir."

BALKAN Political Club-MEMBERS OF BALKAN POLITICAL CLUB HOLD PRESS CONFERENCE. www.tetovo1.tripod.com/march/id31.html 31-03-2002

For the first time in the BALKAN history, there are no authoritarian regimes in the region We have democratically elected officials Therefore, we express the need to use this opportunity for strengthening the democratic institutions, reeds the Declaration, adopted by participants in a two-day International Conference "Regional Security in the BALKAN s and the Role of the BALKAN Political Club", which was closed in Skopje on Sunday.

"We the members of the BALKAN Political Club believe that the forthcoming enlargement of NATO, the forthcoming invitation to the candidate members in Prague in November 2002 is directly related to the BALKAN security and stability. We believe that the expansion of the Alliance's southern flank is of exceptional importance for the future of the entire BALKAN region," the Declaration reeds.

The BALKAN Political Club believes that the general context for the solution of ethnic problems and development of democratic societies should rest on respect for and development of basic universal human rights. The Club strongly supports the need to use constructively the unprecedented opportunity for peaceful settlement of the existing problems in the region.

Sustainable democracy is not possible in poverty. Increasing prosperity in just societies is an irreplaceable condition for viable, stable and secure countries in the region. Therefore, it is urgent that the attention of the international community, especially of the European institutions to be drawn to rapid and comprehensive economic development of the BALKAN countries.

"We are calling for a coalition of governments in the region and the international community for a concerted effort against corruption, organized crime and terrorism," the Declaration reeds.

At a press conference, Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski said that the BALKAN Club considered that everybody should try to be bigger than its ethnic origin, as it is the basic prerequisite for defying of the BALKAN problems.

The Conference was held in a democratic atmosphere, leader of the Democratic Party of Albanians Arben Xhaferi said.

"Intellectuals, politicians and citizens are focused on the Albanian issue, as it has not been resolved yet," he added.

To a journalist question about the BALKAN Club projection when the time would come for resolving of the Albanian issue along with the Kosovo status, former Turkish president Suleyman Demirel said that the Club was not an executive body.

"It just presents its opinion about the BALKAN stability and security. Various nations and groups are living in the BALKAN s and their coexistence and tolerance is their fate. Nothing can be achieved by violence and bloodshed and everyone must recognize the identity of its neighbor," Demirel said.

For the former Bulgarian president Zelju Zelev, Kosovo is independent and sovereign country in a certain way, but the US, the European and BALKAN countries do not agree with this position, not because they deny the right of Kosovars fro freedom and independency, but because it presents a dangerous precedent for the BALKAN s and Europe.

"On the other hand, Kosovars are not satisfied with this position. Maybe at the moment, both solutions are wrong if we fail to democratize the BALKAN s," Zelev said.

Dragoljub Micunovic, chairman of the Yugoslav parliamentary chamber of citizens, called for resolving of economic, political, cultural and issues related to human freedoms and rights. He considers that there is no final solution for the national matters.

Asked whether the democratically elected governments were acting in that manner, Kosovo publicist Veton Surroi said that the institutions were the weak point in the BALKAN countries.

"We call on the government to develop and enhance the institutions," he added.

"Our histories, values, cultures can change if we as individuals do not face the reality and address the differences," Zelev said, replying to the same question.

MACEDONIA-BALKAN POLITICAL CLUB. BTA

Skopje, March 31 (BTA exclusive by Kostadin Filipov) - The BALKAN Political Club ended its conference on regional security in the BALKAN s Sunday with the adoption of a final declaration.

The BALKAN Political Club is an informal association established last year to bring together former and present political, government and state leaders, journalists and intellectuals.

In its final declaration the Club hails the fact that for the first time in its history the BALKAN s are free of autocratic regimes and have democratically elected governments, and calls for using this fact for the promotion of the democratic institutions.

The Club members believe that the enlargement of NATO and more specifically the invitation of more countries to join in at the Prague summit in November 2002, has direct implications for stability and security in the BALKAN s. "We believe that the enlargement of the southern frank of the Alliance is of crucial importance for the future of the whole BALKAN region," the document says.

Underscoring the unprecedented opportunities for peaceful solution of the existing problems in the region, the Club members call for solving the ethnic issues and developing further the democratic societies with full respect for human rights.

The Club calls on the international community and especially the European institutions to take sweeping and comprehensive measures for the economic development of the BALKAN s, and urge an alliance of the regional governments and the international community for joint efforts against corruption, crime syndicates and terrorism.

At a brief news conference after the conference, most questions were about the open Albanian problem in the BALKAN s.

According to former Bulgarian President Zhelyu Zhelev, who is one of the Club members, there are issues that at some points of time have no rational solution, and the Albanian issue is one of them. He believes that a future independent Kosovo will not be to the liking of the international community - not because it denies Kosovars' right to sovereignty but because it will set a dangerous precedent in the BALKAN s and in Europe.

"If we succeed to democratize the BALKAN s, the problems will be solved as we go - in the best interest of peace and stability in the region," said Dr. Zhelev.

At the news conference were also the former president of Macedonia Kiro Gligorov, of Romania Emil Constantinescu and of Turkey Suleyman Demirel, the Prime Minister of Republika Srpska Mladen Ivanic, Dragoljub Micunovic of the Yugoslav Parliament, former Greek foreign minister Michalis Papakonstantinou, Arben Xhaferi of the Democratic Party of Albanians, outstanding Kosovar journalist Veton Suroj and Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski, who is among the Club founders.

BALKAN Siyasî Kulübü somut adım peşinde- Zaman gazetesi-27.02.2002

BALKAN ülkelerini bir araya getiren Balkan Siyasi Kulübü, Üsküp'te “güvenlik, terörizme karşı savaş ve bölgesel işbirliği” konularının masaya yatırılacağı bir konferans düzenliyor.

BALKAN ülkeleri, bölgesel güvenlik ve işbirliğini sağlayacak yeni bir yapılanmaya gitmek, terörizme karşı işbirliği yapmak ve demokratik kurumlar oluşturmak amacıyla 29–31 Mart tarihlerinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'te bir araya gelecek. BALKAN ülkelerinin geleceği açısından önemli kararların alınmasının beklendiği konferansta Türkiye'yi Dışişleri eski Bakanı Murat Karayalçın ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel temsil edecek.

Balkan Siyasi Kulübü tarafından organize edilen konferansta güvenlik, terörizme karşı savaş, bölgesel işbirliği konularının tartışılmasının ardından ortaya çıkacak deklarasyonda egemenlik haklarının değiştirilemezliği ve bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilmesi yönünde çalışmaların başlatılmasının yer alması bekleniyor. Bölge ülkelerinin sınırları içinde şiddete karşı çıkılması ve bu konuda çifte standart uygulanamayacağı ortak görüşünün yanı sıra insan haklarının geliştirilmesine işaret edilmesi bekleniyor.

Konferans sırasında tarşılacak bir diğer konu da, ülkelerin uluslararası yasal garantiler çerçevesinde bölgesel güvenlik mekanizmasını güçlendirerek bölgesel güvenliği tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak ve demokratik kurumların çalışmadığı zayıf devletlerin de desteklenmesi olarak kaydediliyor. Ayrıca, bölgedeki organize suçların, terörizmin bölge güvenliği ve BALKAN ülkelerinin Avrupa ile entegrasyonunun önündeki en büyük engel olduğu belirtilerek, orta ve uzun vadede bölgesel güvenliği güçlendirmek için alınacak önlemler de deklarasyona eklenecek. Deklarasyonun, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'ne iletilmesi ve bu konuda destek istenmesi planlanıyor.

Konferansın yönetim kurulunda Makedon yetkililer ve diğer BALKAN ülkelerinin aynı statüdeki üyeleri yer alıyor. Konferansa, politika uzmanları, analizciler, BM Kalkınma Programı temsilcileri (UNDP) ve NATO temsilcilerinin yanı sıra yabancı ülkelerin büyükelçileri de katılacak.

Balkan Siyasi Kulübü, eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev'in girişimiyle BALKAN ülkelerinden eski ve yeni ünlü politikacıların bir araya gelmesiyle Mayıs 2001'de Sofya'da kurulmuştu. Gülten Sarı, Süleyman Kurt, Ankara
Demirel: BALKANLAR AB'ye girmeden barış olmaz -Milliyet--01.12.2002

YORGO KIRBAKİ Atina

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaklaşık yarım yüzyıl sonra geldiği Atina'da, BALKANLAR'ın AB dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı" uyarısında bulundu.
Atina'daki "Balkan Siyasi Kulübü" toplantısında konuşan Demirel, AB'yi tarihin en büyük barış projesi olarak niteleyerek, BALKANLAR'ı da içine alan bir birleşmiş Avrupa vizyonu sundu.
BALKANLAR'ın AB'nin dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı uyarısında bulunan Demirel, "Bunu söylerken hiç kimseyi tehdit etmiyorum, yalnızca doğruyu söylüyorum" dedi. Demirel, " Türkiye, umuyoruz ki 10 - 12 Aralık'ta belirlenecek tarihte müzakerelere başlayacak ve 2010'u geçmemek üzere de Birlik'in tam üyesi olacak. Yakın gelecekte, Makedonya, Hırvatistan, Bosna - Hersek, Yugoslavya ve Arnavutluk AB üyesi olacaklar. BALKANLARı içine almayan bir Avrupa barış projesi düşünülemez" diye konuştu.

Balkan Siyasi Kulübü, Kopenhag'da Türkiye'ye tarih verilmesi tavsiyesinde bulundu-Zaman 01.12.2002

Balkan Siyasi Kulübü, AB'ye Kopenhhag zirvesinde Türkiye'ye üyelik müzakereleri için tarih belirlemesi tavsiyesinde bulundu.
Atina'da yapılan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısı, bugün kapalı kapılar ardında geçen görüşmelerin ardından bir sonuç bildirisi yayınlanarak son buldu.
Türkiye'nin AB'ye dahil olmasının stratejik önemi vurgulanan ve Balkan Siyasi Kulübü'nün üyelik müzakerelerine tam destek verdiği belirtilen bildiride, AB'ye Kopenhag zirvesinde Türkiye'ye müzakereler için sabit bir tarih belirlemesi tavsiyesinde bulunuldu.
Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Yugoslavya ve Kosova'nın önde gelen devlet adamları ve şahsiyetleri tarafından 2001 yılında kurulan Balkan Siyasi Kulübü'nün Atina toplantısına, Türkiye'den Demirel'in yanı sıra eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın, eski milletvekili Hayati Korkmaz, Prof. Dr. Yahya Tezel, Marmara Grubu Direktörü Akkan Süver ve Arı Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Ülgen katıldı.

AB'ye hodri meydan Nur BATUR/ATİNA, 01.12.2002, Hürrıyet Gazetesi

Balkan Siyasi Kulübü toplantısı dolayısıyla 45 yıl sonra ilk kez Atina'ya giden eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı. Demirel, ‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28'inci üye olarak Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini bulamaz'' dedi.

ROMANYA, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya, Arnavutluk ve Yunanistan'dan eski ve yeni başbakanlar, dışişleri bakanları ve siyasetçilerin katıldığı Atina'daki Balkan Siyasi Kulübü toplantısına katılan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı.

‘‘Türkiye'siz bir Avrupa düşünülemez'' diyen Demirel, AB'ye ve BALKAN ülkelerine ‘‘Gelin güçlerimizi birleştirelim. Gerçek manada birleşmiş bir Avrupa'yı elbirliğiyle kuralım '' diye seslendi. Demirel, Türkiye'nin AB üyeliği, yeni Avrupa oluşturma idealine katkıda bulunacağını belirterek şöyle konuştu :

‘‘Demokrasinin, laikliğin ve İslamın uyumunu ispatlayabilen bir ülke olarak AB'nin çoğulcu yapısını daha da zengileştirecektir. Türkiye bunun ispatlayabilen tek ülkedir. Türkiye demokrasi, laiklik ve piyasa ekonomisinin İslam'la birlikte büyüyebildiği tek ülkedir.''

Türkiye'nin Avrupalı olmayı evrensel değerleri için istediğini bildiren Demirel, ‘‘Avrupa Birliği bizim için hem evrensel uygarlıkla, hem de zenginlikle buluşma noktasıdır'' dedi. Eski cumhurbaşkanı Türk halkının yüzde 70'den fazlasının Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istediğini de hatırlattığı konuşmasını şöyle tamamladı:

‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28. üye olarak, Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini Avrupa bulamaz. AB ulusal vatandaşlık kimliğinin Avrupa vatandaşlığı kimliğiyle zenginleşmesi için altın bir fırsat yaratmaktadır. Bu altın fırsat ancak AB kültürel farklılıkları zenginlik kaynağı olarak gördüğü takdirde hayata geçirilebilir. AB'ye giden yol bir süreçtir. Türkiye 40 yıldır bu yoldadır.''

Demirel, 12 Aralık'ta Türkiye'ye müzakerelere başlamak için tarih verilmemesinin Türk halkında sadece hayalkırıklığı değil büyük bir haksızlığa uğradığı duygusunu da yaratacağı uyarısını da yaptı. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı döneminde, Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihi kararların altına imzasını atan Demirel'in Atina'ya gelişi büyük yankı yarattı.Yunanlı gazeteciler Demirel'le görüşebilmek için sıraya girdiler. Demirel, Yunanlı gazetecilerin sorularını yanıtlarken de Kıbrıs sorununu çözmek için BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu plana destek verdi, ‘‘planın müzakere edilmesi'' gerektiğini söyledi. BALKAN siyasi kulubü toplantısına Demirel'in yanısıra eski başbakan yardımcısı Murat Karayalçın'la eski Dışişleri bakanı Hikmet Çetin de katıldı.

AVRUPA'NIN BALKAN KANADI- Süleyman Demirel

RADİKAL- Balkan Siyasi Kulübü, Bulgaristan Cumhurbaşkanı (1990-1997) sayın Dr. Zhelyu Zhelev'in inisiyatifiyle; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nden 40 kurucu üyenin katılımıyla 26-27 Mayıs 2001 tarihinde Sofya'da yapılan toplantılar sonunda kurulmuştur. Kulübün ana hedefi, 'BALKANLAR'da barış ve işbirliğinin tesisine hizmet'tir. Sloganı, 'BALKANLAR'ın barış, adalet ve kalkınma için Avrupalılaştırılması'dır. Geçen bir sene zarfında; biri 22 Kasım 2001 Brüksel'de, diğeri de 30-31 Mart 2002'de Makedonya-Üsküp'te olmak üzere kuruluş toplantısı dahil çok başarılı üç toplantı yapılmıştır. Bu esnada kulüp, kuruluşunun hukuki icaplarını yerine getirmiştir.Kulübün kuruluşunun üzerinden henüz 14 ay geçmeden Bükreş'te dördüncü toplantıyı yapmak başarının bir kanıtı; bu nedenle kulübün değerli başkanı sayın Dr. Zhelyu Zhelev'e ve yardımcılarına teşekkür ediyorum.

Bükreş toplantısında tartışma konuları:
1 'Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınmasına ve önemli sorunların çözülmesine
yardımcı olacak altyapı projeleri,
2 Bölgesel kalkınmada yeni bir anlayış ve
3 Ortak yatırım politikası ve bölgesel yatırım iklimini düzeltme.
Toplantıda ayrıca, gelecek iki yılın etkinlikleriyle ilgili program teklifleri üzerinde de duruldu. Bütün bu konularda, katılımcılar değerli katkılarda bulundu.

Avrupa'ya mesajlar
Brüksel toplantısında, Avrupa'yı yönetenlere ve Avrupa halklarına, "BALKANLAR, Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Avrupa entegrasyonunun dışında tutulamaz" mesajını verdik. BALKAN halklarına da; "Zengin olmanın da, çağdaş olmanın da kapısı, Avrupa'dır. Barışı, güvenliği, kalkınmayı, Avrupa ile beraberlikte arayacağız" mesajını verdik. Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınması, Avrupa ile yapacağımız işbirliğiyle çok yakından ilgilidir. Avrupa'daki son gelişmeler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Avrupa Birliği; 1997'de Lüksemburg, 1999'da Helsinki'de aldığı kararlarla 'genişleme yolu'na girdi. Böylece 15 ülkeden 28 ülkeye çıkacak. Geçen 50 sene zarfında 15 ülke, ekonomik birliğini, para birliğini, gümrük birliğini gerçekleştirdi. Böylece, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbestçe dolaşabildiği bir durum hasıl oldu. Bu büyük olayı gerçekleştiren 15 ülkenin dahil olduğu birlik, ABD'den sonra dünyada en zengin ikinci devletler topluluğudur. Yani, 50 sene zarfında, birliğe üye olan ülkelerin hemen hepsi kalkınmış, zenginleşmiştir. 2010 yılına kadar da üye sayısı 28'e çıkacak. Bir taraftan da siyasi birliğin nasıl kurulacağı, yönetimin nasıl yapılacağı üzerinde, Mart 2002'de başlatılan konvansiyon toplantıları sürdürülüyor. İstikamet, 'demokratik, bölünmemiş, barışçı ve zengin' AB'nin kurulmasıdır.


Avrupa'da 'güvenlik' çerçevesindeki gelişmeler ise 1975 Helsinki Şartı'yla başladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra NATO, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile özel antlaşmalar yaptı. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti NATO üyesi oldu. 28 Mayıs 2002 tarihinde Roma'da yapılan toplantıda;

'NATO-Rusya Konseyi' kuruldu.
NATO Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla BALKANLAR'a da işbirliği elini uzattı. NATO, BALKANLAR'da barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olup, SFOR, KFOR ve Kehribar Tilki gibi önemli operasyonların öncülüğünü de üstlendi. Tarihte ilk defa 'hür, barış içinde yaşayan, bir bütün olarak' Avrupa kuruluyor. Eski düşmanlar, 50 yıllık bölünmeyi ve 10 yıllık belirsizlik dönemini kapatarak, büyük bir ittifakı gerçekleştiriyor. Böylece, barış ve dostluk ruhu içerisinde, müşterek tehdide karşı özgürlükleri savunmak için işbirliğine giriliyor. Bu da bütün ülkelerin ortak güvenliğini güçlendiriyor ve dünyaya daha ümit dolu bir çağın kapısını açıyor.

NATO genişlerken Yukarıda anlatılan çerçevede NATO'nun, bu yıl Prag'da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine BALKAN ülkelerinin de dahil edilmesinin önemini göz ardı etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bölge ülkelerinin NATO'ya üyeliği, Avrupa'daki istikrar ve barışa katkı sağlayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etti. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemli olacak. Bölgemizdeki işbirliği kuruluşları da gayretlerini sürdürmekte. Karadeniz Ekonomik İşbirliği doruk toplantısı, 25 Haziran 2002'de İstanbul'da yapıldı. 25 Haziran 1992'de kurulan ve 10. yılını tamamlayan bu teşkilat, bölgesel işbirliğine çok iyi bir örnek. Bu toplantının sonuç bildirgesinde şu ifadeler bulunuyor: "Ülkelerimizin doğal kaynakları, sağlam, bilimsel ve teknolojik temelleri, zengin kültürleri ve gelenekleri, iyi eğitimli, becerili ve yaratıcı halkları, Karadeniz Ekonomik İşbirliği bölgesinin başarısının araçları olacaktır. Avrupa'daki siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına ilişkin gelişmeler, kıtadaki barışın, bölgelerdeki istikrara ve gönence bağlı olduğunu açıkça göstermektedir."

Çeşme toplantısı
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye cumhurbaşkanlarının, 15 Mayıs 2002'de İzmir Çeşme'de yaptıkları toplantı, yine iyi bir işbirliği örneği oluşturdu. Bu toplantının ortak bildirisinde,
1 Pan-Avrupa ulaştırma koridorlarının tamamlanmasının hızlandırılması,
2 Avrupa, Kafkasya, Asya ulaştırma koridorunun geliştirilmesi,
3 Tuna üzerindeki seyrüsefer serbestiyesinin yeniden tesisi,
4 Bölgesel elektrik piyasası oluşturulması,
5 Yatırımların teşviki,
6 Serbest dolaşımın artırılması,gibi,
fevkalade önemli işbirliği hedefleri
ortaya konuldu.


Güneydoğu Avrupa'da iktisadi kalkınmanın önemine ve bu hususta yapılacak işbirliğine dikkat çekilmiş olması, çok değerli bir hizmet. BALKANLAR'daki bir diğer önemli işbirliği çerçevesiyse, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) işbirliği sürecidir. Bölgenin kendi içinden çıkan yegâne girişim olan bu işbirliği çerçevesi, bölge ülkelerini ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldi. GDAÜ işbirliği süreci, bölge ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini geliştirme ve Güneydoğu Avrupa'ya kalıcı istikrar getirme konusundaki ortak hedeflerinin bir göstergesi. En başından bu yana olduğu gibi, bundan sonra da bu süreci desteklemeye devam edeceğiz. Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı ve Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi'nin (SECI) önemine de değinmek gerekiyor. Bu iki bölgesel girişim, arkalarındaki bölge dışı destek vasıtasıyla bölgemizdeki kalkınma ve istikrara katkı sağlıyor. Ancak, bu türden çok sayıda önemli işbirliği girişimlerinin mevcut olduğu bir ortamda koordinasyonun ne denli önem taşıdığı unutulmamalı. Bu süreçlerde ortaya konulan çabalar koordine edilemediği takdirde, faaliyetlerinden azami faydanın sağlanması mümkün olamaz.

Özetleyecek olursak, 'koordinasyon', bölgemiz açısından en az
'işbirliği' kadar önemli bir anahtar kelime haline gelmiş bulunuyor.
'Köktenci' bakışlar

Değinmek istediğim bir diğer önemli husus ise terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan 'köktencilik'tir. BALKANLAR'daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerek. Yakın geçmişte BALKANLAR'daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların tekrarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemizde yerleşmek için uygun bir ortam bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerli. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramalıyız. Dünya, 'fakirler' ve 'zenginler' dünyası olmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Dünya nüfusunun 1 milyardan fazlası, günde 1 dolar ancak kazanabiliyor. Dünya nüfusunun yarısıysa, günde 2 dolardan daha az kazanıyor. Dünyadaki gelirin yüzde 82'si, nüfusun yüzde 20'si tarafından meydana getiriliyor. İçecek temiz sudan, ticari elektrikten mahrum, milyonlarca insan var. Sağlık ve eğitim hizmetleriyse, dünyanın pek çok ülkesinde kifayetsiz. Bu durum: 'Birleşmiş Milletler Milenyum Deklarasyonu'nda, hedef olarak dünyanın dikkatine getirildi. Bu belgenin, 'Kalkınma ve Yoksullukla Mücadele' başlıklı bölümünde şöyle deniliyor:

"Kadın, erkek, çocuk, tüm kardeşlerimizi, bugün bir milyarı aşkın kişiyi pençesine almış olan koyu ve kişiyi insanlıktan uzaklaştıran yoksulluktan kurtarmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Kalkınma hakkını herkes için bir gerçek haline getirmeye ve insanoğlunu muhtaçlıktan kurtarmaya kararlıyız. Dolayısıyla, kalkınmaya ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına elverişli bir ortamın-hem ulusal, hem küresel düzeyde-yaratılmasına kararlıyız.

Sınırlar anlamsızlaşırken

Bu hedeflere ulaşmadaki başarı, öteki faktörlerin yanı sıra her ülkede iyi yönetişime bağlıdır. Ayrıca uluslararası düzeyde iyi yönetişime ve mali, parasal ve ticari sistemlerde saydamlığa bağlıdır. Açık, adil, kurallara bağlı, öngörülebilir ve ayrım yapmayan çok taraflı bir ticari ve mali sistem için kararlıyız." Kalkınma ve zenginleşme, her ülkenin evvela kendi sorunudur. İçine girmeye çalıştığımız zengin Avrupa'nın kalkınma için ortaya koyduğu üç ana prensip üzerinde durmak istiyorum. Bunlar:
1 Demokrasi,
2 İnsan hakları ve
3 Pazar ekonomisidir.

Bu prensipleri kabul eden ve uygulayan ülkeler, zenginleşme yolunda olacak. Hiçbir ülkenin kendi kaynakları, kalkınma için yetmez. Ancak, ülkeler evvela kendi kaynaklarını mobilize edecekler, sonra da uluslararası imkânlardan yararlanacaklardır. Bu politika, devletin fonksiyonunu değiştirmiştir. Devlet, ekonominin, ticaretin, sanayinin, finansın içinden çıkacak; adaletin tevzii, huzur ve güvenin sağlanması, savunma, eğitim, sağlık, çevrenin korunması, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması gibi asli hizmetlere dönecek. Bütün faaliyetlerde, rasyonalite artık daha ön planda. Sınırlar, rekabet karşısında dayanamaz durumda. 'Etkinlik' ve 'verimlilik' gibi, iki büyük kavram, zenginleşmenin ve iyi yönetimin,-olmazsa olmaz-şartı haline geldi. 'Avrupalılaşma veya Avrupalı olma' kendi elimizde. Giscard d'Estaing'in, Mart 2001 tarihinde 'Avrupa'nın Geleceği İçin Konvansiyon'un başkanlığını üstlendiğinde söylediklerini dile getirmek istiyorum:

"Biz Avrupa olarak insanlığa akılcılığı ve bilimi, hürriyeti ve adaleti sunduk. Şimdi, güvenliği, beraberliği ve zenginliği sunuyoruz." Bu tepsinin içerisinden, isteyenin istediğini alması serbesttir. Bu iyi anlaşılırsa, Avrupa iyi anlaşılmış olur. Avrupa, bir değerler manzumesidir. Bir coğrafya değildir. Bu değerler manzumesi, kimsenin tekelinde olmamalıdır. Buna sahip çıkmak isteyen halklar, kucaklanmalıdır. 21. Yüzyılın en büyük barış ve uygarlık projesi olan Avrupa Birliği içinde kendimizi bulabilmeliyiz. Bunu, her ülke için ve her halk için, büyük bir fırsat sayıyorum. O, BALKANLAR'daki barışı ve beraberliği de sağlayacaktır.
http://www.diplomatikgozlem.com/turkish/BALKANLAR/20020814_01.html

`BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-``BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BÖLGE ÜLKELERİNİN NATO`YA ÜYELİĞİ, AVRUPA`DAKİ BARIŞ VE İSTİKRARA KATKI SAĞLAYACAKTIR`
`

BÜKREŞ (A.A) - 12.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, NATO`nun ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemine dikkati çekerek, ``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki barış ve istikrara katkı sağlayacaktır`` dedi. Demirel, Romanya`nın başkenti Bükreş`te, üyesi olduğu ``Balkan Siyasi Klübü``nün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, İttifak`ın, bu yıl Prag`da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemini gözardı etmemesi gerektiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: ``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki istikrar ve barışa katkı sağlayacaktır. Meclisimiz, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya`nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etmiştir. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemlidir.``
NATO`nun, Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla Balkanlar`a işbirliği elini uzattığını ifade eden Demirel, İttifak`ın bu bölgede barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olduğunu ve çeşitli barışı koruma operasyonlarının öncülüğünü yaptığını anımsattı. Bölgesel işbirliğine en iyi örneğin Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) teşkilatı olduğuna dikkat çeken Demirel, Balkanlar`daki diğer önemli işbirliği çerçevesinin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci olduğunu belirtti. Demirel, bölgenin kendi içinden çıkan yegane girişim olan bu işbirliği çerçevesinin, bölge ülkelerinin ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldiğini söyledi.

-KÖKTENCİLİK-

``Terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan köktencilik`` konusuna da değinen Demirel, şunları söyledi: ``Balkanlar`daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerekir. Yakın geçmişte Balkanlar`daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların terarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemize yerleşmek için uygun bir ortam bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerlidir. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramak gereklidir.``
Bükreş`te bugün başlayan Balkan Siyasi Kulübü toplantısı yarın sona erecek. Toplantının açılış konuşmaları Kulüp Başkanı eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev ile Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu tarafından yapıldı. Toplantıda, altyapı projeleri, bölgesel işbirliği ve ortak yatırım politikası gibi konular tartışılıyor.

DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI`NA KATILMAK ÜZERE YARIN BÜKREŞ`E GİDECEK


ANKARA (A.A) - 11.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`na katılmak üzere yarın Bükreş`e gidecek. Romanya Cumhurbaşkanı Ion İliescu ve Romanya Başbakanı Andia Nastase`nin açılış konuşmalarıyla yarın başlayacak toplantıda, Demirel de bir konuşma yapacak.
Toplantıda, ``Altyapı Projeleri-Güneydpa`nın ekonomik refahı ve Balkanlar`daki belli başlı sorunların kalıcı çözümü için bir yöntem`, ``Bölgesel İşbirliği-Yeni Bir Anlayış. Güneydoğu Avrupa`da ekonomik işbirliğinin usulleri, formatları ve kaynakları. Bölgenin kaynaklarını geliştirme. Serbest Ticaret. Ekonomik işbirliği``, ``Ortak Yatırım Politikası: Bölgesel finansal pazar, ortak yatırım projelerinin teşviki, bölgesel yatırım ortamını geliştirme`` konuları ele alınacak. 13 Temmuz Cumartesi günü sona erecek toplantıda, ``Güneydoğu Avrupa`da ekonominin canlandırılmasına`` ilişkin bir deklarasyon yayınlanacak. leyman Demirel, Cumartesi günü yurda dönecek. Balkan Siyasi Kulübü 25 Mayıs 2001 tarihinde Balkanlar`da barışın gelişmesine yardımcı olma amacıyla Sofya`da kuruldu.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``SADECE DEMOKRATİK VE LAİK BİR ORTAMDA YAŞATILABİLECEK ETNİK UYUMUN, KARŞILIKLI SAYGININ VE HOŞGÖRÜNÜN VE BARIŞ İÇİNDE BERABER YAŞAMA İSTEĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ``


ÜSKÜP - 30.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandığını belirterek, ``sadece demokratik ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için çaba göstermeliyiz`` dedi. Demirel, Makedonya`nın başkenti Üsküp`te düzenlenen ve açılış konuşmasını Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski`nin yaptığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısında konuştu.
Demirel, Balkan Siyasi Kulubü`nün son toplantısında, bu tür toplantıların düzenli tekrarlanması önerisinin hayata geçtiğini görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Demirel, ``Bu sayede, Balkan Siyasi Kulubü`ne içerik kazandırabileceğimiz ve sadece bölgemiz değil, tüm Avrupa için bilge ve etkin bir ses haline gelme yönündeki kararlılığımızı sergileme şansını bulabileceğimize inanıyorum`` diye
konuştu.
Türkiye`nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın ilgisi bulunduğunu, bir Balkan kimliği sağlayan tarihi, kültürel ve sosyal bağların yanında, bölgede önemli büyüklükte Türk azınlığı yaşadığını vurgulayan Demirel, ``Buna ek olarak, Türkiye`de Balkan kökenli ve son derece aktif bir kamuoyu bulunmaktadır. Bu nedenle Balkanlar`daki her gelişmenin, bizim güvenliğimiz ve esenliğimiz üzerinde doğrudan etkisi olmaktadır`` dedi.
Demirel, şunları söyledi: ``Bu gerçeklerin ışığında, pek çok kere, Balkanlar`da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları destekledik ve bunların içinde yer aldık. Esasen, yakın tarihimizde, bu coğrafyanın nefret ve inanılması güç bir vahşet dalgasıyla kavrulduğunu gördük. Bölgenin ister dışından, ister içinden kaynaklansın, bu dalga, kan, gözyaşı ve üzüntüye yol açtı. Ancak, bu karanlık ve üzüntü verici tablo yavaş yavaş değişmekte. Bölgemizde olumlu gelişmeler olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru şekilde yönlendirilebildiği taktirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil edecektir.``
Bir diğer ümit verici gelişmenin, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme konusunda bölgede mevcut genel eğilim olduğuna işaret eden Demirel, ``Bulgaristan ve Romanya, NATO üyeliği için de başvuruda bulunmuşlar ve bu yönde çok başarılı bir çalışma başlatmışlardır. Türkiye ve Yunanistan bu girişimi kuvvetle desteklemektedir`` dedi.
``Biz Avrupa`da güvenliğin bölünmezliğine inanıyoruz`` diyen Demirel, diğer Balkan ülkelerinin de ortak Atlantik ideallerini paylaşma konusundaki kararlı çabalarını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti. Süleyman Demirel, NATO`nun stratejik genişleme sürecinde Balkanlar`ı gözardı edemeyeceğini kaydederek, NATO`nun güneye doğru genişlemesinin İttifak`ın güney kanadının güvenliği açısından kritik önem taşıdığını ve bu nedenle genişlemenin sadece orta ve kuzey Avrupa ile sınırlı kalamayacağını söyledi.

-BALKAN ÜLKELERİNİN AB ÜYELİĞİ KARARLILIĞI-

Bütün Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğunu kaydeden Demirel, Avrupa`daki ve Atlantik`in diğer tarafındaki liderlerin de bölgenin Avrupa`nın güvenliği ve istikrarı açısından sahip olduğu önemi anlamış olmalarını görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.
Demirel, Balkan ülkelerinin işbirliğini sadece ekonomik boyutta bırakmayarak, siyasi ve güvenlik işbirliğinin gereklerini de omuzlayacaklarına inandığını ve birleşmeye yönelik kuvvetlerin ayrılıkçı rüzgarlara galip geleceğinden emin olduğunu ifade etti.
9. Cumhurbaşkanı, gerçekte AB`nin ortak insan hakları idealleri ve çoğulcu demokrasi değerleri üzerine oturmuş bir kültürler karışımı olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
``Bunların ışığında Balkan halkları olarak bizler, Avrupa`nın geleceğini tanımlayacağımız ve belirleyeceğimiz bu yeni süreçten geçerken, kendimize Avrupa`nın bizden ne beklediğini sormalıyız. Balkanlar`ın katkısı, bu çetin Avrupa Konvansiyonu sürecinde büyük önem taşımaktadır. Ortak ideallerimiz ve beklentilerimiz konusunda temel noktalarda mutabakat sağlamalıyız. Bu çerçevede Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandım. Zira bunun alternatifi sizin de bildiğiniz gibi daima üzüntü ve Balkanlar`ın ekonomik zenginliklerinin kaybı olmuştur. Bu nedenle sadece demokratik
ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için
çaba göstermeliyiz.``

-TERÖRİZMLE SAVAŞ-

Daima organize suçlarla bağlantısı olan terörizmle savaşmak gerektiğinin altını çizen Demirel, dünyanın başına bela olan bu olguyu hoş gösterebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını, bu yapılmadığı taktirde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı için bir koridor haline geleceğini, bunun da muhakkak suç ve yolsuzluk oranını arttıracağına işaret etti.
Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için bölgedeki sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemek gerektiğini belirten Demirel, etnik temizliğin her ne pahasına olursa olsun engellenmesi, düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmak gerektiğini kaydetti. Demirel, her şeyden önce çok taraflı bir karşılıklı bağımlılık yaratılmasını sağlayacak kalıcı ve sağlam bir ekonomik temel oluşturmak gerektiğini vurgulayarak, bunun karşılıklı güvenlik ve uyumu mümkün kılacak gerçek ortamı sağlayacağına inandığını belirtti.
9. Cumhurbaşkanı Demirel, şunları kaydetti: ``Bütün bunların ışığında Balkan siyasi Kulübü`nden nasıl görevler üstlenmesini bekleyebiliriz? Balkan Siyasi Kulübü diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde, tecrübe birikimimizin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız.``
Demirel, tarafsız müdahalelerin ülke kamuoyunun yönlendirilmesine olumlu katkıda bulunacağını belirterek, ``Belki arabulucu olamayız ama uluslararası bağlantılarımız ve engin tecrübelerimizle barış ve istikrarın sağlanmasında kolaylaştırıcı bir rol üstlenebiliriz`` dedi.
Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
``İkinci önerim, Balkan Siyasi Kulübü`nün, bölgemizin, Avrupa`nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir.
Bölgesel barışı sağlama konusundaki çabalarımızda, sadece hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan değil, kamuoyundan da küresel boyutta bir destek göreceğimizden eminim.``
Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski de toplantının açılış konuşmasında, Balkan ülkelerinde son zamanlarda organize suç eylemleriyle rüşvet ve yolsuzluğun çok büyük boyutlar aldığını, bunlara karşı önlem alınması gerektiğini söyledi. Balkan Siyasi Kulübü toplantısının ikinci bölümüne, eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın başkanlık yapıyor.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI -9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BALKANLARDA ESKİ ULUSLAR YAŞAMAKTADIR``
ÜSKÜP - 31.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlarda daimi barış ve istikrarın sağlanması için ortak çaba harcanması gerektiğini söyledi. Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`nın sona ermesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, ``Balkanlar`da yaşayan her ulus eskidir ve aynı haklara sahip olması gereklidir`` diyerek, Balkan uluslarının yakınlaşmaları ve mevcut sorunları birlikte çözmeleri gerektiğini bildirdi.
Toplantıdan sonra Türkiye`nin Üsküp Büyükelçiliği`nde gazetecilerle görüşen Demirel, daha sonra Tefeyyüz Türk okulu öğrencilerinin müsameresini izledi. Müsamere sırasında duygulanan ve göz yaşlarını tutamayan Süleyman Demirel, öğrencilerle hatıra fotografı çektirdi, okul kütüphanesine kitap, öğrencilere kalem ve defter hediye etti.
Makedonya`da iki Türk partisinin başkanlarıyla da görüşen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu iki partinin birleşerek, Makedonya`da çerçeve anlaşmasından yararlanmaları tavsiyesinde bulundu.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ve Manisa Milletvekili Ali Serdengeçti akşam saatlerinde Üsküp`ten ayrıldı.

-ORTAK BİLDİRİ-

Bu arada, toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride, Balkanlar`da demokratik yollarla seçilen temsilcilerin yönetime geldikleri belirtilerek, demokratik kurumların oluşması ve güçlenmesi gerektiği bildirildi.
Bildiride, kulüpteki tek NATO üyesi ülke Türkiye`nin, Balkanlar`da istikrar ve güvenliğin sağlanması için Balkan ülkelerinin NATO`ya üye olmaları yolunda Kasım ayında Prag`da yapılacak NATO zirvesinde otoritesini kullanması talep edildi. Balkan Siyasi Kulüp üyeleri, Balkanlar`da mevcut etnik sorunların demokratik yollarla çözümleneceği görüşünü de savundular.

DEMİREL BALKAN SİYASİ KULÜBÜ DAHA AKTİF OLMALI
-9'UNCU CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ'NÜN, BÖLGENİN, AVRUPA'NIN GELECEKTEKİ YAPISI İÇİNDEKİ YERİNİ BELİRLEME KONUSUNDA DAHA AKTİF BİR TUTUM SERGİLEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.

ANKARA(ANKA)-9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgenin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirleme konusunda daha aktif bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.
Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün Üsküp'te bugün yapılan toplantısında bir konuşma yaptı. Türkiye'nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın bir ilgisi bulunduğunu kaydeden Demirel, bölgede önemli büyüklükte bir Türk azınlığın yaşadığını ayrıca da Türkiye'de Balkan kökenli çok sayıda aktif bir kamuoyunun bulunduğunu belirtti. Bu kapsamda Türkiye'nin, Balkanlar'da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları desteklediğini belirten Demirel, son dönemde bölgede olumlu gelişmeler yaşandığını kaydederken, "Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru bir şekilde yönlendirilebildiği takdirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil
edecektir" dedi.
Balkanlar'ın, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşme isteğini de önemli bir gelişme olarak değerlendiren Demirel, Türkiye'nin Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği için yaptığı girişimi desteklediğini bildirdi. Ayrıca Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğuna dikkat çeken Demirel, "Esasen birleşik bir Avrupa ideali, aydınlık geleceğimiz üzerinde parlayan bir
ışıktır" dedi.
Terörizme karşı savaşın sürdürülmesi gerektiğini, dünyanın başına bela olan bu olguyu hoş gösterilebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını vurgulayan Demirel, bunun yapılamaması halinde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı için bir koridor haline geleceğini, suç ve yolsuzluk oranının artacağını söyledi.
"Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemeliyiz. Etnik temizliği her ne pahasına olursa olsun engellemeliyiz. Düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmalıyız" diyen Demirel, bu kapsamda Balkan Siyasi Kulübü'nün yeni görevler üstlenmesi gerektiğini söyledi. Demirel, şöyle
devam etti: "Balkan Siyasi Kulübü, diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde, tecrübe birikimimin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız. İkinci önerim ise Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgemizin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir."

BALKAN Political Club-MEMBERS OF BALKAN POLITICAL CLUB HOLD PRESS CONFERENCE. www.tetovo1.tripod.com/march/id31.html 31-03-2002

For the first time in the BALKAN history, there are no authoritarian regimes in the region We have democratically elected officials Therefore, we express the need to use this opportunity for strengthening the democratic institutions, reeds the Declaration, adopted by participants in a two-day International Conference "Regional Security in the BALKAN s and the Role of the BALKAN Political Club", which was closed in Skopje on Sunday.
"We the members of the BALKAN Political Club believe that the forthcoming enlargement of NATO, the forthcoming invitation to the candidate members in Prague in November 2002 is directly related to the BALKAN security and stability. We believe that the expansion of the Alliance's southern flank is of exceptional importance for the future of the entire BALKAN region," the Declaration reeds.

The BALKAN Political Club believes that the general context for the solution of ethnic problems and development of democratic societies should rest on respect for and development of basic universal human rights. The Club strongly supports the need to use constructively the unprecedented opportunity for peaceful settlement of the existing problems in the region. Sustainable democracy is not possible in poverty. Increasing prosperity in just societies is an irreplaceable condition for viable, stable and secure countries in the region. Therefore, it is urgent that the attention of the international community, especially of the European institutions to be drawn to rapid and comprehensive economic development of the BALKAN countries. "We are calling for a coalition of governments in the region and the international community for a concerted effort against corruption, organized crime and terrorism," the Declaration reeds. At a press conference, Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski said that the BALKAN Club considered that everybody should try to be bigger than its ethnic origin, as it is the basic prerequisite for defying of the BALKAN problems. The Conference was held in a democratic atmosphere, leader of the Democratic Party of Albanians Arben Xhaferi said.

"Intellectuals, politicians and citizens are focused on the Albanian issue, as it has not been resolved yet," he added. To a journalist question about the BALKAN Club projection when the time would come for resolving of the Albanian issue along with the Kosovo status, former Turkish president Suleyman Demirel said that the Club was not an executive body. "It just presents its opinion about the BALKAN stability and security. Various nations and groups are living in the BALKAN s and their coexistence and tolerance is their fate. Nothing can be achieved by violence and bloodshed and everyone must recognize the identity of its neighbor," Demirel said.
For the former Bulgarian president Zelju Zelev, Kosovo is independent and sovereign country in a certain way, but the US, the European and BALKAN countries do not agree with this position, not because they deny the right of Kosovars fro freedom and independency, but because it presents a dangerous precedent for the BALKAN s and Europe. "On the other hand, Kosovars are not satisfied with this position. Maybe at the moment, both solutions are wrong if we fail to democratize the BALKAN s," Zelev said.

Dragoljub Micunovic, chairman of the Yugoslav parliamentary chamber of citizens, called for resolving of economic, political, cultural and issues related to human freedoms and rights. He considers that there is no final solution for the national matters. Asked whether the democratically elected governments were acting in that manner, Kosovo publicist Veton Surroi said that the institutions were the weak point in the BALKAN countries.
"We call on the government to develop and enhance the institutions," he added.
"Our histories, values, cultures can change if we as individuals do not face the reality and address the differences," Zelev said, replying to the same question.

MACEDONIA-BALKAN POLITICAL CLUB. BTA

Skopje, March 31 (BTA exclusive by Kostadin Filipov) - The BALKAN Political Club ended its conference on regional security in the BALKAN s Sunday with the adoption of a final declaration. The BALKAN Political Club is an informal association established last year to bring together former and present political, government and state leaders, journalists and intellectuals. In its final declaration the Club hails the fact that for the first time in its history the BALKAN s are free of autocratic regimes and have democratically elected governments, and calls for using this fact for the promotion of the democratic institutions. The Club members believe that the enlargement of NATO and more specifically the invitation of more countries to join in at the Prague summit in November 2002, has direct implications for stability and security in the BALKAN s. "We believe that the enlargement of the southern frank of the Alliance is of crucial importance for the future of the whole BALKAN region," the document says. Underscoring the unprecedented opportunities for peaceful solution of the existing problems in the region, the Club members call for solving the ethnic issues and developing further the democratic societies with full respect for human rights. The Club calls on the international community and especially the European institutions to take sweeping and comprehensive measures for the economic development of the BALKAN s, and urge an alliance of the regional governments and the international community for joint efforts against corruption, crime syndicates and terrorism. At a brief news conference after the conference, most questions were about the open Albanian problem in the BALKAN s.

According to former Bulgarian President Zhelyu Zhelev, who is one of the Club members, there are issues that at some points of time have no rational solution, and the Albanian issue is one of them. He believes that a future independent Kosovo will not be to the liking of the international community - not because it denies Kosovars' right to sovereignty but because it will set a dangerous precedent in the BALKAN s and in Europe.
"If we succeed to democratize the BALKAN s, the problems will be solved as we go - in the best interest of peace and stability in the region," said Dr. Zhelev. At the news conference were also the former president of Macedonia Kiro Gligorov, of Romania Emil Constantinescu and of Turkey Suleyman Demirel, the Prime Minister of Republika Srpska Mladen Ivanic, Dragoljub Micunovic of the Yugoslav Parliament, former Greek foreign minister Michalis Papakonstantinou, Arben Xhaferi of the Democratic Party of Albanians, outstanding Kosovar journalist Veton Suroj and Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski, who is among the Club founders.

BALKAN Siyasî Kulübü somut adım peşinde- Zaman gazetesi-27.02.2002

BALKAN ülkelerini bir araya getiren Balkan Siyasi Kulübü, Üsküp'te “güvenlik, terörizme karşı savaş ve bölgesel işbirliği” konularının masaya yatırılacağı bir konferans düzenliyor. BALKAN ülkeleri, bölgesel güvenlik ve işbirliğini sağlayacak yeni bir yapılanmaya gitmek, terörizme karşı işbirliği yapmak ve demokratik kurumlar oluşturmak amacıyla 29–31 Mart tarihlerinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'te bir araya gelecek. BALKAN ülkelerinin geleceği açısından önemli kararların alınmasının beklendiği konferansta Türkiye'yi Dışişleri eski Bakanı Murat Karayalçın ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel temsil edecek. Balkan Siyasi Kulübü tarafından organize edilen konferansta güvenlik, terörizme karşı savaş, bölgesel işbirliği konularının tartışılmasının ardından ortaya çıkacak deklarasyonda egemenlik haklarının değiştirilemezliği ve bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilmesi yönünde çalışmaların başlatılmasının yer alması bekleniyor. Bölge ülkelerinin sınırları içinde şiddete karşı çıkılması ve bu konuda çifte standart uygulanamayacağı ortak görüşünün yanı sıra insan haklarının geliştirilmesine işaret edilmesi bekleniyor.

Konferans sırasında tarşılacak bir diğer konu da, ülkelerin uluslararası yasal garantiler çerçevesinde bölgesel güvenlik mekanizmasını güçlendirerek bölgesel güvenliği tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak ve demokratik kurumların çalışmadığı zayıf devletlerin de desteklenmesi olarak kaydediliyor. Ayrıca, bölgedeki organize suçların, terörizmin bölge güvenliği ve BALKAN ülkelerinin Avrupa ile entegrasyonunun önündeki en büyük engel olduğu belirtilerek, orta ve uzun vadede bölgesel güvenliği güçlendirmek için alınacak önlemler de deklarasyona eklenecek. Deklarasyonun, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'ne iletilmesi ve bu konuda destek istenmesi planlanıyor. Konferansın yönetim kurulunda Makedon yetkililer ve diğer BALKAN ülkelerinin aynı statüdeki üyeleri yer alıyor. Konferansa, politika uzmanları, analizciler, BM Kalkınma Programı temsilcileri (UNDP) ve NATO temsilcilerinin yanı sıra yabancı ülkelerin büyükelçileri de katılacak. Balkan Siyasi Kulübü, eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev'in girişimiyle BALKAN ülkelerinden eski ve yeni ünlü politikacıların bir araya gelmesiyle Mayıs 2001'de Sofya'da kurulmuştu. Gülten Sarı, Süleyman Kurt, Ankara
Demirel: BALKANLAR AB'ye girmeden barış olmaz -Milliyet--01.12.2002

YORGO KIRBAKİ Atina

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaklaşık yarım yüzyıl sonra geldiği Atina'da, BALKANLAR'ın AB dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı" uyarısında bulundu. Atina'daki "Balkan Siyasi Kulübü" toplantısında konuşan Demirel, AB'yi tarihin en büyük barış projesi olarak niteleyerek, BALKANLAR'ı da içine alan bir birleşmiş Avrupa vizyonu sundu. BALKANLAR'ın AB'nin dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı uyarısında bulunan Demirel, "Bunu söylerken hiç kimseyi tehdit etmiyorum, yalnızca doğruyu söylüyorum" dedi. Demirel, " Türkiye, umuyoruz ki 10 - 12 Aralık'ta belirlenecek tarihte müzakerelere başlayacak ve 2010'u geçmemek üzere de Birlik'in tam üyesi olacak. Yakın gelecekte, Makedonya, Hırvatistan, Bosna - Hersek, Yugoslavya ve Arnavutluk AB üyesi olacaklar. BALKANLARı içine almayan bir Avrupa barış projesi düşünülemez" diye konuştu.

Balkan Siyasi Kulübü, Kopenhag'da Türkiye'ye tarih verilmesi tavsiyesinde bulundu-Zaman 01.12.2002

Balkan Siyasi Kulübü, AB'ye Kopenhhag zirvesinde Türkiye'ye üyelik müzakereleri için tarih belirlemesi tavsiyesinde bulundu. Atina'da yapılan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısı, bugün kapalı kapılar ardında geçen görüşmelerin ardından bir sonuç bildirisi yayınlanarak son buldu. Türkiye'nin AB'ye dahil olmasının stratejik önemi vurgulanan ve Balkan Siyasi Kulübü'nün üyelik müzakerelerine tam destek verdiği belirtilen bildiride, AB'ye Kopenhag zirvesinde Türkiye'ye müzakereler için sabit bir tarih belirlemesi tavsiyesinde bulunuldu. Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Yugoslavya ve Kosova'nın önde gelen devlet adamları ve şahsiyetleri tarafından 2001 yılında kurulan Balkan Siyasi Kulübü'nün Atina toplantısına, Türkiye'den Demirel'in yanı sıra eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın, eski milletvekili Hayati Korkmaz, Prof. Dr. Yahya Tezel, Marmara Grubu Direktörü Akkan Süver ve Arı Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Ülgen katıldı.

AB'ye hodri meydan Nur BATUR/ATİNA, 01.12.2002, Hürrıyet Gazetesi

Balkan Siyasi Kulübü toplantısı dolayısıyla 45 yıl sonra ilk kez Atina'ya giden eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı. Demirel, ‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28'inci üye olarak Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini bulamaz'' dedi.

ROMANYA, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya, Arnavutluk ve Yunanistan'dan eski ve yeni başbakanlar, dışişleri bakanları ve siyasetçilerin katıldığı Atina'daki Balkan Siyasi Kulübü toplantısına katılan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı.

‘‘Türkiye'siz bir Avrupa düşünülemez'' diyen Demirel, AB'ye ve BALKAN ülkelerine ‘‘Gelin güçlerimizi birleştirelim. Gerçek manada birleşmiş bir Avrupa'yı elbirliğiyle kuralım '' diye seslendi. Demirel, Türkiye'nin AB üyeliği, yeni Avrupa oluşturma idealine katkıda bulunacağını belirterek şöyle konuştu :

‘‘Demokrasinin, laikliğin ve İslamın uyumunu ispatlayabilen bir ülke olarak AB'nin çoğulcu yapısını daha da zengileştirecektir. Türkiye bunun ispatlayabilen tek ülkedir. Türkiye demokrasi, laiklik ve piyasa ekonomisinin İslam'la birlikte büyüyebildiği tek ülkedir.''

Türkiye'nin Avrupalı olmayı evrensel değerleri için istediğini bildiren Demirel, ‘‘Avrupa Birliği bizim için hem evrensel uygarlıkla, hem de zenginlikle buluşma noktasıdır'' dedi. Eski cumhurbaşkanı Türk halkının yüzde 70'den fazlasının Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istediğini de hatırlattığı konuşmasını şöyle tamamladı:

‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28. üye olarak, Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini Avrupa bulamaz. AB ulusal vatandaşlık kimliğinin Avrupa vatandaşlığı kimliğiyle zenginleşmesi için altın bir fırsat yaratmaktadır. Bu altın fırsat ancak AB kültürel farklılıkları zenginlik kaynağı olarak gördüğü takdirde hayata geçirilebilir. AB'ye giden yol bir süreçtir. Türkiye 40 yıldır bu yoldadır.''

Demirel, 12 Aralık'ta Türkiye'ye müzakerelere başlamak için tarih verilmemesinin Türk halkında sadece hayalkırıklığı değil büyük bir haksızlığa uğradığı duygusunu da yaratacağı uyarısını da yaptı. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı döneminde, Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihi kararların altına imzasını atan Demirel'in Atina'ya gelişi büyük yankı yarattı.

Yunanlı gazeteciler Demirel'le görüşebilmek için sıraya girdiler. Demirel, Yunanlı gazetecilerin sorularını yanıtlarken de Kıbrıs sorununu çözmek için BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu plana destek verdi, ‘‘planın müzakere edilmesi'' gerektiğini söyledi. BALKAN siyasi kulubü toplantısına Demirel'in yanısıra eski başbakan yardımcısı Murat Karayalçın'la eski Dışişleri bakanı Hikmet Çetin de katıldı.

AVRUPA'NIN BALKAN KANADI- Süleyman Demirel

RADİKAL- Balkan Siyasi Kulübü, Bulgaristan Cumhurbaşkanı (1990-1997) sayın Dr. Zhelyu Zhelev'in inisiyatifiyle; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nden 40 kurucu üyenin katılımıyla 26-27 Mayıs 2001 tarihinde Sofya'da yapılan toplantılar sonunda kurulmuştur.

Kulübün ana hedefi, 'BALKANLAR'da barış ve işbirliğinin tesisine hizmet'tir. Sloganı, 'BALKANLAR'ın barış, adalet ve kalkınma için Avrupalılaştırılması'dır. Geçen bir sene zarfında; biri 22 Kasım 2001 Brüksel'de, diğeri de 30-31 Mart 2002'de Makedonya-Üsküp'te olmak üzere kuruluş toplantısı dahil çok başarılı üç toplantı yapılmıştır. Bu esnada kulüp, kuruluşunun hukuki icaplarını yerine getirmiştir.

Kulübün kuruluşunun üzerinden henüz 14 ay geçmeden Bükreş'te dördüncü toplantıyı yapmak başarının bir kanıtı; bu nedenle kulübün değerli başkanı sayın Dr. Zhelyu Zhelev'e ve yardımcılarına teşekkür ediyorum.

Bükreş toplantısında tartışma konuları:
1 'Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınmasına ve önemli sorunların çözülmesine
yardımcı olacak altyapı projeleri,
2 Bölgesel kalkınmada yeni bir anlayış ve
3 Ortak yatırım politikası ve bölgesel yatırım iklimini düzeltme.
Toplantıda ayrıca, gelecek iki yılın etkinlikleriyle ilgili program teklifleri üzerinde de duruldu. Bütün bu konularda, katılımcılar değerli katkılarda bulundu.

Avrupa'ya mesajlar
Brüksel toplantısında, Avrupa'yı yönetenlere ve Avrupa halklarına, "BALKANLAR, Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Avrupa entegrasyonunun dışında tutulamaz" mesajını verdik. BALKAN halklarına da; "Zengin olmanın da, çağdaş olmanın da kapısı, Avrupa'dır. Barışı, güvenliği, kalkınmayı, Avrupa ile beraberlikte arayacağız" mesajını verdik. Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınması, Avrupa ile yapacağımız işbirliğiyle çok yakından ilgilidir.

Avrupa'daki son gelişmeler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Avrupa Birliği; 1997'de Lüksemburg, 1999'da Helsinki'de aldığı kararlarla 'genişleme yolu'na girdi. Böylece 15 ülkeden 28 ülkeye çıkacak. Geçen 50 sene zarfında 15 ülke, ekonomik birliğini, para birliğini, gümrük birliğini gerçekleştirdi. Böylece, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbestçe dolaşabildiği bir durum hasıl oldu. Bu büyük olayı gerçekleştiren 15 ülkenin dahil olduğu birlik, ABD'den sonra dünyada en zengin ikinci devletler topluluğudur. Yani, 50 sene zarfında, birliğe üye olan ülkelerin hemen hepsi kalkınmış, zenginleşmiştir. 2010 yılına kadar da üye sayısı 28'e çıkacak.

Bir taraftan da siyasi birliğin nasıl kurulacağı, yönetimin nasıl yapılacağı üzerinde, Mart 2002'de başlatılan konvansiyon toplantıları sürdürülüyor.
İstikamet, 'demokratik, bölünmemiş, barışçı ve zengin' AB'nin kurulmasıdır.


Avrupa'da 'güvenlik' çerçevesindeki gelişmeler ise 1975 Helsinki Şartı'yla başladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra NATO, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile özel antlaşmalar yaptı. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti NATO üyesi oldu. 28 Mayıs 2002 tarihinde Roma'da yapılan toplantıda;

'NATO-Rusya Konseyi' kuruldu.
NATO Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla BALKANLAR'a da işbirliği elini uzattı. NATO, BALKANLAR'da barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olup, SFOR, KFOR ve Kehribar Tilki gibi önemli operasyonların öncülüğünü de üstlendi.

Tarihte ilk defa 'hür, barış içinde yaşayan, bir bütün olarak' Avrupa kuruluyor. Eski düşmanlar, 50 yıllık bölünmeyi ve 10 yıllık belirsizlik dönemini kapatarak, büyük bir ittifakı gerçekleştiriyor. Böylece, barış ve dostluk ruhu içerisinde, müşterek tehdide karşı özgürlükleri savunmak için işbirliğine giriliyor. Bu da bütün ülkelerin ortak güvenliğini güçlendiriyor ve dünyaya daha ümit dolu bir çağın kapısını açıyor.

NATO genişlerken Yukarıda anlatılan çerçevede NATO'nun, bu yıl Prag'da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine BALKAN ülkelerinin de dahil edilmesinin önemini göz ardı etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bölge ülkelerinin NATO'ya üyeliği, Avrupa'daki istikrar ve barışa katkı sağlayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etti. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemli olacak.

Bölgemizdeki işbirliği kuruluşları da gayretlerini sürdürmekte. Karadeniz Ekonomik İşbirliği doruk toplantısı, 25 Haziran 2002'de İstanbul'da yapıldı. 25 Haziran 1992'de kurulan ve 10. yılını tamamlayan bu teşkilat, bölgesel işbirliğine çok iyi bir örnek. Bu toplantının sonuç bildirgesinde şu ifadeler bulunuyor:

"Ülkelerimizin doğal kaynakları, sağlam, bilimsel ve teknolojik temelleri, zengin kültürleri ve gelenekleri, iyi eğitimli, becerili ve yaratıcı halkları, Karadeniz Ekonomik İşbirliği bölgesinin başarısının araçları olacaktır. Avrupa'daki siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına ilişkin gelişmeler, kıtadaki barışın, bölgelerdeki istikrara ve gönence bağlı olduğunu açıkça göstermektedir."

Çeşme toplantısı
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye cumhurbaşkanlarının, 15 Mayıs 2002'de İzmir Çeşme'de yaptıkları toplantı, yine iyi bir işbirliği örneği oluşturdu. Bu toplantının ortak bildirisinde,
1 Pan-Avrupa ulaştırma koridorlarının tamamlanmasının hızlandırılması,
2 Avrupa, Kafkasya, Asya ulaştırma koridorunun geliştirilmesi,
3 Tuna üzerindeki seyrüsefer serbestiyesinin yeniden tesisi,
4 Bölgesel elektrik piyasası oluşturulması,
5 Yatırımların teşviki,
6 Serbest dolaşımın artırılması,gibi,
fevkalade önemli işbirliği hedefleri
ortaya konuldu.


Güneydoğu Avrupa'da iktisadi kalkınmanın önemine ve bu hususta yapılacak işbirliğine dikkat çekilmiş olması, çok değerli bir hizmet. BALKANLAR'daki bir diğer önemli işbirliği çerçevesiyse, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) işbirliği sürecidir. Bölgenin kendi içinden çıkan yegâne girişim olan bu işbirliği çerçevesi, bölge ülkelerini ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldi. GDAÜ işbirliği süreci, bölge ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini geliştirme ve Güneydoğu Avrupa'ya kalıcı istikrar getirme konusundaki ortak hedeflerinin bir göstergesi. En başından bu yana olduğu gibi, bundan sonra da bu süreci desteklemeye devam edeceğiz.

Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı ve Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi'nin (SECI) önemine de değinmek gerekiyor. Bu iki bölgesel girişim, arkalarındaki bölge dışı destek vasıtasıyla bölgemizdeki kalkınma ve istikrara katkı sağlıyor.

Ancak, bu türden çok sayıda önemli işbirliği girişimlerinin mevcut olduğu bir ortamda koordinasyonun ne denli önem taşıdığı unutulmamalı. Bu süreçlerde ortaya konulan çabalar koordine edilemediği takdirde, faaliyetlerinden azami faydanın sağlanması mümkün olamaz.

Özetleyecek olursak, 'koordinasyon', bölgemiz açısından en az
'işbirliği' kadar önemli bir anahtar kelime haline gelmiş bulunuyor.
'Köktenci' bakışlar

Değinmek istediğim bir diğer önemli husus ise terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan 'köktencilik'tir. BALKANLAR'daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerek. Yakın geçmişte BALKANLAR'daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların tekrarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemizde yerleşmek için uygun bir ortam bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerli. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramalıyız.

Dünya, 'fakirler' ve 'zenginler' dünyası olmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Dünya nüfusunun 1 milyardan fazlası, günde 1 dolar ancak kazanabiliyor. Dünya nüfusunun yarısıysa, günde 2 dolardan daha az kazanıyor. Dünyadaki gelirin yüzde 82'si, nüfusun yüzde 20'si tarafından meydana getiriliyor. İçecek temiz sudan, ticari elektrikten mahrum, milyonlarca insan var. Sağlık ve eğitim hizmetleriyse, dünyanın pek çok ülkesinde kifayetsiz.

Bu durum: 'Birleşmiş Milletler Milenyum Deklarasyonu'nda, hedef olarak dünyanın dikkatine getirildi. Bu belgenin, 'Kalkınma ve Yoksullukla Mücadele' başlıklı bölümünde şöyle deniliyor:

"Kadın, erkek, çocuk, tüm kardeşlerimizi, bugün bir milyarı aşkın kişiyi pençesine almış olan koyu ve kişiyi insanlıktan uzaklaştıran yoksulluktan kurtarmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Kalkınma hakkını herkes için bir gerçek haline getirmeye ve insanoğlunu muhtaçlıktan kurtarmaya kararlıyız.

Dolayısıyla, kalkınmaya ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına elverişli bir ortamın-hem ulusal, hem küresel düzeyde-yaratılmasına kararlıyız.
Sınırlar anlamsızlaşırken

Bu hedeflere ulaşmadaki başarı, öteki faktörlerin yanı sıra her ülkede iyi yönetişime bağlıdır. Ayrıca uluslararası düzeyde iyi yönetişime ve mali, parasal ve ticari sistemlerde saydamlığa bağlıdır. Açık, adil, kurallara bağlı, öngörülebilir ve ayrım yapmayan çok taraflı bir ticari ve mali sistem için kararlıyız."

Kalkınma ve zenginleşme, her ülkenin evvela kendi sorunudur. İçine girmeye çalıştığımız zengin Avrupa'nın kalkınma için ortaya koyduğu üç ana prensip üzerinde durmak istiyorum. Bunlar:
1 Demokrasi,
2 İnsan hakları ve
3 Pazar ekonomisidir.

Bu prensipleri kabul eden ve uygulayan ülkeler, zenginleşme yolunda olacak. Hiçbir ülkenin kendi kaynakları, kalkınma için yetmez. Ancak, ülkeler evvela kendi kaynaklarını mobilize edecekler, sonra da uluslararası imkânlardan yararlanacaklardır.

Bu politika, devletin fonksiyonunu değiştirmiştir. Devlet, ekonominin, ticaretin, sanayinin, finansın içinden çıkacak; adaletin tevzii, huzur ve güvenin sağlanması, savunma, eğitim, sağlık, çevrenin korunması, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması gibi asli hizmetlere dönecek.

Bütün faaliyetlerde, rasyonalite artık daha ön planda. Sınırlar, rekabet karşısında dayanamaz durumda. 'Etkinlik' ve 'verimlilik' gibi, iki büyük kavram, zenginleşmenin ve iyi yönetimin,-olmazsa olmaz-şartı haline geldi.

'Avrupalılaşma veya Avrupalı olma' kendi elimizde. Giscard d'Estaing'in, Mart 2001 tarihinde 'Avrupa'nın Geleceği İçin Konvansiyon'un başkanlığını üstlendiğinde söylediklerini dile getirmek istiyorum:

"Biz Avrupa olarak insanlığa akılcılığı ve bilimi, hürriyeti ve adaleti sunduk. Şimdi, güvenliği, beraberliği ve zenginliği sunuyoruz."

Bu tepsinin içerisinden, isteyenin istediğini alması serbesttir. Bu iyi anlaşılırsa, Avrupa iyi anlaşılmış olur. Avrupa, bir değerler manzumesidir. Bir coğrafya değildir. Bu değerler manzumesi, kimsenin tekelinde olmamalıdır. Buna sahip çıkmak isteyen halklar, kucaklanmalıdır.

21. Yüzyılın en büyük barış ve uygarlık projesi olan Avrupa Birliği içinde kendimizi bulabilmeliyiz. Bunu, her ülke için ve her halk için, büyük bir fırsat sayıyorum. O, BALKANLAR'daki barışı ve beraberliği de sağlayacaktır.
http://www.diplomatikgozlem.com/turkish/BALKANLAR/20020814_01.html

 

`BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-``BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BÖLGE ÜLKELERİNİN NATO`YA ÜYELİĞİ, AVRUPA`DAKİ BARIŞ VE İSTİKRARA KATKI SAĞLAYACAKTIR``


BÜKREŞ (A.A) - 12.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, NATO`nun ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin
önemine dikkati çekerek, ``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki barış ve istikrara katkı sağlayacaktır`` dedi.
Demirel, Romanya`nın başkenti Bükreş`te, üyesi olduğu ``Balkan Siyasi Klübü``nün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada,
İttifak`ın, bu yıl Prag`da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemini gözardı etmemesi
gerektiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki istikrar ve barışa katkı sağlayacaktır. Meclisimiz, bu hususu dikkate alarak
Bulgaristan ve Romanya`nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etmiştir. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin
gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemlidir.``
NATO`nun, Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla Balkanlar`a işbirliği elini uzattığını ifade eden Demirel, İttifak`ın
bu bölgede barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olduğunu ve çeşitli barışı koruma operasyonlarının öncülüğünü
yaptığını anımsattı.
Bölgesel işbirliğine en iyi örneğin Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) teşkilatı olduğuna dikkat çeken Demirel, Balkanlar`daki diğer
önemli işbirliği çerçevesinin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci olduğunu belirtti. Demirel, bölgenin kendi içinden
çıkan yegane girişim olan bu işbirliği çerçevesinin, bölge ülkelerinin ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve
değerlendirme için ana bir platform haline geldiğini söyledi.

-KÖKTENCİLİK-

``Terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan köktencilik`` konusuna da değinen Demirel, şunları söyledi:
``Balkanlar`daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın,
bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerekir. Yakın geçmişte Balkanlar`daki Müslüman toplulukların ayırım
gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların terarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemize yerleşmek için uygun bir ortam
bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerlidir. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik
aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramak gereklidir.``
Bükreş`te bugün başlayan Balkan Siyasi Kulübü toplantısı yarın sona erecek. Toplantının açılış konuşmaları Kulüp Başkanı eski
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev ile Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu tarafından yapıldı.
Toplantıda, altyapı projeleri, bölgesel işbirliği ve ortak yatırım politikası gibi konular tartışılıyor.
DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI`NA KATILMAK ÜZERE YARIN BÜKREŞ`E GİDECEK

ANKARA (A.A) - 11.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`na katılmak üzere yarın Bükreş`e
gidecek.
Romanya Cumhurbaşkanı Ion İliescu ve Romanya Başbakanı Andia Nastase`nin açılış konuşmalarıyla yarın başlayacak toplantıda, Demirel
de bir konuşma yapacak.
Toplantıda, ``Altyapı Projeleri-Güneydpa`nın ekonomik refahı ve Balkanlar`daki belli başlı sorunların kalıcı çözümü için bir
yöntem`, ``Bölgesel İşbirliği-Yeni Bir Anlayış. Güneydoğu Avrupa`da ekonomik işbirliğinin usulleri, formatları ve kaynakları. Bölgenin
kaynaklarını geliştirme. Serbest Ticaret. Ekonomik işbirliği``, ``Ortak Yatırım Politikası: Bölgesel finansal pazar, ortak yatırım
projelerinin teşviki, bölgesel yatırım ortamını geliştirme`` konuları ele alınacak.
13 Temmuz Cumartesi günü sona erecek toplantıda, ``Güneydoğu Avrupa`da ekonominin canlandırılmasına`` ilişkin bir deklarasyon yayınlanacak. leyman Demirel, Cumartesi günü yurda dönecek.
Balkan Siyasi Kulübü 25 Mayıs 2001 tarihinde Balkanlar`da barışın gelişmesine yardımcı olma amacıyla Sofya`da kuruldu.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``SADECE DEMOKRATİK VE LAİK BİR ORTAMDA YAŞATILABİLECEK ETNİK UYUMUN,
KARŞILIKLI SAYGININ VE HOŞGÖRÜNÜN VE BARIŞ İÇİNDE BERABER YAŞAMA İSTEĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ``

ÜSKÜP - 30.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza
edilmesinin önemine daima inandığını belirterek, ``sadece demokratik ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının
ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için çaba göstermeliyiz`` dedi.
Demirel, Makedonya`nın başkenti Üsküp`te düzenlenen ve açılış konuşmasını Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski`nin yaptığı
Balkan Siyasi Kulübü toplantısında konuştu.
Demirel, Balkan Siyasi Kulubü`nün son toplantısında, bu tür toplantıların düzenli tekrarlanması önerisinin hayata geçtiğini
görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Demirel, ``Bu sayede, Balkan Siyasi Kulubü`ne içerik kazandırabileceğimiz ve sadece bölgemiz değil,
tüm Avrupa için bilge ve etkin bir ses haline gelme yönündeki kararlılığımızı sergileme şansını bulabileceğimize inanıyorum`` diye
konuştu.
Türkiye`nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın ilgisi bulunduğunu, bir Balkan kimliği sağlayan tarihi, kültürel ve sosyal bağların yanında, bölgede önemli büyüklükte Türk azınlığı yaşadığını vurgulayan Demirel, ``Buna ek olarak, Türkiye`de Balkan kökenli ve son derece aktif bir kamuoyu bulunmaktadır. Bu nedenle Balkanlar`daki her gelişmenin, bizim güvenliğimiz ve esenliğimiz üzerinde doğrudan etkisi olmaktadır`` dedi.
Demirel, şunları söyledi:
``Bu gerçeklerin ışığında, pek çok kere, Balkanlar`da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları destekledik
ve bunların içinde yer aldık. Esasen, yakın tarihimizde, bu coğrafyanın nefret ve inanılması güç bir vahşet dalgasıyla kavrulduğunu gördük. Bölgenin ister dışından, ister içinden kaynaklansın, bu dalga, kan, gözyaşı ve üzüntüye yol açtı. Ancak, bu karanlık ve üzüntü verici tablo yavaş yavaş değişmekte. Bölgemizde olumlu gelişmeler olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda
yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru şekilde yönlendirilebildiği taktirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil edecektir.``
Bir diğer ümit verici gelişmenin, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme konusunda bölgede mevcut genel eğilim olduğuna işaret eden
Demirel, ``Bulgaristan ve Romanya, NATO üyeliği için de başvuruda bulunmuşlar ve bu yönde çok başarılı bir çalışma başlatmışlardır.
Türkiye ve Yunanistan bu girişimi kuvvetle desteklemektedir`` dedi.
``Biz Avrupa`da güvenliğin bölünmezliğine inanıyoruz`` diyen Demirel, diğer Balkan ülkelerinin de ortak Atlantik ideallerini paylaşma konusundaki kararlı çabalarını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti.
Süleyman Demirel, NATO`nun stratejik genişleme sürecinde Balkanlar`ı gözardı edemeyeceğini kaydederek, NATO`nun güneye doğru
genişlemesinin İttifak`ın güney kanadının güvenliği açısından kritik önem taşıdığını ve bu nedenle genişlemenin sadece orta ve kuzey Avrupa
ile sınırlı kalamayacağını söyledi.

-BALKAN ÜLKELERİNİN AB ÜYELİĞİ KARARLILIĞI-

Bütün Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğunu kaydeden Demirel, Avrupa`daki ve
Atlantik`in diğer tarafındaki liderlerin de bölgenin Avrupa`nın güvenliği ve istikrarı açısından sahip olduğu önemi anlamış olmalarını
görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.
Demirel, Balkan ülkelerinin işbirliğini sadece ekonomik boyutta bırakmayarak, siyasi ve güvenlik işbirliğinin gereklerini de
omuzlayacaklarına inandığını ve birleşmeye yönelik kuvvetlerin ayrılıkçı rüzgarlara galip geleceğinden emin olduğunu ifade etti.
9. Cumhurbaşkanı, gerçekte AB`nin ortak insan hakları idealleri ve çoğulcu demokrasi değerleri üzerine oturmuş bir kültürler karışımı
olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
``Bunların ışığında Balkan halkları olarak bizler, Avrupa`nın geleceğini tanımlayacağımız ve belirleyeceğimiz bu yeni süreçten
geçerken, kendimize Avrupa`nın bizden ne beklediğini sormalıyız. Balkanlar`ın katkısı, bu çetin Avrupa Konvansiyonu sürecinde büyük
önem taşımaktadır. Ortak ideallerimiz ve beklentilerimiz konusunda temel noktalarda mutabakat sağlamalıyız.
Bu çerçevede Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandım. Zira bunun
alternatifi sizin de bildiğiniz gibi daima üzüntü ve Balkanlar`ın ekonomik zenginliklerinin kaybı olmuştur. Bu nedenle sadece demokratik
ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için
çaba göstermeliyiz.``

-TERÖRİZMLE SAVAŞ-

Daima organize suçlarla bağlantısı olan terörizmle savaşmak gerektiğinin altını çizen Demirel, dünyanın başına bela olan bu olguyu
hoş gösterebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını, bu yapılmadığı taktirde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı
için bir koridor haline geleceğini, bunun da muhakkak suç ve yolsuzluk oranını arttıracağına işaret etti.
Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için bölgedeki sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemek gerektiğini belirten Demirel, etnik temizliğin her ne pahasına olursa olsun engellenmesi, düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmak gerektiğini kaydetti.
Demirel, her şeyden önce çok taraflı bir karşılıklı bağımlılık yaratılmasını sağlayacak kalıcı ve sağlam bir ekonomik temel oluşturmak gerektiğini vurgulayarak, bunun karşılıklı güvenlik ve uyumu mümkün kılacak gerçek ortamı sağlayacağına inandığını belirtti.
9. Cumhurbaşkanı Demirel, şunları kaydetti: ``Bütün bunların ışığında Balkan siyasi Kulübü`nden nasıl görevler üstlenmesini bekleyebiliriz? Balkan Siyasi Kulübü diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde,
tecrübe birikimimizin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk
adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız.``
Demirel, tarafsız müdahalelerin ülke kamuoyunun yönlendirilmesine olumlu katkıda bulunacağını belirterek, ``Belki arabulucu olamayız ama
uluslararası bağlantılarımız ve engin tecrübelerimizle barış ve istikrarın sağlanmasında kolaylaştırıcı bir rol üstlenebiliriz`` dedi.
Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
``İkinci önerim, Balkan Siyasi Kulübü`nün, bölgemizin, Avrupa`nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini
vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir.
Bölgesel barışı sağlama konusundaki çabalarımızda, sadece hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan değil, kamuoyundan da
küresel boyutta bir destek göreceğimizden eminim.``
Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski de toplantının açılış konuşmasında, Balkan ülkelerinde son zamanlarda organize suç
eylemleriyle rüşvet ve yolsuzluğun çok büyük boyutlar aldığını, bunlara karşı önlem alınması gerektiğini söyledi.
Balkan Siyasi Kulübü toplantısının ikinci bölümüne, eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın başkanlık yapıyor.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI -9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BALKANLARDA ESKİ ULUSLAR YAŞAMAKTADIR``
ÜSKÜP - 31.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlarda daimi barış ve istikrarın sağlanması için ortak çaba
harcanması gerektiğini söyledi.
Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`nın sona ermesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, ``Balkanlar`da yaşayan her
ulus eskidir ve aynı haklara sahip olması gereklidir`` diyerek, Balkan uluslarının yakınlaşmaları ve mevcut sorunları birlikte çözmeleri
gerektiğini bildirdi.
Toplantıdan sonra Türkiye`nin Üsküp Büyükelçiliği`nde gazetecilerle görüşen Demirel, daha sonra Tefeyyüz Türk okulu
öğrencilerinin müsameresini izledi.
Müsamere sırasında duygulanan ve göz yaşlarını tutamayan Süleyman Demirel, öğrencilerle hatıra fotografı çektirdi, okul kütüphanesine
kitap, öğrencilere kalem ve defter hediye etti.
Makedonya`da iki Türk partisinin başkanlarıyla da görüşen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu iki partinin birleşerek,
Makedonya`da çerçeve anlaşmasından yararlanmaları tavsiyesinde bulundu.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ve Manisa
Milletvekili Ali Serdengeçti akşam saatlerinde Üsküp`ten ayrıldı.

-ORTAK BİLDİRİ-

Bu arada, toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride, Balkanlar`da demokratik yollarla seçilen temsilcilerin yönetime geldikleri belirtilerek, demokratik kurumların oluşması ve güçlenmesi gerektiği bildirildi.
Bildiride, kulüpteki tek NATO üyesi ülke Türkiye`nin, Balkanlar`da istikrar ve güvenliğin sağlanması için Balkan ülkelerinin NATO`ya üye
olmaları yolunda Kasım ayında Prag`da yapılacak NATO zirvesinde otoritesini kullanması talep edildi.
Balkan Siyasi Kulüp üyeleri, Balkanlar`da mevcut etnik sorunların demokratik yollarla çözümleneceği görüşünü de savundular.

DEMİREL BALKAN SİYASİ KULÜBÜ DAHA AKTİF OLMALI
-9'UNCU CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ'NÜN, BÖLGENİN, AVRUPA'NIN GELECEKTEKİ YAPISI İÇİNDEKİ YERİNİ BELİRLEME KONUSUNDA DAHA AKTİF BİR TUTUM SERGİLEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.

ANKARA(ANKA)-9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgenin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı
içindeki yerini belirleme konusunda daha aktif bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.
Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün Üsküp'te bugün yapılan toplantısında bir konuşma yaptı. Türkiye'nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın bir ilgisi bulunduğunu kaydeden Demirel, bölgede önemli büyüklükte bir Türk azınlığın yaşadığını ayrıca da Türkiye'de Balkan kökenli çok sayıda aktif bir kamuoyunun bulunduğunu belirtti. Bu kapsamda Türkiye'nin, Balkanlar'da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları desteklediğini belirten Demirel, son dönemde bölgede olumlu gelişmeler yaşandığını kaydederken, "Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru bir şekilde yönlendirilebildiği takdirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil
edecektir" dedi.
Balkanlar'ın, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşme isteğini de önemli bir gelişme olarak değerlendiren Demirel, Türkiye'nin Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği için yaptığı girişimi desteklediğini bildirdi. Ayrıca Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğuna dikkat çeken Demirel, "Esasen birleşik bir Avrupa ideali, aydınlık geleceğimiz üzerinde parlayan bir
ışıktır" dedi.
Terörizme karşı savaşın sürdürülmesi gerektiğini, dünyanın başına bela olan bu olguyu hoş gösterilebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını vurgulayan Demirel, bunun yapılamaması halinde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı için bir koridor haline geleceğini, suç ve yolsuzluk oranının artacağını söyledi.
"Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemeliyiz. Etnik temizliği her ne pahasına olursa olsun engellemeliyiz. Düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmalıyız" diyen Demirel, bu kapsamda Balkan Siyasi Kulübü'nün yeni görevler üstlenmesi gerektiğini söyledi. Demirel, şöyle
devam etti: "Balkan Siyasi Kulübü, diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde, tecrübe birikimimin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız. İkinci önerim ise Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgemizin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir."

BALKAN Political Club-MEMBERS OF BALKAN POLITICAL CLUB HOLD PRESS CONFERENCE. www.tetovo1.tripod.com/march/id31.html 31-03-2002

For the first time in the BALKAN history, there are no authoritarian regimes in the region We have democratically elected officials Therefore, we express the need to use this opportunity for strengthening the democratic institutions, reeds the Declaration, adopted by participants in a two-day International Conference "Regional Security in the BALKAN s and the Role of the BALKAN Political Club", which was closed in Skopje on Sunday.

"We the members of the BALKAN Political Club believe that the forthcoming enlargement of NATO, the forthcoming invitation to the candidate members in Prague in November 2002 is directly related to the BALKAN security and stability. We believe that the expansion of the Alliance's southern flank is of exceptional importance for the future of the entire BALKAN region," the Declaration reeds.

The BALKAN Political Club believes that the general context for the solution of ethnic problems and development of democratic societies should rest on respect for and development of basic universal human rights. The Club strongly supports the need to use constructively the unprecedented opportunity for peaceful settlement of the existing problems in the region.

Sustainable democracy is not possible in poverty. Increasing prosperity in just societies is an irreplaceable condition for viable, stable and secure countries in the region. Therefore, it is urgent that the attention of the international community, especially of the European institutions to be drawn to rapid and comprehensive economic development of the BALKAN countries.

"We are calling for a coalition of governments in the region and the international community for a concerted effort against corruption, organized crime and terrorism," the Declaration reeds.

At a press conference, Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski said that the BALKAN Club considered that everybody should try to be bigger than its ethnic origin, as it is the basic prerequisite for defying of the BALKAN problems.

The Conference was held in a democratic atmosphere, leader of the Democratic Party of Albanians Arben Xhaferi said.

"Intellectuals, politicians and citizens are focused on the Albanian issue, as it has not been resolved yet," he added.

To a journalist question about the BALKAN Club projection when the time would come for resolving of the Albanian issue along with the Kosovo status, former Turkish president Suleyman Demirel said that the Club was not an executive body.

"It just presents its opinion about the BALKAN stability and security. Various nations and groups are living in the BALKAN s and their coexistence and tolerance is their fate. Nothing can be achieved by violence and bloodshed and everyone must recognize the identity of its neighbor," Demirel said.

For the former Bulgarian president Zelju Zelev, Kosovo is independent and sovereign country in a certain way, but the US, the European and BALKAN countries do not agree with this position, not because they deny the right of Kosovars fro freedom and independency, but because it presents a dangerous precedent for the BALKAN s and Europe.

"On the other hand, Kosovars are not satisfied with this position. Maybe at the moment, both solutions are wrong if we fail to democratize the BALKAN s," Zelev said.

Dragoljub Micunovic, chairman of the Yugoslav parliamentary chamber of citizens, called for resolving of economic, political, cultural and issues related to human freedoms and rights. He considers that there is no final solution for the national matters.

Asked whether the democratically elected governments were acting in that manner, Kosovo publicist Veton Surroi said that the institutions were the weak point in the BALKAN countries.

"We call on the government to develop and enhance the institutions," he added.

"Our histories, values, cultures can change if we as individuals do not face the reality and address the differences," Zelev said, replying to the same question.

MACEDONIA-BALKAN POLITICAL CLUB. BTA

Skopje, March 31 (BTA exclusive by Kostadin Filipov) - The BALKAN Political Club ended its conference on regional security in the BALKAN s Sunday with the adoption of a final declaration.

The BALKAN Political Club is an informal association established last year to bring together former and present political, government and state leaders, journalists and intellectuals.

In its final declaration the Club hails the fact that for the first time in its history the BALKAN s are free of autocratic regimes and have democratically elected governments, and calls for using this fact for the promotion of the democratic institutions.

The Club members believe that the enlargement of NATO and more specifically the invitation of more countries to join in at the Prague summit in November 2002, has direct implications for stability and security in the BALKAN s. "We believe that the enlargement of the southern frank of the Alliance is of crucial importance for the future of the whole BALKAN region," the document says.

Underscoring the unprecedented opportunities for peaceful solution of the existing problems in the region, the Club members call for solving the ethnic issues and developing further the democratic societies with full respect for human rights.

The Club calls on the international community and especially the European institutions to take sweeping and comprehensive measures for the economic development of the BALKAN s, and urge an alliance of the regional governments and the international community for joint efforts against corruption, crime syndicates and terrorism.

At a brief news conference after the conference, most questions were about the open Albanian problem in the BALKAN s.

According to former Bulgarian President Zhelyu Zhelev, who is one of the Club members, there are issues that at some points of time have no rational solution, and the Albanian issue is one of them. He believes that a future independent Kosovo will not be to the liking of the international community - not because it denies Kosovars' right to sovereignty but because it will set a dangerous precedent in the BALKAN s and in Europe.

"If we succeed to democratize the BALKAN s, the problems will be solved as we go - in the best interest of peace and stability in the region," said Dr. Zhelev.

At the news conference were also the former president of Macedonia Kiro Gligorov, of Romania Emil Constantinescu and of Turkey Suleyman Demirel, the Prime Minister of Republika Srpska Mladen Ivanic, Dragoljub Micunovic of the Yugoslav Parliament, former Greek foreign minister Michalis Papakonstantinou, Arben Xhaferi of the Democratic Party of Albanians, outstanding Kosovar journalist Veton Suroj and Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski, who is among the Club founders.

BALKAN Siyasî Kulübü somut adım peşinde- Zaman gazetesi-27.02.2002

BALKAN ülkelerini bir araya getiren Balkan Siyasi Kulübü, Üsküp'te “güvenlik, terörizme karşı savaş ve bölgesel işbirliği” konularının masaya yatırılacağı bir konferans düzenliyor.

BALKAN ülkeleri, bölgesel güvenlik ve işbirliğini sağlayacak yeni bir yapılanmaya gitmek, terörizme karşı işbirliği yapmak ve demokratik kurumlar oluşturmak amacıyla 29–31 Mart tarihlerinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'te bir araya gelecek. BALKAN ülkelerinin geleceği açısından önemli kararların alınmasının beklendiği konferansta Türkiye'yi Dışişleri eski Bakanı Murat Karayalçın ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel temsil edecek.

Balkan Siyasi Kulübü tarafından organize edilen konferansta güvenlik, terörizme karşı savaş, bölgesel işbirliği konularının tartışılmasının ardından ortaya çıkacak deklarasyonda egemenlik haklarının değiştirilemezliği ve bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilmesi yönünde çalışmaların başlatılmasının yer alması bekleniyor. Bölge ülkelerinin sınırları içinde şiddete karşı çıkılması ve bu konuda çifte standart uygulanamayacağı ortak görüşünün yanı sıra insan haklarının geliştirilmesine işaret edilmesi bekleniyor.

Konferans sırasında tarşılacak bir diğer konu da, ülkelerin uluslararası yasal garantiler çerçevesinde bölgesel güvenlik mekanizmasını güçlendirerek bölgesel güvenliği tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak ve demokratik kurumların çalışmadığı zayıf devletlerin de desteklenmesi olarak kaydediliyor. Ayrıca, bölgedeki organize suçların, terörizmin bölge güvenliği ve BALKAN ülkelerinin Avrupa ile entegrasyonunun önündeki en büyük engel olduğu belirtilerek, orta ve uzun vadede bölgesel güvenliği güçlendirmek için alınacak önlemler de deklarasyona eklenecek. Deklarasyonun, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'ne iletilmesi ve bu konuda destek istenmesi planlanıyor.

Konferansın yönetim kurulunda Makedon yetkililer ve diğer BALKAN ülkelerinin aynı statüdeki üyeleri yer alıyor. Konferansa, politika uzmanları, analizciler, BM Kalkınma Programı temsilcileri (UNDP) ve NATO temsilcilerinin yanı sıra yabancı ülkelerin büyükelçileri de katılacak.

Balkan Siyasi Kulübü, eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev'in girişimiyle BALKAN ülkelerinden eski ve yeni ünlü politikacıların bir araya gelmesiyle Mayıs 2001'de Sofya'da kurulmuştu. Gülten Sarı, Süleyman Kurt, Ankara
Demirel: BALKANLAR AB'ye girmeden barış olmaz -Milliyet--01.12.2002

YORGO KIRBAKİ Atina

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaklaşık yarım yüzyıl sonra geldiği Atina'da, BALKANLAR'ın AB dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı" uyarısında bulundu.
Atina'daki "Balkan Siyasi Kulübü" toplantısında konuşan Demirel, AB'yi tarihin en büyük barış projesi olarak niteleyerek, BALKANLAR'ı da içine alan bir birleşmiş Avrupa vizyonu sundu.
BALKANLAR'ın AB'nin dışında bırakılması halinde Avrupa'da barış olmayacağı uyarısında bulunan Demirel, "Bunu söylerken hiç kimseyi tehdit etmiyorum, yalnızca doğruyu söylüyorum" dedi. Demirel, " Türkiye, umuyoruz ki 10 - 12 Aralık'ta belirlenecek tarihte müzakerelere başlayacak ve 2010'u geçmemek üzere de Birlik'in tam üyesi olacak. Yakın gelecekte, Makedonya, Hırvatistan, Bosna - Hersek, Yugoslavya ve Arnavutluk AB üyesi olacaklar. BALKANLARı içine almayan bir Avrupa barış projesi düşünülemez" diye konuştu.

Balkan Siyasi Kulübü, Kopenhag'da Türkiye'ye tarih verilmesi tavsiyesinde bulundu-Zaman 01.12.2002

Balkan Siyasi Kulübü, AB'ye Kopenhhag zirvesinde Türkiye'ye üyelik müzakereleri için tarih belirlemesi tavsiyesinde bulundu.
Atina'da yapılan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı Balkan Siyasi Kulübü toplantısı, bugün kapalı kapılar ardında geçen görüşmelerin ardından bir sonuç bildirisi yayınlanarak son buldu.
Türkiye'nin AB'ye dahil olmasının stratejik önemi vurgulanan ve Balkan Siyasi Kulübü'nün üyelik müzakerelerine tam destek verdiği belirtilen bildiride, AB'ye Kopenhag zirvesinde Türkiye'ye müzakereler için sabit bir tarih belirlemesi tavsiyesinde bulunuldu.
Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Yugoslavya ve Kosova'nın önde gelen devlet adamları ve şahsiyetleri tarafından 2001 yılında kurulan Balkan Siyasi Kulübü'nün Atina toplantısına, Türkiye'den Demirel'in yanı sıra eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın, eski milletvekili Hayati Korkmaz, Prof. Dr. Yahya Tezel, Marmara Grubu Direktörü Akkan Süver ve Arı Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Ülgen katıldı.

AB'ye hodri meydan Nur BATUR/ATİNA, 01.12.2002, Hürrıyet Gazetesi

Balkan Siyasi Kulübü toplantısı dolayısıyla 45 yıl sonra ilk kez Atina'ya giden eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı. Demirel, ‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28'inci üye olarak Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini bulamaz'' dedi.

ROMANYA, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya, Arnavutluk ve Yunanistan'dan eski ve yeni başbakanlar, dışişleri bakanları ve siyasetçilerin katıldığı Atina'daki Balkan Siyasi Kulübü toplantısına katılan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrupa Birliği'ni Hıristiyan Kulübü olmadığını ispat etmeye çağırdı.

‘‘Türkiye'siz bir Avrupa düşünülemez'' diyen Demirel, AB'ye ve BALKAN ülkelerine ‘‘Gelin güçlerimizi birleştirelim. Gerçek manada birleşmiş bir Avrupa'yı elbirliğiyle kuralım '' diye seslendi. Demirel, Türkiye'nin AB üyeliği, yeni Avrupa oluşturma idealine katkıda bulunacağını belirterek şöyle konuştu :

‘‘Demokrasinin, laikliğin ve İslamın uyumunu ispatlayabilen bir ülke olarak AB'nin çoğulcu yapısını daha da zengileştirecektir. Türkiye bunun ispatlayabilen tek ülkedir. Türkiye demokrasi, laiklik ve piyasa ekonomisinin İslam'la birlikte büyüyebildiği tek ülkedir.''

Türkiye'nin Avrupalı olmayı evrensel değerleri için istediğini bildiren Demirel, ‘‘Avrupa Birliği bizim için hem evrensel uygarlıkla, hem de zenginlikle buluşma noktasıdır'' dedi. Eski cumhurbaşkanı Türk halkının yüzde 70'den fazlasının Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istediğini de hatırlattığı konuşmasını şöyle tamamladı:

‘‘27 üyeye ulaşması hedeflenen AB, 28. üye olarak, Türkiye'yi kabul etmemesinin gerekçesini Avrupa bulamaz. AB ulusal vatandaşlık kimliğinin Avrupa vatandaşlığı kimliğiyle zenginleşmesi için altın bir fırsat yaratmaktadır. Bu altın fırsat ancak AB kültürel farklılıkları zenginlik kaynağı olarak gördüğü takdirde hayata geçirilebilir. AB'ye giden yol bir süreçtir. Türkiye 40 yıldır bu yoldadır.''

Demirel, 12 Aralık'ta Türkiye'ye müzakerelere başlamak için tarih verilmemesinin Türk halkında sadece hayalkırıklığı değil büyük bir haksızlığa uğradığı duygusunu da yaratacağı uyarısını da yaptı. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığı döneminde, Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihi kararların altına imzasını atan Demirel'in Atina'ya gelişi büyük yankı yarattı.

Yunanlı gazeteciler Demirel'le görüşebilmek için sıraya girdiler. Demirel, Yunanlı gazetecilerin sorularını yanıtlarken de Kıbrıs sorununu çözmek için BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu plana destek verdi, ‘‘planın müzakere edilmesi'' gerektiğini söyledi. BALKAN siyasi kulubü toplantısına Demirel'in yanısıra eski başbakan yardımcısı Murat Karayalçın'la eski Dışişleri bakanı Hikmet Çetin de katıldı.

AVRUPA'NIN BALKAN KANADI- Süleyman Demirel

RADİKAL- Balkan Siyasi Kulübü, Bulgaristan Cumhurbaşkanı (1990-1997) sayın Dr. Zhelyu Zhelev'in inisiyatifiyle; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nden 40 kurucu üyenin katılımıyla 26-27 Mayıs 2001 tarihinde Sofya'da yapılan toplantılar sonunda kurulmuştur.

Kulübün ana hedefi, 'BALKANLAR'da barış ve işbirliğinin tesisine hizmet'tir. Sloganı, 'BALKANLAR'ın barış, adalet ve kalkınma için Avrupalılaştırılması'dır. Geçen bir sene zarfında; biri 22 Kasım 2001 Brüksel'de, diğeri de 30-31 Mart 2002'de Makedonya-Üsküp'te olmak üzere kuruluş toplantısı dahil çok başarılı üç toplantı yapılmıştır. Bu esnada kulüp, kuruluşunun hukuki icaplarını yerine getirmiştir.

Kulübün kuruluşunun üzerinden henüz 14 ay geçmeden Bükreş'te dördüncü toplantıyı yapmak başarının bir kanıtı; bu nedenle kulübün değerli başkanı sayın Dr. Zhelyu Zhelev'e ve yardımcılarına teşekkür ediyorum.

Bükreş toplantısında tartışma konuları:
1 'Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınmasına ve önemli sorunların çözülmesine
yardımcı olacak altyapı projeleri,
2 Bölgesel kalkınmada yeni bir anlayış ve
3 Ortak yatırım politikası ve bölgesel yatırım iklimini düzeltme.
Toplantıda ayrıca, gelecek iki yılın etkinlikleriyle ilgili program teklifleri üzerinde de duruldu. Bütün bu konularda, katılımcılar değerli katkılarda bulundu.

Avrupa'ya mesajlar
Brüksel toplantısında, Avrupa'yı yönetenlere ve Avrupa halklarına, "BALKANLAR, Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Avrupa entegrasyonunun dışında tutulamaz" mesajını verdik. BALKAN halklarına da; "Zengin olmanın da, çağdaş olmanın da kapısı, Avrupa'dır. Barışı, güvenliği, kalkınmayı, Avrupa ile beraberlikte arayacağız" mesajını verdik. Güneydoğu Avrupa'nın ekonomik kalkınması, Avrupa ile yapacağımız işbirliğiyle çok yakından ilgilidir.

Avrupa'daki son gelişmeler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Avrupa Birliği; 1997'de Lüksemburg, 1999'da Helsinki'de aldığı kararlarla 'genişleme yolu'na girdi. Böylece 15 ülkeden 28 ülkeye çıkacak. Geçen 50 sene zarfında 15 ülke, ekonomik birliğini, para birliğini, gümrük birliğini gerçekleştirdi. Böylece, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbestçe dolaşabildiği bir durum hasıl oldu. Bu büyük olayı gerçekleştiren 15 ülkenin dahil olduğu birlik, ABD'den sonra dünyada en zengin ikinci devletler topluluğudur. Yani, 50 sene zarfında, birliğe üye olan ülkelerin hemen hepsi kalkınmış, zenginleşmiştir. 2010 yılına kadar da üye sayısı 28'e çıkacak.

Bir taraftan da siyasi birliğin nasıl kurulacağı, yönetimin nasıl yapılacağı üzerinde, Mart 2002'de başlatılan konvansiyon toplantıları sürdürülüyor.
İstikamet, 'demokratik, bölünmemiş, barışçı ve zengin' AB'nin kurulmasıdır.


Avrupa'da 'güvenlik' çerçevesindeki gelişmeler ise 1975 Helsinki Şartı'yla başladı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra NATO, Rusya Federasyonu ve Ukrayna ile özel antlaşmalar yaptı. Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti NATO üyesi oldu. 28 Mayıs 2002 tarihinde Roma'da yapılan toplantıda;

'NATO-Rusya Konseyi' kuruldu.
NATO Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla BALKANLAR'a da işbirliği elini uzattı. NATO, BALKANLAR'da barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olup, SFOR, KFOR ve Kehribar Tilki gibi önemli operasyonların öncülüğünü de üstlendi.

Tarihte ilk defa 'hür, barış içinde yaşayan, bir bütün olarak' Avrupa kuruluyor. Eski düşmanlar, 50 yıllık bölünmeyi ve 10 yıllık belirsizlik dönemini kapatarak, büyük bir ittifakı gerçekleştiriyor. Böylece, barış ve dostluk ruhu içerisinde, müşterek tehdide karşı özgürlükleri savunmak için işbirliğine giriliyor. Bu da bütün ülkelerin ortak güvenliğini güçlendiriyor ve dünyaya daha ümit dolu bir çağın kapısını açıyor.

NATO genişlerken Yukarıda anlatılan çerçevede NATO'nun, bu yıl Prag'da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine BALKAN ülkelerinin de dahil edilmesinin önemini göz ardı etmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bölge ülkelerinin NATO'ya üyeliği, Avrupa'daki istikrar ve barışa katkı sağlayacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hususu dikkate alarak Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etti. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemli olacak.

Bölgemizdeki işbirliği kuruluşları da gayretlerini sürdürmekte. Karadeniz Ekonomik İşbirliği doruk toplantısı, 25 Haziran 2002'de İstanbul'da yapıldı. 25 Haziran 1992'de kurulan ve 10. yılını tamamlayan bu teşkilat, bölgesel işbirliğine çok iyi bir örnek. Bu toplantının sonuç bildirgesinde şu ifadeler bulunuyor:

"Ülkelerimizin doğal kaynakları, sağlam, bilimsel ve teknolojik temelleri, zengin kültürleri ve gelenekleri, iyi eğitimli, becerili ve yaratıcı halkları, Karadeniz Ekonomik İşbirliği bölgesinin başarısının araçları olacaktır. Avrupa'daki siyasi, ekonomik ve güvenlik konularına ilişkin gelişmeler, kıtadaki barışın, bölgelerdeki istikrara ve gönence bağlı olduğunu açıkça göstermektedir."

Çeşme toplantısı
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye cumhurbaşkanlarının, 15 Mayıs 2002'de İzmir Çeşme'de yaptıkları toplantı, yine iyi bir işbirliği örneği oluşturdu. Bu toplantının ortak bildirisinde,
1 Pan-Avrupa ulaştırma koridorlarının tamamlanmasının hızlandırılması,
2 Avrupa, Kafkasya, Asya ulaştırma koridorunun geliştirilmesi,
3 Tuna üzerindeki seyrüsefer serbestiyesinin yeniden tesisi,
4 Bölgesel elektrik piyasası oluşturulması,
5 Yatırımların teşviki,
6 Serbest dolaşımın artırılması,gibi,
fevkalade önemli işbirliği hedefleri
ortaya konuldu.


Güneydoğu Avrupa'da iktisadi kalkınmanın önemine ve bu hususta yapılacak işbirliğine dikkat çekilmiş olması, çok değerli bir hizmet. BALKANLAR'daki bir diğer önemli işbirliği çerçevesiyse, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) işbirliği sürecidir. Bölgenin kendi içinden çıkan yegâne girişim olan bu işbirliği çerçevesi, bölge ülkelerini ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve değerlendirme için ana bir platform haline geldi. GDAÜ işbirliği süreci, bölge ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğini geliştirme ve Güneydoğu Avrupa'ya kalıcı istikrar getirme konusundaki ortak hedeflerinin bir göstergesi. En başından bu yana olduğu gibi, bundan sonra da bu süreci desteklemeye devam edeceğiz.

Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı ve Güneydoğu Avrupa İşbirliği Girişimi'nin (SECI) önemine de değinmek gerekiyor. Bu iki bölgesel girişim, arkalarındaki bölge dışı destek vasıtasıyla bölgemizdeki kalkınma ve istikrara katkı sağlıyor.

Ancak, bu türden çok sayıda önemli işbirliği girişimlerinin mevcut olduğu bir ortamda koordinasyonun ne denli önem taşıdığı unutulmamalı. Bu süreçlerde ortaya konulan çabalar koordine edilemediği takdirde, faaliyetlerinden azami faydanın sağlanması mümkün olamaz.

Özetleyecek olursak, 'koordinasyon', bölgemiz açısından en az
'işbirliği' kadar önemli bir anahtar kelime haline gelmiş bulunuyor.
'Köktenci' bakışlar

Değinmek istediğim bir diğer önemli husus ise terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan 'köktencilik'tir. BALKANLAR'daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın, bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerek. Yakın geçmişte BALKANLAR'daki Müslüman toplulukların ayırım gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların tekrarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemizde yerleşmek için uygun bir ortam bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerli. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramalıyız.

Dünya, 'fakirler' ve 'zenginler' dünyası olmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Dünya nüfusunun 1 milyardan fazlası, günde 1 dolar ancak kazanabiliyor. Dünya nüfusunun yarısıysa, günde 2 dolardan daha az kazanıyor. Dünyadaki gelirin yüzde 82'si, nüfusun yüzde 20'si tarafından meydana getiriliyor. İçecek temiz sudan, ticari elektrikten mahrum, milyonlarca insan var. Sağlık ve eğitim hizmetleriyse, dünyanın pek çok ülkesinde kifayetsiz.

Bu durum: 'Birleşmiş Milletler Milenyum Deklarasyonu'nda, hedef olarak dünyanın dikkatine getirildi. Bu belgenin, 'Kalkınma ve Yoksullukla Mücadele' başlıklı bölümünde şöyle deniliyor:

"Kadın, erkek, çocuk, tüm kardeşlerimizi, bugün bir milyarı aşkın kişiyi pençesine almış olan koyu ve kişiyi insanlıktan uzaklaştıran yoksulluktan kurtarmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağız. Kalkınma hakkını herkes için bir gerçek haline getirmeye ve insanoğlunu muhtaçlıktan kurtarmaya kararlıyız.

Dolayısıyla, kalkınmaya ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına elverişli bir ortamın-hem ulusal, hem küresel düzeyde-yaratılmasına kararlıyız.
Sınırlar anlamsızlaşırken

Bu hedeflere ulaşmadaki başarı, öteki faktörlerin yanı sıra her ülkede iyi yönetişime bağlıdır. Ayrıca uluslararası düzeyde iyi yönetişime ve mali, parasal ve ticari sistemlerde saydamlığa bağlıdır. Açık, adil, kurallara bağlı, öngörülebilir ve ayrım yapmayan çok taraflı bir ticari ve mali sistem için kararlıyız."

Kalkınma ve zenginleşme, her ülkenin evvela kendi sorunudur. İçine girmeye çalıştığımız zengin Avrupa'nın kalkınma için ortaya koyduğu üç ana prensip üzerinde durmak istiyorum. Bunlar:
1 Demokrasi,
2 İnsan hakları ve
3 Pazar ekonomisidir.

Bu prensipleri kabul eden ve uygulayan ülkeler, zenginleşme yolunda olacak. Hiçbir ülkenin kendi kaynakları, kalkınma için yetmez. Ancak, ülkeler evvela kendi kaynaklarını mobilize edecekler, sonra da uluslararası imkânlardan yararlanacaklardır.

Bu politika, devletin fonksiyonunu değiştirmiştir. Devlet, ekonominin, ticaretin, sanayinin, finansın içinden çıkacak; adaletin tevzii, huzur ve güvenin sağlanması, savunma, eğitim, sağlık, çevrenin korunması, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması gibi asli hizmetlere dönecek.

Bütün faaliyetlerde, rasyonalite artık daha ön planda. Sınırlar, rekabet karşısında dayanamaz durumda. 'Etkinlik' ve 'verimlilik' gibi, iki büyük kavram, zenginleşmenin ve iyi yönetimin,-olmazsa olmaz-şartı haline geldi.

'Avrupalılaşma veya Avrupalı olma' kendi elimizde. Giscard d'Estaing'in, Mart 2001 tarihinde 'Avrupa'nın Geleceği İçin Konvansiyon'un başkanlığını üstlendiğinde söylediklerini dile getirmek istiyorum:

"Biz Avrupa olarak insanlığa akılcılığı ve bilimi, hürriyeti ve adaleti sunduk. Şimdi, güvenliği, beraberliği ve zenginliği sunuyoruz."

Bu tepsinin içerisinden, isteyenin istediğini alması serbesttir. Bu iyi anlaşılırsa, Avrupa iyi anlaşılmış olur. Avrupa, bir değerler manzumesidir. Bir coğrafya değildir. Bu değerler manzumesi, kimsenin tekelinde olmamalıdır. Buna sahip çıkmak isteyen halklar, kucaklanmalıdır.

21. Yüzyılın en büyük barış ve uygarlık projesi olan Avrupa Birliği içinde kendimizi bulabilmeliyiz. Bunu, her ülke için ve her halk için, büyük bir fırsat sayıyorum. O, BALKANLAR'daki barışı ve beraberliği de sağlayacaktır.
http://www.diplomatikgozlem.com/turkish/BALKANLAR/20020814_01.html

 

`BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-``BALKAN SİYASİ KULÜBÜ`` TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BÖLGE ÜLKELERİNİN NATO`YA ÜYELİĞİ, AVRUPA`DAKİ BARIŞ VE İSTİKRARA KATKI SAĞLAYACAKTIR``

BÜKREŞ (A.A) - 12.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, NATO`nun ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin
önemine dikkati çekerek, ``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki barış ve istikrara katkı sağlayacaktır`` dedi.
Demirel, Romanya`nın başkenti Bükreş`te, üyesi olduğu ``Balkan Siyasi Klübü``nün düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada,
İttifak`ın, bu yıl Prag`da karara bağlanacak ilk dalga genişlemesine Balkan ülkelerinin dahil edilmesinin önemini gözardı etmemesi
gerektiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
``Bölge ülkelerinin NATO`ya üyeliği, Avrupa`daki istikrar ve barışa katkı sağlayacaktır. Meclisimiz, bu hususu dikkate alarak
Bulgaristan ve Romanya`nın NATO üyeliği konusundaki çabalarına açık desteğini ilan etmiştir. Ancak sonuçta, ülkelerin NATO üyeliğinin
gereklerini yerine getirme konusundaki kişisel gayretleri, stratejik önemleri ve potansiyelleri kadar önemlidir.``
NATO`nun, Barış İçin Ortaklık (BİO) programı vasıtasıyla Balkanlar`a işbirliği elini uzattığını ifade eden Demirel, İttifak`ın
bu bölgede barış ve istikrarın sağlanmasıyla da yakından ilgili olduğunu ve çeşitli barışı koruma operasyonlarının öncülüğünü
yaptığını anımsattı.
Bölgesel işbirliğine en iyi örneğin Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) teşkilatı olduğuna dikkat çeken Demirel, Balkanlar`daki diğer
önemli işbirliği çerçevesinin Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci olduğunu belirtti. Demirel, bölgenin kendi içinden
çıkan yegane girişim olan bu işbirliği çerçevesinin, bölge ülkelerinin ilgilendiren ortak konularda üst düzey fikir alışverişi ve
değerlendirme için ana bir platform haline geldiğini söyledi.

-KÖKTENCİLİK-

``Terörizmin yeşermesi için uygun bir ortam sağlayan köktencilik`` konusuna da değinen Demirel, şunları söyledi:
``Balkanlar`daki İslam anlayışı son derece ılımlı ve liberal olmasına ve köktendincilik için bir kaynak teşkil etmemesine karşın,
bu durumun hiçbir şart ve koşulda değişmeyeceğine güvenmemek gerekir. Yakın geçmişte Balkanlar`daki Müslüman toplulukların ayırım
gözetilmeden maruz kaldığı saldırıların terarlanması, bölge dışı köktenci unsurların bölgemize yerleşmek için uygun bir ortam
bulmalarına yol açabilir. Bu her tür köktencilik için de geçerlidir. Sonuçta terörizmin kökenini terörizme başvuranların dini veya etnik
aidiyetinde değil, sosyal sorunlar ve karşılanmamış beklentilerinde aramak gereklidir.``
Bükreş`te bugün başlayan Balkan Siyasi Kulübü toplantısı yarın sona erecek. Toplantının açılış konuşmaları Kulüp Başkanı eski
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev ile Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu tarafından yapıldı.
Toplantıda, altyapı projeleri, bölgesel işbirliği ve ortak yatırım politikası gibi konular tartışılıyor.
DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-DEMİREL, BÜKREŞ`E GİDİYOR...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI`NA KATILMAK ÜZERE YARIN BÜKREŞ`E GİDECEK

ANKARA (A.A) - 11.07.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`na katılmak üzere yarın Bükreş`e
gidecek.
Romanya Cumhurbaşkanı Ion İliescu ve Romanya Başbakanı Andia Nastase`nin açılış konuşmalarıyla yarın başlayacak toplantıda, Demirel
de bir konuşma yapacak.
Toplantıda, ``Altyapı Projeleri-Güneydpa`nın ekonomik refahı ve Balkanlar`daki belli başlı sorunların kalıcı çözümü için bir
yöntem`, ``Bölgesel İşbirliği-Yeni Bir Anlayış. Güneydoğu Avrupa`da ekonomik işbirliğinin usulleri, formatları ve kaynakları. Bölgenin
kaynaklarını geliştirme. Serbest Ticaret. Ekonomik işbirliği``, ``Ortak Yatırım Politikası: Bölgesel finansal pazar, ortak yatırım
projelerinin teşviki, bölgesel yatırım ortamını geliştirme`` konuları ele alınacak.
13 Temmuz Cumartesi günü sona erecek toplantıda, ``Güneydoğu Avrupa`da ekonominin canlandırılmasına`` ilişkin bir deklarasyon yayınlanacak. leyman Demirel, Cumartesi günü yurda dönecek.
Balkan Siyasi Kulübü 25 Mayıs 2001 tarihinde Balkanlar`da barışın gelişmesine yardımcı olma amacıyla Sofya`da kuruldu.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI...
-9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``SADECE DEMOKRATİK VE LAİK BİR ORTAMDA YAŞATILABİLECEK ETNİK UYUMUN,
KARŞILIKLI SAYGININ VE HOŞGÖRÜNÜN VE BARIŞ İÇİNDE BERABER YAŞAMA İSTEĞİNİN SAĞLANMASI İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ``

ÜSKÜP - 30.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza
edilmesinin önemine daima inandığını belirterek, ``sadece demokratik ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının
ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için çaba göstermeliyiz`` dedi.
Demirel, Makedonya`nın başkenti Üsküp`te düzenlenen ve açılış konuşmasını Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski`nin yaptığı
Balkan Siyasi Kulübü toplantısında konuştu.
Demirel, Balkan Siyasi Kulubü`nün son toplantısında, bu tür toplantıların düzenli tekrarlanması önerisinin hayata geçtiğini
görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Demirel, ``Bu sayede, Balkan Siyasi Kulubü`ne içerik kazandırabileceğimiz ve sadece bölgemiz değil,
tüm Avrupa için bilge ve etkin bir ses haline gelme yönündeki kararlılığımızı sergileme şansını bulabileceğimize inanıyorum`` diye
konuştu.
Türkiye`nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın ilgisi bulunduğunu, bir Balkan kimliği sağlayan tarihi, kültürel ve sosyal bağların yanında, bölgede önemli büyüklükte Türk azınlığı yaşadığını vurgulayan Demirel, ``Buna ek olarak, Türkiye`de Balkan kökenli ve son derece aktif bir kamuoyu bulunmaktadır. Bu nedenle Balkanlar`daki her gelişmenin, bizim güvenliğimiz ve esenliğimiz üzerinde doğrudan etkisi olmaktadır`` dedi.
Demirel, şunları söyledi:
``Bu gerçeklerin ışığında, pek çok kere, Balkanlar`da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları destekledik
ve bunların içinde yer aldık. Esasen, yakın tarihimizde, bu coğrafyanın nefret ve inanılması güç bir vahşet dalgasıyla kavrulduğunu gördük. Bölgenin ister dışından, ister içinden kaynaklansın, bu dalga, kan, gözyaşı ve üzüntüye yol açtı. Ancak, bu karanlık ve üzüntü verici tablo yavaş yavaş değişmekte. Bölgemizde olumlu gelişmeler olduğunu görmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda
yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru şekilde yönlendirilebildiği taktirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil edecektir.``
Bir diğer ümit verici gelişmenin, Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme konusunda bölgede mevcut genel eğilim olduğuna işaret eden
Demirel, ``Bulgaristan ve Romanya, NATO üyeliği için de başvuruda bulunmuşlar ve bu yönde çok başarılı bir çalışma başlatmışlardır.
Türkiye ve Yunanistan bu girişimi kuvvetle desteklemektedir`` dedi.
``Biz Avrupa`da güvenliğin bölünmezliğine inanıyoruz`` diyen Demirel, diğer Balkan ülkelerinin de ortak Atlantik ideallerini paylaşma konusundaki kararlı çabalarını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti.
Süleyman Demirel, NATO`nun stratejik genişleme sürecinde Balkanlar`ı gözardı edemeyeceğini kaydederek, NATO`nun güneye doğru
genişlemesinin İttifak`ın güney kanadının güvenliği açısından kritik önem taşıdığını ve bu nedenle genişlemenin sadece orta ve kuzey Avrupa
ile sınırlı kalamayacağını söyledi.

-BALKAN ÜLKELERİNİN AB ÜYELİĞİ KARARLILIĞI-

Bütün Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğunu kaydeden Demirel, Avrupa`daki ve
Atlantik`in diğer tarafındaki liderlerin de bölgenin Avrupa`nın güvenliği ve istikrarı açısından sahip olduğu önemi anlamış olmalarını
görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.
Demirel, Balkan ülkelerinin işbirliğini sadece ekonomik boyutta bırakmayarak, siyasi ve güvenlik işbirliğinin gereklerini de
omuzlayacaklarına inandığını ve birleşmeye yönelik kuvvetlerin ayrılıkçı rüzgarlara galip geleceğinden emin olduğunu ifade etti.
9. Cumhurbaşkanı, gerçekte AB`nin ortak insan hakları idealleri ve çoğulcu demokrasi değerleri üzerine oturmuş bir kültürler karışımı
olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
``Bunların ışığında Balkan halkları olarak bizler, Avrupa`nın geleceğini tanımlayacağımız ve belirleyeceğimiz bu yeni süreçten
geçerken, kendimize Avrupa`nın bizden ne beklediğini sormalıyız. Balkanlar`ın katkısı, bu çetin Avrupa Konvansiyonu sürecinde büyük
önem taşımaktadır. Ortak ideallerimiz ve beklentilerimiz konusunda temel noktalarda mutabakat sağlamalıyız.
Bu çerçevede Balkanlar`ın çok etnili, çok kültürlü ve çok dinli dokusunun muhafaza edilmesinin önemine daima inandım. Zira bunun
alternatifi sizin de bildiğiniz gibi daima üzüntü ve Balkanlar`ın ekonomik zenginliklerinin kaybı olmuştur. Bu nedenle sadece demokratik
ve laik bir ortamda yaşatılabilecek etnik uyumun, karşılıklı saygının ve hoşgörünün ve barış içinde beraber yaşama isteğinin sağlanması için
çaba göstermeliyiz.``

-TERÖRİZMLE SAVAŞ-

Daima organize suçlarla bağlantısı olan terörizmle savaşmak gerektiğinin altını çizen Demirel, dünyanın başına bela olan bu olguyu
hoş gösterebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını, bu yapılmadığı taktirde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı
için bir koridor haline geleceğini, bunun da muhakkak suç ve yolsuzluk oranını arttıracağına işaret etti.
Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için bölgedeki sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemek gerektiğini belirten Demirel, etnik temizliğin her ne pahasına olursa olsun engellenmesi, düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmak gerektiğini kaydetti.
Demirel, her şeyden önce çok taraflı bir karşılıklı bağımlılık yaratılmasını sağlayacak kalıcı ve sağlam bir ekonomik temel oluşturmak gerektiğini vurgulayarak, bunun karşılıklı güvenlik ve uyumu mümkün kılacak gerçek ortamı sağlayacağına inandığını belirtti.
9. Cumhurbaşkanı Demirel, şunları kaydetti: ``Bütün bunların ışığında Balkan siyasi Kulübü`nden nasıl görevler üstlenmesini bekleyebiliriz? Balkan Siyasi Kulübü diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde,
tecrübe birikimimizin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk
adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız.``
Demirel, tarafsız müdahalelerin ülke kamuoyunun yönlendirilmesine olumlu katkıda bulunacağını belirterek, ``Belki arabulucu olamayız ama
uluslararası bağlantılarımız ve engin tecrübelerimizle barış ve istikrarın sağlanmasında kolaylaştırıcı bir rol üstlenebiliriz`` dedi.
Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:
``İkinci önerim, Balkan Siyasi Kulübü`nün, bölgemizin, Avrupa`nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini
vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir.
Bölgesel barışı sağlama konusundaki çabalarımızda, sadece hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan değil, kamuoyundan da
küresel boyutta bir destek göreceğimizden eminim.``
Makedonya Cumhurbaşkanı Boris Traykovski de toplantının açılış konuşmasında, Balkan ülkelerinde son zamanlarda organize suç
eylemleriyle rüşvet ve yolsuzluğun çok büyük boyutlar aldığını, bunlara karşı önlem alınması gerektiğini söyledi.
Balkan Siyasi Kulübü toplantısının ikinci bölümüne, eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın başkanlık yapıyor.

BALKAN SİYASİ KULÜBÜ TOPLANTISI -9. CUMHURBAŞKANI DEMİREL: ``BALKANLARDA ESKİ ULUSLAR YAŞAMAKTADIR``
ÜSKÜP - 31.03.2002 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkanlarda daimi barış ve istikrarın sağlanması için ortak çaba
harcanması gerektiğini söyledi.
Demirel, Balkan Siyasi Kulübü Toplantısı`nın sona ermesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, ``Balkanlar`da yaşayan her
ulus eskidir ve aynı haklara sahip olması gereklidir`` diyerek, Balkan uluslarının yakınlaşmaları ve mevcut sorunları birlikte çözmeleri
gerektiğini bildirdi.
Toplantıdan sonra Türkiye`nin Üsküp Büyükelçiliği`nde gazetecilerle görüşen Demirel, daha sonra Tefeyyüz Türk okulu
öğrencilerinin müsameresini izledi.
Müsamere sırasında duygulanan ve göz yaşlarını tutamayan Süleyman Demirel, öğrencilerle hatıra fotografı çektirdi, okul kütüphanesine
kitap, öğrencilere kalem ve defter hediye etti.
Makedonya`da iki Türk partisinin başkanlarıyla da görüşen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu iki partinin birleşerek,
Makedonya`da çerçeve anlaşmasından yararlanmaları tavsiyesinde bulundu.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ve Manisa
Milletvekili Ali Serdengeçti akşam saatlerinde Üsküp`ten ayrıldı.

-ORTAK BİLDİRİ-

Bu arada, toplantı sonunda yayınlanan ortak bildiride, Balkanlar`da demokratik yollarla seçilen temsilcilerin yönetime geldikleri belirtilerek, demokratik kurumların oluşması ve güçlenmesi gerektiği bildirildi.
Bildiride, kulüpteki tek NATO üyesi ülke Türkiye`nin, Balkanlar`da istikrar ve güvenliğin sağlanması için Balkan ülkelerinin NATO`ya üye
olmaları yolunda Kasım ayında Prag`da yapılacak NATO zirvesinde otoritesini kullanması talep edildi.
Balkan Siyasi Kulüp üyeleri, Balkanlar`da mevcut etnik sorunların demokratik yollarla çözümleneceği görüşünü de savundular.

DEMİREL BALKAN SİYASİ KULÜBÜ DAHA AKTİF OLMALI
-9'UNCU CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL, BALKAN SİYASİ KULÜBÜ'NÜN, BÖLGENİN, AVRUPA'NIN GELECEKTEKİ YAPISI İÇİNDEKİ YERİNİ BELİRLEME KONUSUNDA DAHA AKTİF BİR TUTUM SERGİLEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ.

ANKARA(ANKA)-9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgenin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı
içindeki yerini belirleme konusunda daha aktif bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.
Süleyman Demirel, Balkan Siyasi Kulübü'nün Üsküp'te bugün yapılan toplantısında bir konuşma yaptı. Türkiye'nin, bölgenin kaderine haklı olarak yakın bir ilgisi bulunduğunu kaydeden Demirel, bölgede önemli büyüklükte bir Türk azınlığın yaşadığını ayrıca da Türkiye'de Balkan kökenli çok sayıda aktif bir kamuoyunun bulunduğunu belirtti. Bu kapsamda Türkiye'nin, Balkanlar'da akan kanı ve etnik temizliği durdurmaya yönelik uluslararası çabaları desteklediğini belirten Demirel, son dönemde bölgede olumlu gelişmeler yaşandığını kaydederken, "Bu değişiklikler ve gelişmeler, ilişkilerimizdeki gerilimi ortadan kaldırmaya başlamıştır. Barışçı bir diyalog ve etnik hoşgörü konusunda yaygın bir istek mevcut bulunmaktadır. Bu istek, doğru bir şekilde yönlendirilebildiği takdirde, bölgemizde kalıcı istikrarın sağlanması bakımından altın bir fırsat teşkil
edecektir" dedi.
Balkanlar'ın, Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleşme isteğini de önemli bir gelişme olarak değerlendiren Demirel, Türkiye'nin Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyeliği için yaptığı girişimi desteklediğini bildirdi. Ayrıca Balkan ülkelerinin aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliği konusunda da kararlı olduğuna dikkat çeken Demirel, "Esasen birleşik bir Avrupa ideali, aydınlık geleceğimiz üzerinde parlayan bir
ışıktır" dedi.
Terörizme karşı savaşın sürdürülmesi gerektiğini, dünyanın başına bela olan bu olguyu hoş gösterilebilecek hiçbir tez ya da bahane olamayacağını vurgulayan Demirel, bunun yapılamaması halinde bölgenin silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı için bir koridor haline geleceğini, suç ve yolsuzluk oranının artacağını söyledi.
"Çatışmaların kökeninde yatan sebepleri saptayabilmek için sosyal ve ekonomik problemleri sabır ve kararlılıkla incelemeliyiz. Etnik temizliği her ne pahasına olursa olsun engellemeliyiz. Düşmanlık aşılayan fikirleri reddedecek ve bunlara karşı mücadele edecek yeni bir kültür yaratmalıyız" diyen Demirel, bu kapsamda Balkan Siyasi Kulübü'nün yeni görevler üstlenmesi gerektiğini söyledi. Demirel, şöyle
devam etti: "Balkan Siyasi Kulübü, diyalog başlatılması konusunda merkezi ve hayati bir öneme sahiptir. Bunun ötesinde, tecrübe birikimimin yardımıyla sürtüşme noktalarını ve çatışmaların sebeplerini belirlemeliyiz. Önleyici diplomasi açısından gerekli ilk adımlar olarak müşterek girişimlerde bulunmalıyız. İkinci önerim ise Balkan Siyasi Kulübü'nün, bölgemizin, Avrupa'nın gelecekteki yapısı içindeki yerini belirlemek ve bunun önemini vurgulamak konusunda daha aktif bir tutum sergilemesidir."

BALKAN Political Club-MEMBERS OF BALKAN POLITICAL CLUB HOLD PRESS CONFERENCE. www.tetovo1.tripod.com/march/id31.html 31-03-2002

For the first time in the BALKAN history, there are no authoritarian regimes in the region We have democratically elected officials Therefore, we express the need to use this opportunity for strengthening the democratic institutions, reeds the Declaration, adopted by participants in a two-day International Conference "Regional Security in the BALKAN s and the Role of the BALKAN Political Club", which was closed in Skopje on Sunday.

"We the members of the BALKAN Political Club believe that the forthcoming enlargement of NATO, the forthcoming invitation to the candidate members in Prague in November 2002 is directly related to the BALKAN security and stability. We believe that the expansion of the Alliance's southern flank is of exceptional importance for the future of the entire BALKAN region," the Declaration reeds.

The BALKAN Political Club believes that the general context for the solution of ethnic problems and development of democratic societies should rest on respect for and development of basic universal human rights. The Club strongly supports the need to use constructively the unprecedented opportunity for peaceful settlement of the existing problems in the region.

Sustainable democracy is not possible in poverty. Increasing prosperity in just societies is an irreplaceable condition for viable, stable and secure countries in the region. Therefore, it is urgent that the attention of the international community, especially of the European institutions to be drawn to rapid and comprehensive economic development of the BALKAN countries.

"We are calling for a coalition of governments in the region and the international community for a concerted effort against corruption, organized crime and terrorism," the Declaration reeds.

At a press conference, Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski said that the BALKAN Club considered that everybody should try to be bigger than its ethnic origin, as it is the basic prerequisite for defying of the BALKAN problems.

The Conference was held in a democratic atmosphere, leader of the Democratic Party of Albanians Arben Xhaferi said.

"Intellectuals, politicians and citizens are focused on the Albanian issue, as it has not been resolved yet," he added.

To a journalist question about the BALKAN Club projection when the time would come for resolving of the Albanian issue along with the Kosovo status, former Turkish president Suleyman Demirel said that the Club was not an executive body.

"It just presents its opinion about the BALKAN stability and security. Various nations and groups are living in the BALKAN s and their coexistence and tolerance is their fate. Nothing can be achieved by violence and bloodshed and everyone must recognize the identity of its neighbor," Demirel said.

For the former Bulgarian president Zelju Zelev, Kosovo is independent and sovereign country in a certain way, but the US, the European and BALKAN countries do not agree with this position, not because they deny the right of Kosovars fro freedom and independency, but because it presents a dangerous precedent for the BALKAN s and Europe.

"On the other hand, Kosovars are not satisfied with this position. Maybe at the moment, both solutions are wrong if we fail to democratize the BALKAN s," Zelev said.

Dragoljub Micunovic, chairman of the Yugoslav parliamentary chamber of citizens, called for resolving of economic, political, cultural and issues related to human freedoms and rights. He considers that there is no final solution for the national matters.

Asked whether the democratically elected governments were acting in that manner, Kosovo publicist Veton Surroi said that the institutions were the weak point in the BALKAN countries.

"We call on the government to develop and enhance the institutions," he added.

"Our histories, values, cultures can change if we as individuals do not face the reality and address the differences," Zelev said, replying to the same question.

MACEDONIA-BALKAN POLITICAL CLUB. BTA

Skopje, March 31 (BTA exclusive by Kostadin Filipov) - The BALKAN Political Club ended its conference on regional security in the BALKAN s Sunday with the adoption of a final declaration.

The BALKAN Political Club is an informal association established last year to bring together former and present political, government and state leaders, journalists and intellectuals.

In its final declaration the Club hails the fact that for the first time in its history the BALKAN s are free of autocratic regimes and have democratically elected governments, and calls for using this fact for the promotion of the democratic institutions.

The Club members believe that the enlargement of NATO and more specifically the invitation of more countries to join in at the Prague summit in November 2002, has direct implications for stability and security in the BALKAN s. "We believe that the enlargement of the southern frank of the Alliance is of crucial importance for the future of the whole BALKAN region," the document says.

Underscoring the unprecedented opportunities for peaceful solution of the existing problems in the region, the Club members call for solving the ethnic issues and developing further the democratic societies with full respect for human rights.

The Club calls on the international community and especially the European institutions to take sweeping and comprehensive measures for the economic development of the BALKAN s, and urge an alliance of the regional governments and the international community for joint efforts against corruption, crime syndicates and terrorism.

At a brief news conference after the conference, most questions were about the open Albanian problem in the BALKAN s.

According to former Bulgarian President Zhelyu Zhelev, who is one of the Club members, there are issues that at some points of time have no rational solution, and the Albanian issue is one of them. He believes that a future independent Kosovo will not be to the liking of the international community - not because it denies Kosovars' right to sovereignty but because it will set a dangerous precedent in the BALKAN s and in Europe.

"If we succeed to democratize the BALKAN s, the problems will be solved as we go - in the best interest of peace and stability in the region," said Dr. Zhelev.

At the news conference were also the former president of Macedonia Kiro Gligorov, of Romania Emil Constantinescu and of Turkey Suleyman Demirel, the Prime Minister of Republika Srpska Mladen Ivanic, Dragoljub Micunovic of the Yugoslav Parliament, former Greek foreign minister Michalis Papakonstantinou, Arben Xhaferi of the Democratic Party of Albanians, outstanding Kosovar journalist Veton Suroj and Macedonian Ambassador to Bulgaria Ljubisa Georgievski, who is among the Club founders.

BALKAN Siyasî Kulübü somut adım peşinde- Zaman gazetesi-27.02.2002

BALKAN ülkelerini bir araya getiren Balkan Siyasi Kulübü, Üsküp'te “güvenlik, terörizme karşı savaş ve bölgesel işbirliği” konularının masaya yatırılacağı bir konferans düzenliyor.

BALKAN ülkeleri, bölgesel güvenlik ve işbirliğini sağlayacak yeni bir yapılanmaya gitmek, terörizme karşı işbirliği yapmak ve demokratik kurumlar oluşturmak amacıyla 29–31 Mart tarihlerinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'te bir araya gelecek. BALKAN ülkelerinin geleceği açısından önemli kararların alınmasının beklendiği konferansta Türkiye'yi Dışişleri eski Bakanı Murat Karayalçın ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Sezai Tezel temsil edecek.

Balkan Siyasi Kulübü tarafından organize edilen konferansta güvenlik, terörizme karşı savaş, bölgesel işbirliği konularının tartışılmasının ardından ortaya çıkacak deklarasyonda egemenlik haklarının değiştirilemezliği ve bölgesel entegrasyonun gerçekleştirilmesi yönünde çalışmaların başlatılmasının yer alması bekleniyor. Bölge ülkelerinin sınırları içinde şiddete karşı çıkılması ve bu konuda çifte standart uygulanamayacağı ortak görüşünün yanı sıra insan haklarının geliştirilmesine işaret edilmesi bekleniyor.

Konferans sırasında tarşılacak bir diğer konu da, ülkelerin uluslararası yasal garantiler çerçevesinde bölgesel güvenlik mekanizmasını güçlendirerek bölgesel güvenliği tehdit eden unsurları ortadan kaldırmak ve demokratik kurumların çalışmadığı zayıf devletlerin de desteklenmesi olarak kaydediliyor. Ayrıca, bölgedeki organize suçların, terörizmin bölge güvenliği ve BALKAN ülkelerinin Avrupa ile entegrasyonunun önündeki en büyük engel olduğu belirtilerek, orta ve uzun vadede bölgesel güvenliği güçlendirmek için alınacak önlemler de deklarasyona eklenecek. Deklarasyonun, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi'ne iletilmesi ve bu konuda destek istenmesi planlanıyor.

Konferansın yönetim kurulunda Makedon yetkililer ve diğer BALKAN ülkelerinin aynı statüdeki üyeleri yer alıyor. Konferansa, politika uzmanları, analizciler, BM Kalkınma Programı temsilcileri (UNDP) ve NATO temsilcilerinin yanı sıra yabancı ülkelerin büyükelçileri de katılacak.

Balkan Siyasi Kulübü, eski Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelu Jelev'in girişimiyle BALKAN ülkelerinden eski ve yeni ünlü politikacıların bir araya gelmesiyle Mayıs 2001'de Sofya'da kurulmuştu. Gülten Sarı, Süleyman Kurt, Ankara

.....
sayfa başına dön